10 Temmuz 2009
Sayı: SİKB 2009/26

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen içi çatışmanın gölgesinde sınıfa yönelik kapsamlı saldırılar
  Sermayenin saldırılarına ortak olanlar
hesap verecekler!
Devletin Kürt halkına yönelik “ez ve çöz” politikasının ürünü saldırıları artıyor...
2 Temmuz eylem ve etkinliklerinden...
Sabra saldırısında yaralanan Tahsin Alıcı ile saldırı ve sonrası gelişmeleri konuştuk...
  Sabra protestolarından...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Bahar döneminin kazanımları
  DESA direnişinin deneyimleri
ve kazanımları
  Entes direnişi güncesinden...
  “Emekçi Kadın Buluşması” gerçekleşti!
  “Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı” üzerine Düzenleme Kurulu Başkanı Erhan Karaçay ile konuştuk...
  Suç işleyen polis ödüllendirilecek!
  Hrant Dink davasının 10. duruşması...
  Temmuz bültenlerinde
mücadele coşkusu var...
  Kriz derinleşiyor, açlık kitleselleşiyor!
  AGİT sosyalizme saldırmak için tarihi çarpıtıyor!
  Honduras’ta emekçiler
faşist cuntaya karşı direniyor!
  Barack Obama’nın “büyük savaşı”
Afganistan’da başladı!
  İsrail Gazze’de savaş suçu işledi!
  Çatışma, uzlaşma ve
“çözüm” tartışmaları…
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Honduras’ta emekçiler
faşist cuntaya karşı direniyor!

ABD’nin darbeciler, provokatörler, işkenceciler, katiller yetiştirdiği “Birleşik Devletler Amerikalar Ordu Okulu”nda (SOA/WHINSEC) eğitim gören generallerin Honduras’ta gerçekleştirdiği askeri darbe, ilk andan itibaren gayr-ı meşru duruma düştü. Ancak cunta şefleri, farklı çevrelerden gelen yaygın tepkilere rağmen yönetimi gaspetme tutumunda ısrar ediyorlar.

Honduraslı işçi ve emekçilerin cunta karşıtı kitlesel/militan eylemlerini askeri zorla bastırma yoluna başvurarak kan döken faşist çeteler, Latin Amerikalı liderlerin darbe karşıtı tutumlarını ise, “içişlerimize karışmayın” demagojik söylemiyle savuşturmaya çalışıyor. Bu küstah tutumu emperyalist efendilerine borçlu oldukları anlaşılan cunta şefleri, yine de rahat değiller; zira darbe karşıtı tepkiler devam ederken, faşist zihniyetlerini örtebilecek araçlardan yoksun durumdalar.

Faşist cuntaya karşı direniş devam ediyor!

Honduraslı işçi ve emekçiler darbeye ilk saatlerden itibaren tepki gösterdi. Başkent Tegucigalpa başta olmak üzere birçok kentte cuntaya karşı militan kitle eylemleri gerçekleştiren emekçiler, faşist çetelere boyun eğmeyeceklerini ortaya koydular. Cuntayı hedef alan şiarlar yükselten emekçiler, kendileri için meşru devlet başkanının Manuel Zelaya olduğunu cunta şeflerinin suratlarına haykırdılar.

Cuntanın akşam saatlerinde başlayan gece sokağa çıkma yasağı ilan etmesi ve estirdiği devlet terörüne rağmen eylemlere devam eden Honduraslı emekçiler, sokakları işgal eden askerlerle militanca çatışıyorlar. Zelaya’ya destek amacıyla gerçekleştirilen gösterilerdeki militanlık, Honduraslı emekçilerin faşist cunta rejimine teslim olmamaya kararlı olduklarına işaret ediyor.

