2 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/41

Ekim Devrimi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!
Ortadoğu, Kürt sorunu ve “çözüm masası”na çağrı
Gerici-faşist koalisyondaki çatlak ve reformist sol
Saray rejimi din istismarında ölçü tanımıyor!
Kıdem tazminatını gasp etme planı devrede
Kriz içinde debelenen düzene karşı fabrika örgütlenmelerinde birleşelim!
Hidromek’te “arabulucu” oyunu
Türkiye’den Filistin’e iş sağlığı ve güvenliği eğitimi(!)
KESK yöneticileri şiddete son vermelidir!
İşçilerin kaleminden ekonomik kriz
Ekim Devrimi üzerine - V. İ. Lenin
“Gerçek insan” Karadayı!
“Amerikan rüyası”na yürümek ya da kabustan kaçmak
Savaşın acı sahneleri
Dörtlü Zirve gerçekleşti, sorunlar devam ediyor
İdlib’de kimyasal provokasyon hazırlığı
Almanya-Hessen’de eyalet seçimleri
Frankfurt’ta ‘Marksizm ve işçi sınıfı’ konulu seminer
Greif işgalini yargılayanların karşısında, grev hakkını kullanan Greif işçilerinin yanındayız!
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için YÖK’e ve YÖK düzenine karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Greif işgalini yargılayanların karşısında, grev hakkını kullanan Greif işçilerinin yanındayız!

 

Ücretli köleliğe, düşük ücretlere, 44 taşerona karşı greve çıkan, fabrikalarını işgal eden Greif işçilerine dört yıl sonra devlet tarafından dava açıldı. 191 işçiye...

İşçiler, adım adım örgütlenerek başlattıkları mücadelenin sözleşme aşamasında, patronun uzlaşmaz tutumuna 10 Şubat 2014’te üretimi durdurarak yanıt verdiler. 10 Şubat’ta başlayan fabrika işgali 10 Nisan’da polisin saldırısına kadar sürdü. Fabrikanın örgütlenme sürecinde, grevde, işgalde, sonrasında sendikada süren direnişte kadın işçiler mücadeleyi hep daha da güçlendirenlerdi. Özellikle işgal süreci ile birlikte hızlıca bilinçlenen kadın işçiler, kendi sorunları etrafında da örgütlenerek direnişin önemli örneklerini ve deneyimlerini yarattılar.

Greif davası yargılanamaz!

Greif davası; sözleşme hakkına sahip çıkmaktır!

Greif davası; söz-yetki-karar hakkının işçilerde olmasıdır!

Greif davası; sendikal bürokrasiye karşı mücadele demektir!

Greif davası; düzenin yasalarına takılmamak, fiili-meşru mücadele çizgisi ile hareket etmek demektir!

Greif davası; sermayeye ve taşeron köleliğine karşı bayrak kaldırmaktır!

Greif davası; kadın işçilerin örgütlü daha güçlü, kendi örgütlülüğü ile daha özgüvenli, direnişle özgür olduğunun gösterilmesidir!

Kadın işçiler, örgütlenme sürecinde yeterince aktif olamasalar da işgal ile birlikte onlar için zorluk alanları olan engeller daha hızlı geride kalmaya başladı. İşgal komitesi başta olmak üzere komisyonlarda yer aldılar, böylece işgalin tüm süreçlerine hakim oldular. Emekçi Kadın Komisyonu’nu kurdular. Bu komisyon ile örgütlülük düzeyleri arttı. Kadın işçilerin gündemlerini panellerle, etkinliklerle gündemleştirdiler. Kısacası Greif işgal fabrikasında kadın işçilerin direniş içerisinde bilinçlenmede, örgütlenmede ne kadar hızlı yol alabildiklerini gördük. Süreçlerin öznesi olarak davrandıklarında kendi yaşamlarına, haklarına, geleceklerine dair karar veren, önlerindeki setleri deviren güçlerini fark etmelerini sağladılar. 44 taşeronun tetikçileri işçilerin üzerine saldırdığında en önde kadın işçiler dikildi. Boğaz Köprüsü’nü keserek seslerini duyurmak için eylem yapan da kadın işçilerdi. Direnişin her boyutunda güç katan kadın işçiler, yıllardır çalıştıkları fabrikada erkek işçilerle oluşturamadıkları kardeşleşmeyi, omuz omuza davranmayı başardılar.

Greif işgali ve direnişine yaşandıktan dört yıl sonra dava açılması bir tesadüf değil. OHAL ile işçinin üzerinden silindir gibi geçmeye çalışan, grevleri yasaklayan, işçi haklarını hiç eden, çalışma koşulları iyileşsin diyen üçüncü havalimanı işçilerini tutuklayan sermaye devletinin özel bir hedef tercihidir bu dava. İşçilerin huzursuzluğunun arttığı, tepkinin biriktiği böylesi bir dönemde oluşabilecek bir patlamadan önce işçilere verilmeye çalışılan bir gözdağıdır.

