21 Mayıs 2010
Sayı: SİKB 2010/20

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfına ihanetin hesabı mutlaka sorulmalıdır!
Anayasa değişikliği tartışmaları ve devrimci tutum
Baykal Amerikancı rejim tarafından
saf dışı edildi!
Polis destekli ırkçı-faşist saldırılar yayılıyor..
Madendeki patlamanın sorumlusu sömürü düzenidir!
BDSP: İş cinayetleri devam ediyor!
Sendika ve meslek örgütlerinden maden faciasına tepkiler
Ankara’da işçiler “Genel grev-genel direnişi” tartıştı
BES Adana Şube Başkanı Sinan Tunç
ile konuştuk
Türk-İş’ten 26 Mayıs ihaneti!
İşçi ve emekçi hareketinden..
Yeni dönem MESS Grup TİS süreci ve görevlerimiz
MİB: Sınıfa ihanet edenler hedefimiz olmaktan kurtulamayacaklardır!
İstanbul Kamu Emekçileri Kurultayı gerçekleştirildi!
Mayıs şehitleri eylemlerle anıldı
Gençlikten Kaypakkaya ve Mayıs şehitleri anmaları...
Sokak Üniversitesi’nde “Kapitalizmin krizi ve Yunanistan” dersi
NATO’da “stratejik” dayanışma
Krizin faturasına karşı
emekçiler sokakta!
Devrim şehitlerini anmak, kavgayı zaferle taçlandırmakla mümkündür!
Siyaset ve ahlak! - M. Can Yüce
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Polis destekli ırkçı-faşist saldırılar yayılıyor...

Muğla kent merkezinde Şerzan Kurt isimli öğrencinin polis ve faşistler tarafından silahla yaralanmasıyla başlayan, Kürt öğrencilere yönelik polis destekli ülkücü-faşist saldırılarla tırmanan olaylar kısa süre içinde birçok ilde yankı buldu.

Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikalarına hız veren sermaye devleti şoven-ırkçı kışkırtmalar eşliğinde faşist provokasyonlar ve linç saldırılarını devreye soktu. Kürt halkına yönelik kapsamlı saldırıların hazırlıklarının yapıldığı bir evrede Muğla’da yaşanan ülkücü-faşist saldırılar kısa süre içinde yaygınlaştı. Ülkücü-faşistler eliyle toplum genelinde tırmandırılmaya çalışılan şovenist histeri dalgası özellikle de üniversitelerde de karşılık buldu.

Muğla’da Kürt öğrenciler üzerinde estirilen faşist baskı ve terör sırasında sermayenin kolluk güçlerinin rolü bir kez daha açığa çıktı. Polislerin Kürt öğrencileri ülkücü-faşist güruhun olduğu yöne doğru yönlendirdiği görüldü.

Üniversitelerde faşist saldırılar tırmanıyor

İzmir, Ankara ve Eskişehir’deki üniversitelerde Kürt öğrencilere yönelik linç girişimleri ve ülkücü-faşist saldırılar gerçekleşti. Üniversitelerdeki saldırıların yanısıra çeşitli illerde polis-sivil faşistler işbirliğiyle Kürtlere yönelik saldırılar yaşandı.

Ege Üniversitesi’nde 14 Mayıs Cuma günü ülkücü-faşistler tarafından “Türk Dili ve Tarihi Topluluğu” imzasıyla gerçekleştirilmek istenen “İzmir’in işgali / acı yıllar” başlıklı konferans devrimci-demokrat öğrenciler tarafından engellendi.

Devrimci-demokrat öğrencilere taşlarla saldıran 20 kişilik faşist grupla Gıda Kafe önünde çatışma yaşandı. Rektörlük ise konferansın iptal edildiğini duyurmak zorunda kaldı.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde düzenlenen bahar şenliğinde yurtsever öğrencilere ülkücü-faşist çeteler ve polisler saldırdı.

