8 Kasım 2019
Sayı: KB 2019/41

Saray rejimi Trump’ın önünde diz çöküyor
IŞİD’i yaratanların “teröre karşı savaş” demagojileri
Vergiler üzerinden yasal soygun
Burjuva medyada kuyunun dibi
Metal İşçileri Birliği mücadeleye çağırıyor!
İkramiye ve sosyal hakların maaşlardan ayrılması talebi üzerine
MİB MYK Kasım ayı toplantısı sonuçları
Birleşik Metal-İş Gebze Şube Genel Kurulu üzerine
Sermaye sınıfı daha ağır kölelik koşullarına niyetli
Devrimci taktiğin sorunları / 1 - H. Fırat
Emperyalist işgal ve Suriye’nin geleceği
Halk isyanları çıkışın yolunu da açacaktır
Lübnan’da devrim şiarları yankılanıyor
Basel’de Ekim Devrimi ve TKİP’nin yıldönümü etkinliği
Üniversitelerde neler oluyor?
Kadına yönelik şiddetin bir örneği: “Yeminli bakirelik”
Yılmadık, yılmayacağız!
Vallahi sevabına
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Vallahi sevabına

 

Suriye’de yaşanan olaylardan sonra birçok insan Avrupa’ya sığınmıştı. Bunlardan birkaçı Türkiye’ye de gelmişti. Hayırseverlik ve din kardeşliği ile yanıp tutuşan Türk patronlar yüzlerce Suriyeli çocuğa yardım etmişti (!)

Üzerlerinde ipek gömlek, boyunlarında ütülü kravat ve altlarında terzinin özenle diktiği kumaş pantolonla jilet gibi giyinmiş atölye sahibi üç arkadaş bir kafede oturmuş kahvelerini yudumluyordu. Lakin buna rağmen sadece yağlı suratları ve birbiriyle yarışır cinste büyüklükteki göbekleriyle uzaktan geçenlerin dikkatini çekebilirlerdi. Diyebilirler ki Fatih’in toplarının sergisi açılmış, toplar halka sergileniyor.

Bu şekilde tanıdığımız üç arkadaş, yoğun iş temposundan arta kalan zamanlarda buluşup sohbet ederlerdi. Çok çalıştıklarını düşündükleri bu üçlüden birisinin tekstil atölyesi, birisinin ayakkabı atölyesi ve diğerinin mobilya atölyesi vardı. Yine böyle bir buluşmada aralarında şu sohbet geçiyordu:

Mobilyacı – Demek siz de aynı sebepten işe aldınız?

Ayakkabıcı – Yaa! Öyle dostum. Almazsak bize yakışmazdı.

Tekstilci – Aynen aynen. Belki bilirsiniz Ertuğrul Bey’i. Kendisi pek hayırsever ve dini bütün insandır. Tabii sizin kadar olmasa da… Kendisi atölyesine birkaç tane Suriyeli çocuk almış. Ellerine ekmek vermiş. Hem de çocuklara iş öğretiyor. Hal böyleyken biz de aynı yardımı yapalım dedik. Bundan büyük sevap mı olur?

Ayakkabıcı – Sen ne diyorsun yav! Namaz kılma, oruç tutma ama onlara iş ver. Ahret vaktinde ağırlığının beş katı sevabı var.

Tekstilci – Tabii tabii. Böyle müşkül duruma düşmüş insanlara el uzatmak din iman borcudur. Ayrıca çok da iyi çalışıyorlar. Hem onlara fayda hem de bize fayda. Tabi yine de en önemlisi sevap.

Mobilyacı – Vallahi ben de çok duymuştum. Sizin anlattıklarınızı da dinleyince garanti etmiş oldum. Bir yerde yardım etmek, düşmüşü kaldırmak varsa ben hemen orada olurum arkadaş. Yatırım yapmak gerek. Yani ahrete yatırım yapmak tabi.

Ayakkabıcı – Vallahi Müslüman’ın Müslüman’dan başka dostu yoktur. Atölyede gözüme kestirdiğim iki işçinin yerine iki Suriyeli çocuk alıp biraz daha yardımım dokunsun istiyorum.

