09 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/27

 Kızıl Bayrak'tan
İşbirlikçi rejimler için
esas olan uşaklıktır!
Kirli savaş tırmandırılıyor!
Düzen güçleri Kürt halkına karşı
tam siper aldı!
Başbuğ’dan Kürt sorunuyla ilgili
“şanslı” açıklamalar!
GOP BDSP’den zorunlu açıklama
Sivas katliamı eylemlerle
lanetlendi
UPS’de patron-polis
saldırılarına geçit yok!
TEKEL işçisi hesap soruyor!
İşçi ve emekçi hareketinden.
Toplu Sözleşme Sempozyumu’nun ardından
Sempozyum üzerine düşünceler.
Metal patronlarının saldırılarına karşı direniş!
BMİS Gebze Şube Başkanı’yla konuştuk
Rize Belediye Başkanı’ndan ırkçı, cinsiyetçi açıklama.
6. Avrupa Sosyal Forumu gerçekleşti.
Yunanistan mali krizi ve AB’nin yeniden dizaynı.- Volkan Yaraşır
Katastrofik sarmal - Volkan Yaraşır
Obama yönetimi işgalci orduların şefini kovdu.
“Kürtler ne istiyor?” - M.Can Yüce
Kapitalizmin vazgeçemediği
oyuncağı nükleer!
Çevre katliamına HES’lerle devam!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Toplu Sözleşme Sempozyumu’nun ardından…

“TİS Komiteleri’nin oluşturulması ve grev eksenli bir mücadele temel hedeflerimiz olacak!”

Yaklaşık 7 ay önce metal işçilerinin birliğini sağlamak ve mücadelesini hak alıcı bir tarzda yeniden inşa edebilmek için önemli bir irade ortaya koymuştuk. Metal İşçileri Birliği ile ilan ettiğimiz bu irade ile 27 Haziran günü ilk merkezi etkinliğimizi gerçekleştirmiş olduk. Ancak bizler için Toplu Sözleşme Sempozyumu sadece ilk merkezi etkinliğimiz olması nedeni ile önemli değildi. Bundan da öte birlik iradesi ile müdahale etme çabasında olacağımız ilk toplu sözleşme sürecinin örgütlü hazırlığında temel bir halka olması nedeniyle oldukça önemli bir adımdı.

Birlik iradesinden Toplu Sözleşme Sempozyumu’na…

Metal İşçileri Kurultayı’nda birlik iradesini ortaya koyduğumuzda üstlendiğimiz büyük sorumluluğun altını çizmiş, almamız gereken önemli mesafeler olduğunu ifade etmiştik. Metal İşçileri Birliği ise tüm zorluklara rağmen koşulları değiştirme irademizin adı olmuştu.

Öncelikle o günden bugüne metal işçisinin mücadelesinin önündeki engellerin tüm yakıcılığı ile orta yerde durmaya devam ettiğini, hatta içine girdiğimiz toplu sözleşme sürecinde belli yanları ile daha da ağırlaştığını belirtmekte fayda var. Metal işçilerinin geneline yayılan sınıf bilincinden ve kimliğinden yoksunluk sorunu halen varlığını korurken, sektördeki sendikal ihanet cenderesi geride bıraktığımız süreçte daha da ağırlaşarak devam etti. Çelik-İş’in sessiz-sedasız gerçekleştirdiği ihanetler bir tarafa, özellikle Türk Metal çetesi bu süre içinde “sektörde tek sendika” olmak hedefi ile üzeri örtülü bir saldırı kampanyası başlattı. Birleşik Metal cephesinden yansıyan ise uzlaşmacılığın ve kriz koşullarında boy veren yenilgi ve geriye çekiliş psikolojisinin mutlak hale gelmesi oldu.

