27 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/20

 Kızıl Bayrak'tan
Karşı koymak için safları sıklaştıralım!
Kürt halkının mücadele kararlılığı ve düzenin açmazları
Kılıçdaroğlu Dersim’de
Kürt sorununu hatırladı
Ankara’da seçimler ve devrimci tutum paneli
İstanbul’da seçim çalışmaları.
İzmir’de seçim çalışması.
İllerde seçim çalışması
Telat Çelik ile Düzce’deki
sınıf hareketi üzerine
Balcalı ve Akdeniz’de
grev kazanımları
Direnişçi işçilerin boykot çağrısına
polis saldırısı..
Fabrika çalışmalarımızın mevcut durumu üzerine
Tahrir’den Puerto de Sol’a isyan büyüyor!
Arap halklarının direnişi karşı-devrim planlarını bozacaktır!
Avrupa işçi sınıfı ve Yunanistan’da
kitle grevleri - Volkan Yaraşır
Suriye’de siyasi gelişmeler ve olasılıklar
Salih ve diktatörlüğü yıkılana kadar direniş!
Schengen tartışmaları ve
emperyalist ikiyüzlülük
25. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği üzerine
Devrime koşmak veya onun suretiyle yetinmek - S. Kurtuluş
Simav depremi ve yeniden kanıtlanan gerçekler
ÜMMP ve İşsizlik İstanbul Yerel Kurultayı yapıldı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ankara’da seçimler ve
devrimci tutum paneli

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, devrimci seçim çalışması kapsamında 22 Mayıs günü Ankara’da “Seçimler, sınıf hareketi ve devrimci tutum” başlıklı bir panel gerçekleştirdi. Panele konuşmacı olarak Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) temsilcileri ile araştırmacı yazar Volkan Yaraşır katıldı.

DHF: “Seçimler bir aldatmaca ve oyundur”

Panelde ilk sözü DHF temsilcisi aldı. DHF temsilcisi, parlamentoyu, egemenlerin laf ürettiği, baskı ve zulüm politikalarını hayata geçirdikleri yer olarak tanımladı. Seçimleri de, kimlerin ezeceğine karar verilen, seçilmişlerin baştan belli olduğu, ilericilerin de yeni hayaller peşinde koştuğu süreçler olarak tanımladı. Kürt sorunu gibi temel sorunlar ile birlikte demokrasi sorununun devrim sorunu olduğunu belirtti. Geniş bir şekilde Osmanlı’dan günümüze parlamentonun işlevi ve gelişim sürecini özetledi. Temsili anlamda dahi demokrasinin dahi yaşanmadığını, seçimlerin bir yanıltmaca ve aldatmaca olduğunu ifade etti.

Genel seçimlerde taktik tutumlarının “boykot” olduğunu ifade eden DHF temsilcisi, boykotun hedefinin gerici düzen partileri olduğunu, Kürt hareketinin desteklenip desteklenmemesi sorunu olmadığını dile getirdi. Genel seçimlerde sandığa gitmemek, burjuva partilerini teşhir etmek gerektiğini söyleyen DHF temsilcisi, boykotun pasif bir tutum olarak algılanmamasını, faşist düzenin teşhirini yapmak gerekliliğini vurguladı. İlkeli ve stratejik birlikteliklerin önemine değinen DHF temsilcisi, taktik politikanın Kürt ulusunun mücadelesine endeksli olmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

BDSP: “Aslolan devrimi ve devrimin silahlarını hazırlamaktır”

Ardından BDSP temsilcisi söz aldı. Seçimlerin bir oyundan ibaret olduğunu söyleyen BDSP temsilcisi, bu oyunun düzenin ihtiyaçlarından bağımsız olmadığını dile getirdi. Bu düzende burjuvazinin işlerinin parlamento üzerinden değil, bürokrasi ve militarist güçler üzerinden yürütülğünü belirtti. Sömürü zincirlerinin ancak sokakta mücadele ile ve nihayetinde devrimle kırılabileceğini dile getirdi. Şili deneyimi vb. örnekler üzerinden parlamenter hayallere ilişkin yanılsamaları eleştirdi.

“Burjuva parlamentosu tarihsel ömrünü yitirmiştir, çözüm devrimdedir” diyen temsilci, burjuva demokrasisine karşı proleter demokrasisini, sosyalizmi savunduklarını dile getirdi. Ortadoğu’daki gelişmelere de değinerek çözümün devrimde ve sokakta olduğunu, devrimin maddi silahlarını hazırlama görevinden şaşılmaması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasının devamında parlamentonun tarihsel işlevini yitirmesinin, siyasal işlevini yitirmesi anlamına gelmediği belirtilerek, Lenin’in “eğer bu gerici zeminleri aşacak gücümüz yoksa içinden çalışmalıyız” sözlerini anımsattı. Milyonlarca insanın oyunu kullandığı, seçimlerin hala etkili bir yönetim aygıtı olduğu belirtilerek, seçimler ve parlamenter zeminlerden devrimci amaçlar için yararlanılmasını, ancak bunun için de en önemli ölçütün bu kurumlar hakkında en küçük bir yanılsamaya yol açmamak olduğunu dile getirdi. Boykot tutumunu da eleştiren BDSP temsilcisi, boykota ilişkin tarihsel yaklaşımı, boykot tutumunu tarihsel arka planıyla özetledi.

