İçindekiler:

28 Mayıs 2021
Sayı: KB 2021/Özel-20

Haramiler düzeninden hesabı emekçiler soracak!
Peker’in “kutsal devleti” ve pislik düzeni
İktidarın Gezi ve Kobanê hesaplaşması
Bekçi terörü tırmanıyor
Gerçekler er ya da geç topluma ulaşır!
AKP’nin kriz ve pandemi reçetesi zam
Haziran Direnişi ruhuyla mücadeleye!
Uzun çalışma süreleri işçinin ömründen çalıyor
Sinbo ve SML Etiket direnişleri 4. ayında
Tarihsel TKP’nin Kadrocu inkârı / 2 - H. Fırat
Bielefeld’de “Özgür Filistin” eylemi
İsrail saldırısının ardından…
İklim değişikliği ve “yeşil kapitalizm”
Dünyadan grev ve eylemler
BİR-KAR’dan dayanışma çağrıları
Ticarileşen eğitimde fırsat eşitsizliği büyüyor
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Bekçi terörü tırmanıyor

 

AKP-MHP iktidarı ekonomik kriz ve pandemiyi yönetemiyor. Yaşam ve çalışma koşulları ağırlaşan işçi ve emekçilerin, geleceksizliğe ve işsizliğe mahkum edilen gençliğin öfkesi büyüyor. Olası bir toplumsal hareketlilikten ölesiye korkan iktidar ise ayakta kalmak adına saldırganlığını artırıyor. Her türlü hak arama mücadelesine tüm baskı ve zor aygıtları ile saldırarak çürüyen rejimi korumaya çalışıyor.

Çürümüş ve kokuşmuş düzeni korumak için gerici-faşist iktidarın yapabildiği tek şey şiddet aygıtlarını tahkim etmektir. Bunun bir ayağı olan bekçileri her geçen gün daha fazla yetkiyle donatıyor. Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi ile birlikte bekçilere silah kullanma yetkisinin yanı sıra kimlik sorma, üst arama, araçların görünmeyen bölümlerini açma, kişileri alıkoyma ve polise teslim etme, eylemlere saldırma gibi keyfi pek çok hak tanındı. Polislerin taşeronu ve ihbarcılığını yapan bekçilerin sayısı ise 28 bini geçti.

Yetkileri artırılan bekçiler mahallelerde terör estiriyor. Son bir ayda yaşananlardan bazıları şunlar:

- 9 Mayıs: Bursa’da Murat Çağlayan isimli kişi, “maske takmadığı” gerekçesiyle bekçiler tarafından darp edildi. Evinin önündeyken saldırıya uğrayan Çağlayan suç duyurusunda bulundu.

- 13 Mayıs: İstanbul’un Fatih ilçesinde bekçiler, gözaltına aldıkları bir kişiye şiddet uyguladı ve tepki gösterenlere hakaret etti.

Batman’da 15 yaşında bir çocuk bekçiler tarafından darp edildi. “Görevli memura mukavemet”ten işlem yapılan V.S.ye, bekçi ve polislerce darp edildiği görüntülenmiş olmasına rağmen, “adli muayene” için götürüldüğü Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “sağlam raporu” verildi. V.S., serbest bırakıldıktan sonra ailesi tarafından özel bir hastaneye götürüldü. Özel hastanede muayene edilen V.S.’ye darp raporu verildi.

- 14 Mayıs: Batman’ın Cudi Mahallesi’nde bulunan Salih Özdemir Parkı’nda akşam saatlerinde bir grup polis ve bekçi, korona virüsü tedbirleri kapsamında getirilen sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal ettiğini öne sürdükleri 15 yaşlarındaki bir çocuğu yere yatırarak şiddet uyguladı. Polis ve bekçilerin şiddeti, yurttaşlar tarafından cep telefonuyla kaydedildi. Darp edilerek gözaltına alınan çocuğun daha sonra Batman Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü öğrenildi.

- 16 Mayıs: Beşiktaş taraftarının yaptığı şampiyonluk kutlamasına polis ve bekçiler saldırı. Bekçiler Eyüpsultan’da havaya ateş açtı, Beşiktaş’ta ise iki genci darp ettiler.

