10 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/47

 Kızıl Bayrak'tan
Haklarımız ve geleceğimiz için
örgütlü mücadeleye!
AKP hükümeti ırkçı-siyonist rejimle arayı düzeltiyor
Sermaye partileri kokuşmuş düzeni aklama derdinde!
Genç-Sen polis terörüne eylemlerle yanıt verdi
Düzen partilerine söz yok!
Polis terörüne tepkiler
Cüret ve kararlılıkla öne çıkamayanlar
ihanete ortak olurlar!
Şimdi cüret ve kararlılıkla öne çıkama zamanı!
Metalde mücadele sürüyor...
Akdeniz Çivi
işçisinden mektup
“Yeni asgari ücret yasası tasarısı geri çekilsin!”
İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret için mücadeleye!
Gericiliğin ağırlığı ve devrimci çıkış yolu
BETESAN’da direniş kazandı!
Buca direnişi dayanışmayla büyüyor
TEKEL işçileri 18 Aralık’ta Ankara'da
Evrensel Gazatesi kimin yanında? - Ç. İnci
KESK üyesi mücadele arkadaşlarımıza açık çağrımızdır
İrlanda krizi ve AB’nin
yeniden yapılanma süreci
Emperyalistlerin WikiLeaks korkusu
Şerzan Kurt davası
Eskişehir’de görüldü
Erdal Eren’den Alaattin Karadağ’a devrim bayrağı ellerimizde!
YTÜ’de imzalar verildi.
İşkence davasında ilk duruşma
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalistlerin Wikileaks korkusu

Wikileaks internet sitesinin ABD’li diplomatların belgelerini yayınlaması, diplomasi tarihinin 11 Eylül’ü diye adlandırılıyor. Yayınlanan belgelerin sayıca çokluğu ve çarpıcı gizli bilgiler içermesi emperyalist devletlere yeni bir korku aşıladı, “Wikileaks korkusu”.

Bu korku nedeniyle belgeler emperyalist devletler tarafından tahammülsüzlükle karşılandı. Wikileaks’in “terör örgütü” sayılmasına kadar varılarak çeşitli yasaklara ve tehditlere başvuruldu. Örneğin Amerikan Sosyal Güvenlik Kurumu (SSA), çalışanlarının Wikileaks sitesine girmeleri durumunda suç işlemiş olacaklarını duyurdu. Bazı ülkelerde ise Wikileaks’in belgelerini Twitter ya da Facebook gibi sitelerde paylaşanlar tehdit edildi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de belgelerin yayınlanmasını büyük bir sorumsuzluk olarak nitelendirerek, sorumluların ve sitenin yayınının engellenmesine yönelik adımların atılması gerektiğini belirtti. Bunun yanı sıra Çin, İran ve bazı Arap ülkelerinden de benzer tepkiler ve kısıtlama uygulamaları gittikçe yaygınlaşmaktadır. Emperyalistler ve gerici rejimler bu türden faşizan uygulamalarla gerçeklerden duydukları korkuyu ortaya koymuş oluyorlar.

Geçen aylarda Afganistan ve Irak’a ilişkin yayınlanan belgeler ABD’nin buralarda işlediği savaş suçlarını sergilemişti. Yayınlanan yeni belgeler ise ABD’nin ülkelerin iç işlerine nasıl müdahale ettiğini, işleri nasıl yürüttüğünü birer birer ortaya çıkarmıştır. Diplomatların ve onların yönetiminde çalışan konsolosluk mensuplarının yazışmalarındaki dil ise ABD’nin “dünyanın jandarması” olarak diğer devletler karşısındaki küstahlığını yansıtmaktadır.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, belgelerde adı geçen ülkenin başkanlarını arayarak özür dileme yolunu tuttu. Karşılığında aldığı cevaplar ise efendi-uşak ilişkisini tescilledi sadece. Genel olarak adı geçen ülkelerin yetkili ağızları yaptıkları açıklamalarda, “ABD ile ilişkilerimizi bozacak nitelikte değildir” diyerek ABD emperyalizmine bağlılığını kanıtlamak için yarışa tutuşmuşlardır. Türkiye özelinde ise benzer açıklamalar gitgide alçaltıcı bir boyut kazanmıştır.

Wikileaks sitesinin açıkladığı belgeler gün ışığına çıktıkça özellikle emperyalistler arasındaki ilişkilerde çeşitli sorunlar olması muhtemeldir. Bunun için peşisıra gelen belgeleri engellemek için şimdiden emperyalistler çeşitli yollara başvurmuş bulunmaktadırlar. Sitenin kurucusu J.Assange hakkında verilen tutuklama kararı bunun sonucudur. Ayrıca siteye siber saldılar düzenlenerek yeni belgelerin ortaya saçılması engellenmeye çalışılmaktadır. Bunun yanısıra internet sitesinin diğer sunucularla olan bağlantısını ve mali desteğini azaltmak adına baskılar da giderek artmaktadır. Emperyalistlerin isteği doğrultusunda hareket etmeye zorlanan diğer iletişim ağlarıyla Wikileaks’in faaliyeti durdurulmaya çalışılmaktadır. Emperyalistler engellemeleri meşru kılabilmek içinse belgelerin “uluslararası ilişkileri zedelediği ve kişilerin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü” iddiasına sarılmaktadırlar. Bu “kitle imha silahları” türünden alçakça bir uydurmadır. Gerçekte bu belgelerden zarar görenler pislikleri ortaya çıkan emperyalistlerin ta kendisidir. Gözdağı ve korkutma yolunu seçerek halklar üzerindeki baskıyı artırmaya ve pisliklerini örtmeye çalışmaktadırlar.



Gençlik alanlara çıktı

İtalya’da öğrenciler polisle çatıştı

İtalya’da hükümetin üniversitelerde bütçe kısıtlaması ve özelleştirmeye imkan tanıyan reform paketine karşı çıkan öğrenciler Milano’da polisle çatıştı. Opera binası La Scala’nın sezon açılışı öncesinde binaya girmek isteyen öğrencilere polis saldırdı. Polis öğrencileri durdurabilmek için cop ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Arbede sırasında hafif yaralanan 14 kişi hastaneye götürülerek tedavi altına alındı.


Yunanistan’da öğrenci eylemi

2 Aralık günü öğrencilerin gerçekleştirdiği gösteriye polis saldırdı.

Atina’da gerçekleştirilen eylemde öğrenciler kemer sıkma politikalarını protesto ettiler. 1500’ü aşkın öğrenci Atina sokaklarında yürüyerek kriz sonrası Papandreu hükümetinin ekonomik önlem adı altında dayattığı saldırılara tepkilerini dile getirdiler.

Öğrenciler parlamento binasına ulaştığında ise polis öğrencilere saldırdı. Gözyaşartıcı gazla öğrencilere müdahale eden polis coplarla öğrencileri darp etti.

Ayrıca 15 Aralık Çarşamba günü sendikalar bu yıl 7’nci kez genel greve gitmeye hazırlanıyor.


Alexis unutulmadı

Atina’da ağırlığını gençlerin oluşturduğu binlerce kişi 2008 yılında polis tarafından katledilen Alexis Grigoropoulos’u andı.

Alexis’in katledilişinin ikinci yılında yapılan eylemler kapsamında AB ve IMF’nin dayattığı bütçe kesintisi ve kemer sıkma politikaları da protesto edildi.

Kamu Çalışanları Sendikası ADEDY üyelerinin iş bırakarak katıldığı eylemde “IMF defol” pankartı taşındı.