03 Temmuz 2009
Sayı: SİKB 2009/25

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen içi çatışmanın son perdesi ve
devrimci müdahalenin artan önemi
  12 Eylül’ün hesap defterini Kenan Evren’in yargılanması da, intiharı da kapatamaz!
  CHP’nin “12 Eylülcüler yargılansın” manevrası ve gerçekler
Batan da, kriz içinde debelenen de
asalak sermaye düzenidir!
2 Temmuz etkinlikleri...
Basın-İş İstanbul Şube Yönetimi’ni gerçekleri açıklamaya davet ediyoruz...
  Kent AŞ direnişi sürüyor…
  Entes direniş güncesi...
İşçi ve emekçi hareketinden...
  Esnek istihdamı ve “kiralık işçi” uygulamasını yasal hale getiren, işçinin işgüvencesini gaspeden özel istihdam büroları yasası kabul edildi…
  DESA deneyimi üzerine
  Esenyurt Tekstil İşçileri Kurultayı sonrası çalışmamızda yeni bir dönem başlamıştır!
  Emekçi kadın mücadelesi
ve sendikalar
  Honduras’ta amerikancı faşist askeri darbe!
  Molla rejimi halk hareketini devlet terörüyle sindirmeye çalışıyor!
  Uluslararası Kızılhaç raporu:
  “İşçi sınıfı ya devrimcidir,
ya da hiçbir şey!”
  Kapitalizmin krizi yıkım üretiyor, sermaye cephesi daha fazla fedakarlık istiyor…
  Ulusal Sorun-Kürt Sorunu Sempozyumu
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Honduras’ta amerikancı faşist askeri darbe!

ABD destekli faşist çeteler, Latin Amerika halklarının militan direnişiyle püskürtülecektir!

Honduras, askeri diktatörlükler ülkesi diye anılır. Zira 1963’te yapılan ABD destekli darbe ile başlayan diktatörlükler dönemi, 1981 yılına kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiştir. Bu tarihten sonra ülke “sivil” yönetime geçse de, militarizmin koyu karanlık gölgesi bu ülke işçi ve emekçilerinin üstünden eksik olmamıştır. Vahşi neoliberal politikaları militarizmin sopası sayesinde uygulayan ABD destekli Honduraslı egemenler, ülke nüfusunun (7 milyon) yüzde 50’sini yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum etmişlerdir.

İşte ülkeyi emekçiler için cehenneme çeviren bu faşist çeteler ve onların arkasındaki sermaye kesimi, 28 Haziran’da gerçekleştirdikleri askeri darbe ile bir kez daha yönetime el koydular.

Faşist çeteler, Manuel Zelaya’nın Hugo Chavez ile Evo Morales’e yakınlaşmasından korktular!

Ordunun silah zoruyla devirdiği Honduras Liberal Partisi’nden Manuel Zelaya, 27 Kasım 2005 yılında yapılan başkanlık seçimlerini kazanmış, fakat rakiplerinin itirazından dolayı Ocak 2006’da devlet başkanlığı görevine gelebilmişti.

Amerikancı militarist güçlerin saldırıya geçmesi, Zelaya’nın son bir yılda Venezüella ile Bolivya’yla yakın işbirliği yapmaya başlamasından kaynaklanıyor. Cuntalar dönemi boyunca döktükleri kanların hesabını vermeyen militarist şefler ile onlara destek sunan burjuva kesimler, Zelaya’nın Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales gibi ilerici liderlerden etkilenmesinden korkmaya başladılar. Zira nüfusun ezici çoğunluğunun yoksul olduğu bu ülkede, emekçilerden yana politikaların hayata geçirilmesi, bu asalak çetelerin korkulu rüyası haline gelmiş görünüyor.

Venezüella, Bolivya, Ekvador gibi ülkelerde uygulanan emekçilerden yana politikalar, sadece sömürücü asalakların artıdeğer yağmasından aldıkları payı azaltmıyor. Sorun bundan ibaret olsaydı, belki buna tahammül edebilirlerdi. Fakat bundan da önemlisi, söz konusu politikaların emekçi kitlelerin politikleşmesini daha de pekiştirmesi ve zaten güçlü olan kitle hareketinin etkisini giderek pekiştirmesidir. Nitekim Zelaya’nın “sola yönelişi”, Honduraslı emekçilerden aldığı desteği kayda değer bir şekilde arttırmıştır.

