13 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/18

 Kızıl Bayrak'tan
Seçim oyununu bozmak için devrimci seçim kampanyası
Seçimlerin ardından sınıfı kapsamlı
bir saldırı bekliyor...
Kapitalizm felaketini durduralım!
Sömürgeciler işbirlikçileriyle buluştu!
Karşıyaka’da binlerce kişi Denizler’i andı 
Gençlik Denizler’in izinde devrim yolunda!.
BDSP Denizler’i andı
BES’lilere müdür emriyle saldırı
Demiryolu emekçileri yürüyor
Direnişçi işçiler Taksim’deyd
‘Terbiye operasyonu’na
direnişle yanıt verdiler
MAS-DAF işçileri yollarda
Siyasal gelişmeler ve genel seçimle
Mali kriz senkronizasyonu
Portekiz’i vurdu - Volkan Yaraşır
Tunus’ta mücadele
yeniden sertleşiyor
Suriye’de halk hareketi ve
emperyalist hesaplar
İsyanın birleştirici harcı bozulamaz!...
Hamas-El Fetih anlaşması ve etkileri
ABD emperyalizminin
Ladin oyunu
TMMOB tarihinde kara bir leke: Büyük yüz(süz)leşme
Sanal sıkışıyor, sokakları
genişletelim!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sanal sıkışıyor, sokakları genişletelim!

Geçmişin eleştirisini yapan, daha doğrusu bugünün dünden farkını anlatan herkes bilişimdeki gelişmelerden bahsediyor. “Google’a bir yazıyoruz hemen geliyor” deniliyor ve eski zamanlarda yaşanan zorluklardan dem vuruluyor. Bu sıkıntılı nutuklara reel sosyalizmin tasfiye olmasına rağmen “hayaleti” görmenin verdiği korkuyla bugünü güzelleyen hafif aydınlar da katılınca sinir ve sıkıntı katsayısı birden fırlıyor.

Bu bilgi deformasyonu eliyle yaratılan sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki fark, insanı yaşayıp yaşamadığını anlamasını, daha açık bir ifadeyle bu kesif yalan bulutunun içinde gerçek ve sahteyi ayırmasını engelliyor. Bir yandan insanların bilgisayarları üzerinden takip edilmesi, bir yandan internetin inanılmaz bir şekilde kitle manipülasyon alanı haline dönüşmesi, toplumsal yapıyı ve beşeri iletişimi ters-düz etmesi ile internet en tartışmalı alanlardan biri haline dönüşmüş durumda. Oysa ki internetin ortaya koyduğu resim, yalnızlaşan ve dünyaya yabancılaşan kapitalist çağın insanından öte bir şey değildir. Yaşanan tüm çürüme internet eliyle açığa çıkmış, gelenek zincirlerinden bir anlığına da olsa boşalan insanın kapitalist mengene içindeki krizini ortaya koymuştur. Pornosundan, küfürüne; düşmanlığın (kadın düşmanlığı, ırkçılık, şovenizm vs) körüklenmesinden, hedef gösterilmesine internetin bilinen ne kadar “ahlak-dışı” unsuru varsa bunu yaratanın sistem olduğu bilinmek durumundadır. Çünkü ahlak denen şey bir kurallar bütünü değil toplum içindeki insani ilişkilerin tümüdür. İşte bu yüzden “ahlak” bozulabilir bir şey olmadığı için tamir edilemez.  Ahlak bozulmaz, değişir kendini yaratan mevcut duruma uygun olarak revize olur.