İki yurtsever öğrenci, öğrenci yurduna dönüş sırasında 30 kişilik ülkücü-faşist çetenin sopalı-bıçaklı saldırısına uğradı. Okul dışında bulunan Kürt öğrenciler, yaralanan arkadaşlarının yanına gitmek isterken polisin cop ve biber gazlı saldırısına uğradılar. Yaşanan gerginlik sırasında polislerin havaya ateş açtığı gözlenirken hızını alamayan Eskişehir polisi gözaltı terörünü devreye soktu. Saldırı sırasında 34 yurtsever öğrenci gözaltına alındı. Gölaltına alınanlardan 22’si emniyetteki sorgularının ardından serbest bırakıldı. Savcılık tarafından mahkemeye sevkedilen 12 kişiden 4’ü ise tutuklandı.

Irkçı-faşist saldırıların ardından kar maskeli ülkücü faşistler Ankara’da da bir öğrenciye satır ve döner bıçakları ile saldırdı. 14 Mayıs Cuma günü sabaha karşı evine doğru giden Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisi İlker Z, Kızılay Adakale Sokak’ta kar maskeleri takmış, satır ve döner bıçağı kullanan faşistler tarafından saldırıya uğradı. İlker Z.’nun koluna ve omzuna aldığı satır darbeleriyle yaralandığı belirtildi.

Muğla’da 11 Mayıs günü ülkücü-faşistlerin Kürt öğrencilere saldırısıyla başlayan olaylar Muğla Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu 2. sınıf öğrencisi İzzet Fırathan’ın sokak ortasında linç edilmek istenmesiyle devam etti. Faşist bir grup tarafından linç edilmek istenen Fırathan, Muğla Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Faşist saldırıların ardından gözaltına alınan 25 faşistten 4’ü tutuklandı. 4 faşistin mahkemede, “Türk bayrağını savunmak için yaptık” sözleri nedeniyle tutuklandığı bildirildi. Polis destekli saldırılar sırasında gözaltına alınan ilerici-yurtsever öğrenciler de tutuklama saldırısından nasibini aldı. Gözaltında bulunan 44 Kürt öğrenciden 2’si “Polise mukavemet etmek” gerekçesiyle tutuklandı.

İstanbul Kadıköy’deki Fikirtepe Mahallesi’nde Kürtlere ait bir kafe 14 Mayıs günü polis baskınına uğradı. Polis kafe sahibini tehdit etti.

 

 

Şerzan Kurt yaşamını yitirdi

12 Mayıs günü Muğla kent merkezinde sivil faşist ve polislerce Kürt öğrencilere yönelik gerçekleştirilen saldırıda Şerzan Kurt isimli 21 yaşındaki Kürt öğrenci polis kurşunuyla ağır yaralanmış ve Muğla Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Buradan da İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen Kurt, 19 Mayıs günü yaşamını yitirdi.

Sermaye devleti, işçi, emekçiler ve Kürt halkı üzerindeki devlet terörünü tırmandırırken yeri geliyor şoven-ırkçı kışkırtmalar eşliğinde faşist provokasyonlar ve linç saldırılarını devreye sokuyor, yeri geliyor sınırsız yetkilerle donattığı bekçi köpeklerini emekçilerin üzerine salıyor. Bu kapsamda 12 Mayıs günü Muğla’da yaşanan polis destekli ülkücü-faşist saldırı sonucu ağır yaralanan Şerzan Kurt hayatını kaybetti.

Polis kurşunuyla ağır yaralanan Şerzan Kurt, bir haftadır DEÜ Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Servisi’nde yatıyordu. Şerzan Kurt’un babası Ömer Kurt ise AKP hükümetine tepkisini dile getirdi. “Sözde paketlerle insanların önüne çıkıp böyle gençlerin ölümüne neden olmak yerine o kadar yetki verdiği polislerini kontrol altına almalı ve onları bu canilikten çıkarmalıdır” diyen Ömer Kurt, oğlunun kaza kurşunuyla ölmediğini, Şerzan’ın Kürt olmasının onun ölümünün en büyük sebebi olduğunu söyledi. Ömer Kurt, “Yıllardır öldürülen gençlerimizden biri de bugün Şerzan Kurt oldu. Artık bu ölüm furyasına ‘dur’ denilmesi gerekir” dedi.