Görünürde sorun, Zelaya’nın ikinci kez devlet başkanlığına seçilmek için referandum düzenleme ısrardan kaynaklandı. Zelaya’nın referandumda görev almayı reddeden genelkurmay başkanını görevden alması, referandumdan kaynaklı bir gerilim olduğunu doğruluyor. Fakat yine de asıl sorun, Zelaya’nın Fidel Castro ve Hugo Chavez önderliğindeki Latin Amerika için Bolivarcı Alternatif (ALBA) üyesi olmaya karar vermesi ve Küba, Venezüella, Bolivya, Ekvador gibi ülkelerle işbirliğini pekiştirmesidir. Yanısıra, Zelaya’nın da ABD dayatmalarına karşı Chavez, Morales gibi liderleri örnek almaya başlaması ve bunun Washington’da yarattığı rahatsızlığı da eklemek gerekiyor.

Darbeye karşı direniş!  

Faşist çetelerin silah zoruyla görevden alıp Kosta Rika’ya gönderdiği Zelaya, Merkezi Venezüella'nın başkenti Caracas’ta bulunan uluslararası televizyon kanalı TELESUR’a yaptığı açıklamada, Honduras halkını direnişe çağırdı.

Anayasanın üçüncü maddesi uyarınca halkın, haklarının ihlali durumunda ayaklanma başlatma yetkisinin bulunduğunu belirten Zelaya; Honduras halkını, kurumları ve sendikaları biraraya gelmeye, barışsever bir şekilde, şiddete başvurmadan mücadele etmeye çağırdı.

Açıklamada nasıl kaçırıldığını da anlatan Zelaya, silahlı kuvvetlerin kendisini küçük düşürdüğünü, sabahın erken saatlerinde konutuna gelerek kapıyı kırdıklarını belirtti. Zelaya şunları söyledi: ‘Honduras’ta katılımcı demokrasiyi yerleştirmeye çalışan ve iyi bir Honduras için çalışmaktan başka bir şey yapmayan benim gibi birisi için bu yapılanlar vahşi bir kaçırmadır’.

TELESUR ile yaptığı telefon konuşmasında, görevinde kalacağını, hiçbir siyasi sığınma talebinde bulunmadığını da vurgulayan Zelaya,“Nikaragua’nın başkenti Managua’da yapılacak olan Orta Amerika Devlet başkanları toplantısına katılacağını ve burada ülkesinde gerçekleşen darbeyi kınayacağını, anayasal düzenin tekrar kurulması talebinde bulunacağını” belirtti.

Zelaya darbeye meydan okurken, sokaklar çıkan binlerce Honduraslı’nın da darbeye karşı direnişe geçtiği bildirildi. Gelen haberlerde başkentteki göstericilerin bir bölümünün Başkanlık Sarayı'na ulaştığı, kolluk kuvvetlerinin ise silah sıkarak halkın başkanlık sarayına yaklaşmasını önlemeye çalıştığı belirtildi. Bu arada diğer şehirlerden binlerce kişinin de başkent Tegucigalpa’ya ulaşmak üzere harekete geçtiği gelen haberler arasında.

ABD destekli faşist çetelerin darbesine karşı ortak bildiri yayınlayan Honduras’ın ilerici örgütleri de, darbeye izin vermeyeceklerini ve bu faşist saldırıya karşı mücadele edeceklerini deklere ettiler.

Darbeye karşı tepki Honduras ile sınırlı kalmadı. Venezüella, Nikaragua, Küba ve Latin Amerika’nın diğer ülkelerinin bir kısmında darbeye karşı kitle gösterileri gerçekleştirildi. Darbe tehlikesinin hissedilmesi üzerine 28 Haziran’dan önce başlayan kitle gösterilerinin yayılarak devam etmesi, Amerikancı faşist çetelerin kirli emellerine ulaşmasını önlemenin yolunu açabilir.

Latin Amerikalı liderler darbeye karşı!…

Manuel Zelaya’nın önünü kesmek için uğraşan darbeci ordunun yönetime el koyması, Chavez ile Morales başta olmak üzere, Latin Amerikalı liderlerin çoğu tarafından anında mahkum edildi.

Bekleneceği üzere en sert tepki Hugo Chavez’den geldi. Canlı yayınlanan bir açıklama yapan Chavez şunları söyledi: “Latin Amerika’da 10 yılı aşkındır, buna benzer gaddarca hükümet darbeleri gerçekleşmektedir. Askeriyenin arkasında, Kuzey Amerika’nın askeri ve politik çıkarlarını kollayanlar, Honduras’ı bir muz cumhuriyetine dönüştürterek zengin olmayı arzulayan Honduras burjuvazisi vardır”. Bu arada Chavez, “Askerler tüfeklerini halka karşı değil, oligarşiye karşı dolu tutmalıdır” çağrısında da bulundu.

