8 Kasım 2019
Sayı: KB 2019/41

Saray rejimi Trump’ın önünde diz çöküyor
IŞİD’i yaratanların “teröre karşı savaş” demagojileri
Vergiler üzerinden yasal soygun
Burjuva medyada kuyunun dibi
Metal İşçileri Birliği mücadeleye çağırıyor!
İkramiye ve sosyal hakların maaşlardan ayrılması talebi üzerine
MİB MYK Kasım ayı toplantısı sonuçları
Birleşik Metal-İş Gebze Şube Genel Kurulu üzerine
Sermaye sınıfı daha ağır kölelik koşullarına niyetli
Devrimci taktiğin sorunları / 1 - H. Fırat
Emperyalist işgal ve Suriye’nin geleceği
Halk isyanları çıkışın yolunu da açacaktır
Lübnan’da devrim şiarları yankılanıyor
Basel’de Ekim Devrimi ve TKİP’nin yıldönümü etkinliği
Üniversitelerde neler oluyor?
Kadına yönelik şiddetin bir örneği: “Yeminli bakirelik”
Yılmadık, yılmayacağız!
Vallahi sevabına
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yılmadık, yılmayacağız!

 

Selam olsun tüm işçi-emekçi dostlarımıza, selam olsun tüm yoldaşlarımıza!

4 Ekim’de, Tekirdağ’da işçi-emekçilere ve emek savunucusu arkadaşlarımıza yapılan hukuksuz gözaltılar ve tutuklamalar beni ve bizleri yıldıramayacak.

Arkadaşlarımızın tek suçu emekçinin, işçinin daha rahat çalışma ve yaşam şartlarına kavuşması için faaliyet yürütmek ve mücadele etmektir. Onlar ücret eşitsizliğine, sağlıksız çalışma şartlarına karşı çıkmış, sosyal haklarımızı talep etmişlerdir. İşçi ve emekçilerin sorunlarına, sıkıntılarına duyarlı olmuşlardır. Arkadaşlarımız kadın cinayetlerine, tacizlere, hukuksuzluğa, adaletsizliğe sessiz kalmamış, geleceğimiz ve yarınlarımız için örgütlü bir mücadele vermişlerdir.

4 Ekim’de sabaha karşı ve sabahın ilk ışıklarıyla Çorlu, Çerkezköy ve İstanbul’da toplam 21 arkadaşımız, birçoğu ailelerinin gözü önünde hukuksuz uygulamalarla kelepçeli şekilde gözaltına alınmıştır. Ortada bir delil, bir suç unsuru olmamasına rağmen, günlerce keyfi ve hukuksuz uygulamalarla Tekirdağ Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutulmuşlardır. Gözaltı süreleri keyfi bir şekilde uzatılmıştır.

Gelinen süreçte birçok arkadaşımız, adli kontrol şartı ile özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Tüm adaletsizliğe, hukuksuzluğa rağmen dışarıya çıkanlara sevinmiş olup, hala içeride olan arkadaşlarımızın güzel haberlerini umutla ve sabırla bekliyoruz.

Tüm hukuksuzluğa, adaletsizliğe, yıldırma politikalarına, baskılara rağmen yılmayacağız. Korkmadık korkmayacağız. Tüm baskılara rağmen örgütlü mücadelede ısrar edeceğiz. Sendikalaşmanın, işçi örgütlenmelerinin, hak aramanın, adalet istememizin suç olduğu bugünlerde tüm baskılara rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz. Doğru bildiklerimizden hiç şaşmadan, büyük bir sabırla çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Krizlerin, yolsuzlukların, çıkar savaşlarının, yönetilemeyen ekonominin faturasını bizler ödemeyeceğiz. Emin olun, işçi kazanacak, emek kazanacak, bu düzen böyle gitmeyecek. Bize sabredin dediler sabretmeyeceğiz, susun dediler susmayacağız. Boyun eğin, diz çökün dediler, eğilmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Korkutacaklar, korkmayacağız!

Bu süreçte birçok sendikanın işçilerden yana değil de patronlar için çalıştığını düşünürsek, arkadaşlarımızın gözaltı ve tutukluluk süreleri içinde maddi-manevi desteklerini esirgemedikleri, arkadaşlarımızın yanlarında oldukları için DEVRİMCİ TEKSTİL İŞÇİLERİ SENDİKASI’na ve tüm yoldaşlarımıza teşekkür ederim.

