17 Ağustos 2018
Sayı: KB 2018/32

Kriz derinleşiyor…
Erdoğan ve yancıları
Sermaye ve AKP iktidarının döviz telaşı
“Yeni Ekonomi Yaklaşımı” ve Sabancılar
Dinci faşist iktidarın uşaklık imtihanı
“Döviz krizi” ve Avrupalı emperyalistlerin korkuları
“Avukatlar olarak direnmeye devam edeceğiz!”
“Mücadelemiz nesilden nesle devam edecektir!”
Rant odaklı kentleşme ve doğal afetler
Gre(if)v yargılanamaz!
“Greif’teki işgal, grev, direniş yargılanamaz!”
Cevabımız: İşgal, grev, direniş!
DEV TEKSTİL: Kriz bahane, işten atmak şahane!
Patron zihniyetli sendika bürokrasisine karşı mücadeleye!
Direnişin 3. ayında Flormar işçileriyle artan baskı ve saldırıları konuştuk
İşçi ve emekçilerin kaleminden ekonomik kriz
Almanya “ne pahasına yeniden nükleer bir güç haline gelebilir?”
İran’da kepenk kapatma ve grev
Korku hücresi
Faşizmin demir yumruğu altında şiirler okuyan Federico Garcia Lorca
Kriz, kapitalizmin ve tek adam rejiminin krizidir…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Cevabımız: İşgal, grev, direniş!

 

Bu sabah uyandığımda bir şeylerin değiştiğini, umut ve iyimserliğin ruhumda yeşerdiğini hissettim.

Üzerimdeki karamsarlık, mutsuzluk, çaresizlik silinmiş gibiydi.

Benimle birlikte fabrikada çalışan arkadaşlarla heyecanlı günler yaşıyorduk. Bizi aynı heyecana ortak yapan, kaderimizi değiştirecek olan bir mücadelede birleşmiştik. Evet yıllardır emeğimizi sömüren, kanımızı emen, bizleri taşerona bölüp kölece çalışma koşullarına mahkum eden, üç kuruşa çalıştırıp haklarımızı gasp eden Greif ve onun asalak taşeron patronlarına karşı artık örgütlü ve bilinçliydik.

Öğreniyorduk atık bu sömürü çarkını nasıl değiştirebileceğimizi.

Öğrendikçe daha çok güveniyorduk kendimize ve birbirimize.

Artık sadece Greif ve taşeron patronlarını daha çok zengin etmek için emek harcamıyorduk. Kendi çalışma koşullarımızı, ücretlerimizi, haklarımızı iyileştirmek, onurumuza, alın terimize sahip çıkmak için de emek harcıyorduk.

Ne kadar güzelleştirdi bizi ortak sorunlarımız için yan yana gelmek. Düşmanlıklar, nefretler nasıl da eriyip yok oldu aramızdan.

Hani diyorlardı ya her koyun kendi bacağından asılır... Koyun olmadığımızı, aksine bir sınıf olduğumuzu ve örgütlenip bir araya geldiğimizde nasıl da değişiyor birçok şey.

09.02.2014

Günlüğüme yazdığım bu yazıdan bir gün sonra gerçekleşti Greif işgalimiz. 10 Şubat 2014. Tam 60 gün sürdü. Dolu dolu 60 gün. İlmik ilmik bir yıl boyunca bölüm komitelerimiz, fabrika komitelerimizle yürüttüğümüz sendikal örgütlü mücadelemiz, toplu sözleşme uyuşmazlıkla sonuçlanınca ne sendika ağalarının ne de sendikal yasal icazet dedikleri darlığa takıldı, söz-karar artık işçilerdeydi. İşçi demokrasisiyle işleyen komitelerimizde alınan karar işgal, grev, direniş.

Taşeron patronları ve sendika ağaları direnişimizi parçalamaya çalışırken bizler direniş alanımızı mücadele okuluna dönüştürdük. Paneller, forumlar, konserler, eğitim toplantıları, işçi sineması, emekçi kadın komisyonu çalışmalarımızla direnişimizi daha da güçlendirdik.

Fabrika alanına daralmayan, meydanlara, alanlara, çevre fabrikalara, direnişlere sesimizi, taleplerimizi, dayanışma çağrılarımızı, bildirilerimizi dağıtıyorduk. Greif’in diğer işletmelerine gidip bu onurlu direnişe katılmalarını, kölece çalışma koşullarına başkaldırmalarını söylüyorduk.

Emekçi kadın komisyonumuzda aldığımız kararlarla Boğaz Köprüsü’nü trafiğe kapatıyor, militan direnişlere imza atıyorduk. Bu şanlı direnişle sendikalarımızı sarmalamış sendika ağalarının gerçek yüzlerini, onların almış olduğu ihanetçi kararları direnişimizin pratiğiyle teşhir ediyorduk.

Sendikaların işçilerin öz örgütlülükleri olduğunu ve sendikaların işçilerin kendileri olduğunu, işverenler adına örgütlerimize uzanan işbirlikçi sendika ağalarına karşı mücadele edeceğimizi haykırıyorduk.

