2 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/41

Ekim Devrimi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!
Ortadoğu, Kürt sorunu ve “çözüm masası”na çağrı
Gerici-faşist koalisyondaki çatlak ve reformist sol
Saray rejimi din istismarında ölçü tanımıyor!
Kıdem tazminatını gasp etme planı devrede
Kriz içinde debelenen düzene karşı fabrika örgütlenmelerinde birleşelim!
Hidromek’te “arabulucu” oyunu
Türkiye’den Filistin’e iş sağlığı ve güvenliği eğitimi(!)
KESK yöneticileri şiddete son vermelidir!
İşçilerin kaleminden ekonomik kriz
Ekim Devrimi üzerine - V. İ. Lenin
“Gerçek insan” Karadayı!
“Amerikan rüyası”na yürümek ya da kabustan kaçmak
Savaşın acı sahneleri
Dörtlü Zirve gerçekleşti, sorunlar devam ediyor
İdlib’de kimyasal provokasyon hazırlığı
Almanya-Hessen’de eyalet seçimleri
Frankfurt’ta ‘Marksizm ve işçi sınıfı’ konulu seminer
Greif işgalini yargılayanların karşısında, grev hakkını kullanan Greif işçilerinin yanındayız!
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için YÖK’e ve YÖK düzenine karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Savaşın acı sahneleri

 

Yemen’de Husi hareketi ayrımcılık gerekçesiyle mevcut hükümete karşı ayaklanmış, Eylül 2014’ten beri başkent Sana ve bazı bölgeleri denetimi altına almıştı. Mart 2015’ten bu yana Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinin desteklediği hükümet güçleri ile Husi hareketi arasında bölgede şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Yemen’de Husiler’in denetiminde bulunan alanlara hava bombardımanı düzenliyor. Aynı koalisyon güçleri Hudeyde kentine blokaj uyguluyor.

Yemen’deki saldırılarda Birleşmiş Milletler’e (BM) göre en az 10 bin sivil yaşamını yitirdi, binlercesi ise açlık ve salgın hastalıkların yaygınlaşması ile hayatını kaybetti.

Pek çok alanda yaşanan insani kriz ile gündeme gelen Yemen özellikle kıtlık ve kolera ile mücadele ediyor. UNICEF’in açıklamasına göre bölgede son 13 ayda 2 bin 311 kişi koleradan öldü, şüpheli vaka sayısı ise 1 milyon 118 bini aştı. Yemen’in 23 şehrinden 22’sinde yayılan kolera salgını en çok 70 bin vaka ile Hudeyde kentinde görüldü. Bu hastalıkların her geçen gün artmasında, kentlerde temiz suya ulaşımın olmaması, gerekli ilaç ve tıbbi malzemelerin eksikliği gibi nedenler etkili olmaktadır.

Yemen’in “yüzyılın en büyük kıtlık felaketi” ile karşı karşıya olduğunu söyleyen BM’nin Yemen Koordinatörü Lisa Grande, “ 12-13 milyon masum sivilin açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya kalacağı bir durumu öngörüyoruz” açıklamasında bulundu. Önceki haftalarda insanların yiyecek bir şey bulamadıklarından ot ve yaprak yedikleri haberlere yansımıştı. 26 milyonluk nüfusun yüzde 75’i gıda desteğine muhtaç halde.

Savaşlarda ölüm yalnızca kurşun, şarapnel parçası veya patlayan bombalar ile gelmez, bir o kadar etkili olan silahlardan ikisi açlık tehlikesi ve salgın hastalıklardır. Hatta açlık en ucuz silah olarak yüzyıllardır savaşlarda kullanılagelmiştir. 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında kuşatma altında bulunan Leningrad için Hitler, “Leningrad açlıktan ölmelidir” demişti. Sovyetler Birliği kuşatmayı kırana kadar Leningrad’da insanlık dramı yaşanmış, yüz binlerce insan ölmüştü. Savaş bölgesinde çatışmalar açlığa sebep olurken, açlık ortamı ise iç çatışmaları yeniden üretir, mevcut krizleri daha da derinleştirir.

