İçindekiler:

10 Haziran 2025
Sayı: KB 2025/08

Siyasal hak ve özgürlükler mücadelesini büyütelim!
Kürt Hareketi'ndeki gelişmeler üzerine
Suriye'de "hesaplanmış risk" atağı
10. Yargı Paketi yasalaştı...
Diyanet: "Yetki" çok "tasarruf" yok!
Grevin ayrıştırıp yeniden saflaştırdıkları...
İzBB grevinin gösterdiği gerçekler
İktidarın hedefi reel olarak sıfır sözleşme!
Kamu TİSleri devam ediyor...
Türkiye'de işçi hakları
Demokrasi mücadelesi ve toplumsal devrim-1
Ortadoğu'da kanlı oyun
İran saldırganlığa karşılık vermeye başladı
Baş haydut da savaş alanına indi!
Terör devleti İsrail teröristlerle el ele
"Demokrasi" ambalajından "cihatçı terör" çıktı!
"Bu mücadele sürekli bir mücadeledir"
AfD'nin "savaşçı kültür" çağrısı
Madleen yelkenlisi, "Özgürlük filosu"
Ukrayna savaşının İstanbul sahası
Üniversitelerde soruşturma terörü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Üniversitelerde soruşturma terörü...

Baskı ve zorbalığa teslim olmayacağız!

 

AKP-MHP iktidarı tek adam rejimini kalıcılaştırmak için muhalif olan herkese büyük bir pervasızlıkla saldırıyor. Haklarımız ve geleceğimiz için gerçekleştirdiğimiz en küçük eylem dahi polis terörünün hedefi oluyor. İşçi ve emekçilere yönelik saldırılar da gün geçtikçe artıyor. 

İktidardakiler, tam bir keyfiyet ve zorbalıkla tek adam rejimini kalıcı hale getirmek istiyor. Bu faşist baskı ve zorbalık düzenine karşı üniversitelilerin 19 Mart’ta barikatları yıkması ve sokaklara çıkması, mücadelemizi bir adım daha ileriye taşıdı. 

Üniversitelerde bir yandan dinci-faşist çeteler terör estirirken, öte yandan gençliğin hemen her eylemi polis-ÖGB saldırılarının hedefi oluyor. Kampüsler kayyım rektörlük ve sivil polis işbirliği ile adeta birer hapishaneye çevrilmiş durumda. 

Örgütlenmenin önüne çeşitli engeller diken üniversite yönetimleri, bir araya gelebileceğimiz bütün zeminleri, topluluk-kulüp faaliyetlerimizi ortadan kaldırmak istiyor. Faşist çeteleri öğrencilerin örgütlenmesinin önüne engel olarak çıkarırken; muhalif, ilerici ve devrimci faaliyetleri yasaklıyorlar. Şimdi ise, boykot sürecinden bugüne kadar yapılan eylem ve etkinlikler gerekçe gösterilerek öğrenciler üzerinde soruşturma terörü estirmeye başladılar.

Birçok arkadaşımız ilk defa böylesine büyük ve kitlesel eylemlere katıldı. Eğitimin niteliği her geçen gün düşürülürken, baskının, sansürün boyutu arttırılırken, yemekhane zamları, niteliksiz beslenme, barınma, geleceksizlik gibi birçok sorunumuz varken elbette mücadelenin ve direnişin içinde olmaktan başka seçeneğimiz olamazdı. Eylemler ve forumlarla bir araya geldiğimiz, sorunlarımızı ve taleplerimizi tartıştığımız, bütün eksiklerine ve zaaflarına rağmen öğrenci-gençlik hareketinin tarihine yazılacak bir süreç yaşadık. 

Karşımızda kendi yasalarına dahi uymayan, saldırganlıkta sınır tanımayan bir sermaye iktidarı var. Sermaye iktidarı, milyonlarca işçi ve emekçiye koyu bir geleceksizlik dayatıyor. Her türlü baskı aygıtıyla özgürlüğümüz elimizden alınmak isteniyor. Gericiliğe ve yozlaşmaya mahkum edilmek istenen gençlik bu çürümüş düzende adeta yaşam mücadelesi veriyor. Geçtiğimiz aylarda birçok sıra arkadaşımız, yoldaşımız gözaltına alındı, tutuklandı. Bu saldırılarla gençliğin mücadelesi engellenmek istendi. Hepimize gözdağı vermeye çalıştılar, çalışıyorlar. 

Yıkılan korku duvarlarını yeniden inşa etmek isteyen iktidar, kayyım rektörler eliyle açtırdığı soruşturmalarla, uzaklaştırma cezalarıyla ve çeşitli baskılarla gençliğin mücadelesini boğmak istiyor. Faşist disiplin yönetmelikleri ve YÖK genelgeleriyle, özellikle ilerici-devrimci öğrencileri hedef alıyor, üniversiteleri kendileri için dikensiz gül bahçesi haline getirmeye çalışıyorlar. Baskı ve saldırılara boyun eğen bir gençlik yaratmak istiyorlar. Gözaltı ve tutuklamalarla başlayan süreç şu sıralarda birçok üniversiteden arkadaşımızı hedef alan soruşturma terörüyle devam ettiriliyor. Haklı ve meşru eylemler gerekçe gösterilerek soruşturmalar açılıyor. Bu icraatlar, bugün üniversitede okuyan tüm sıra arkadaşlarımızın en temel haklarına saldırı anlamına geliyor. 