Zelaya’nın ülkesine dönmek için Washington’dan kalkan uçakla yola çıktığının açıklanmasıyla Tegucigalpa Havaalanı’na akın eden binlerce Honduraslı, uçağın inişini engelleyen askerlerle gün boyu çatıştı. Kitleye kurşun yağdıran askerlerin azgın saldırganlığına, bir kişiyi katledip onlarcasını yaralamasına rağmen direnmeye devam eden emekçiler, faşist cuntayı yıkma kararlılığını gösterdiler. Havaalanındaki direniş, Zelaya’nın ülkeye dönmesini sağlamaya yetmese de, darbecilerin işlerinin hiç de kolay olmadığını gösterdi.

Zelaya’nın ülkeye dönüş kararlılığı cunta şeflerini telaşlandırıyor

Darbenin ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılan Zelaya, darbeciler tarafından maruz kaldığı saldırgan muameleyi teşhir ederek destek istedi. Barack Obama yönetiminin bile faşist cuntayı açıktan savunmayı göze alamadığı koşullarda, BM Zelaya’yı destekleyen bir karar tasarısı kabul etti. Ancak bu tasarı, cuntaya herhangi bir yaptırım içermiyor. Nitekim cunta şeflerinin de tasarıdan etkilendiği söylenemez. BM kararından sonra yaptıkları küstah açıklamalar bunu gösteriyor.

Cunta şeflerinin, tutuklanacağı yönündeki tehditlerine rağmen Venezüella’ya ait bir uçakla ülkesine doğru yola çıkan Zelaya, uçaktaki muhabirler aracılığıyla darbeci orduya seslenerek, kendisine ülkeye izin vermelerini istedi. Cunta şeflerinden “Allah, Honduras halkı ve adalet için” yeniden kendine sadık olmalarını isteyen Zelaya’nın bu naif çağrısı bir işe yaramadı. Tegucigalpa Havaalanı’nı bloke eden darbeciler, Zelaya’yı taşıyan uçağın inişini engellediler.

Tutuklama tehdidinin işe yaramadığını gören faşist çeteler, Zelaya’nın ülkeye girişini engellemeyi tercih ettiler. Zira Zelaya’nın ülkeye girişinin kitle hareketlerinin yaygınlaşmasını tetikleyeceği, Latin Amerika halklarıyla darbeye karşı tutum alan liderlerin ise daha aktif bir mücadeleye girişmesine yol açacağını, cunta şefleri de biliyor. Zelaya’nın dönüşünün yarattığı tedirginlik, darbecilerin kendilerini güvende hissetmediklerini ortaya koyuyor.

Bu arada Nikaragua’ya iniş yapan Zelaya, beraberindeki TelaSur televizyonu muhabirine verdiği demeçte şunları söyledi: “Bu durum karşısında, daha önce planladığımız gibi komşu ülkelerin devlet başkanlarıyla bu bölgede bir araya geleceğiz”. Ülkeye dönmekten vazgeçmeyeceğini açıklayan Zelaya, dönüş için farklı yollar arayacağını bildirdi.

Emperyalistlerin ikiyüzlülüğü…

ABD dahil hiçbir emperyalist güç odağı Honduras cuntasına açık destek veremedi. Ancak bu durum faşist çetelerin sırtlarını ABD’ye dayadıkları gerçeğini değiştirmiyor. Zaten Barack Obama yönetiminin cunta karşısındaki tutumu, Washington’ın darbecilere destek verdiğini kanıtlar niteliktedir. Obama, görünürde darbeye karşı çıksa da, Zelaya’nın herhangi bir şarta bağlı olmadan görevine derhal dönmesi yönünde bir açıklama yapmadığı gibi, Honduras’taki cuntaya dönük herhangi bir yaptırım uygulamak üzere kılını bile kıpırdatmadı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise, faşist çetelerin Zelaya’ya karşı giriştikleri saldırının darbe olduğunu bile kabul etmiş değil.