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları olarak nasıl ki Greif fabrikasının işgal döneminden başlayarak aktif bir şekilde Greif’in kadın işçilerinin yanında olduysak, işgal ve direniş sürecinde kadın işçilerin örgütlü gücünü ortaya çıkartmak için dava sürecinde de sermaye devletinin karşısında işçilerin yanındayız!

Tüm işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri grev hakkını ve Greif işçilerinin mücadelesini sahiplenmeye; 12 Kasım Pazartesi, saat 09.30’da Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde olmaya çağırıyoruz!

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları

 

 

 

 

 

Kadınlara reva görülen: Geçici çalışma, aile ve ev işleri

 

Sermaye düzeninin, kadınları geçici işçi olarak kullandığı, ev ve aile işlerini sırtına yüklediği, BETAM’ın ‘Hangi kadınlar işgücü piyasasından çıkıyor’ başlıklı araştırmasıyla bir kez daha ortaya serildi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Anketi 2016 yılı verileri kullanılarak hazırlanan araştırmaya göre, bir işte çalışıp daha sonra ayrılan kadınların çalışmayı sürdürenlere göre daha yaşlı, daha az eğitimli, daha çok çocuk sahibi olduğunun görüldüğü ifade edildi. Kadınların daha çok vasıfsız işlerde çalıştığı belirtilerek, işten ayrılan her 10 kadından 3’ünün ailedeki bakım işleri nedeniyle işten ayrıldığı söylendi.

2017 yılı itibariyle 15 yaş üstü kadınların yalnızca yüzde 33,6’sının çalıştığı ve bunların yarıdan fazlasının daha önce bir yerde çalışıp ayrıldığı belirtilen araştırmada “Bu durum kadınların işgücü piyasasına girişten ziyade işgücü piyasasında kalma ile ilgili sorunlar yaşadıklarına işaret etmektedir” denildi.

Öğrencilik, emeklilik veya engellilik gibi nedenler dışında çalışmayan 15-44 yaş arasındaki kadınların yüzde 61,8’inin “ev kadını” olduğu için, yüzde 20’sinin ailevi veya kişisel nedenlerle işgücüne dahil olmadığı belirtilen araştırmada 2016 yılında kadınların işgücüne katılımının yüzde 40,5 olduğu, üniversite mezunu kadınlarda ise bu oranın yüzde 75,6 olduğu aktarıldı. Daha önce çalışıp şu an çalışmayan kadınların yüzde 86,4’ünün evli olduğu belirtilerek “Bu durum evlilikle birlikte gelen hane içi üretimin kadının sorumluluğu olarak görülmesinin işgücündeki kalmayı zorlaştırdığına işaret etmektedir” denildi.

İşten ayrılan kadınların yüzde 34,6’sının en son yaptığı işin, “nitelik gerektirmeyen iş” sınıfında olduğu ifade edilen araştırmada “geçici işlerinin bitmesi nedeni ile işten ayrılanlar”ın payının yüzde 36,9 olduğu dikkat çekti.

Eşinin isteği üzerine/evlilik nedeniyle işten ayrılanların oranının yüzde 14,9, ailedeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere bakmak için ayrılanların oranının yüzde 13 olduğu kaydedildi.

 

 

 

 

Küçükçekmece’de 25 Kasım ve kriz forumu

 

Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu, düzenli olarak yaptığı kahvaltılı forumlardan birini daha 29 Ekim’de gerçekleştirdi. Sabah saatlerinde hep birlikte yapılan kahvaltının ardından forum başlarken bir yandan da çocuklar seramik atölyesi ile yaratıcılıklarını ve el işlerini geliştirdiler.

Forumda kriz ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü ana başlıklar olarak öne çıktı. Krizin işçi-emekçi kadınlara yansımaları üzerinde durulan forumda, hükümetin gündem değiştirme çabalarına değinildi. Kıdem tazminatının gasp edilmesi girişimleri, işten atmalar, ücretsiz izinler ve zamların konuşulduğu forumda kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve cinsel saldırılar, özellikle AKP hükümetinin bu saldırıları teşvik eden ve koruyan politikaları tartışıldı.

Tüm bunlar ışığında 25 Kasım’ın önemine değinilen forumda, kadına yönelik şiddetin ana kaynağının kapitalizmin yarattığı ve derinleştirdiği karanlık olduğu vurgulanarak 25 Kasım gündemini yerelde etkili bir biçimde işlemek için fikir alışverişinde bulunuldu.

Planlama yapılmasıyla son bulan forumda Greif işçilerinin 12 Kasım’da görülecek duruşmasına da çağrı yapılarak “Greif işçi sınıfının davasıdır, yargılanamaz!” denildi.