İçindekiler:

25 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/23

İşçi direnişleri ve sınıf hareketi
TÜSİAD ve AKP dalaşı
Yeni bir "açılım" sahtekarlığı mı?
AKP'nin Kürt sorunundaki "çözümsüzlüğü"
"Sansür Yasası"
Sermaye yargısı iş başında!
Pressan'da TM'ye yetki verildi
Kılıçlar'da asbest tehlikesi
Sınıf hareketinin dünü, bugünü ve imkanları
NATO, "yıllarca sürebilecek" bir savaş bekliyor
Kolombiya'da solun zaferi!
Zenginler göç yollarında
Uluslararası Ekonomi Formu
Almanya'da metalde TİS süreci başladı
BRİCS Zirvesi
Çorum Katliamı 42. yılında...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

NATO, “yıllarca sürebilecek” bir savaş bekliyor

 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İtalya Başbakanı Mario Draghi ve Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Johannis Kiev’e gitmişlerdi. Ziyaretin asıl öneli konularından biri, ağır silah sevkiyatlarının hızlandırılmasıydı. Dördünün verdiği mesaj, savaşı tırmandırmak ve uzatmak için ellerinden geleni yapmak eksenindeydi. Nitekim, Ukrayna’ya daha fazla ve daha ağır silahlar sağlayacaklarına ve Ukrayna’yı Avrupa Birliği’ne alacaklarına ilişkin sözler verdiler.

Almanya Başbakanı Scholz, Kiev ziyareti sırasında, üç büyük ülkenin “Ukrayna’nın bağımsızlık mücadelesi için gerekli olduğu sürece” mali, insani ve silah yardımını da sürdürmek istediklerini duyurdu. Zelenski, Macron, Draghi ve Johannis ile düzenlediği ortak basın toplantısında Scholz, “Ukrayna’yı silah teslimatı konusunda da destekliyoruz ve Ukrayna’nın desteğimize ihtiyacı olduğu sürece bunu yapmaya devam edeceğiz.” demişti. Mackron da benzeri açıklamalarda bulunmuştu.

Ziyaretten bir gün önce, 30 NATO üyesine İsveç, Finlandiya, Gürcistan, Moldova, Avustralya ve bir düzine başka ülkeyi de içeren Ukrayna Savunma Temas Grubu’nun savunma bakanları Brüksel’deki bir toplantıda silah teslimatı kararı almışlardı. Batılı emperyalistler, güya savaşın gidişatını Ukrayna lehine çevirme çabasındalar. Gerçekte söz konusu olan ise Ukrayna üzerinden kendi emperyalist çıkarlarıdır. ABD’nin kuyruğunda saf tutmuş AB’li emperyalistler de kendi çıkarları peşindedir. Ukrayna’nın silahlandırılmasında başta ABD kökenliler olmak üzere bütün silah tekelleri milyarlar elde ediyorlar.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın yıllarca sürebileceğini bekliyor, dahası bunu arzuluyor. Bunu, savaşın “Yıllar alabileceği gerçeğine hazırlanmalıyız” biçiminde ifade etti. Bu nedenle Ukrayna’yı Rusya’ya karşı desteklemekten vazgeçmemek gerektiğini belirtti. Bunu yapmanın maliyetinin yüksek olduğunu, çünkü askeri yardımın pahalı olduğunu, enerji ve gıda fiyatlarının yükseldiğini belirtiyor. Ancak Stoltenberg, lütfedip Ukrayna savaşının bir sonucu olarak yükselen enerji ve gıda fiyatlarının “Ukraynalıların her gün birçok canla ödemek zorunda oldukları bedelle kıyaslanamaz” olduğunu da ekliyor. Putin’in son savaş üzerinden, “2008’de Gürcistan’daki savaştan ve 2014’te Kırım’ın işgalinden sonra yaptığı gibi devam edebileceğini” öğrendiğinde, NATO devletlerinin “çok daha yüksek bir bedel” ödeyeceğini dile getiriyor.

NATO şefi, Ukrayna’nın Batı’dan daha fazla silah teslimatının yardımıyla Rus birliklerini Donbass’tan tekrar çıkarabilmesini bekliyor. Ukraynalıların “kendilerini Rus işgalcilere karşı” cesurca savunduklarını söyleyen Stoltenberg, Batı savunma ittifakının savaşın kendisine müdahale etmeyeceğini belirtti: “Ülkeye yardım ediyoruz ama Ukrayna’ya NATO askeri göndermeyeceğiz.”

İngiltere Başbakanı Boris Johnson da zamanın çok önemli olduğuna inanıyor. Kiev destekçilerinin Ukrayna’nın “hayatta kalmak ve sonunda kazanmak için stratejik dayanıklılığa sahip olmasını” sağlamaları gerektiğini dile getiren Johnson, Ukrayna’ya “sürdürülebilir mali ve teknik yardım” için dört maddelik bir plan hazırladığını belirtti. “Ukrayna’da Rusya’nın toprak kazanımlarını” kabul etmeyeceklerini açıkladı. Rusya Devlet Başkanı Putin’in bunu yapmasına izin vermek dünyayı daha barışçıl yapmaz dedi. “Böyle bir saçmalık, Avrupa’daki bir saldırgan için İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük zafer olacaktır.” açıklamasıyla asıl derdini dile getirmiş oldu.

Batılı emperyalistlerin piyonu olan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de, efendilerinin açıklamalarının ardından görünüşe göre uzun bir askeri çatışmaya hazırlandığını ve “Rus birliklerinin işgal ettiği bölgeleri geri alacağını duyurdu.”