Küba, Venezüella, Nikaragua büyükelçilerinin kaçırıldığı haberi üzerine yaptığı açıklamada ise, “Bu askeri cunta fiili bir savaş durumunda. Askeri olarak dahil harekete geçmeliyiz. Eğer Büyükelçimize zarar verirlerse eli kolu bağlı kalamam” diyen Chavez, ALBA, UNASUR, OEA gibi kıtasal birlikler üzerinden diplomatik ve siyasi araçları kullanarak darbenin boşa çıkartılacağını, gerekirse askeri müdahale alternatifinin de gündeme gelebileceğini ifade etti.

Darbeye tepki gösteren Venezüella Dışişleri Bakanı Nicolás Maduro Moros ise, “Latin Amerika hükümetlerinin Honduras’ta devlet başkanı Zelaya’ya karşı gerçekleşen askeri darbeyi bozguna uğratacağının ve darbeden sorumlu olanları yargılayacağının garantisini vermeli” dedi.

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa, Arjantin Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez Kirchner, Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega, Kosta Rika Devlet Başkanı Oscar Arias darbeyi kınayıp, Manuel Zelaya’ya ilk destek veren liderle oldu.

Bu arada Kosta Rica’dan Nikaragua’nın başkenti Managua’ya geçen Zelaya’nın da katılımıyla, Latin Amerika için Bolivarcı Alternatif'in (ALBA) liderleri olağanüstü zirve düzenledi. Toplantıya katılan liderler, bir kez daha faşist çetelerin darbesini mahkum edip, Manuel Zelaya’ya tam destek verdiler.

Öte yandan, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) Daimi Konseyi’nin darbe gündemine ilişkin toplantısında da “Honduras darbesinin şiddetle kınanması ve başkan Manuel Zelaya’nın derhal anayasal görevlerine geri getirilmesi çağrısında bulunulması” kararı çıktı.

Kamuoyuna da deklare edilen toplantının sonuç belgesinde şu açıklamalara yer verildi: “Honduras’ta gerçekleştirilen hükümet darbesi, evrensel insan hakları anlaşmasını, Honduras anayasasını ve temel insan haklarına dönük bütün diğer anlaşmaları açıkça ihlal etmektedir. Daimi Konsey, Honduras’ta gerçekleşen hükümet darbesini şiddetle kınar ve antidemokratik biçimde anayasal konumunu kaybeden Honduras devlet başkanı Manuel Zelaya’nın görevine derhal iade edilmesi çağrısında bulunur.”

Latin Amerika haklarının direnişi darbeyi püskürtebilir!

Venezüellalı emekçiler, 11 Nisan 2002’de Chavez’e karşı gerçekleştirilen CIA patentli darbeyi püskürtmeyi başarmıştı. ABD destekli Bolivya burjuvazisi de, tüm girişimlerine rağmen, halen Evo Morales’e karşı darbe yapmayı başaramadı. Zira bu iki ülke başta olmak üzere, kıta haklarında faşist darbelere ve neoliberalizme karşı bir hassasiyet oluşmuştur. Kitlelerin Honduras’taki darbeye karşı harekete geçmesi, bu duyarlılığın somut göstergelerindendir.

Latin Amerikalı liderlerin yanısıra, Amerika için Bolivarcı Alternatif (ALBA), Orta Amerika Entegrasyon Sistemi (SİCA), Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) gibi bölgesel oluşumların da darbeye karşı tavır alması, Honduras’taki faşist çetelerin anında gayrımeşru duruma düşmelerini sağladı. ABD Başkanı Barack Obama bile, darbeden endişe duyduğunu söylemek zorunda kaldı. Görünen o ki, hiçbir güç faşist çetenin yönetimini açıktan savunamaya cesaret edemiyor.

Ancak bu kadarı faşist çetenin alt edilmesine yetmeyebilir. Nitekim generallerin başkanlığa atadığı Roberto Micheletti adlı kukla, Honduras’ta darbe olduğunu reddetme gücünü kendinde bulabildi. Kan dökmeye alışık militarist aygıtın kuklası, “bir darbe olduğunda kan aktığını, oysa bu olayda bir damla kanın bile akmadığını” iddia ederek, yönetimine meşruluk arayışına girdi.

Vurgulamak gerekiyor ki, darbenin püskürtülmesi, Honduraslı emekçiler başta olmak üzere Latin Amerika halklarının cunta karşıtı eylemlerini güçlendirmesi ile mümkün olacaktır. Zira kitle eylemleri, devlet başkanlarının daha kararlı bir tutum almaları için de basınç oluşturacak. İlerici-devrimci akımlar politik önderlik rolünü oynayabilirse, militan mücadele geleneğine yaslanan Latin Amerika halkları, üzerine düşeni yerine getirmekte güçlük çekmeyeceklerdir.