Özellikle Birleşik Metal cephesinden yansıyan yenilgi psikolojisinin içine girdiğimiz toplusözleşme sürecinde oldukça kritik bir sorun olduğunu düşünmek gerekir. Halen sektördeki ilerici dinamiğin önemli bir bölümünü içinde barındıran Birleşik Metal’in geçtiğimiz toplusözleşme sürecinde ortaya koyduğu pratik tüm sınırlılıklarına rağmen anlamlı bir birikim yaratmış, mücadeleye belli bir ivme katmıştı. Ancak bu iradenin sonuna kadar götürülememesi ise mücadelenin sekteye uğraması sonucunu doğurdu. Bugün ise Birleşik Metal yönetimine hakim anlayış için söz konusu olan daha süreç başlamadan baskın hale gelen yenilgi psikolojisidir. Kriz koşullarında dağılan örgütlülüklerin ve kaybedilen fabrikaların yarattığı basınç burada eldekini koruma yönünde güçlü bir eğilim oluşturmuş görünüyor. Eldekini korumanın bile ancak dişe diş bir mücadele ile mümkün olduğu son dönem pratiği ile bir kez daha kanıtlanmış olmasına rağmen, Birleşik Metal cephesinden yansıyan hazırlıklar “tüm gücümüzle direneceğiz!” söyleminin ötesine geçmiyor. Öyle ki böylesine kritik bir dönemde toplanan Genel Temsilciler Kurulu’nda bile toplu sözleşme sürecinin sınırlı bir şekilde tartışıldığını ve sonuç deklarasyonunda kendisine ancak oldukça gerilerde bir yer bulabildiğini görmek gerekiyor.

Bu tablo Metal İşçileri Birliği payına içine girilen toplusözleşme döneminde devrimci müdahalenin önemini arttıran önemli bir faktördü. Birlik olarak görevlerimizi de bu çerçevede yeniden tanımladık, güçlü bir TİS süreci için planlamalarımızı yaptık ve önümüze Toplu Sözleşme Sempozyumu gibi önemli bir etkinlik hedefi koyduk.

Burada ise sadece gerçekleştirilen etkinlik değil, etkinliğin nispeten erken bir tarihte gerçekleştirilmesinin de özel bir önemi bulunuyor. Burada hedefimiz sendikalar cephesinden hasır altı edilmeye çalışılan böylesine önemli bir sürece metal işçilerinin hazırlıklarını yoğunlaştırarak girebilmelerini sağlamaktı. Bu açıdan hedefimize belirli ölçülerde ulaştığımızı da söyleyebiliriz. Her şeyden önce sempozyum çalışmasının kendisi toplu sözleşme sürecinin nispeten erken bir tarihte metal işçilerinin gündemine girmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bir yandan yürütülen yoğun propaganda çalışması ile genel kitlenin dikkati bu alana çekilirken, diğer yandan ise özellikle alandaki ilerici işçiler şahsında sürecin daha yakıcı bir şekilde tartışılmasında belirli bir mesafe alınmıştır.

Ancak Metal İşçileri Birliği olarak, bu alanda çok daha önemli bir kazanımımız kendi hazırlıklarımızı yoğunlaştırmamız ve daha örgütlü bir işleyişe oturmamız konusundadır. Sektördeki ilerici dinamiğin henüz sınırlı bir kesimini bağrında toplayan birliğimiz bu dönemde hemen tüm önemli sanayi havzalarında düzenli bir işleyiş yaratmış bulunuyor. Sempozyumun ardından daha da güçlendirerek devam ettirme kararlılığında olduğumuz bu tablo metal işçilerini etkin olarak sürece dahil etmekte ve ilerici dinamiği bağrına toplamak konusunda önemli imkanlar da yaratacaktır. Özellikle İstanbul merkezli gerçekleşen kurultay çalışmasının ardından ülkenin dört bir yanındaki sanayi havzalarında gerçekleşen böylesi bir çalışma Birlik çalışmasının kurumsallaşmasında önemli bir rol oynamıştır.

Metal İşçileri Birliği olarak sempozyumun ön sürecindeki en temel handikabımız kendi iç işleyişimizi belli bir düzeye taşımış olmamıza karşın TİS sürecinin ihtiyacı olan özel örgütlülüklerin bu süreçte yaratılamamış olmasıdır. Özellikle Grup TİS’leri kapsamındaki fabrikalarda TİS Komiteleri’nin örgütlenmesi olarak önümüze koyduğumuz hedefe ulaşma konusunda halen belli bir sınırlılık taşıyoruz. Bu sınırlılık aynı zamanda sempozyumun ön sürecinin güçlü bir örgütlenme atağına dönüştürülmesinin de önüne geçmiş oldu. Hem fabrika merkezli oluşturulan TİS Komiteleri’nin sınırlılığı, hem de ön süreçte havzalarda gerçekleştirilen ön hazırlık etkinliklerinin darlığı bu açıdan temel bir veri oluşturuyor. Bugün için mevcut Metal İşçileri Birliği örgütlülüklerimizi havza TİS Komiteleri biçiminde örgütlesek de tek tek fabrikalarda TİS Komiteleri oluşturma görevimiz tüm yakıcılığı ile önümüzde durmaya devam ediyor.

