27 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/20

 Kızıl Bayrak'tan
Karşı koymak için safları sıklaştıralım!
Kürt halkının mücadele kararlılığı ve düzenin açmazları
Kılıçdaroğlu Dersim’de
Kürt sorununu hatırladı
Ankara’da seçimler ve devrimci tutum paneli
İstanbul’da seçim çalışmaları
İzmir’de seçim çalışması
İllerde seçim çalışması
Telat Çelik ile Düzce’deki
sınıf hareketi üzerine
Balcalı ve Akdeniz’de
grev kazanımları
Direnişçi işçilerin boykot çağrısına
polis saldırısı..
Fabrika çalışmalarımızın mevcut durumu üzerine
Tahrir’den Puerto de Sol’a isyan büyüyor!
Arap halklarının direnişi karşı-devrim planlarını bozacaktır!
Avrupa işçi sınıfı ve Yunanistan’da
kitle grevleri - Volkan Yaraşır
Suriye’de siyasi gelişmeler ve olasılıklar
Salih ve diktatörlüğü yıkılana kadar direniş!
Schengen tartışmaları ve
emperyalist ikiyüzlülük
25. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği üzerine
Devrime koşmak veya onun suretiyle yetinmek - S. Kurtuluş
Simav depremi ve yeniden kanıtlanan gerçekler
ÜMMP ve İşsizlik İstanbul Yerel Kurultayı yapıldı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25. Geleneksel İTÜ
Öğrenci Şenliği üzerine...

Sponsorlu üniversite şenlikleri kuşkusuz bugün sermayenin üniversitelere dönük saldırılarının sac ayaklarından biridir. Burjuvazi bir taraftan piyasalaştırma, baskı ve denetim politikalarıyla üniversitelerde kendine uygun kafalar üretmeye çalışırken, bir taraftan ise sponsorlu şenliklerle de kendi yoz kültürünü, eğlence anlayışını gençliğe dayatmaktadır.

Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği ise, düzenlenmeye başlandığı ilk günden düzenin üniversitelere ve gençliğe dönük her türden saldırılarına karşı örgütlenmiştir. İTÜ Öğrenci Şenliği bireyciliğe, bencilliğe, yozlaşmaya ve geleceksizliğe karşı kolektif, toplumcu ve özgür bir yaşamı savunan öğrencilerin şenliği olmuştur ve olacaktır da.

Ancak Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği son yıllarda gözle görünen bir daralma içerisine girmişti. Her ne kadar bu darlığı aşma noktasında çeşitli adımlar atılmaya çalışılsa da bu yıl da bu daralma kırılamadı. Elbette içerisinde bulunduğumuz durum genel gençlik hareketinin sorunlarından bağımsız değildir. Bu sene toplantı çağrısı üzerine geçtiğimiz yıllarda şenliğin örgütlenmesinde emek sarf etmiş örgütsüz öğrenciler geldi. Nisan ayının başında başlayan toplantıların açık çağrı ile yapılması, yemekhane önünde şenlik masasının açılmasını atılan ileri adımlar olarak değerlendirebiliriz. Toplantılara Ekim Gençliği, Öğrenci Kolektifleri, Gençlik Muhalefeti, Emek Gençliği, +İvme Dergisi, MMO Öğrenci Komisyonu, Sinema Kulübü, Felsefe Kulübü, yurtsever öğrenciler ve örgütsüz birçok öğrenci düzenli olarak katıldı ve şenliği örgütledi.

Bu seneki ilk toplantıya, 24. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği’nin değerlendirilmesi yapılmadığı için, geçtiğimiz seneki hatalara düşülmemesi için eleştirel ve özeleştirel bir tartışma ile başlandı. Şenliğin bir sonraki toplantısında ise şenliğin içeriğine dair öneriler yapıldı.

