30 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/30

 Kızıl Bayrak'tan
Amerikancı düzenin temsilcileri “cunta karşıtlığı” demagojisine sarılıyor.
BDSP: Düzen içi dalaşmayı boykot ediyoruz!
Referandum tezgahında
solculuk iddiası ve sınırları
TÜSİAD’ın referanduma ilişkin
tutumu ve ötesi
Kürt halkına karşı örgütlü
linç taburları devrede.
İşçiler mücadeleyi ortaklaştırıyor
İşçiler iş cinayetlerine karşı yürüdü.
İşçi ve emekçi hareketinden.
Toplu görüşmelere giderken kamu emekçileri hareketinin durumu ve görevler
Sendikalarda sınıf işbirliğinin
yeni adımı: “Tüketimden gelen güç!”
Çel-Mer ve Samka işçileri direniyor!!
UPS Kargo işçileri hakları için
direniyor!
TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun’la konuştuk
İşgalci zorbalar için bataklıktan
çıkış yolu arıyorlar!
Savaş baronları Kore Yarımadası’nda gerilimi tırmandırıyor!
Şiddete dayalı düzen kadına
yönelik şiddeti engelleyemez!.
Linç ve katliamlara karşı
durmak… - M. Can Yüce
“Beşikçi ve Şimşek değil, inkar ve asimilasyon yargılansın!”…
Sarıgazi Geleneksel Halk Festivali
bu yıl yapılamıyor...
UPS direnişçisinden mektup…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

70 ülke temsilcisinin katıldığı Kabil Konferansı…

İşgalci zorbalar için bataklıktan çıkış yolu arıyorlar!

Geçen hafta Afganistan’ın güneyindeki Helmand vilayetinin Sangin bölgesinde, sivillerin sığındığı bir evin, NATO güçlerine ait helikopterden roketle vurulması sonucu en az 45 sivil katledildi…

Savaş aygıtı NATO komutasındaki işgalci güçlerin, Afganistan’da sivil halkı toplu şekilde katlettiği biliniyor. Katliamların örtbas edilmesi için harcanan yoğun çabalara rağmen, aralarında Türk ordusunun da bulunduğu işgalci güçlerin Afgan halklarına karşı ağır insanlık suçları işlediği gizlenemiyor.

Hal böyleyken, Afganistan işgaliyle ilgili 90 bini aşkın gizli belgenin, bir internet sitesinde yayınlanması, sivil katliamların, bilinenin de ötesinde yaygın olduğunu gözler önüne serdi.

Yayınlanan belgelerin bir kısmının “savaş suçu kanıtı niteliğinde” olduğu ortaya çıkarken, savaş baronları, belgeleri sızdıran “köstebek” avına çıktı. Yapılan sayısız katliamla ilgilenmeyen Beyaz Saray’daki vampir takımı, belgelerin yayınlanmasının NATO askerlerinin hayatını tehlikeye attığını savunarak, ifşaata sert tepki gösterdi.

Sivillerin toplu şekilde katledildiğini ortaya koyan resmi belgelerin ifşa edildiği günlerde Afganistan’a giden ABD Genelkurmay Başkanı Michael Mullen, başkent Kabil’de düzenlediği basın toplantısında, NATO askerlerinin kayıplar vereceğini belirterek, “savaş bu yaz daha kötüye gidecek” itirafında bulundu.

Resmi açıklamaya göre, savaş aygıtı NATO güçlerinin kaybı, sadece Haziran ayında 103’ü buldu. Savaşın tırmanacağını bildiren Michael Mullen, Kabil’de bile tam denetim sağlayamayan işgalci güçlerin, daha çok sivili katledeceği haberini de vermiş oluyor. Zira defalarca savaşı tırmandırma girişiminde bulunan işgalci zorbalar, sivil halkı toplu şekilde katletmek dışında bir “başarı”ya ulaşabilmiş değiller.

NATO emrindeki 40 ülkeden 146 bin işgalci asker, dokuz yıldır Afganistan halklarına karşı savaşıyor. İşgalcilerin devlet başkanı yaptıkları, CIA fideliğinde yetiştirilen Hamid Karzai ile yardakçıları, burunlarına kadar yolsuzluk batağına saplanmış bulunuyorlar. Amerikan dolarlarıyla beslenen bu soysuzlar şebekesinin yaptığı tek şey, savaş aygıtı NATO güçleri sivil halkı toplu şekilde katlettiğinde ağıt yakmaktır.

Dokuz yıllık işgalin ardından Afganistan bataklığından çıkma arayışına giren ABD emperyalizmi, Kâbil’de, Türkiye dahil 70 ülkenin dışişleri bakanlarının ve üst düzey yetkililerinin katıldığı bir konferans düzenledi. “Afganistan’ın geleceğini görüşmek” için toplandığı iddia edilen konferansın gündeminde, ABD ordusu ile onun tetikçiliğini yapan savaş aygıtı NATO komutasındaki güçlerin bu ülkeden çıkışı için bir yol bulmak vardı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan soysuzluk abidesi Hamid Karzai, bir “çözüm planı” sundu. Buna göre 2014 yılına kadar ülkenin güvenliğini ve asayişini tamamen Afgan ordusu ve polisi devralacak.

Temelden yoksun bu planın hiçbir kıymeti harbiyesinin olmadığı ortada. Zira 146 bin işgalci askerin desteğine rağmen “güvenliği” sağlayamayan Afgan ordusu ve polisinin tek başına kaldığında kendini koruyabileceği bile şüpheli.

