İçindekiler:

20 Aralık 2021
Sayı: KB 2021/Özel-45

Saptanan asgari ücret kavga çağrısıdır!
Asgari ücret defteri burada kapanmadı...
“Sefalet ücretini kabul etmeyelim!”
Asgari ücret ve DİSK
Kapitalistler “istikrar” istiyor
KESK’ten mitingler: “Geçinemiyoruz”
Sağlık hakkı için mücadeleye!
MESS dayatmaları kabul edilemez!
MİB: Şimdi harekete geçme zamanı!
Kürt hareketinde bir dönüm noktası - Baki Duman
Veysel Akgül yoldaş çalıştığı yerde anıldı!
Alman sermayesinin “yeşil yüzü”
AB Zirvesi: Rusya’ya “güçlü uyarı”
Çin-Amerika çatışması ve olimpiyatlar
“Asrın lideri” Körfez şeyhlerinin eteklerinde
Hapishanelerde saldırılar artıyor
19 Aralık Katliamı ve Direnişi 21. yılında...
DLB: Oy deposu değiliz
Gericilik yuvalarına karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

AB Zirvesi: Rusya’ya “güçlü uyarı”

 

Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi 16 Aralık Perşembe günü Brüksel’de toplandı. Zirvede öncelikle ele alınan temel konu, Rusya-Ukrayna krizi oldu. Enerji fiyatları, Covid-19, göç ve mültecilik vb. sorununlar da zirvenin gündemleri arasındaydı. Zirveden önceki akşam Avrupalı “patronlar”, Rusya’nın Ukrayna’ya olası askeri müdahalesinin tehlikesini görüşmek üzere Karadeniz bölgesindeki beş devletle özel bir “Doğu Ortaklığı” zirvesi düzenlemişti. Doğulu ortaklara her türlü yardım sözü verildi.

Ukrayna sınırındaki son Rus askeri hareketliliğini temel gündem olarak ele alan Avrupa Birliği zirvesi, “Sınırların dokunulmazlığı, Avrupa’da barışın en önemli temellerinden biridir.” fikrinde ortaklaştılar. Almanya’nın yeni başbakanı Scholz, çarşamba günü Almanya Federal Meclisi önünde yaptığı hükümet açıklamasında, “Toprak bütünlüğünün herhangi bir ihlalinin yüksek bir bedeli olacak ve burada Avrupalı ortaklarımız ve transatlantik müttefiklerimizle tek ses olarak konuşacağız.” dedi. Yayınlanan bildirgede ise, Rusya’nın Ukrayna sınırına asker konuşlandırmasının ve saldırgan söylemlerin neden olduğu gerilimleri acilen yatıştırması gerektiği belirtiliyor. Ukrayna’ya yönelik herhangi bir askeri saldırının “büyük sonuçları ve yüksek maliyetleri” olacağı yeniden vurgulandı. Zirve bildirisinin taslağı aynı zamanda AB’nin “kendi güvenliği ve savunması için daha fazla sorumluluk üstleneceğini” söylüyor.

Avrupalı devlet ve hükümet başkanları, Ukrayna için her şeyi yapacaklarını ifade ederlerken, AB dış politika sorumlusu Borrell, Rusya’yı agresif hareketinden dolayı 2014’te uygulanan yaptırımlardan daha ağır siyasi ve ekonomik maliyetlerle cezalandıracakları konusunda uyardı. Litvanya Devlet Başkanı Nauseda, Rusya sınırındaki durumu Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana “son 30 yılın en tehlikeli durumu” olarak görüyor. AB, ABD ve diğer NATO ülkelerinin yanı sıra G-7 dışişleri bakanları, daha önce üzerinde anlaşmaya varılan tutumu yeniden teyit ettiler. Bazı üye ülkeler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya olası bir askeri müdahalesine yanıt vermek yerine, Rusya’ya derhal cezai yaptırımlar uygulanması çağrısında bulundular.

Rusya ile yaşanan büyük gerilimler karşısında, anlaştıkları noktalar olmakla ve Rusya ortak şekilde tehdit edilmekle birlikte Brüksel’deki AB devlet ve hükümet başkanları ortak bir çizgi bulmakta zorlandılar. Kuzey Akım 2 de anlaşamadıkları konular arasında oldu.

Brüksel’de bulunan Scholz, tartışmalı Rus Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattını durdurma talepleriyle bir kez daha karşı karşıya kaldı. Ukrayna’nın yanı sıra Polonya, Litvanya ve Letonya gibi AB ülkeleri Alman-Rus boru hattı projesi Kuzey Akım 2’yi eleştirip yaptırımlarda ısrar ederlerken, örneğin Lüksemburg ve Avusturya Moskova ile daha fazla diyalogdan yana tutum belirlediler. Almanya’ya ek olarak Rus doğalgazına bağımlı olan Avusturya “şiddet yoluyla siyaset yapmanın anlamsız olduğunu göstermek” için Rusya ile “diyalog” lehinde konuştu. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin de “Enerji politikasını çatışmanın dışında tutmak” gerektiğini dile getirerek, Kuzey Akım 2’yi Ukrayna meselesiyle ilişkilendirmeyi reddetti. Doğu Avrupalılar ise, Kuzey Akımı 2’nin sona ermesi çağrısında bulunuyorlar.

AB’li Politikacıların yüksek enerji fiyatları konusunda ne yapmaları gerektiği sorusuna gelince, görüşler çok farklı, çünkü her devlet kendi vatandaşlarını ve şirketlerini nasıl rahatlatmak istediğine kendisi karar veriyor. Her halükarda, piyasaya müdahaleler veya emisyon ticaretinde değişiklikler için görünürde bir çoğunluk bulunmuyor.

