İçindekiler:

22 Ağustos 2021
Sayı: KB 2021/Özel-30

Afganistan aynasında emperyalizm gerçeği
Kapitalizmin itici gücü olarak ırkçılık
Sel felaketinin sorumluları ve yalanları
Felaket değil kapitalizm!
Eğitim hakkını gasp etmeye devam!
“Yasa teklifleri” yoluyla hak gaspı kapıda!
Alba Plastik’te direniş!
Sinbo direnişi 210. gününü geride bıraktı
Metalde toplu sözleşme süreci başlıyor
Sosyalizmin ruhban karşıtı siyaseti - Rosa Luxemburg
Afganistan felaketi ve ABD’nin hezimeti
Taliban ve Vietnam benzetmesi
“Ben bir kadın olarak burada kaldım ama...”
İEKK: Direnen Afgan kadınların yanındayız!
DGB MYK toplantı sonuçları
Sacco ve Vanzetti anısına...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Hayatları ve gelecekleri için direnen Afgan kadınların yanındayız!

 

20 yıldan beri emperyalist güçlerin işgali altında bulunan Afganistan’da, Amerika’nın çekilme kararının ardından başkent Kabil’e giren Taliban güçleri “İslam Emirliği” kuracaklarını ilan ettiler.

1990’lı yıllarda ABD-Pakistan işbirliği ile kurulan şeriatçı Taliban güçleri, yönetimi ele geçirdiği andan itibaren emperyalist güçlerle uzlaşma mesajları veriyor. Hareketin sözcüleri, “şeriat kanunları gereği” kadınlara kimi “hakların” tanınacağını iddia ediyor. Buna karşın Afganistan’da demokratik bir yönetime yer olmadığını da ilan eden Taliban şefleri, ülkenin şeriatla yönetileceğini tekrarlayıp duruyor.

Yıllardır emperyalist güçlerin baskı, şiddet ve terörünü yaşayan Afgan emekçiler, şimdi de şeriatın koyu karanlığını dayatan Taliban iktidarıyla karşı karşıyalar. On binlerce insan canını kurtarma telaşıyla ülkeyi terk etmeye çalışıyor. Kaçanların yanı sıra, Taliban’ın eline geçmemek için intihar eden kadınlara dair haberler de yansıyor.

Zira kadınlar, ABD eliyle iktidara taşınan Taliban’ın ne olduğunu 1996-2001 yılları arasında uyguladığı vahşi şeriat rejiminden biliyorlar. Afgan emekçi halklarının, Afgan kadın ve kız çocuklarının yaşadığı baskı, şiddet, aşağılama vb. hala hafızalarda yerini koruyor.

Öyle ki, bu dönemde şeriat kurallarına göre kadınların çalışması ve okuması engellendi. Yanlarında bir erkek yoksa kadınların dışarı çıkmaları yasaklandı. 15 yaş üstü kadınlar evli değilse, Taliban’ın askerleri tarafından “hak” olarak görülerek kaçırıldı. Kadınlara çarşaf ya da burka giyme zorunluluğu getirildi. Kadınların görünmemesi için evlerin camlarının karartılması ya da siyaha boyaması şart koşuldu. Kadınların erkek doktora gitmeleri yasaklanarak sağlık hakları ellerinden alındı. Yaşam haklarının olmadığı, erkeğe hizmet eden bir köleden farklarının olmadığı şeriat rejiminde siyasal yaşama katılmaları ise söz konusu bile olamazdı. Kadınların kamusal alanda konuşması ve gülmesi cezalandırıldı. Oje sürdüğü için parmağı kesildi, şeriata uygun davranmadığı gerekçesiyle çok sayıda kadın recm veya idam edilerek katledildi. 