Soysuz Karzai ile Pentagon’daki patronları bu gerçeğin farkında olduklarına göre, işgalci güçleri rahatlatmanın tek yolu kalıyor; o da Taliban güçleriyle anlaşmaktır. Nitekim “çözüm planı” diye anılan şey, esas olarak Taliban güçleriyle işbirliği yapmayı hedeflemektedir.

ABD ile Kabil’deki yardakçı takımı, bir yandan, Taliban savaşçılarını, para ve iş karşılığında teslim olmaya razı edecek, öte yandan da Taliban liderleriyle barışçı bir çözüm için temas kurmanın yollarını arayacak. Yani Taliban’ı devirmek için Afganistan’ı işgal ettiğini söyleyenler, bu ülkeyi tam bir harabeye çevirdikten sonra, dokuz yıldır devam eden savaşı, Taliban güçleriyle anlaşarak bitirme hesabı yapmaya başladılar.

Görüldüğü üzere Kabil’e giden 70 ülkenin temsilcilerinin, Afgan halklarının maruz bırakıldığı vahşi yıkımdan çıkış yolu aramakla ilgili değiller. Onlar, Afgan halkları şahsında insanlığa karşı ağır suçlar işleyen işgalci güçlerin alçaltıcı bir yenilgiye maruz kalmadan, Afganistan’dan çekilmelerini sağlayacak bir formül bulma derdindeler.

İşgale karşı direnmekle birlikte, Taliban güçleri ABD emperyalizmi ile Kabil’deki kuklalarıyla anlaşmaya varabilirler. Zira bu hareket, işgalcilerin emellerine ulaşmalarını önlemiş olsa da, dinci/gerici çizgisinden dolayı anti-emperyalist olmaktan uzaktır. Ancak böyle bir anlaşma sağlansa bile, bunun Pentagon’un savaş baronlarının beklentilerine ne ölçüde karşılık verebileceği de belirsiz. Bununla birlikte, askeri bir zafere ulaşma şansından yoksun olan emperyalist işgalcilerin, Taliban güçleriyle anlaşmak dışında bir çıkış yolları ufukta görünmüyor.

Böyle bir anlaşmanın olup olmayacağı, olursa eğer savaşın son bulmasına yetip yetmeyeceği meçhul. Afgan halklarının ise, 30 yılı aşkın süredir devam eden gerici savaşlardan bıktığına kuşku yok. Bu yönüyle savaşın bitmesi kısmi bir rahatlama sağlayabilir. Ancak savaşın yol açtığı yıkımın vardığı korkunç boyut ve kurulacak olası bir gerici koalisyonun halkın temel sorunlarına çözüm üretme niyet ve yeteneğinden yoksun olacağı göz önüne alındığında, Afgan halklarının, hiçbir temel sorununa çözüm üretilemeyeceğini tahmin etmek de güç değildir.

Gerici savaşların Peştun-Tacik-Özbek şeklinde etnik parçalanmaya uğrattığı Afganistan’da, halkların birliği/kardeşliği sağlanmadan, temel sorunların kalıcı bir çözüme ulaştırılması mümkün olmayacaktır. Halkların kardeşliği ise, ancak halklar arası her tür baskı ve ayrıcalığa karşı mücadele eden devrimci bir önderlik tarafından sağlanabilir. Böyle bir gücün, emperyalist güçlere olduğu kadar, olası bir Karzai-Taliban koalisyonuna karşı da mücadele etmesi zorunlu olacaktır.

 

 

NATO sivil katliamları gizliyor

Afganistan’daki emperyalist işgal sürerken, işgalci güçlerin tam bir bataklık içine gömüldüğü yayınlanan yeni belgeler ve açıklamalarla kendini gösteriyor. NATO şemsiyesi altındaki işgalci güçlerin “teröristlerle” savaş bahanesi altında sürdürdüğü savaşta, hedef gözetmeksizin sivilleri katlettiği ortaya çıktı.

Geçtiğimiz yıl 90 sivilin ölmesine sebep olan Kunduz operasyonunun münferit bir olay olmadığı ve NATO’nun işgal ettiği Afganistan topraklarında katlettiği sivillerin bugüne kadar kamuoyuna yansıtılmadığı gözler önüne serildi.

Amerika Birleşik Devletleri ordusuna ait 90 bin belge basına sızarken, 2004-2009 arasına ilişkin belgelerde yaklaşık 200 Afganistanlı sivilin ölümünün dünya kamuoyundan gizlendiği anlaşıldı.

2004-2009 dönemini kapsayan belgeler sayesinde NATO birliklerinin hata veya sorumsuzluk nedeniyle daha önce açıklanmamış 144 olayda 195 sivili öldürdüğü ortaya çıktı. Belgeler Fransız birliklerinin bir okul otobüsüne ateş açarak sekiz çocuğu yaralaması, ABD birliklerin intihar eyleminden şüphelenip bir otobüsü taraması, Britanya birliklerinin Kâbil’de Afgan bir generalin oğlunu intihar bombacısı sanıp öldürmesi, ABD’li bir askerin dur ihtarına uymayan sağır bir adamı sırtından vurması gibi pek çok sivil katliamını gözler önüne seriyor. En dehşet verici saldırılardan biri de Polonya birliğinin ‘intikamı’. Afganistan’da NATO’ya bağlı Polonya askerleri, daha önce saldırıya uğradıkları bir köyü düğün sırasında bombalayıp aralarında hamile bir kadının da bulunduğu pek çok kişinin ölümüne neden olmuş.