İşçiyiz, emekçiyiz, haklıyız! Yaşasın işçi ve emekçilerin kardeşliği!

Selam olsun tüm YOLDAŞLARIMIZA...

Trakya’dan bir tekstil işçisi

 

 

 

 

Bir başucu kitabı: Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması

 

Emperyalist-kapitalizmin halklara yönelik baskı, sömürü ve savaş politikalarını azgınca uyguladığı günümüz dünyasında, bu politikaların sınıfsal mantığını kavramak can alıcı bir önem arz ediyor.

Kapitalizmin emperyalist aşamaya yükselişini sermayenin hareket dinamiklerinden örnekli açıklamalarla ortaya koyan Lenin, “Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı eserinde, halkları boyunduruğu altına alan emperyalizmin sınıfsal tahlilini gözler önüne seriyor. Eser, emperyalist politikalara bir yorum ve müdahale ihtiyacı duyan biz işçi-emekçilere ve gençliğe bir rehber olmasıyla güncelliğini koruyor.

Ünlü eserinde Lenin, sanayi devrimi sonrasında kapitalizmin ulaştığı sermaye yoğunlaşmasının, birbirinden farklı yüksek sermayeli şirketlerin serbest rekabet halinden birleşmeye (tekelleşmeye) yönelimini örneklerle anlatır ve bu tekellerin uluslararası banka sermayeleri ile birleşerek mali-sermayeyi ya da bir diğer adıyla mali-oligarşiyi yarattığına dikkat çeker.

Lenin, banka sermayesi ile birleşmesinin bir sonucu olarak, uluslararası ölçüde küçük ve orta çaplı şirketleri kendine bağımlı kılan mali-sermayenin ulaştığı bu muazzam büyümenin, dünya halklarına bela olmak pahasına ancak yeni kaynak arayışları ve yeni savaşlarla mümkün olduğunun altını çizer. Kapitalizmin ulaştığı bu aşama ile artık emperyalist karakterinin açığa çıktığına vurgu yapar.

Eserde, mali-sermaye elinde yoğunlaşan ve irili-ufaklı patronları kendine bağlayan ilişkiler ağının kapitalist temsilcilerinin bu somut gerçek karşısında emperyalizme övgüler dizmesine ve bu tutumun burjuva reformist ve şovenist politikalarla işçi sınıfı içerisinde yer bulmasına da değinilir.

***

Günümüz emperyalist nüfuz mücadelelerinin kızıştığı Ortadoğu’da, Türkiye’nin de aktif rol aldığı emperyalist işgal politikaları hüküm sürüyor. Kürt ve Arap halklarının canları pahasına girişilen bu politikalar, kapitalizmin dünya halklarına sömürü ve zulmü reva gören emperyalist kimliğine sınıfsal açıdan bakma zorunluluğunu bize bir kez daha gösteriyor.

Emperyalist politikaların çöktüğü ve her gün yeniden revize edildiği dünya tablosunda, harabeye çevrilen Suriye’de veya Azerbeycan, Irak, Lübnan ve Şili gibi birçok ülkede gerçekleşen sosyal çalkantıların gölgesinde yeni ve kirli politikalar üretilmeye çalışıldığına hepimiz şahit oluyoruz. Bu politikalarla karşı karşıya kalan işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluşu ne dinsel-mezhepsel-etnik kimlik siyasetiyle ne de burjuva siyasal düzenin göstermelik reform paketleriyle mümkündür.

Çürüyerek emekçilerin sırtında kirli bir kambura dönüşen ve halkları birbirine boğazlatan emperyalizme karşı mücadele ancak onu doğru anlamak ile mümkündür. Kendi sefil yaşamları için milyonlarca işçinin ve emekçi halkın başına musallat olan emperyalizme karşı doğru bir perspektifle mücadele edebilmek için, Lenin’in emperyalizmi etraflıca çözümlediği, “Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” eserini başucunda bulundurmak ve döne döne incelemek, her devrimci için temel bir sorumluluktur.

Kocaeli’den bir Kızıl Bayrak okuru