2001 yılında Taliban’ın iktidarı yıkıldığında, sözde “özgürlük” vadeden emperyalist işgalcilerin döneminde de kadınlar üzerindeki baskı ve şiddet devam etti. Bu süreçte de kadınların okuması ve çalışması sınırlandırıldı. Öyle ki, bugün Afganistan’da kadınların %90’ı okuma yazma bilmiyor. Kız çocuklarının ancak %30’u eğitim alabiliyor. Hatta bazı bölgelerde eğitim alabilenlerin oranı %10 civarında. Her 3 kadından birisi fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. Tecavüz yasalarda suç sayılmıyor. Kız çocuklarının yarısı 16 yaşından önce evlendiriliyor. Birçok erkeğin ergenlik yaşı öncesinde birden fazla eşi bulunuyor. Afgan kadınların ortalama yaşam süresi ise 44’tür.

***

Mevcut koşulları daha da ağırlaştıracak ve yüzlerce yıl geriye götürecek Taliban rejimine itiraz edenler de var. Başta kadınlar olmak üzere emekçiler ilk andan itibaren tepkilerini ortaya koymaya başladılar.

Siyasal islamın başta kadınlar olmak üzere emekçiler için nasıl bir tehdit olduğu konusunda açık bir fikirleri olduğu gibi, bu tabloyu yaratan emperyalistlerin ikiyüzlülüğüne, sahtekarlığına da tepkilerini dile getiriyorlar. Tüm dünyada kadınlara, emekçilere dayanışma çağrılarını yükseltiyorlar.

Dinci-gerici rejimler; başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere tüm insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu tehdite karşı hedefte bulunan ve dün işgale olduğu gibi bugün de şeriatçı rejime karşı direnen Afgan kadınların yanındayız.

Cihatçı akımlar, emekçi halkların sosyalizm uğruna yükselttiği mücadeleye karşı kullanılmak için emperyalist kapitalist düzen tarafından imal edildi. Biliyoruz ki, Ortaçağ artığı bir düzen dayatan bu akımlar, emekçilerin mücadelesiyle, kadınların direnciyle, onları yaratıp besleyen düzenle birlikte tarihin çöplüğüne atılacaktır!

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları

 

 

 

 

 

Afganistanlı kadınlara destek

 

Afganistanlı kadınlara destek olmak için 18 Ağustos’ta Samsun ve Mersin’de eylem yapılırken, sosyal medyada ise “#AfganKadınlarlaDayanışmaya” etiketi ile dayanışma çağrısı gerçekleştirildi.

Samsun Kadın Dayanışması Atakum ilçesinde bulunan Süleymaniye Geçidi’nde yaptığı basın açıklamasında Afganistanlı kadınlarına destek açıklaması yaptı.  

“Afganistanlı kadınlar yalnız değildir” yazılı pankartın açıldığı eylemde basın metnini Fatma Çelik okudu. Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi ve katliamlarına dikkat çeken Çelik, Taliban’ın 20 yıl önceki yönetimini şu şekilde ifade etti:

“Taliban’ın şeriat kanunları altında kadınlara ve kız çocuklarına sıkı yasaklar getirilmişti. Kadınların yanında bir erkek olmadan saçlarını ve bedenini saklayacak şekilde tamamen örtünmeden evden çıkması, siyasete atılması ya da kamusal alanda konuşması yasaklandı. Sağlık çalışanlarının tamamen erkeklerden oluşması nedeniyle yanında bir erkek olmadan kadınların sağlık hizmetlerine erişmeleri de mümkün değildi.” 

AKP şefi Erdoğan’ın “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” dediğini hatırlatan Çelik Taliban zihniyetinin çöpe atılması gerektiğini belirterek Afgan kadınlarının yanında olduklarını vurguladı.

Mersin Kadın Platformu, Yenişehir’de Platin Mağazası önünde açıklama yaptı.