Meseleyi biraz açarsak, ahlak-etik dışı kalmak göreceli bir kavramdır. Örneğin adam öldürmek mevcut ahlaka hatta yasalara göre suçtur ancak silahlı militer güçler, ordular, ülkeler için bir gurur kaynağıdır. ABD’de cinayet bir suçken idam yasaldır. Buradan insan öldürmenin yasal ve ahlaki mutlak bir olgu olmadığı sonucu çıkar. Hatta Usame Bin Ladin’in öldürülmesini sokaklarda çılgınca kutlayan ABD’lileri, sırf Ladin’i yakalamak üzere çıkıldığı söylenen seferde milyonlarca insan hayatını kaybetmemiş gibi bu infazdan duyduğu mutluluğu açıklayan TC hükümetini ve diğer ülke hükümetlerini hesaba katarsak adam öldürmek bir suç değildir. Yine en aşağılık suçlardan biri olan tecavüz evrensel olarak lanetlenmiş olsa da dünyanın dört bir yanında kadınlar hatta küçük yaşta kızlar istekleri dışında evlendiriliyor, deyim yerindeyse pazarlanıyor. Buradan da erkek egemen bir toplumun yasal yollarla tecavüzü nasıl meşrulaştırdığını görebiliyoruz. Siz bu koşullar altında cinayeti, tecavüzü veya hırsızlığı engelleyebilir misiniz? Bu toplumsal iklimi dağıtmadan, bu iklimi yaratan altyapı ilişkilerini, üretim ilişkilerini, kaldırmadan, bu suçlar engellenemez.

Bu girizgâh, son günlerin önemli gündemlerinden biri olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu  Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan yasak listesi ve 22 Ağustos’ta yürürlüğe girecek “zorunlu filtre” uygulamasını anlatabilmek için yapılmış oldu. BTK’ya bağlı TİB geçtiğimiz günlerde alan adları ve site içeriklerinde kullanılan 138 yasaklı kelimeden oluşan listeyi hosting hizmeti sağlayan şirkete gönderdi. Gerekçe olarak porno ve erotik sitelerin kurulmasının engellenmesi öne sürülürken, günlük kullanımı olan “türbanlı, haydar, animal, baldız, liseli” vs. kelimeleri alan adı ve site içeriğinde kullanmak yasaklandı. Böylesi gülünç bir karara imza atılması hemen tüm medya organlarında kendine yer buldu. Ancak “yetkililerin” açıklaması yine çocukları/gençleri korumak oldu. Polis kurşunları ile hunharca katledilen Uğur Kaymaz’ı, havan topuyla öldürülen Ceylan’ı veya açlıktan ölen 2,5 aylık Kübra’yı “korumak” için canla başla çalışan devlet bu kez de gençleri girdikleri bataktan çıkartmaya kararlı görülüyor(!)

Bu traji-komik yasağı protesto eden RSF (Sınır Tanımayan Gazeteciler), “yasak kararına gülelim mi ağlayalım mı tereddüt ediyoruz” cümlesiyle tepki gösterdi. Paris merkezli RSF, yaklaşık 7 bin internet sitesinin bloke edildiği Türkiye’yi, “İnternet Düşmanları” listesinde “Gözetim Altındaki Ülkeler” bölümüne de aldı. Aynı listede Avustralya, Bahreyn, Belarus, Güney Kore, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Eritre, Fransa, Libya, Malezya, Rusya, Tayland, Sri Lanka, Tunus ve Venezüella yer alıyor. (Kaynak: ntvmsnbc)

Ancak 22 Ağustos’ta gelecek olanın yanında bu yasak “özgürlükler dünyasına” açılan bir kapı gibi kalıyor. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektörü’nde Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi hükümleri kapsamında, BTK tarafından hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı” ile adı kulağına filtrenin “F”siyle okunmuş sanal bir F tipi inşası başlamış oldu.

22 Ağustos’ta devreye girecek sistemde internete “BTK” tarafından belirlenen aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket adıyla 4 filtre tipinden biri seçilerek girilebilecek. Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak. İnternet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutulacak. Aksi takdirde büyük para cezaları verilecek.

Bu tarz filtreler zaten kullanılıyor olsa da BTK bunu zorunlu hale getirecek. Biz de -tıpkı seçimlerde olduğu gibi- kendimize en çok uyan melaneti seçmek zorunda kalacağız. Böylece özgür irade konusu da yasağın içinde çözülmüş olacak.

İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” ne getiriyor? Kısaca Türkiye’deki tüm internet kullanıcıları  bir şekilde sınıflandırılıyor,  aile paketi, çocuk paketi, yurtiçi paketi veya standart paket aboneliğinden birini seçmek zorunda bırakılıyor. Bu paket uygulamalarında da BTK eliyle kullanıcılara, farklılaşan oran ve düzeylerde ve internetteki zararlı içerikten korunma adı altında, internet ortamına erişiminde kısıt getiriliyor.  Bu noktada, bu usul ve esasların arkasındaki zihin örüntüsünün kendi yurttaşını birey olarak görmediğini, onun adına eylemeye muktedir olarak sadece kendini ve kendinin mutlak otoritesini ve bu mutlak otoritenin doğruluğunu gördüğünü belirtmek gerekir. Bu anlamda burada her şeyi bilen muktedir özne BTK ve muteber vatandaşlar da internet erişim özgürlükleri ile internet ortamında seçme haklarının “onların iyilikleri adına” ellerinden alınmasına rıza gösterenlerden oluşmakta. (…) Bu internet filtresi uygulamasıyla, birey korumacı ve kollamacı bu muhafazakâr ideoloji tarafından pasifize edilmekte, zihni “tek doğru, tek renk, tek söylem” çağrısına uymaya, sağduyuya davet edilmektedir. (Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Binark)

Devam etmek bu filtrelemeye karşı söz söylemek, bunu teşhir etmek artık anlamsız gözüküyor. Bu internet yasakçılığında gidilebilecek son nokta olsa gerek. Bundan sonrası toptan fişi çekmek olacaktır. Elbette internetteki “koruma” bahanesinin gerisinde MOBESE’leri yaratan korkunun kendisi bulunuyor. WikiLeaks depremi ve Ortadoğu’daki ayaklanmalarda internetin rolü derken böylesi bir alanın kontrolsüz kalması sistem açısından verilemeyecek bir ödüne denk düşmektedir. Öyleyse bu alan zor ve baskı yoluyla hızla kontrole alınmalı gerekli çitler çekilmelidir.

Tüm bunları baştaki iki başlıkla bağlamak gerekirse, internetin özgürlüğün ve paylaşımın öbür adı olduğu/olacağı yönündeki palavra “big brother”ın gözlerinin her yerde olduğunun ortaya çıkmasıyla yakın zamanda zaten patlamıştı. İnternetin hiç de sanıldığı gibi özgür bir alan olmadığı tersine kendinizi gizlemediğiniz sürece arkanızdan gelen izlerle hemen her hareketinizin kontrol altına alınmasının olası olduğu çeşitli vesilelerle parça parça ortaya çıkmıştı. Ancak bu alana pompalanan ve serbestçe dolaştığı iddia edilen bilginin de manipülasyona oldukça açık olduğunu da biliyoruz. “Küreselleşen dünyada” diye başlayan ve “bilgi çağına” uğramadan geçmeyen liberal nutukların yaratacağı dünyayı da böylelikle görmüş oluyoruz. Kapitalizmin en özgür alanının bile akıbeti ortadadır.

İnternet bu haliyle içine her şeyin atıldığı genişçe bir akvaryum gibi görülebilir. Bu akvaryumun içindeki her şey sistemin bizzat kendisinden başka bir şey değildir. Ahlak bekçiliğine çıkan kıt beyinliler bırakın sorunun çözümü olmayı bu sistemi koruyarak sorunun esasını oluşturmaktadır. Yılda milyarca doların döndüğü ve artık bir sektöre dönüşen pornografiyi yok etmek veya o yokmuş gibi davranmak nasıl bir zekânın ürünüdür veya böylesi sektörün oluşması sadece “dinden çıkmak, ahlaktan uzaklaşmak” ile açıklayanların nasıl bir hayal dünyası vardır? Bunların toplumsal ve iktisadi köklerinin sıkı bir şekilde sisteme bağlı olduğunu görmemek için kör olmak gerekir. Her şeyi kendinden menkul sanan, yasaklamakla sorunları çözeceğini sananların sonunun ne olacağını Ortadoğu halkları uygulamalı olarak göstermiştir.

İnternetin veya herhangi bir şeyin kapitalizmde özgür kalması mümkün olmayacaktır. Sistemin sıkışan dişlileri her geçen gün hayatı biraz daha daraltmaya, kaosu büyütmeye devam edecektir. F tiplerinin bir hapishanenin ötesinde bir yaşam biçimi olduğuna/olacağına hep birlikte şahit oluyoruz. Sanal dünya sıkışırken sokakları genişletmenin vakti gelmiştir. Kaldırım taşlarının altındaki kumsal insanlık gibi özgürlüğünü beklemeye devam ediyor.

toplumcueksen.net