 Ekim Gençliği olarak, Bologna Süreci başta olmak üzere son süreçte üniversitelerde yaşanan değişim ve dönüşüm saldırıları ile Ortadoğu ve K. Afrika’da yaşanan halk isyanlarına ilişkin panel, işten atma saldırısına karşı direnen işçilerin mücadele süreçleri üzerine tartışabileceğimiz bir söyleşi ve İTÜ’de gençlik mücadelesini ve değişen öğrenci profilini tartışacağımız bir forum önerdik. Bu tartışma başlıklarının yanısıra çeşitli yarışmalar ve turnuvalar önerdik. Bu önerilerin dışında HES ve nükleer enerji, basın özgürlüğü ve demokratik özerklik ile ilgili panel önerileri gelmişti.

“Direnenler ve kazananlar” paneli önerisine karşı, Öğrenci Kolektifleri tarafından mahallelerdeki hak alma mücadelesinden insanların da katılması ve deneyimlerini paylaşması düşüncesiyle birlikte destek çıkıldı. Bu öneri ise toplantı bileşenleri tarafından olumlu karşılandı. Ancak “Özgürlük Günü” üzerine yapılan toplantıda ve ardından gerçekleşen şenlik toplantısında Öğrenci Kolektifleri “Direnenler ve kazananlar” panelinin tam olarak net bir biçimde konuşulamadığına ve diğer toplantıda bu paneli tekrardan gündeme alacaklarını belirttiler. “Özgürlük Günü”nün tartışıldığı toplantıda, yurtsever öğrencilerin önerdiği “Demokratik Özgürlük” panelinin “Kürt sorunu” başlığı altında Kürt sorunun tarihsel sürecinin ve bugününün ele alınacağı bir panel olması kararlaştırıldı. Yurtsever öğrencilerin katılımcı olarak önerdikleri isimlere de öncelik verildi. Öğrenci Kolektifleri panelist olarak Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol’un çağrılabileceği önerisini getirdi. Bunun üzerine biz de şenliği örgütleyen tüm örgütlerin Kürt sorununa yaklaşımını belirtecek birer panelist çağırmasını önerdik. Öğrenci Kolektifleri bizim yapmış olduğumuz bu öneriyi kabul etmedi. Bizler de aynı tartışmaların geçen sene yapıldığını belirttik. Bunun üzerine Öğrenci Kolektifleri İlknur Birol önerisini geri çekerek bu sefer sendika.org yazarı Ferda Koç’u önerdi. Sonrasında yapılan tartışmalarla birlikte bu önerisini de geri çekerek “Direnenler ve kazananlar” paneline ilişkin direnişçi işçilerin (PTT, Ontex, Casper) BDSP’li, 100 günü aşan direniş sürecinde kazanan Türkan Albayrak’ın Halk Cepheli olduğu gerekçesiyle bu panelin yapılmasına karşı olduklarını söylediler. Toplantıda Öğrenci Kolektifleri dışındaki herkes “Direnenler ve kazananlar” panelini sahiplendi. Sonraki toplantılarda ise açık bir biçimde karşı olduklarını ifade etmeden “Panel sayısı çok fazla, zaman çok kısa, programda koyacak yer yok” vb. söylemlerle panelin yapılmaması için ellerinden geleni son ana kadar yaptılar. Panelin yapılmasının kararlaştırıldığı toplantıda ise Öğrenci Kolektifleri bu etkinliğe tutum alarak katılmayacaklarını açıkladı.

Panele ilişkin getirilen başka bir gerekçe ise geçen sene yapılan aynı kapsamdaki panel oldu. Geçen sene aynı adla yapılan panele katılan İSKİ, İtfaiye ve TEKEL işçilerinin İşçi Filmleri Festivali’nde festivali protesto ettiğini ve bu işçilerin bile bile bu etkinliğe çağrıldığını, bu etkinliğe katılan Dev-Sağlık İş Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun panelde sunum yapmak istememesi vb. gibi açıklamalarda bulundular. Tersinden ise TEKEL direnişini bitiren, “İşçiler benden izinsiz tuvalete bile gidemez” diyen Tek-Gıda İş Başkanı Mustafa Türkel’in İşçi Filmleri Festivali’nde ne işi olduğunu, işçilerin festivali neden protesto ettiğini belirtmediler. Öğrenci Kolektifleri bir kez daha ilkelerden yoksun ve omurgasız duruşunu bu panel tartışmaları vesilesiyle tüm şenlik bileşenine göstermiş oldu.

