İçindekiler:

26 Mart 2021
Sayı: KB 2021/Özel-12

Saldırganlığa karşı fiili-meşru direniş!
Kürt halkına karşı yoğunlaşan saldırganlık
Newrozlar saldırılara yanıt oldu
Kararname yok hükmündedir!
“İstanbul Sözleşmesi bizimdir!”
Ekonomik reform değil işçi sınıfına saldırı
“Birleşik, kitlesel, mücadeleci 1 Mayıs için”
Rejimin bekası ve derinleşen yoksulluk
Fabrikalarda direnişler ve mücadele sürüyor
Marx ve “yığınların tarihsel girişkenliği” - V. İ. Lenin
Komün’ün anısına - V. İ. Lenin
Vazgeçmiyoruz, aşağı bakmıyoruz!
Boğaziçi direnişi polis terörüne rağmen sürüyor
Üniversite Dayanışmaları buluştu
Batılı emperyalistler “endişeli”!
Mısır’la “normalleşme” çabaları
ABD-Türkiye ilişkileri: S-400 “diken”i
NATO 2030 stratejisi ve kapitalist dünyanın açmazları
Bir direniş manifestosudur Kızıldere!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Fabrikalarda direnişler ve
mücadele sürüyor

 

Sinbo’da direniş okulu

Sinbo fabrikasında Kod 29’un kaldırılması talebi ile direnen TOMİS üyesi Dilbent Türker’in direnişi 2 ayı geride bıraktı.

Direnişinin 61. gününde sefalet zammına karşı eylemde olan Hyundai işçilerini selamlayan Türker, işçilerin mücadelesini selamlayarak işçileri TOMİS’le mücadelelerini büyütmeye çağırdı.

Gün içinde direniş çadırında 20. Direniş Okulları “Emperyalizm, kriz ve kültürel yozlaşma” başlığı ile Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun sunumu ile gerçekleştirildi. BDSP temsilcisi sunumuna, kapitalizmin kriz dönemlerinin her zaman toplumsal yozlaşma ve çürümenin derinleştiği dönemler olduğunun altını çizerek başladı.

İşçi sınıfını denetim altında tutmak için sermaye iktidarının gericiliğe ve yozlaşmaya başvurduğunu belirten BDSP temsilcisi, Türk sermaye devletinin ve dümenindeki AKP-MHP rejiminin son dönemde kadınlara, gençlere, ilerici-muhalif kesime dönük artan saldırılarını örnek verdi. Yozlaşmanın önüne geçmenin önemine değinilen sunumda şunlar vurgulandı:

“Toplumsal yozlaşmanın sınıfsal ayağını oluşturan yozlaşmanın önüne geçmenin tek yolu işçilerin sınıf bilinci ve sınıf kimliği ile hareket etmesi. Krizin ekonomik faturası olduğu gibi sosyal, kültürel, ahlaki faturası da işçi sınıfına kesiliyor. Bireyciliğe, bencilliğe, yozlaşmaya karşı sınıf bilincini kuşanmalıyız. Bizi bu kötü çalışma koşullarına mahkûm eden bu sistemin gerçekliğini sınıf bilinci ile görmemiz gerekiyor.”

Ekim Devrimi’ne değinilen sunumda “Tarih açlığın, yozlaşmanın, çürümenin derinleştiği dönemlerde örgütlü işçi sınıfının neler kazandığını göstermiştir. Tüm yoz ilişkilerden arınmanın yollarını göstermiştir” denildi.

Sunumda son olarak Komünist Manifesto’nun burjuvalar ve proleterler başlıklı bölümüne atıfta bulunarak “burjuvazinin işçinin kişiliği ve özerkliğini yok ederek metaya dönüştürdüğü”nün altı çizildi. “Milyonların siyasal bilinç kazanarak ipotek altına alınmış kişiliğini ve özerkliğini burjuvaların elinden alması gerektiği” vurgulanan sunum sonrasında vardiya çıkışı işçilere sesleniş gerçekleştirildi.

SML direnişçileri AVM önünde

SML Etiket’te sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı fabrika önü direnişlerinde 50’li günlere ulaşan DEV TEKSTİL üyesi işçiler, sınıf dayanışmasını yükselterek mücadelelerini sürdürüyor. Diğer yandan fabrikadaki son gelişmelere dair açıklama yapan SML direnişçileri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin fabrikada sözde denetim yaptığını belirtti. Denetimi fabrikadaki arkadaşlarından öğrendiklerini ifade eden işçiler, müfettişlerin ne kendileriyle ne de DEV TEKSTİL ile görüştüğünü belirterek, “denetim” diye öne sürülen uygulamanın SML Etiket yönetimi ve bakanlık işbirliğiyle yürütülen aldatmaca olduğuna dikkat çekti.

