İçindekiler:

27 Aralık 2021
Sayı: KB 2021/Özel-46

2021 geride kalırken…
İktidarın çıkmazı ve OHAL sopası
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni dönem
Erdoğan’ın sahte Afrika sevgisi!
Saray rejiminin portresi: “Nebatigiller”
Kapitalist örgütler ve mafyatik saray rejimi
MESSe karşı metal işçileri eylemde!
“Tartışma sendikal anlayış tartışmasıdır”
Kayseri’de asgari ücret çalışması üzerine
Birleşik mücadele arayışından yol ayrımına - Baki Duman
Veysel Akgül yoldaş Frankfurt’ta anıldı
Veysel Akgül yoldaş kavgamızda yaşıyor!
İtalya’da sendikal ihanet...
Şili seçimlerinin ardından
Nükleer anlaşma mı savaş histerisi mi?
Gençlik hareketi 2021 yılı tablosu
ILO 190 Sayılı Sözleşme üzerine
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

ILO 190 Sayılı Sözleşme üzerine

 

2019 yılında kabul edilen ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) 190 Sayılı Sözleşme (Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme) şu günlerde birçok sendika, meslek kuruluşu ve kadın örgütlerinin gündeminde bulunuyor.

Çalışma yaşamındaki şiddetin “ortadan kaldırılmasına” ilişkin sözleşmede şiddet ve taciz fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik gibi geniş bir yelpazede ele alınıyor.

Sözleşmeyi imzalayan ülkelerin ise sözleşmenin içeriğine uygun olarak iş yasasına şiddeti önlemeye yönelik yaptırım içeren maddeler eklemeleri zorunluluğu var.

Bununla birlikte sözleşme sadece iş yerini değil işe gidiş geliş sürecini, uzaktan çalışmayı, iş arama ve iş görüşmelerini, kayıt dışı çalışanları yani çalışma yaşamının birçok alanını kapsıyor.

Şiddete ve önlenmesine ilişkin eğitim programları, seminerler, dayanışma ağları vb. gibi araçların etkin şekilde kullanılması, şiddet ve taciz vakalarında etkin soruşturma ve denetim mekanizmaları oluşturulması koşulu da sözleşmede yer alıyor.

Kadın işçiler çalışma yaşamında şiddet ve tacizle karşı karşıya…

Yaşamın birçok alanında şiddete ve tacize maruz kalan kadınlar bunun pek çok örneğini de iş yerlerinde yaşıyorlar. Özellikle bulundukları konumundan güç alan patron, müdür, amir, ustabaşı gibi tipler çoğu zaman yaşanan şiddet ve tacizin failleri oluyor. Kadın işçiler ise çoğu zaman maruz kaldıkları tacizi ataerkil sistem ilişkilerinin yarattığı gerici basınç ve işten atılma korkusundan dolayı ifade edemiyorlar. Nitekim taciz ve şiddet karşısında susmayan kadın işçiler işsizlik sopasıyla susturulmaya çalışılıyor.

Çalışma yaşamında şiddet çok geniş biçimde yayılmışken, kadın işçilerin büyük bir kesimi şiddetin şu veya bu boyutuyla mutlaka karşılaşmışken işin yargı boyutunun bu konuda ne kadar etkili olduğu ise tartışılır.

Yargı sistemi kadın cinayetleri, çocuk istismarı, taciz, tecavüz, şiddet gibi vakalarda faillere tutuksuz yargılama, iyi hal indirimleri yaparak çoğu zaman suça ortak oluyor.

ILO 190 Sayılı Sözleşme şiddeti ortadan kaldırır mı?

Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, ILO 190 Sayılı Sözleşme kadın ve erkek işçilerin maruz kaldığı şiddete son verecek güçte değil. Daha doğrusu yaşadığımız kapitalist sömürü sisteminde ortaya çıkan bu ve benzeri hiçbir sözleşme, bu kokuşmuş sistem ortadan kaldırılmadıkça yaşadığımız sorunların kalıcı bir çözümü olmayacaktır. Çünkü maruz kaldığımız şiddet, kapitalizmin her gün yeniden ürettiği sorunlardan biridir ve sorunlara gerçek kalıcı çözüm ise, ancak onları yaratan sistemin ortadan kaldırılmasıyla gerçek çözüme kavuşturulabilir.