Okulda parasız, bilimsel, özerk, demokratik bir eğitim almak isteyen, baskı ve zorbalığı kabul etmeyen tüm arkadaşları hem bu saldırılara karşı hem de bu saldırıları hayata geçiren üniversite yönetimleri ve siyasi iktidara karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Kampüslerden, meydanlardan haykırdığımız gibi; geleceğimizi faşist tek adam düzenine de bizleri sandıkta oy deposu olarak görenlere de teslim etmeyeceğiz. 

Biliyoruz ki tüm bu baskı, gericilik ve krizler 19 Mart’tan daha hareketli günleri mayalıyor.

Açlığın, yoksulluğun, gericiliğin, geleceksizliğin, baskı ve şiddetin yoğunlaştığı bugünlerde 19 Mart sürecinden ve işçi sınıfının yol gösteren deneyim ve direnişlerinden aldığımız güç bizlere moral veriyor, yol gösteriyor.

Her koşulda gençliğin devrimci mücadelesini büyüteceğiz, baskılara geçit vermeyeceğiz. Geleceksizlikle ve işsizlikle boğuşan milyonlarca arkadaşımıza kampüste, sınıfta, yurtta, sokakta “bu düzene mecbur değiliz” demeye devam edeceğiz. Faşist baskı ve zorbalığı reddediyor, özgürlüğümüzü ve geleceğimizi haramilerin saltanatının insafına bırakmıyoruz.

İzmir’den bir DGB’li

 

Siyonist saldırganlığa geçit verme!

 

ABD ve onun Ortadoğu’daki ileri karakolu olan Siyonist İsrail, Ortadoğu halklarına dönük saldırılarını adım adım genişletiyor. İran’a karşı başlatılan savaş, emperyalist-Siyonist güçlerin Ortadoğu halklarına kan ve katliamdan başka bir şey vaat edemeyeceğini birkez daha gözler önüne serdi. Siyonist İsrail; 7 Ekim’den bu yana geçen süreçte Filistin, Lübnan, Yemen ve Suriye’nin yanı sıra son olarak İran’a da saldırdı.

Siyonist İsrail, başta ABD emperyalizmi olmak üzere batılı emperyalist devletler ve işbirlikçi bölge rejimlerinden aldığı destekle Gazze’de eşine az rastlanır bir soykırım yapıyor! Kentlerin yakılıp yıkıldığı, çadırların, hastanelerin, okulların yok edildiği, yüz binlerce insanın bombalanarak katledildiği ya da yaralandığı soykırım saldırısı 20. ayını geride bıraktı. İsrail tarafından bombalanan Filistin halkı, ağır bir kuşatma altında açlık ve susuzlukla da boğuşuyor. Siyonist işgal rejiminin saldırıları; Ortadoğu’dan Kafkasya’ya, Doğu Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya değin pek çok alanda devam eden emperyalist hegemonya savaşının en kanlı halkasıdır. Üzerinden 35 yıl geçen Körfez Savaşı’ndan Ukrayna-Rusya Savaşı’na, denebilir ki, “batı cephesinde değişen bir şey yok”. Emperyalist-siyonist güçler, kendilerine teslim olmayan, uşak haline getiremedikleri, kontrol altına alamadıkları her gücü dizginsiz bir barbarlıkla yok etmeye çalışıyor. Bu tabloyu değiştirmenin yolu ise, bölgede halkların birleşik, anti-emperyalist/anti-Siyonist direnişi büyütmesinden geçiyor. Emperyalist/Siyonist saldırıları durdurmanın da Ortadoğu halklarının gerici rejimlerin hakimiyetinden kurtulmasının yolu da öyle. Bölgede emekçi halkların “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” temelinde yükseltecekleri devrimci mücadele ve Ortadoğu’da devrimci bir odağın-önderliğin inşa edilmesi ise çıkış yolunu açacaktır.  Gazze’de soykırım yapan, Suriye’yi cihatçı-faşist katillere teslim eden emperyalist-Siyonist saldırganlar, utanmadan “özgürlükten” söz ediyor, bu söylemler üzerinden halkları kışkırtıp kanlı savaşlarında bir maşa olarak kullanmak istiyor. Zira onların amacı, halkların kanını dökerek ve kaynaklarını talan ederek, girdikleri çıkmazı ve kaçınılmaz sonlarını ertelemekten ibarettir. Gerici rejimlerle hesaplaşmak ise her türden gericiliğin ve faşizmin kaynağı olan barbarların işi değildir, bunu ancak direnen halklar yapabilir. Alınması gereken tutum, emperyalistlerin ve Siyonistlerin Ortadoğu halklarına on yıllardır yaşattığı kan ve katliamın, yokluğun ve yoksulluğun hesabını sorma bakışı ve “Emperyalist-Siyonist savaş ve saldırganlığa son!” şiarı ile mücadeleyi büyütmektir. Kuşkusuz bu çaba ve mücadele; kendisini her türden gericilikle, sınıf düşmanlarıyla ayıran bir perspektif üzerinden ele alınarak esas anlamına kavuşabilir. Gençliği ve tüm emekçileri ezilen, sömürülen ve soykırıma uğrayan halklarla eylemli dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz. 

Emperyalist-Siyonist savaş ve saldırganlığa karşı, yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

NATO’dan çıkılsın! Emperyalist üstler kapatılsın!

Kürecik üssü kapatılsın, İsrail’le tüm ilişkiler kesilsin!

Devrimci Gençlik Birliği 

Haziran 2025