Evet bu şanlı direnişin nasıl örgütlendiği ve nasıl yaşandığına dair bir kitap ve bir belgesel çıkarıldı.

Okuyup, izlediğimde aynı heyecanı yaşıyorum. Mutsuz, umutsuz, çaresiz, iş ve ev arasındaki yaşamım bu direnişle nasıl da değişmişti artık.

Daha insanca çalışma ve yaşam koşullarına sahip olmak, taşeron cehennemi olan kölelik düzenini def etmek, anayasal hakkımız olan sendikal toplu sözleşme hakkına sahip olmak için verdiğimiz bu mücadelede; artık başka bir dünyanın mümkün olduğunu ve bu dünyayı yaratmak için ezilenlerin, sömürülenlerin, emeğiyle dünyayı yaratanların, biz işçilerin işçi sınıfı bilincini kuşanarak örgütlenip bu sömürü çarkını parçalayıp tarihin çöplüğüne atmamız gerektiğini öğrendim.

Greif Direnişi’nden dört yıl sonra sermaye devleti Greif direnişçilerini yargılamak için kamu davası açmış.

Bu ülkede alınmayan önlemler yüzünden her gün onlarca işçi kardeşimiz iş cinayetlerinde katledilirken; sözde kendi yasalarında entegre işletmelerde güvenlik, temizlik, yüksek teknoloji dışında taşeron çalıştırılamaz hükmü varken; sadece Greif’te 44 taşeron bulunmaktaydı.

Sırf anayasal haklarını kullandıkları için, sendikalı olmak istedikleri için birçok işyerinden işten atmaların olduğu, keyfi işten atmaların, hak gasplarının yoğun yaşandığı bu ülkede arabulucu sistemi getirerek işçilerin dava açmasının önünü kesenler saymakla uzayacak birçok örnekle özelleştirmeler, özel istihdam büroları, taşeronlaştırmanın önünü açanlar, şanlı Greif Direnişi’ni gerçekleştiren işçileri yargılayacak.

Cevabımız: İşgal, grev, direniş!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeniniz!

Bir Greif direnişçisi

 

 

 

 

İşsizlik Nisan ayına kıyasla yüzde 2,8 arttı

 

TÜİK’in açıkladığı Mayıs ayı dar tanımlı işgücü istatistiklerine göre, geçen yılın aynı ayına kıyasla kısmi düşüş devam ederken, mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı Nisan ayına kıyasla yüzde 2,8 arttı, işsizlik oranı yüzde 10,6’ya çıktı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mayıs ayının dar tanımlı işgücü istatistiklerini açıkladı. Sermaye devletinin işsizlik fonunu sermayeye peşkeş çektiği sözde “istihdam seferberliği”nin etkisiyle istihdamda önceki yıla kıyasla yaşanan kısmi artışlar, bu ay da işsizlik oranına etki etti. Bu süreçte kısmen azalan işsizlik oranı, Mayıs ayında da önceki yıla kıyasla 0,5 puan düştü. Mevsim etkilerinden arındırılmamış işsizlik oranı yüzde 9,7 oldu.

Buna karşın, mevsim etkilerinden arındırılmış seride son 3 aydır gözlemlenen, işsizlik oranındaki artış eğilimi bu ay da istatistiklere yansıdı. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10,6 olurken işsiz sayısı 3 milyon 400 bin seviyesine yükseldi. İşsiz sayısı 2018 Nisan ayına kıyasla yüzde 2,8 artış kaydetti. Aynı seride, işgücüne katılım yüzde 53 oranında sabit kalırken istihdam oranı yüzde 0,3 azalışla yüzde 47,4’e düştü.

Mevsim etkilerinden arındırılmış seriye göre, Nisan ayına kıyasla tarım dışı işsizlik oranı ve genç işsizlik oranında da artışlar oldu. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,2’den 12,5’e, genç işsizlik oranı 18,3’ten 18,4’e çıktı. Yine aynı serilere göre istihdam, tarımda 48 bin, inşaatta 49 bin, hizmette 19 bin kişi azaldı. Sanayi sektöründe ise 19 bin kişi artış oldu.

TÜİK, kayıt dışı çalışanların oranının yüzde 33,7 olduğunu açıklarken, tarım dışı sektörlerde bu oran yüzde 22,4 oldu. Ayrıca taşeron düzenlemesinin etkisiyle kamu istihdamının yüzde 15,1 arttığını açıklayan TÜİK şu ifadeleri kullandı:

Maliye Bakanlığı’nın derlediği verilere göre, 2018 yılı II. döneminde toplam kamu istihdamı 2017 yılının aynı dönemine göre %15,1 oranında artarak 4 milyon 131 bin kişi oldu. Bu artışta, daha önce kamu istihdamında yer almayan taşeronların kamu çalışanı statüsüne (sürekli işçi) geçmesi etkili oldu.”