Toplantılarda son ana kadar -hatta şenlik günü- kararlaştırılan bir diğer konu ise şenlikte kulüplerden öğrenci komisyonlarına ve siyasi gençlik örgütlerine kadar herkesin kendisini ifade edebileceği masaların açılıp açılmamasıydı. Bizler masa açma konusunda tavrımızın net olduğunu, bu tür etkinliklerde örgütlerin ve kulüplerin kendisini ifade edebileceğini vurguladık. Öğrenci Kolektifleri hariç diğer tüm bileşenler masa açılması noktasında hemfikir oldu. Ancak bazı kaygılardan kaynaklı isteyen herkesin yayınının, materyalinin bulunduğu ortak bir masa açılmasına karar verildi. Kolektifler bu şekilde bile masa açılmasının kendileri için kabul edilecek bir durum olmadığını vurguladı ve çeşitli kaygılarını dile getirdi. Ancak örgütsüz öğrenciler bile bu kaygıların yersiz olduğunu, masa açılmasının bir problem oluşturmayacağını söylediler, hatta bazıları bunun ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Uzun bir zamandır İTÜ Öğrenci Şenlikleri’nde bazı siyasi öznelerin geri tutumlarından kaynaklı masa açılamıyordu, bu sene bu durum kırılmış oldu. Özellikle örgütsüz öğrencilerin bu noktada belli siyasetlerden daha ileri sayılacak tutumlar almasıyla ileri bir adım atılmış oldu.

Kolektifler bu mutabakata rağmen uzun toplantılar silsilesi boyunca kendini dayatan ve bu tartışmanın üzerinden atlayan bir tavır sergiledi. Şenliği örgütleyen bileşenler ise, toplam bir irade ortaya koyabilmek kaygısıyla ancak konser etkinliğinin gerçekleştiği gün masa açılması kararı aldı. Şenlikte Ekim Gençliği, +İvme Dergisi ve konser etkinliğine katılan Önder Babat Kültür Merkezi ve Devrimci Hareket’in yayınlarının konulduğu bir masa açıldı.

Şenlik ön toplantılarından başlayarak şenlik günlerine kadar süren bu tartışmanın ekseni elbette kaba bir masa açıp açmama mevzusu değildi. Burada tartıştırılmaya çalışılan zihinlerin arkasında yatan o geri algıydı. Bu zihinler, örgütsüz, apolitik öğrencilerin, devrimcilerin çıkarmış olduğu sosyalist yayınlardan veya açtığı masadan korkacağını, şenliğe katılımın düşük olacağını veya şenlikte bir birlik bütünlük olgusunun oluşamayacağını düşünüyorlar. Ancak kitlelere mal ettikleri bu algının aslında kendi geri, çarpık algılarından başka bir şey olmadığı aşikârdır. Aslında yapılan şey tam da kendi korkularını toplamın korkusuymuş gibi göstermekten öte bir şey değildir.

Şenlik değerlendirmesinden yansıyanlar...

Şenlikten bir hafta sonra değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Yapılan toplantıya yurtsever öğrenciler hariç herkes katıldı. İlk değerlendirme şenliğin ön sürecinin geç başlamış olmasına dairdi. Duyurunun, ön çalışmaların eksikliğinden kaynaklı şenliğin İTÜ’nün gündemine yeterince getirilememesine değinildi. Panel sayısının fazla olması da eleştirilen bir diğer nokta idi. Hemen hemen herkes bu noktalarda hemfikirdi. Bir dahaki şenlik çalışmalarına daha erken başlanılması ve panellere boğulmayan bir şenlik planlaması yapılması konuşuldu. Daha genel planda bir değerlendirme yapan +İvme Dergisi’nden bir arkadaş ise şenliğe ve etkinliklere katılım, iletişim eksikliği, teknik aksamalar vb. sorunlara değindi. Bu değerlendirmenin ardından Ekim Gençliği şenliği örgütleyen unsurların çevrelerini katmamasının yanısıra kendilerinin dahi birçok etkinliğe katılmamasının anlaşılır bir yanı olmadığını belirterek söze başladı. Bu noktada Kolektifler’in “Direnenler ve kazananlar” etkinliğine tutum alarak gelmemesi yaşanan en belirgin örnektir. İlk gün gerçekleştirilen Kürt sorunu panelinin üniversite yönetimi tarafından yasaklanması ve kapı önünde yapılması ile birlikte miting havasında geçmesi, gelen konukların oy istemesi, panelin içeriğine dair konuşmalar yapılmamasının sonucunda ortaklaşılan kapsamdan uzaklaşıldığını belirttik. Teknik olarak afişte yaşanan sorun üzerine afişi düzeltmek için Kolektifler’den istememize rağmen gönderilmemesi, afişte Kürtçe yazılı kısımlarının düzeltilmemesi, Kolektifler’in konserlerin olduğu gün sadece Marsis müzik gurubunun konserine çağıran el ilanları dağıtması, konser anında inisiyatif dışı sloganlar atılması da eleştirdiğimiz diğer noktalardı.