ABD ve Batılı emperyalist müttefikleri, Ukrayna üzerinden Rusya ile giriştiği çok boyutlu bir savaşta arzuladığı başarıyı elde edememiş olmanın hırçınlığıyla davranıyorlar. Rusya’ya karşı saldırganlığı her alanda tırmandırmaya çalışıyorlar.

 

 

AB-Batı Balkanlar toplantısı

 

Batı Balkan ülkeleri, AB üyelik sürecinde farklı aşamalara gelmiş durumdalar. Slovenya ve Hırvatistan 2004 ve 2013 yıllarında AB’ye adım attı. Sırbistan ve Karadağ ise katılım sürecinde en ileri konumda olmasına karşın, müzakereler birkaç yıldır askıya alınmış. Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ise diğer AB üye ülkeleri tarafından birkaç kez bloke edilen katılım müzakerelerinin başlamasını bekliyorlar. Bosna-Hersek ve Kosova, ülkedeki siyasi durum bir bütün olarak çok istikrarsız olduğundan, şimdiye kadar yalnızca ‘potansiyel adaylar’ oldular. Ukrayna savaşından sonra Batı Balkanlar dışındaki ülkeler de AB’ye katılma isteklerini dile getirdiler. Ukrayna resmen Mart 2022’de hemen ardında da Gürcistan ve Moldova AB üyeliği için başvuruda bulundular.

AB ülkeleri, 23 Haziran günü yaptıkları Batı Balkan zirvesinde katılmaya istekli altı ülkeyle istişarelerini somut bir sonuca bağlamadan sonlandırdı. Brüksel’de gerçekleştirilen yaklaşık dört saatlik istişarenin ardından AB çevrelerine göre “açık tartışmalar” yapıldı. Ancak Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile katılım müzakerelerinin başlatılması ve Kosova’ya yönelik vize serbestisine karar verilmesi yolunda ilerleme kaydedilmediği söylendi. Toplantıdan önce Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, görüşmelerde yaşanan duraklama nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını belirtti. Bulgar ablukası hakkında ise “Bir NATO ülkesinin diğer iki NATO ülkesini rehin tutması utanç vericidir” dedi. Sofya hükümeti de AB üyelik müzakereleri başlamadan önce Kuzey Makedonya’nın dilinde ve tarihinde Bulgar köklerinin yanı sıra Bulgar azınlığın haklarını tanımasını talep ediyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Batı Balkanlar’ın jeostratejik önemine ve etkisine atıfta bulunarak altı Balkan ülkesinin hızla AB’ye yakınlaşmasında ısrar ettiği belirtiliyor. 

AB’ye yakınlaşma sürecinde farklı aşamalarda bulunan altı Batı Balkan ülkesi Sırbistan, Kosova, Karadağ, Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Bosna-Hersek arasındaki anlaşmazlıklar Brüksel’de de ortaya çıktı. Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani-Sadriu, Kosova’yı hala bağımsız olarak tanımak istemeyen Sırbistan’ı eleştirdi ve AB üyelik müzakerelerinde yalnızca Rusya’ya karşı AB yaptırımlarını destekleyen ülkelerin ilerlemesi gerektiğini savundu. Örneğin Sırbistan yaptırımları desteklemiyor. Osmani-Sadriu, ülkesinin tek seçeneğinin AB’ye katılmak olduğunu vurguladı. Sırbistan’a da atıfta bulunarak, Belgrad yönetiminin hem AB’ye hem de Moskova’ya yaklaşmak istemenin imkansız olduğunu iddia etti.

Sırbistan, Moskova’ya yönelik AB yaptırımlarına katılmadı. Scholz, Belgrad’daki hükümeti AB üyelik adaylarının AB dış politikasını paylaşmalarının beklendiği konusunda defalarca uyarmıştı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vucic ise Brüksel’de yaptığı açıklamada, hükümetinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğuna dikkat çekti. Ancak Kosova’ya atıfta bulunarak bazı AB ülkelerinin Sırbistan’ın toprak bütünlüğüne saygı duymadığını söyledi. Avrupa Birliği, Ukrayna’yı resmen ‘aday ülkeler’ arasına aldı. Moldova’ya da ‘başvuran ülke’ statüsü vermeyi kararlaştırdılar. Bazı reformları tamamlaması koşuluyla Gürcistan’a da bu statü teklif edildi.  

AB Komisyonu’nun bir tavsiyesine göre, Ukrayna ve Moldova ile AB katılım müzakereleri ancak daha fazla reform şartını yerine getirdikten sonra başlamalı. Yargı reformları ve yolsuzluğa karşı daha güçlü bir mücadele önemli bir sorun olarak görülüyor. Zira Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Endeksi’ne göre Ukrayna, Avrupa’nın neredeyse en yozlaşmış ülkesidir. Yolsuzluklarda 180 ülke arasında 122. sırada yer alıyor. Yolsuzluğun hayatın hemen her alanına yayıldığı bir ülke olarak tanınıyor.

Rusya-Ukrayna çatışmasında ABD’nin emperyalist savaş arabasına binen AB şefleri, Neonazilerle iş birliği yapan Zelenski rejimine üyelik için kapıyı aralayarak, savunduklarını iddia ettikleri ‘değerler sistemi’ni (demokrasi, basın özgürlüğü, insan halkları vb…) rafa kaldırdıklarını ilan etmiş oluyorlar. ‘Değerler’ maskesi atıldı. Artık yayılmacı emperyalist bir odak olarak sahnede boy göstermeye çalışan bir AB var.