ABD’nin imajıyla ilgili farklı bir hava estirmeye çalışan Obama yönetiminin bu ikiyüzlü tutumu, darbecilerin Washington’un güdümünde olduğunu gösteriyor. Honduras ordusunun şeflerinin darbeciler yetiştiren “Amerikalar Okulu”nda rahle-i tedrisattan geçtiği, dahası bu ordunun tüm kademelerde ABD’li askeri danışmanlar tarafından kontrol edildiği gözönüne alındığında, bu olgu daha iyi anlaşılır. Buna rağmen eğer darbeye açıktan destek verilmemişse, bu, cuntaya karşı açığa çıkan öfkenin yaygınlığı ve “darbe sponsoru Obama” görüntüsünün ABD’nin imajına zarar vereceğinin bilinmesinden kaynaklıdır.

Honduras, 40 yıldır ABD emperyalizminin Latin Amerika halklarına karşı kullandığı bir saldırı üssüdür. Özellikle Sandinist Nikaragua devrimini yıkmak için kontraların ABD güdümünde yürüttüğü kirli savaşın üssü olan Honduras, Pentagon hizmetindeki tetikçi faşist çetelerin de üslendiği bir ülkedir. “Sol dalga”nın yayıldığı kıtada, ABD’nin bu uğursuz üssü korumak için darbe tezgahlanmasına destek verdiğini tahmin etmek güç değil. Zira Zelaya’nın Chavez’in önderlik ettiği Amerikalar İçin Bolivarcı Alternatif Grubu’na (ALBA) katılması, dahası devrimden sonra Küba’yı ziyaret eden ilk Honduras lideri olması, Pentagon’daki savaş baronlarını fazlasıyla rahatsız ediyordu.

Honduras’taki kitle hareketinin gelişim seyri ile bu hareketin kıta halklarında yaratacağı yankı, Obama yönetiminin daha net bir tutum almasını zorlayabilir. Faşist darbe karşıtı hareket zayıflarsa, Obama yönetimi cuntaya açıktan destek vermekte güçlük çekmeyecektir. Ancak Honduraslı emekçilerin direnişi giderek yaygınlaşır, Latin Amerika halkları da eylemli dayanışmaya devam ederse ABD, cunta şefleriyle uzlaştırarak Zelaya’nın yeniden başkanlığa dönmesini sağlamanın yollarını aramak zorunda kalacaktır. Bu koşullarda Obama yönetiminin işine yarayacak en iyi çözüm, Zelaya’yı cunta şefleriyle uzlaştırmak olacak. öte yandan Honduraslı emekçilerin taleplerini göz ardı ederek “yasal devlet başkanı Zelaya’dır” söylemiyle darbeye karşı çıkanların beklentisi de, özü itibarıyla Obama yönetiminin tutumuyla örtüşmektedir.

Faşist cuntanın püskürtülmesinde Honduraslı emekçilerin direnişi belirleyicidir!

İlk günden beri yaygın tepkilerle karşılaşan cunta şefleri, emekçilerin direnişinin yanısıra Venezüella’nın ucuz petrol sevkiyatını başkan Zelaya görevine dönene kadar kayıtsız-şartsız durdurması; Latin Amerika ülkelerinin Honduras ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmesi; Amerikan Devletleri Örgütü’nün (OAS), görevden uzaklaştırılan cumhurbaşkanı Manuel Zelaya’nın görevine iadesini sağlayamadığı gerekçesiyle Honduras’ın üyeliğini askıya alması; BM’nin Zelaya’yı destekleyen kararı ile köşeye sıkışmış bulunuyor.

Ancak bu kadarı ne faşist çeteleri püskürtmeye yeter ne ABD’nin el altından cuntaya verdiği desteği etkisizleştirir. Cuntayı devirmek için bunlarla birlikte Honduraslı emekçilerin darbe karşıtı direnişinin yaygınlaşarak devam etmesi ve Latin Amerika halklarının eylemli dayanışmayı güçlendirmesi gerekmektedir. Kıta halklarının mücadele tarihi ve direnme azmi bu başarıya ulaşmayı sağlayacak dinamikleri fazlasıyla taşımaktadır.