Savaşlarda genellikle 1 askerin ölümüne karşılık 1 sivil doğrudan, 14-15 sivilse açlık, susuzluk, bulaşıcı hastalıklar gibi nedenlerden ölmektedir.”* Savaşların yarattığı yıkım çok yönlüdür. Gerici koalisyonun saldırıları sonucu Yemen’de sağlık kuruluşlarının yalnızca yüzde 45’e yakını çalışır durumda. Özellikle kadın ve çocuklar ağır mağduriyetler yaşamakta, bulaşıcı hastalıklar ve açlığın sebep olduğu hastalıklar korunmasız olan çocukları daha çok etkilemektedir.

BM’nin Yemen için insani yardım çağrılarında bulunması gerçekçi değildir. Suudi Arabistan özellikle ABD, İngiltere ve Almanya’dan silah almakta, BM’ye üye ülkelerden aldığı askeri mühimmat ile Yemen’e saldırmaktadır. Emperyalist devletler için önemli olan silah ticaretinin sorunsuzca sürmesidir. Askeri harcamalara ayrılan bütçenin dünyadaki bütün açlığı sonlandırabilecek, gerekli sağlık ve eğitim kuruluşlarını yeterli hale getirebilecek düzeyde olduğu bilinmektedir. Ancak emperyalist kapitalist sistemin hakim olduğu böyle bir dünyada insanlık ihtiyaçlarından mahrum kalır, savaşa, açlığa ve ölüme sürüklenir. Yemen’de yaşananlar “içler acısı” diye adlandırılır, gıda ve aşı gibi yardımlar da yapılır ama savaşın devam etmesi için her zaman bir sebep bulunur ve özellikle sivil halk zarar görür.

U. Aze

* İnsan Olmanın Bedeli: Rakamlarla savaşın yeryüzüne maliyeti, Gaia Dergi, 2015

 

 

 

 

Hindistan’da 14 bin ulaşım işçisi greve çıktı

 

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de Delhi Taşımacılık Kurumu (DTC) bünyesinde çalışan yaklaşık 15 bin kişi 29 Ekim’de greve çıktı.

DTC yönetiminin sözleşmeli çalışan işçilerin maaşında yüzde 25 kesintiye gitmesine karşı gerçekleştirilen greve 12 binden fazla sözleşmeli, 2 bini aşkın da kadrolu çalışan katıldı.

DTC bünyesindeki otobüs şoförleri her gün 03.00’te uyanıp otobüsü devralmak için iki saatlik yol kat ettiklerini ve aileleriyle zaman geçiremediklerini belirtiyorlar. Ayrıca sürekli olarak 4-6 saat arasında yapılan fazla mesai ücretlerini alamadıklarını da söylüyorlar.

Tüm Hindistan Merkez Sendikalar Birliği (AICCTU) genel sekreteri, DTC’de 30 yıl sonra gerçekleştirilen bu ilk grev öncesinde sabah erken saatlerde birkaç sendika yöneticisinin gözaltına alındığını belirtti. Amacın grevi engellemek olduğunu söyledi.

Sendikanın görüşme çabalarına rağmen DTC yönetimi ve hükümet bir adım atmazken 28 Ekim gecesi geç saatlerde açıklama yapan DTC yönetimi, sözleşmeli çalışanların maaşlarının eski seviyesine çekileceğini açıkladı.

Ancak hem bu kararın çok geç gelmesi hem de diğer iki talebe ilişkin bir açıklama olmaması nedeniyle DTC çalışanları sabahtan itibaren greve çıktılar. Grevci işçiler otobüslerin garajlardan çıkışlarını da engellediler.

***

DTC yönetiminin 21 Ağustos’ta yayınladığı genelge ile sözleşmeli çalışanların maaşlarını yüzde 25 azaltması grevin çıkış noktası. Mahkeme bu kararı yasaya aykırı bularak iptal etse de maaşlar eski seviyesine getirilmedi.

İşçiler de DTC yönetiminin bu saldırısı karşısında maaşların eski seviyesine geri çekilmesi, kadrolu çalışanlarla aynı ücretin verilmesini talep etti.

Yapılan oylamada işçilerin yüzde 98’i grev lehine oy verdi.

Hükümet cephesinden yapılan açıklamada “BU DTC’nin meselesi, Delhi hükümetinin değil” denildi.