İşçiler direnişlerinin 53. gününde ise SML’nin iş yaptığı hazırgiyim tekellerinden BERHSKA, H&M, MANGO, TOMMY VE ZARA gibi markaların bulunduğu Akasya AVM önündeydi. “Haksız işten çıkarılmamızın tek sorumlusu SML yönetimi değil” diyen SML direnişçileri, eylemlerini önümüzdeki süreçte mağazalara da taşıyacaklarını vurguladı.

Bel Karper’de direniş

Çorlu’da kurulu, Fransız sermayesi Bel Group’a bağlı Bel Karper fabrikasında Tekgıda-İş üyesi olan işçilerin 11’inin ücretsiz izne çıkarılması ve baş temsilcinin Kod-29’dan işten atılması sonrası başlayan direniş birinci ayını dolduruyor.

Ücretsiz izne çıkarılan işçilerin süresi Nisan başına uzatıldı. Direnişçi işçiler, ücretsiz izne gönderilirken “sadece 15 gün, sonra geri alacağız” denildiğini ancak bu konuda yalan söylediklerini de bu süreçte anladıklarını ifade etti.

Bel Karper kapitalistlerinin fabrikadan sendikayı çıkarma çabalarını direnişleriyle boşa düşüren işçilerin en büyük kazanımı içeride üyeliklerin artması oldu. Ayrıca içeride sendikanın meşruluğunun artması sonucu, içeride çalışan işçiler her gün sabah 7’de kurulan direniş çadırını ziyaret etmeden işe girmiyorlar ve Bel Karper yönetimine “hep beraberiz” mesajı veriyor.

Cem Bialetti ve Baldur grevleri

Kocaeli Başiskele’de bulunan ve mutfak eşyaları üreten Cem Bialetti fabrikasında toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü işçilerin grevi devam ediyor. Kapitalistlerin yüzde 12,32 oranında bir ücret zammı dayatmasına karşı 9 Mart’ta greve çıkan işçilerle geçtiğimiz hafta dayanışma da büyüdü. DİSK’in örgütlü olduğu diğer fabrikalardan işçiler, grevci Baldur işçileri ve sendika yöneticilerinin yanı sıra emek güçleri, grevin 11. gününde işçilere ziyaret gerçekleştirdi.

Ayrıca Birleşik Metal-İş Gebze 2 Nolu Şube’nin örgütlü olduğu Baldur fabrikasında da işçiler grevlerinin 90’lı günlerine ulaştı. Sendika üyesi işçilerin işten atılmasının ardından başlayan direniş sürecinde, polis saldırılarına ve gözaltılara rağmen TİS kapsamında da greve çıkan işçiler “Biz bu yoldan dönmeyiz” diyerek mücadelelerini sürdürüyor.

Bakırköy Belediyesi işçileri TİS için eylemde

Bakırköy Belediyesi’nde DİSK’e bağlı Genel-İş İstanbul Avrupa Yakası 2 Nolu Şube üyesi işçiler, geçtiğimiz hafta da, toplu iş sözleşmesi (TİS) hakları için eylemlerini sürdürdü. Sinbo ve SML direnişçilerinin de eylemlerine destek verdiği işçiler, 23 ve 25 Mart’ta Özgürlük Meydanı’nda açıklama yaparak belediye binasına yürüdü.

12 Şubat’tan bu yana eylemlerini sürdüren işçiler, CHP’li Bakırköy Belediyesi’nde sendika olarak yetki aldıklarını fakat belediye yönetiminin bu yetkiye itiraz ederek TİS sürecinin başlamasına fiilen engel olmasını protesto ediyor. Ayrıca belediye yönetiminin  “esnek çalışma” ve “kısa çalışma ödeneği” gibi saldırılar gerçekleştirdiğine de dikkat çeken işçiler “Bu emek düşmanlığını asla unutmayacağız” diyerek mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.

PTT’de direnişle dayanışma

İstanbul İSİG Meclisi ve bileşenleri olan sendikalar 23 Mart günü, direnişlerinin 86. Gününde olan PTT işçilerini ziyaret etti.

Sirkeci PTT önünde “İşçi sınıfına yönelik saldırılara ve Kod-29’a karşı mücadele” şiarıyla direnen işçilere yapılan ziyarete katılan kurumlar arasında DEV TEKSTİL, Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, Enerji Sen, Dev Turizm-İş, DGD SEN, İşçi Temsilciler Konseyi, Emeğin Gücü yer aldı. HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da ziyarete katılarak işçilere destek verdi. Direniş yerine giderken yapılan yürüyüşte “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Direne direne kazanacağız!”,”Kurtulu yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı.