- 18 Mayıs: Siirt’in Şirvan ilçesinde bir fırında çalışan iki kardeş ile fırında bulunan bir kişi bekçilerin şiddetine maruz kaldı. Fırını kapatmadığı gerekçesi ise darp edilen fırıncılar adliyeye suç duyurusunda bulundular.

- 19 Mayıs: Iğdır merkeze bağlı Söğütlü Mahallesi’nde biri çocuk 4 kişi pandemi kısıtlamasını ihlal ettikleri gerekçesi ile bekçi ve polis şiddetine uğradı. Çevre sakinlerinin uyarılarına da küfür ve hakaret ile cevap veren ve bu uyarıları dikkate almayan polis ve bekçiler çocuk yaştaki K.E ve E.S ye işkence yaptılar. Darp raporu alan ve 1 gece boyunca nezarethanede kalan çocukların gıda ve su ihtiyaçları da karşılanmadı.

AKP’nin bekçi ordusu

Yeni oluşturulan bekçi ordusu, eskilerdeki gibi mahallelerde düdük çalanlardan oluşmuyor. 2016 yılında Erdoğan’ın talimatıyla binlerce bekçi alımı yapıldı. Bekçiler KPSS ile değil, İçişleri Bakanlığı bünyesinde düzenlenen özel sınavla işe alınıyor. Eğitimleri ise Polis Akademisi tarafından yürütülüyor. Yazılı sınavın ardından sözlü sınav yapılıyor. Yani iktidar yedek ordusunu bizzat yandaşlarından seçiyor. Yirmi bini aşkın bekçi, silah kullanma yetkisine 41 günlük bir eğitim alarak sahip oldu.

İktidardan bekçi terörüne tam destek

Son dönemde henüz kanun teklifi yasallaşmadan yetkilerini kullanmaya başlayan ve terör estiren bekçilere iktidarın tüm sözcüleri tam destek veriyorlar. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, kolluk personelinin özel hayatının gizliliği ve kişisel verilerinin ihlali bahanesiyle yayınladığı, kamusal olaylarda “ses ve görüntü kaydı alınmasının engellemesi hakkındaki genelge”nin amaçlarından biri de bekçi şiddetinin görüntülenmemesidir.

Mafyayla iç içe olduğu tescillenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 23 Eylül 2019’da yaptığı açıklamada, bekçi sayısının yeniden artırılmasını şu gerekçe ile açıkladı: “Tehdidin çeşitlenmesi karşısında kolluğun çeşitlenmesi anlayışımızın bir yansımasıdır.” “Çeşitlenen tehdit” konusunda ayrıntı vermeyen Soylu, “TÜİK’in araştırmalarında halkın yüzde 77,4’ü asayişten memnun” diyerek, bekçi sayısının kısa sürede 30 binin üzerine çıkacağının da “müjdesini” de verdi.

Soylu, TRT Haber’de katıldığı programda bekçilerin sokakta uyguladıkları şiddete yönelik soruya yanıt verirken, “Her meseleyi abartmaya çalışıyorlar” diyerek, gece sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerde suç sayısının düşmesini bekçilerin başarısı olarak gösterdi ve ilginç ifadeler kullandı. “Yarın, öbür gün 15 Temmuz gibi darbeyi 9’da değil de 3’te yaparlarsa 30 bin bekçi ayakta mı olur diyorlar” diyen Soylu, yasada “genel kolluk gücüne yardımcı’ olarak tanımlanan bekçileri “rejimin koruyucusu” olarak ilan etmekten çekinmedi. Soylu konuşmasının devamında, İstanbul Beşiktaş’ta taraftarların sevinci sırasında bekçinin havaya ateş açmasını da “kendisini savunmak” olarak yorumladı.

Sermaye iktidarı canla başla toplumsal kalkışmalara hazırlanıyor. Tüm hazırlık ve çabaları buna işaret ediyor. Yıllardır adım adım hayata geçirilen polis devleti uygulamalarıyla toplumun temel hak ve özgürlüklerini yok eden iktidar, toplumun büyük bir kısmının nefretini kazanmıştır. Toplumda biriken öfkenin er ya da geç patlaması kaçınılmazdır. Polis devleti uygulamalarını da baskı ve zorbalığı da parçalayıp etkisiz kılacak tutum, bu öfkeye örgütlü ve bilinçli bir ifade kazandırıp, devrimci mücadeleye kanalize etmektir.