Kadınlar adına açıklamayı okuyan Çiğdem Serin, kadın bedenini savaş ganimeti olarak gören cihatçı anlayışın ülke yönetimini ele geçirdiği koşullarda ülkede yaşayan kadınlar ve kız çocuklarının büyük tehdit altında olduğuna vurgu yaptı. Serin, açıklamanın devamında şunları söyledi:

“Taliban, Takhar vilayetinde bir kadını burka giymediği için katletti. Taliban’ın kız çocukları ve bekâr kadınların askerlere teslim edilmesini istemesi, kadınlar ve kız çocuklarının hayatları ve bedenleri üzerindeki tehdidin boyutlarını gözler önüne seriyor. Taliban’ın eline geçmemek adına kadınların intihar ettiği haberlerini alıyoruz. Bu kayıpların intihar değil eril cinayetler olduğunu bütün dünya biliyor.”

 

 

 

 

 

Afganistanlı kadınlarla dayanışma eylemi...

“Dayanışmamız sınır tanımaz!”

 

Emperyalist devletlerin Afganistan’dan çekilmesiyle yönetimi ele geçiren Taliban’ın kadınlara yönelik baskılarına ve gerici uygulamalarına karşı Kadıköy’de eylem yapıldı. İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu’nun çağrısı ile Süreyya Operası önünde biraraya gelen kadınlar “Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların yanındayız” dedi.

Okunan basın açıklamasında artık Afganistan’da kadınlar, çocuklar, LGBTİ+lar, sanatçılar, bilim insanları, insan hakları savunucuları için can güvenliği olmadığının altı çizilerek şunlar ifade edildi:

“Afganistan’da yaşanan yıkımın, Taliban rejiminin işlediği ve işleyeceği suçların sorumlusu 20 yıldır NATO çatısı altında işgal ve savaş politikalarını sürdürenlerdir. Bu yıkımın sorumlusu olan emperyalizmin ülkeye vadedebileceği hiçbir şey yoktur.”

“Afgan kadınlar yaşam haklarını istiyorlar”

Açıklamanın devamında Afganistanlı kadınların tüm dünyaya seslendiği belirtilerek “Taliban’ın Kabil’i devralmasıyla önce kadınların dayanışma çığlığı ülke sınırlarını aştı. Biliyoruz ki bu tesadüf değil. Çünkü biz kadınlar dünyanın neresinde, hangi koşullar altında olursa olsun hayatlarımız için direniyoruz. Kabil’den gelen ilk haberlerde duvardaki kadın resimlerinin boyayla kapatıldığı, Herat’ta kadınların üniversiteye sokulmadığı, bazı kadınların evlerinin kapılarına dayanıldığı, kadınlara peçe takma zorunluluğu getirildiği, kadın gazetecilerin çalışmasına engel çıkarıldığı vardı. Afganistanlı kadınlar “bizi öldürmeye geliyorlar, yardım edin” diye çağrılar yapıyor. Her şeyi göze alıp sokağa çıkan Afgan kadınlar çalışma hakkını, eğitim hakkını ve siyasete katılım hakkını istiyorlar. Güvenli bir toplumda yaşama haklarını istiyorlar” denildi.

“Göçmen ve mülteci kadınların hakları için mücadele edeceğiz”

“Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların seslerine ses olmak için bugün sokaktayız” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:

“Kadın bedenini savaş ganimeti olarak gören Taliban örgütüyle hiçbir görüşme, anlaşma yapılamaz. Afgan kadınların yaşamlarını tehdit eden Taliban’la pazarlık yapma, anlaşma, meşrulaştırma, tanıma!

“Savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan ve gündelik yaşamlarında sömürüyü ve şiddeti en ağır şekilde hisseden göçmen ve mültecilerin hedef alınmasını asla kabul etmiyoruz. Irkçılıkla ayrışmayacak haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak için birleşeceğiz.

“Devlet göçmen ve mültecilerle ilgili sorumluluklarını yerine getirmemektedir. 1 Temmuz’da Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ile toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerine maruz kalan mülteci ve göçmen kadınları güvencesiz bırakmıştır. Göçmen ve mülteci kadınların hakları için mücadele edeceğiz.”