Seçimlerdeki ittifaklara değinen BDSP temsilcisi, ittifaklara karşı olmadıklarını ancak seçimler gibi özel siyasal dönemlerde her partinin kendi programı ve bayrağıyla boy göstermesi gerektiğini belirtti. Oluşturulan mevcut bloğun siyasal ekseninin Kürt hareketi tarafından belirlendiğini belirterek, sınıf devrimcilerinin işçi sınıfının devrimci bayrağını yükselttiklerini bundan dolayı da böyle bir blokta yer almadıklarını ifade etti. Mevcut siyasal koşullarda Kürt halkına verilecek desteğin de, bu bloğa katılmakla değil, işçi sınıfının bağımsız-siyasal bir hareket haline getirilmesi olduğunu, komünistlerin de böyle yaptığını vurguladı. Konuşmasında son dönemdeki Ortadoğu ve Kürt sorunu eksenindeki gelişmelere de değinerek, tüm bunların bir kez daha sınıf mücadelesi alanındaki görevlere dört elle sarılmak gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Yaraşır: “Asıl sorun ihtilalci ruhu kaybedip kaybetmemektir”

Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır ise, seçimlerdeki tutumlara açıklık getirebilmek için yaşadığımız sürece bakabilmek gerektiğini söyleyerek sözlerine başladı. 2010 Avrupa işçi hareketinin deneyimlerini aktaran Yaraşır, Mısır ve Tunus’taki gelişmeleri de özetledi. Ardından BOP’u evreleriyle birlikte ele alan Yaraşır, TC’nin yeniden yapılandırıldığını ifade etti. BOP’un son evresinin TC’nin BOP’a paralı asker olması ve Çin çalışma rejiminin hayata geçirilmesinin 2 temel öğesi olduğunu dile getirdi.

TC’nin yeniden yapılandırılması çerçevesinde Kürt özgürlük hareketinin bloke edilmesi ve etkisizleştirilmesinin önemli bir yerde durduğunu söyleyen Yaraşır, Kürt burjuvazisi ve Kürt alt sınıflarının duruşlarını ve tutumlarını ortaya koydu. Devletin yeniden yapılandırılması çerçevesinde İsrail ve İran rejimlerinin öğelerinin karışımı bir şekil verilmeye çalışıldığını ifade eden Yaraşır, aynı zamanda denetim toplumu yaratılmak ve devlet eliyle sivil toplumun yaratılmak istendiğini dile getirdi.

Tüm bu tablo içinde seçimlerdeki tutuma yaklaşmak gerektiğinin söyleyen Yaraşır, program sorununun önemli olduğunu vurguladı. Sol içinde asıl sorunun ihtilalci ruhu kaybedip kaybetmemek olduğunu söyledi. Bu çerçevede iki temel dinamiğe işaret eden Volkan Yaraşır, Kürt özgürlük hareketinin dinamizmi ile işçi sınıfın birleşmesinin gerekliliğini vurguladı ve sınıfın örgütlenmesi çağrısını yükseltti. Kürt halkının asıl ihtiyacının ise, işçi sınıfının örgütlü bir güç olarak hareket etmesi ve mücadelede yerini alması olduğu söyleyen Yaraşır, Kürt hareketinin peşine takılan kimi reformist güçlerin söylemlerine gönderme yaparak “asıl işçi sınıfı için savaşmayana devrimci denmez” sözlerini söyledi.

Verilen aranın ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde Emek, Barış ve Demokrasi Bloku’na karşı tutum, Kürt sorununun çözümü ve seçimler, yerel seçimlerdeki tutumlar ve boykot tavrı vb. başlıklarının öne çıktığı tartışmalar yapıldı.

5 saate yakın süren ve canlı tartışmaların yapıldığı panel, 5 Haziran günü düzenlenecek Mamak İşçi Kültür Evi’nin 10. geleneksel pikniğine yapılan çağrı ile son buldu.

Kızıl Bayrak / Ankara




Ankara’da devrimci seçim çalışması

18 Mayıs ve 19 Mayıs tarihlerinde Ankara’da Sincan OSB servis güzergâhlarında seçim bildirgesini işçilere ulaştıran BDSP’liler işçi-emekçilere bir yandan düzen partilerinin teşhirini yaparken diğer yandan da seçim sandıklarına “çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde” şiarlı pusulaları atma çağrısı yaptılar. Sınıf mücadelesini yükseltmenin önemi üzerine emekçilerle konuşan BDSP’liler ilgiyle karşılandılar.

BDSP’liler 23 Mayıs günü Sincan-Fatih, Ayaş yolu gibi emekçiler tarafından sık kullanılan yollarda bulunan durakları ve duvarları afişleri ile donattılar. Fatih’te bulunan kız-erkek meslek liselerinin etrafına ve devlet hastanesinin civarına afişlerini asan BDSP’lilerin faaliyetinin sona ermesinin ardından bölgede polis devriyeleri artış gösterdi. Faaliyetin düşmanda yarattığı huzursuzluk sonucunda Sincan İşçi Dayanışma Derneği Girişimi’nin etrafındaki sivil polis ablukası dikkat çekti.