 

 

 

 

 

Hyundai işçileri sefalet zammına karşı eylemde

 

Kocaeli Alikahya’da bulunan Hyundai fabrikasında işçiler patronun 2021 yılı verdiği zam oranına karşı eylem yaptı. Eski işçiler için %14, yeni işçiler için %10 olarak açıklanan sefalet zammına karşı iki gündür vardiya çıkışlarında servislere binmeyerek tepkilerini gösteren işçiler “artık yeter” dedi.

26 Mart Cuma günü vardiyadan çıkan Hyundai işçileri servis araçlarına binmeyerek Alikahya köprüsüne kadar yürümek istedi. Polisin engellemesi ile karşılaşan işçiler servis alanından fabrika kapısına alkışlarla yürüyüş gerçekleştirdi.

“Hyundai şaşırma sabrımızı taşırma!” ve “İşçiyiz haklıyız hakkımızı alırız!” sloganları atılarak fabrika girişini kapatan işçiler, polisin “Bir an önce burayı açın” demesine tepki gösterdi. Patrondan bir açıklama beklediklerini söyleyen işçiler bekleyişlerini sürdürdü.

Günün ilerleyen saatlerinde işçilerin oluşturduğu heyetle sermayedarlar arasında görüşme yapıldı. Sermayedarların işçilerin talebini kabul etmediği ifade edilirken, işçiler servise binmemek, yemeğe gitmemek gibi eylemlerle fabrikadaki protestolarına devam etti.

MİB’den açıklama

Hyundai işçisine seslenen bir açıklama yapan Metal İşçileri Birliği (MİB) “Geri dönüş yok” vurgusu yaptı. “Hyundai işçilerini korkutmaya, ekmeği ile, işsizlik ile tehdit etmeye çalışacaklar. Yaptıklarınız yasal değil diyecekler. Bu şekilde de sizleri bu sefalet ücretine mahkûm etmeyi deneyecekler. Hayır arkadaşlar, yaptıklarınız meşrudur. Hyundai işçisi haklıdır” denilen açıklamada; Hyundai sermayedarlarının pandemi sürecinde kârlarını katladığı, devletten milyarlarca liralık teşvikler aldığı, maaşları bile İşsizlik Fonu’ndan yani işçilerin kendi cebinden ödediği ama “bir çivi bile çakmadığı” belirtildi.

“Servetlerini büyüttükçe büyüttüler. Ama Hyundai işçileri aldıkları ücretlerle, çalışma ve yaşam koşullarında bir gram iyileşme görmedi” ifadeleriyle haksızlığa dikkat çekilen açıklamada “Hyundai’nin yaptığı ise dolandırıcılıktır, emek hırsızlığıdır” denildi. MİB’in işçilerin her zaman yanında olduğu vurgulanan açıklamada, Hyundai işçisine şu çağrı yapıldı: Sizler birlik olmaya ve birliğinizi bölüm-fabrika komiteleri ile büyütmeye devam ettikçe, hiçbir Hyundai işçisine bir şey yapamazlar. İstediklerimizi söke söke alırız. Ama patronun oyunlarına kanarsanız, bireysel kurtuluşun peşine düşerseniz Hyundai yönetimi hepinizi teker teker avlar. Buna izin vermeyelim!

 

 

 

 

 

“3. Havalimanı işçileri
mistik tülü kaldırdı”

 

Üçüncü havalimanı işçilerinin direnişini tüm yönleriyle ele alan “3. Havalimanı İşçileri Mistik Tülü Kaldırdı”* kitabını okuduktan sonra bir tanıtma yazısı yazmak istedim. Üçüncü havalimanı, otobanlar, Kanal İstanbul, köprüler, “mega” projeler vb. inşaatlar yandaş sermayenin palazlanmasının kaynağını oluşturdular. Mega soygun ve mega yıkım çalışanlar ve ülke açısından olağan hale getirildi. Ekolojik denge yok edildi.

Üçüncü havalimanı için seçilen bölgenin jeolojik yapısının uygun olmayışı ilerde sorunlara yol açacaktı. Havalimanın yapılacağı yer bölgeden geçen göçmen kuşların yolu üzerindeydi. Rüzgar ve sisin uçuş emniyetini sorunlu hale getirmesi kaçınılmazdı. Havalimanı nedeniyle tarım alanları yok edilecekti. Bu, tarımla yaşamını sürdüren emekçilerin ekonomik ve sosyal yıkımı demekti. Üçüncü havalimanı projesinin kesinleşmesinin ardından emekçi köylülerin kredi muslukları bankalar tarafından kesildi. Ve en önemlisi de havalimanı inşaatında çalışan binlerce işçi için, inşaat sahası kölece çalışma ve ölüm sahasıydı. Kitapta tüm bu sorunlar bilimsel bir bakışla ele alınıyor. Üçüncü havalimanı projesi gerçeği, inşaatı süreciyle birlikte ortaya konuluyor.