Tekstilci – Yahu gözüne kestirmeyi mestirmeyi boş geç. Aslında hepsini çıkarıp Suriyeli çocukları alacaksın. Bizim işçilere 1400 lira veriyorsun, yetmiyor diyor. Suriyeli evlatlarımıza, kardeşlerimize yarısını verdiğinde yüzünde güller açıyor. Ben az para verme peşinde değilim. Vallahi sevabına. Ama bu dünyada ne kadar çok insanın yüzünü güldürürsen o kadar çok yüzün güler.

Mobilyacı – Vallahi doğru söylüyorsun. Benim de niyetim o yönde. On üç on dört saat çalıştırsan da hiç ses etmez dediler. Neden? Çünkü değer biliyorlar birader. Ben de işi komple değer bilene vermek istiyorum.

Ayakkabıcı – Bak ben bu yönlü hiç düşünmemiştim. Hepsini çıkarıp yerlerine Suriyeli çocukları almak daha iyi fikirmiş. Yani sevabı bol olur manasında.

Tekstilci – Eee… Sen ne zaman alacaksın?

Mobilyacı – Ayarladığım bir genç var. O, bugün akşamüstü üç tane getirecekti. Onun bildiği bir mahalle varmış, hep Suriyeliymiş. Bu genç de pek hayırsever, mümin bir gençtir. İsterseniz sizin diğerleri için de ona danışalım.

Ayakkabıcı – Bence farklı farklı yerlerden alalım. Tanış oldukları zaman atölyede birlik olurlar. Bu bizim işimize gelmez. Yani sevabımız düşer anlamında diyorum.

Tekstilci – Kesinlikle sana katılıyorum. Ben farklı mahalleler biliyorum. İsterseniz üçümüz gidip bakalım, içlerinden seçelim. Yeni yeni Suriyeliler de gelecekmiş. Belki daha çok çalışanını buluruz. Yani daha çok yardım edebileceğimiz insanlar buluruz anlamında dedim.

Mobilyacı – O zaman elimizi çabuk tutalım da bir an önce gidelim. Ben daha yolun başındayım. Bir an önce sevaba girmek istiyorum.

Kemal Kaçamak

 

 

 

 

Valfsan’da direniş sürüyor

 

11 Ekim’de işten çıkarılan ve 24 Ekim’de Tuzla Serbest Bölge önünde bekleyişe geçen Valfsan işçileri nöbetlerini sürdürüyor. Dışarıda 10 işçinin bekleyişi devam ederken fabrika içinde de baskı ve mobbing artmış durumda. Öyle ki kapıda bekleyen arkadaşlarına selam veren işçiler insan kaynaklarına çağrılarak sorguya çekiliyor, işten atmayla tehdit ediliyor.

Baskı sadece çalışan işçilere yönelik değil, dışarıda bekleyişte olan işçilere de uygulanıyor. Bekleyişteki işçilerin oturmak için kullandıkları kasalara ve ısınmak için bulundurdukları tahta parçalarına Serbest Bölge güvenlikleri tarafından el konuldu.

Süreç ilerlerken Birleşik Metal-İş ise suskunluğunu koruyor. İşçilerin verdiği bilgilere göre 5 Kasım günü fabrikaya gelen Birleşik Metal-İş İstanbul Şubesi yöneticileri dışarıda süren bekleyişe destek vermediklerini açıkladı. Bunu üzerine işten atılan Valfsan işçileri 6 Kasım’da hem direniş üzerinde artan baskıları konuşmak hem de direnişin seyrine ilişkin bir yön belirlemek amacıyla şube yöneticileri ile görüşmeye gitti. Sendika şubesinde yaptıkları açıklamada “Sendika başkanlarıyla bir diyalog masasının oluşması, sıkıntıların giderilmesi adına bir görüşme gerçekleştirdik” diyen işçiler, içeriden işçi atılmasının engellenmesi, demokratik bir şekilde temsilcilik seçimlerine gidilmesi, atılan işçilerin geri dönmesi şeklindeki taleplerini tekrar sıraladı.




Maltepe Belediyesi’nde direniş sona erdi

 

İstanbul Maltepe Belediyesi’nde atılan işçilerin işe geri alınması ve toplu iş sözleşmesi (TİS) maddelerinin uygulanması talebiyle devam eden direniş sona erdi.

Maltepe Aydınevler şantiyesinde devam eden direnişte, Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 2 Nolu Şube ile belediye arasında yapılan görüşmelerde anlaşmaya varıldı. Direnişlerini sona erdiren işçiler 2 Kasım’da işbaşı yaptı.