Kolektifler, afiş sorunun iletişimsizlikle ilgili bir sorun olduğunu belirtti. Afişin neden ulaştırılmadığına veya grupta paylaşılmadığına dair bir şey söylenmedi. Diğer bir yandan ise sadece Marsis müzik grubunun el ilanının dağıtılmasını ise konserler başladığında katılım sayısının az olduğu,  Marsis’in İTÜ öğrencilerine hitap ettiği bundan kaynaklı sadece Marsis’in el ilanını dağıttıklarını anlattılar. Ortadaki eksikliklere ve hatalara dair özeleştirel tek bir cümle sarf etmediler.

Öğrenci Kolektifleri’nin ‘sınıf’tan kaçışı

“Direnenler ve kazananlar” paneline tutum almalarına ve katılmamalarına dair yaptığımız eleştiriye verdikleri cevaplar da insanı dehşete düşürecek kadar apolitikti. Kolektifler, konser gününün yoğun olacağını öngördüklerinden kaynaklı panelin verimsiz geçeceğini düşünmüşler. Aslında bundan kaynaklı panelin yapılmamasını istemişler. Gerçekleşen panele de katılmamışlar çünkü aynı zaman dilimi içerisinde ekmek arası sandviç hazırlamışlar. Muazzam öngörü yeteneğine sahip bu arkadaşların tahminleri de zaten doğru çıkmış. Bu sözler elbette ki sınıftan kaçışın gülünecek birer göstergesinden başka bir şey değildir. Tartışmalar ilerledikçe bu tutumun ideolojik arka planı gün yüzüne çıkmış oldu ve kendi sözleriyle bu panelin İTÜ öğrencilerinin gündemi olmadığı, az sayıda kişinin katılmasının nedeninin de bu olduğu ifade edildi. Bu ifadeler de aslında işçi direnişlerinin, gündemlerinde ekmek arası kadar bile bir yeri olmadığını gösterdi.

Kolektifler’den arkadaşlara İTÜ öğrencisinin gündeminin ne olduğunun sorulması üzerine tek bir somut örnek verilememesi ve daha popüler işler yapılmasını vurgulamaları popülizmin ve ilkelerden yoksunluğun geldiği son noktayı gözler önüne sermiş oldu. Kolektifler, şenliğin başından itibaren “Direnenler ve kazanalar” panelinin yapılmasına karşıydılar. Ama bu karşı duruşu direk söylemektense bu tür yol ve yöntemler ile gerekçelendirmeye ve paneli iptal ettirmeye çalıştılar. En sonunda ise bu etkinliği İTÜ öğrencilerinin gündemi olmayan bir panel olarak isimlendirerek katılmamalarını haklı göstermek istediler.

Kolektifler’in ürettiği söylemlere karşı örgütsüz arkadaşların vermiş olduğu yanıt bizce yeterlidir. Bu arkadaşlar yapılan bu etkinliğin şenliğin en verimli kısımlarından biri olduğunu belirttiler. Etkinliğin kapsamının da tam da öğrencilerin ve okulun gündemi olduğu söylenerek “Aslında gündem olması gerekenler bu direnişler, bizler bu gündemleri görmezden geliyoruz veya bu gündemleri kaçırıyoruz, bizler de mezun olunca bir yerlerde aynı koşullara maruz kalacağız” denmesi Kolektifler’e verilen en anlamlı cevaptır.