Kitapta, iş ve işçi güvenliğinin olmaması, uzun çalışma saatleri vb. nedenlerle ortaya çıkan karanlık tablonun üstündeki tül kaldırılıyor. Mistik tülü kaldıran inşaat işçilerinin mücadelesi tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. İşçilerin anlatımlarıyla güçlendirilen kitapta, sağlıksız koşullarda barınma, yemek, ulaşım sorunları yaşayan binlerce işçinin çekilmez hale gelen yaşam koşullarına isyanı ve militan mücadelesi tüm yönleriyle ele alınıyor. İş cinayetlerinin, mobbingin, düşük ücretin kıskacındaki işçilerin 2018 Eylül’ünde yaşanan servis kazasının ardından ortaya çıkan büyük tepkisi ortaya konuluyor.

Kitap devlet ve kapitalistlerin organik bir bütünlük içinde hareket ettiklerine dair önemli olaylara yer veriyor. İnşaat tekellerinin çıkarları için mesai yapan devletlilerin, işçilere yönelik terörü, gözaltı ve tutuklama saldırıları kitapta tüm ayrıntılarıyla işleniyor.

Bilindiği gibi üçüncü havalimanı inşaatında çalışan binlerce işçide biriken öfke patlamaya dönüştü ve işçiler kitlesel bir şekilde ayağa kalktılar. Fiilen iş durdurdular. Grev silahını kullandılar. Bu başkaldırı aynı zamanda özelde inşaat işçileri arasında, genelde işçi sınıfı saflarında heyecan yarattı. Eylem, işçinin sesi ve çığlığı oldu. İşçiler meşru ve haklı taleplerine sahip çıktılar ve fiili grevleriyle taleplerinin kabul edilmesini sağladılar. Bu direnişleriyle inşaat işçileri hem kendi tarihlerine hem de işçi sınıfının mücadele tarihine adlarını yazdırdılar.

Üçüncü havalimanı direnişi bürokratik sendikacılığın çürümüşlüğüne de ışık tuttu. İnşaat sektörünün tek yetkili sendikası konumunda olan Yol-İş’in başına çöreklenmiş ihanet şebekesi direnişi görmedi, duymadı, suskunluk fesadıyla geçiştirdi. Yeniyi temsil eden DİSK Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, İYİSEN sendikaları direnişin başından itibaren işçilerle birlikte şantiyedeydiler. Tüm eylemliliklerin parçasıydılar. Sermaye ve onun düzeni cephesini şaşkınlığa uğratacak denli hızlı gelişen militan direniş nedeniyle, yeniyi temsil eden sendika yöneticileri de tutuklama teröründen paylarını aldılar.

İşçiler isyanı sebepsiz patlamadı. Aylardır ücretlerini alamamışlardı. Gayri insani çalışma koşulları nedeniyle canlarını kaybettiler. İGA ve devlet tarafından uygulanan Cumhuriyet Bayramı’na iş yetiştirme baskısı işçileri ölüme sürükledi. Bütün bunlara rağmen yandaş medya bilinmeyen güçlerin işçileri provokasyona getirdiğini ve olayların dış güçlerin oyunu olduğunu yazdı. İşçilerin isyanının daha da büyüyeceğinden korkan sinsi iktidar, işkence ve tutuklamaların çapını büyüttü. Bakanlık ve valilik üçüncü havalimanı baronlarının yanında yer aldı. İşçilerin sesini duymayan AKP iktidarı işçilere yönelik tehditleri ayyuka çıkardı. Kitap aynı zamanda bu yalın gerçekleri belgeleriyle gün yüzüne çıkarıyor.

İşçi sınıfı hakları ve geleceği için mücadele ederek kazanabilir. Kitabın verdiği en önemli mesaj budur. Kayseri’de de işçi sınıfı direnip kazanmanın farkına varıyor. Develi maden işçilerinin mücadelesi ve kazanımları, Ladin Mobilya işçileri, Dener Makina işçilerinin sendikalaşma çabaları gibi, SML Tekstil ve Sinbo, Kadıköy Belediyesi, PTT, Kayı İnşaat, Yemek Sepeti vb. mevzilerdeki işçilerin direnişleri de tüm emekçilere yol gösteriyor. Ancak ve ancak mücadele eden, birleşen işçiler kazanırlar.

Kayseri’den öncü bir işçi

* 3. Havalimanı İşçileri Mistik Tülü Kaldırdı, Ayrıntı Yayınları