“Birlikte yürürsek hayatta kalacağız”

Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:

“Hayatları için direnen Afganistanlı kadınların yanındayız. Afganistan halkının Taliban karşısında kendi yaşamlarını yeniden kurmak için bağımsız ve kendi iradelerine dayanan bir yol bulacağına inanıyoruz. Bu mücadelenin başını kadınların çekeceğini görüyoruz. Tüm kadınları uluslararası dayanışmaya, Afganistanlı kadınların çığlığına ortak olmaya çağırıyoruz.  Afganistan kadın orkestrasının 8 Mart marşında söylediği gibi “Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek birlikte yürürsek hayatta kalacağız. Dayanışma ve kız kardeşlikle yeni bir dünya eşit bir dünya kuracağız”. Dayanışmamız sınır tanımaz!”

Afganistan’da savaş ve işgal politikalarıyla yıkım getirenlere, şeriatçı Taliban’a karşı, kadınların hayatını pazarlık malzemesi yapanlara, LGBTI+’lari yok sayanlara, ırkçılığa, göçmen düşmanlığına karşı ses çıkarılan eylem basın açıklamasının Türkçe ve Farsça okunmasının ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

***

Adana Kadın Platformu, İnönü Parkı’nda Afgan kadınlarla dayanışma temelinde basın açıklaması yaptı. Platform adına konuşan Avukat Sevil Aracı Bek, “Adana’dan Kabil’e kadın dayanışmasını büyütüyor, sesimizi Afganistanlı kız kardeşlerimizin sesine katıyoruz. Afganistan halkı yalnız değildir. Tüm kadınları uluslararası dayanışmaya, Afganistanlı kadınların çığlığına ortak olmaya çağırıyoruz. Yaşasın sınırları aşan kadın dayanışması” dedi. 

Kadınların ve çocukların Afganistan’da can güvenliğinin olmadığını belirten Bek, Taliban’ın başörtüsü takma ve yanında erkek olmadan dışarı çıkmamayı dayattığı kadınları zorla eve kapatmaya çalıştığını söyledi. Bu barbarlığın sorumlusunun emperyalist çıkarları doğrultusunda yıllarca ülkeyi işgal altında tutan ABD olduğunu dile getiren Bek şöyle konuştu:

Emperyalist çıkarlar uğruna Taliban’a para, silah, eğitim desteği veren devletler bu katliamın sorumlusudur. Afganistan’da istikrarın sağlanması gibi bahanelerle cihatçı terör örgütünü meşru gösterenler de suç ortağıdır. Ülkemizde de dinci gericiliği yükselten AKP-MHP iktidarı Taliban’ı meşru gösteren açıklamalarla emperyalist suç ortaklığına devam etmektedir. Benzer zihniyetin ürünü olan bu açıklamalar dünyanın en büyük terör örgütü olan erkekliğin ittifakıdır. Afganistan’daki Taliban terör örgütünün yönetiminin devletler tarafından tanınması kabul edilemez. Türkiye, derhal Afganistan’daki askerlerini geri çağırmalı, savaş kışkırtıcı, yayılmacı emellerinden vazgeçmeli ve NATO’dan çıkmalıdır. Afganistan’dan ülkemize göç eden kadın ve LGBTİ+lar için İstanbul Sözleşmesi’nin gerekleri yerine getirilmelidir.”

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), “Afgan kadınlarla dayanışma yollarını konuşuyoruz” başlıklı online panel gerçekleştirdi. Panele, Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Dr. Zakira Hekmat ve kadın hakları aktivisti Abha Bhaiya katıldı.

Van Kadın Platformu, Afgan kadınlarıyla dayanışma vurgusuyla yazılı açıklama yaptı. Taliban’ın yönetiminde kadınları zor günlerin beklediği belirtilen açıklamada, kadın kazanımlarının tehlikede olduğuna işaret edildi. Özellikle Afganistan’daki kadınları ve kız çocuklarını etkileyecek bir insani krize göz yumulmaması gerektiği vurgulandı.