Toplantı daha bitmeden Kolektifler’den arkadaşlar bir dahaki seneye bu şenliği örgütlemeyeceklerini şenliğin biçim ve içerik olarak hatalı olduğunu söyleyip toplantıdan ayrıldılar.

Daha güçlü bir politik içerik için daha fazla emek

İTÜ Öğrenci Şenliği 25 yıllık tarihiyle İstanbul’da gençlik hareketi için ellerden düşürülmeyen bir bayrak, bir olanaktır. Bizler hayatın her alanında olduğu gibi kültür ve sanat alanında ürettiklerimizi, sermayenin ideolojik saldırılarını kırmanın bir aracı olarak kullanabilmeyiz. Bu düzen boşluk tanımıyor, bıraktığımız her boşluk düzen tarafından bir şekilde dolduruluyor.

Alternatif öğrenci şenlikleri kendinden menkul bir öğrenci şenliği tarzında örgütlenemez. Gençlik içerisinde derin etkileri olan burjuva ideolojiler ancak güçlü ve planlı bir politik müdahale ile kırılabilir ve yok edilebilir. Bu bilinçle hareket etmeli, her türlü pratiğimiz ile gençliği politikleştirmek için etkin bir çaba ortaya koymalıyız. Bu noktada özellikle siyasal öznelere büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Bu noktada bizlere düşen ise daha fazla emek sarf etmektir.

İTÜ Ekim Gençliği

 

 

 

YTÜ’de azgın polis terörü

23 Mayıs günü, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Beşiktaş Kampüsü’nde Bağımsız Fikir Kulübü adı altında örgütlenen faşistlerin “Fetih Haftası” kapsamında gerçekleştirdikleri Ali Kınık Konserini protesto eden devrimci, demokrat, yurtsever öğrencilere polis azgınca saldırdı.

Polisi okul içine çağıran rektörlük saldırıyı ve polisin okulda terör estirmesini de adeta teşvik etti. Polis okul içinde gaz bombalarıyla öğrencilere saldırdı. Öğrenciler ise polis saldırısına karşı Mimarlık Fakültesi önünde barikat kurdular.

Saldırının ardından toplam 12 öğrenci gözalına alındı. Yaşanan olaylar gerekçesiyle üniversite yönetimi dersleri ve sınavları iptal ettiğini açıkladı.

Polis terörüne protesto

Polis terörü 24 Mayıs Çarşamba günü devrimci, demokrat, yurtsever öğrenciler tarafından YTÜ Yıldız Kampüsü ana giriş kapısında gerçekleştirilen basın açıklaması ile protesto edildi.

DYG, Kurtuluş Yolunda Dev Genç, Gençlik Muhalefeti, Ekim Gençliği, Öğrenci Kolektifleri, Kaldıraç, Tonoz Gazetesi, DAF tarafından örgütlenen eylem Tonoz Kantin önünde yapılan ajitasyon konuşması ile başladı. Konuşmada polis terörü teşhir edilirken yaşananlar da öğrencilere aktarıldı. Ardından sloganlar eşliğinde ana giriş kapısı önüne yürüyüş gerçekleştirildi.

Burada gerçekleştirilen basın açıklamasında üniversitelerinde düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan, haklarını arayan öğrencilerin soruşturma, ceza, tutuklama terörü ile bastırılmaya çalışıldığı söylendi. Kürt halkına ve gençliğine yönelik saldırılar başta olmak üzere devlet terörünün tırmandırıldığı belirtildi. Bunların karşısında faşistlerin polis-idare işbirliği ile rahatça örgütlendiği söylendi.

Açıklamanın ardından Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu adına bir destek konuşması gerçekleştirildi. TKP’li Öğrenciler ve Halkevleri de eyleme destek verdi.

Eylem sonrasında, gözaltındaki öğrencilere destek olmak amacıyla Sultanahmet Adliyesi’ne geçildi. 12 öğrenci savcılıkta verdikleri ifadenin ardından serbest bırakıldılar.

Ekim Gençliği / YTÜ