 

 

Latin Amerikalı ve Türkiyeli işçilerden Honduras darbesine karşı deklarasyon

DİSK ve Türk-İş’e bağlı sendikalar tarafından İzmir Seferihisar Tek Gıda-İş Tesisleri’nde yapılmakta olan Dünya Genç İşçi Buluşması’na katılan Latin Amerika Delegasyonu, Honduras darbesine tamamen karşı çıktıklarını açıklayarak Cumhurbaşkanı Zelaya’nın göreve iade edilmesini istedi.

Latin Amerika delegasyonu, 30 Haziran günü, Honduras darbesine yönelik bir açıklama yaptı. Deklarasyon, Türkiye’deki sendikaların da imzasına açıldı.

Deklarasyonda, darbenin faşist bir darbe olduğu belirtiliyor ve şunlar söyleniyor:

“Şu anda Türkiye’de yapılmakta olan Dünya Genç İşçi Buluşması’ndaki kadın ve erkek işçiler ve sosyal hareket temsilcileri olarak biz Honduras Cumhurbaşkanı Jose Manuel Zelaya Rosales’e karşı ekonomiyi elinde tutan oligarşik güçlerce çıktığımızı açıklıyoruz.

Latin Amerika’nın trajik tarihinden çok iyi bildiğimiz sadece ekonomik güçlere ve çok uluslu şirketlere kar sağlayan halklara ise acı getiren bu gayrimeşru hükümetleri ve darbecileri şiddetle kınıyoruz. Ayrıca darbeye karşı direnen halkın her kesimine yapılan baskının durdurulmasını mücadele yürüten halkın militanlarının takip altında tutulmasına son verilmesini şu anda kayıp olan yoldaşlarımızın bulunmasını ve demokratik bir şekilde seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Zelaya’nın başkanlık görevine iade edilmesini talep ediyoruz.

Dünyanın bütün işçilerini Honduras halkı için gerçek bir trajedi anlamına gelen bu darbeye karşı çıktıklarını bulundukları her yerde açıkça göstermeye ve protesto etmeye çağırıyoruz. Honduras halkı için özgürlük ve adalet”


 

Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri...

Bangladeş’te onbinlerce tekstil işçisi grevde

Bangladeş’in Savar bölgesindeki Ashulia tekstil fabrikasında 1800 işçi ücret artışı ve ödenmemiş ücretlerinin ödenmesi talepleri ile greve çıktı. 25 Haziran günü işverenin işçilerin taleplerini kabul etmesi üzerine tekstil işçileri yeniden işyerlerine döndü.

İşyerinin grevde aktif rol oynayan 3 işçi önderini işten atması üzerine Cumartesi günü işçiler bu kez arkadaşlarının işlerine dönmeleri için grev kararı aldı. Polisin eylemdeki işçilere saldırması ve iki işçiyi öldürmesi üzerine eylemler yayıldı ve diğer fabrika ve atölyelerin de katılımıyla bir işçi isyanına dönüştü. Polisin saldırgan tutumu sonucu bu süreçte bir işçi daha hayatını kaybetti. Eylemlere kısa sürede katılım 50.bin kişiyi buldu. Eylemcilerin yüzde 80’i kadın işçi. Kadınlar otobanları işgal etti, polis ile sokak çatışmalarına girdi.


İngiltere’de Lidsey-Total-Rafineresinde grev kazanımla sonuçlandı

İngiltere’de Lidsey-Total-Rafinerisi‘nde grev kazanımla sonuçlandı. Rafinerinin yapımında çalışan 1200 işçi işten atılan 51 arkadaşının yeniden işlerinin başına dönmesini talep ederek greve gitmiş, işveren ise 647 işçiyi işten atmıştı. Bunun üzerine greve giden işçilere diğer inşaatlardan ve rafineriden destek geldi ve böylece binlerce işçi greve gitti. 27 Haziran günü işveren işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı ve işine son verdiği tüm işçileri yeniden işe aldığını duyurdu.

Güney Afrika’da doktorlar 1 haftadır grevde

Güney Afrika’da KwaZulu-Natal bölgesinde doktorların ücret artışı, daha iyi çalışma ve sağlık koşulları talepleri için başlattığı grev birinci haftasını doldurdu. Doktorlar yargının işlerinin başına dönmesi kararını vermesine rağmen eylemlerini sürdürüyor. Hükümet doktorları işine son vermekle tehdit ediyor.


Almanya: Grev hakkı devre dışı!

Almanya’nın Hamburg kentinde Ver.di ve GEW sendikalarının greve gitmeleri mahkeme kararıyla durduruldu. Sendikaların liman kenti olan Hamburg’da, ana okullarında sağlık koşullarının iyileştirilmesi için başlattıkları mücadele iş mahkemesinin, Belediye İşverenler Birliği’nin başvurusu üzerine verdiği kararla durduruldu. Ver.di grevi iptal etti ama eyalet mahkemesine başvuracağını açıkladı.