Brüksel’deki zirve tartışmaları korona pandemisine ve son derece bulaşıcı omicron varyantı ile nasıl başa çıkılacağına da odaklandı. “Herkese aşı sunmak ve takviye dozları sağlamak kritik ve acildir.” denildi. Korona pandemisi ile mücadelede Avrupa birliği bir kez daha zorluklarla karşı karşıya. Aşı oranlarında çok büyük farklar var. Zorunlu aşı konusu tartışmalı. İtalya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkeler topraklarına girişte dijital aşı sertifikasına ek olarak PCR testinin de negatif olmasını şart koşuyor. Lüksemburg Başbakanı Xavier Bettel, yeni seyahat kısıtlamalarının doğru çözüm olduğunu söyledi. “İnsanların ruh sağlığına da dikkat etmeliyiz” diyen Bettel, “İnsanlara evde kalmalarını söyleyemezsiniz” çıkışı yaptı. Zirvede korona konusunda görüş ayrılığı yaşandı.

 

 

 

 

 

İtalya’da grev kararı hükümeti korkutmaya yetti

 

7,5 milyona yakın üyesi olan Genel İş Konfederasyonu (CGİL) ile İtalyan İşçi Sendikası (UİL), taban örgütlerinin basıncıyla 16 Aralık’ta sekiz saatlik bir grev gerçekleştirdiler. Grevin hedefinde 2022 bütçesinin kapitalistlerin çıkarlarını temel alan vergi yasası, emeklilik sistemi, iş güvencesizliği gibi saldırlar var. CISL sendika yönetimi ise genel grevin yanlış bir araç olduğunu iddia ederek sermayenin safında yer aldı.

“Pek çok konunun iyileştirilmesi ve reformlar gereklidir, ancak yükler farklı şekilde dağıtılmalıdır” diye açıklama yapan CGI başkanı Maurizio Landini konuşmasında şunları da ifade etti:

“Bizim için adil vergilendirme, en düşük gelirleri korumak anlamına gelir. İtalyan emeklilerin ve çalışanların yüzde 85’i yıllık 35.000 Euro’dan az kazanıyor. Vergi yasası ise daha yüksek gelir gruplarını koruyor. Bize göre, bu yanlış bir vergi reformudur. Ayrıca halk sağlığı hizmetlerine, okullara ve eğitime daha fazla yatırım yapılmalıdır.”

2022 bütçesinde yer alan ‘vergi reformu’ yılda 50 bin avrodan fazla kazananlara avantaj sağlıyor. Yani toplumun ezici çoğunluğunun aleyhine bir düzenleme hazırlıyor hükümet. Bununla sınıflar arasındaki uçurum daha da derinleştirilmek isteniyor. Bu arada pandemi sırasında işten atmalar yasaklanmasına rağmen İtalya, AB’de işsizliğin en yüksek olduğu üçüncü ülkedir.

Roma LUISS Üniversitesi’nden siyaset bilimci Davide Angelucci, korona pandemisinin sosyal eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğini, Avrupa’nın yeniden inşa fonundan İtalya’ya büyük miktarda para akıtıldığını, emekçilerin bundan faydalanamadığını ve sendikaların seslerini yükseltmekte haklı olduğunu söyledi. “…Sendikaların bu zamanda bu talepleri güvenilir bir şekilde temsil edecek bir konumda olup olmadıkları” sorusunu da soran Angelucci, “Sendikaların, siyasi partiler gibi kamuoyunda ve hatta çalışma dünyasında yeterince saygı görmediğini biliyoruz” dedi. Angelucci, sistemin temel kurumları gibi sendika bürokrasisinin de emek dünyası nezdinde uğradığı güven erozyonuna dikkat çekiyor.

İki büyük sendika konfederasyonu çağrısını yaptıkları sekiz saatlik grevin etkin bir şekilde uygulanması için ciddi bir çaba göstermediler. Burjuva medya bile “Sendikalar kendi kalesine gol mü atıyor” sorusuyla grev haberleri yaptı. Haberde ise şu eleştirel görüşlere yer verildi:

“Grev sekiz saat sürüyor, bazı bölgelerde daha uzun sürüyor. Demiryolu trafiği etkileniyor, ancak birçok bölgesel tren hala çalışıyor. Yerel toplu taşıma araçlarında metrolar, otobüsler ve tramvaylar yoğun saatlerde, Milano’da sabah 8.45’e kadar ve yine öğleden sonra saat 15’den itibaren hareket halindedir. Okullar gibi sağlık hizmetleri de tamamen grevin dışındalar. Tezgahlarda çalışanlar ise grevde yer almadı.”

Sol haber sitesi www.stol.it de eleştirel bir haber yaptı. “CGIL ve UIL sendikalarının birlikte yedi milyondan fazla üyesi var, ancak çoğu emekli. Eleştirmenler, iki sendikayı çalışanlarla temasını kaybetmekle suçluyorlar” vurgusunun yer aldığı haberde sendikalara şu eleştiriler de yöneltildi:

“İtalya’ya ve işçilerine karşı saçma bir grevle karşı karşıyayız. Grev asgari düzeyde aksamalara neden oldu. Roma’nın yerel ulaşım hatlarından sadece birinde gecikmeler yaşandı...”

İşçi sendikalarının başına çöreklenen bürokratik kastın mücadele etmek gibi bir derdi yok. Ancak tabandan yükselen mücadele dinamiklerini kontrol altına alabilmek için aldığı grev kararı bile hükümeti tedirgin etmeye yetti. Burjuva medya bu durumu şöyle yansıttı: “Grevin duyurulması bile hükümette rahatsızlık yarattı...”