Sözleşmede belirtildiği şekliyle “çocuk işçiliğinin etkin bir şekilde ortadan kaldırılmasına” ilişkin bir madde de yer alıyor. Özellikle pandemi ile birlikte yüz binlerce çocuğun eğitim hakkından yararlanamadığı, krizin faturasının emekçilerin olduğu kadar çocukların da sırtına yüklendiği bu sömürü sisteminde çalışmak zorunda bırakılan çok sayıda “genç ve ucuz iş gücü” olan çocuk işçiler gerçeği de kapitalizm yıkılmadığı müddetçe bu sorunların ortadan kaldırılamayacağını gösteriyor.

Şiddet ve taciz bu kadar yaygın bir hal almışken, kadın ve erkek işçilerin maruz kaldıkları şiddeti önlemeye yönelik araçları da en etkin şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu bağlamda işçilerin ILO 190 Sayılı Sözleşmesi’nin tanıdığı hakların bilincinde olmaları ve şiddete maruz kaldıklarında gerekli yaptırımların uygulanmasını sağlamak için mücadele etmeleri büyük bir önem taşıyor. Kuşkusuz yasalar tek başlarına gerçek hayatta bir şey değiştirmezler. Ancak işçi sınıfının kadını, erkeği, yaşlısı, genci ile bu yasadan da güç alarak şiddet ve tacize karşı örgütlü mücadeleyi geliştirirse hem tacizcilerden hesap sorabilir hem bu sorunu ortadan kaldırmasa da azaltabilir.

Sözleşmenin uygulanması için verilen mücadelenin önemi

İşçilerin şiddet karşısında bir yasal dayanak elde etmesi, bununla birlikte şiddeti sınırlayıcı tüm denetim ve yaptırım organlarının etkin işleyişinin sağlanması ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin imzalanıp uygulanması aracılığı ile kolaylaşacaktır. Yani sözleşmenin imzalanıp etkin uygulanması, iş yasasına çalışma yaşamında şiddet ve tacizle ilgili yaptırımlar içeren maddelerin eklenmesine, toplu sözleşmelere şiddete karşı eğitim çalışmalarının yapılması, soruşturma organlarının oluşturulması ve denetlenmesi gibi şiddeti sınırlayıcı maddelerin alınmasına dayanak olacaktır. Fakat bunlar hiçbir şekilde kendiliğinden gerçekleşmeyecektir. Kadın ve erkek işçilerin şiddet ve tacize karşı verecekleri mücadele ile ancak mümkün olacaktır. Bu nedenle sözleşmenin uygulanması yönünde etkin mücadele vermek, sözleşmede belirtildiği gibi şiddetin önlenmesine dair etkin çalışma (eğitim çalışmaları, denetim mekanizmalarının kurulması ve denetlenmesi vb.) yürütülmesini sağlamak gerekmektedir.

AKP-MHP rejimi ve sermaye işbirliğinde pandemi ve ekonomik krizin faturasının tam bir acımasızlıkla işçi sınıfının sırtına yıkıldığı bu süreçte şiddet ve taciz olayları da artmaktadır. Bu vahim gidişata dur demek için kadın ve erkek işçilerin kendi hak ve geleceklerine sahip çıkma bilinciyle yükselttikleri mücadeleler aynı zamanda sınıfsız-sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesine giden yol için de zemin hazırlayacaktır.

Unutulmamalıdır ki Birleşmiş Milletler gibi sömürü sisteminin devamlılığına hizmet eden bir yapının bünyesinde yer alan ILO’nun böyle bir sözleşmeyi kabul etmesinin temel sebeplerinden biri işçi sınıfının tüm dünyada uzun yıllardır hakları ve geleceği için yükselttiği mücadelenin yarattığı kazanımlardır.

Kadın ve erkek işçiler olarak çalışma yaşamımızda şiddete ve tacize karşı mücadele etmemiz ve bu konuda kullanabileceğimiz araçları da en etkin şekilde talep etmemiz, hakkımıza ve geleceğimize yönelik saldırılara karşı verilmiş bir cevaptır aynı zamanda. Bu mücadeleyi yükseltmek nasıl büyük bir önem taşıyorsa, kapitalist sistemin ürettiği bu iğrenç sorunlardan tamamen kurtulmanın ancak sosyalizmde mümkün olabileceğinin farkında olmak ve mücadeleyi bu bakış açısıyla örgütlemek de hayati bir önem taşımaktadır.

K. Meydan