Sempozyum gününden yansıyanlar

Toplu Sözleşme Sempozyumu için öncelikli hedeflerimiz sürece dair politik hedeflerin ve eylem hattının bütünlüklü bir şekilde netleştirilmesi ve bunun sempozyum vesilesi ile ilerici-öncü metal işçileri tarafından kolektif bir iradeye döndürülebilmesi idi. Bununla bağlantılı bir şekilde bir diğer önemli hedefi ise sempozyum çalışmasının da itici etkisi ile TİS Komiteleri’nin hayata geçirilmesi oluşturuyordu.

Sempozyum günü açığa çıkan tablo değerlendirildiğinde özellikle ilk hedefimiz açısından anlamlı bir iş başardığımızı söyleyebiliriz. Öncelikle ön hazırlık sürecindeki politik tokluk kendisini kurultay kürsüsünde de hissettirmiş oldu. Talepleri, mücadele ve örgütlenme ilkeleri ile ayrıntılanmış bir politik çerçeve ön hazırlık sürecinde oluşturulan tebliğlerle sunulmuş oldu. Sempozyum günü için bu açıdan asıl önemli başarı ise serbest kürsü konuşmaları ile bu politik hat çerçevesinde kolektif bir iradenin kendisini hissettirmesi oldu. Bu bölümde gerçekleşen 20’ye yakın konuşmanın hemen tamamında sürecin nasıl örgütlenmesi gerektiğine dair net bir bakış kendisini hissettiriyordu. Bu tablo metal işçilerini TİS sürecini kazanmak üzere örgütlenme ve mücadele konusunda bilinçlendirmek ve silahlandırmak olarak tanımladığımız bu hedefe ulaşmakta anlamlı bir başarı elde ettiğimizi de göstermiş oldu.

Bu bölümün en temel zayıflığı ön hazırlık sürecinde TİS Komiteleri’nin oluşturulamamış olması nedeniyle açığa çıktı. Bu bir yandan MESS kapsamındaki fabrikalardan daha fazla sayıda konuşma yapılmasına engel oldu, diğer yandan ise sürecin pratik örgütlenişine dair tartışmaları belli ölçüde zayıflattı.

Henüz alt örgütlülüklerini yeterli düzeyde oluşturamamış olan Birliğimiz için bu zayıflık önden de tahmin edilebilen bir tablo idi. Ancak Birliğimiz, fabrika komitelerinin etkin hale getirilmesi ile aşılabilecek olan bu soruna rağmen süreci güçlü bir şekilde tartışabilmek için elinden gelen çabayı harcamaktan da geri durmadı.

Ön süreçte bu sorunu aşmanın temel bir yolu olarak alana hakim ilerici öznelerin sempozyum çalışmalarına katılmalarının, en azından sempozyuma katkı sağlamalarının gerekliliğinin altı çizilmişti. Ancak hem bu niteliğe sahip unsurların sınırlılığı, hem de olduğu kadarıyla katkılarının alınamamış olması bu açıdan daha güçlü bir etkinlik gerçekleştirilmesinde Birliğimizi zorlayan önemli bir faktör oldu.

Sempozyum’dan geriye kalanlar…

Temel nedenleri güçlü fabrika komitelerinin halen oluşturulamamış olması ve alandaki öncü birikimin bütünüyle kucaklanamaması olan çeşitli zayıflıklara rağmen Toplu Sözleşme Sempozyumu Birliğimiz payına önemli bir adım olarak geride kalmış oldu.

İç örgütlülüklerimizi güçlendirmek ve çalışmamızı yaygınlaştırmak adına oldukça önemli adımlar attığımız bu süreçte en önemli başarıyı Birlik bileşenleri ve Sempozyum katılımcıları şahsında kolektif bir irade yaratarak gerçekleştirdik. Ayrıca bu vesileyle hem MESS’e, hem de sendika bürokratlarına meydanın boş olmadığını, Birliğimiz’in metal işçilerinin mücadelesinin ihtiyaçlarını yerine getirmek için görevlerine dört elle sarılmaya devam edeceğini bir kez daha göstermiş olduk.

2010-2012 MESS Grup TİS’lerinin bundan sonraki sürecinde TİS Komiteleri’nin oluşturulması ve grev eksenli bir mücadele anlayışının harekete hakim kılınması temel hedeflerimiz olacak. Bu hedeflere ulaşabilmek ve yeni toplu sözleşme sürecini metal işçileri adına anlamlı kazanımlarla tamamlayabilmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Metal İşçileri Birliği
7 Temmuz 2010
­