6 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/26

Tek adam rejimi krizlerle başladı
Seçimler, demokrasi ve düzen muhalefeti
“Köpekbalığı uçar mı?”
İşçi sınıfıyla yola devam!
Çocuğa yönelik şiddet ve cinsel istismar düzeni
Zorlu dönemde zorlu bir yürüyüş bekliyor
Yıllık enflasyon Haziran’da rekor kırdı: Yüzde 15’i geçti!
Hak gasplarına, işten atmaya karşı grev ve direnişler sürüyor
Mata Otomotiv’de sendika işbirliğiyle öncü işçiler atıldı
“Yaşananlar işçi demokrasisinin önemini gösteriyor!”
Tarihsel temelleriyle Türkiye’de dinsel gericilik - H. Fırat
Almanya’da “Yeni Polis Yasası”
Ortadoğu’da emperyalist yıkım
Son AB zirvesi: Mültecilere karşı yeni saldırı dalgası
Emperyalist kapitalizm ve mülteci sorunu
İran’a emperyalist kuşatmanın bedelini emekçiler ödüyor
Son dönemin halk hareketleri üzerine
Haziran ayında 39 kadın öldürüldü
Emekçilerin sesi, ışığı, yumruğu: Rıfat Ilgaz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist kapitalizm ve mülteci sorunu

 

Kapitalist emperyalizm yaşadığı krizleri aşmak, yeni pazarlara açılmak için savaşlara başvuruyor. Bu uğurda dünyayı iki kere küresel savaşın içine sokan emperyalist burjuvazi, bugün de bölgesel hegemonya savaşları ile ezilen halkları bir kez daha yıkıma uğratıyor. Yıllardır Ortadoğu’da etnik ve mezhepsel ayrımları kışkırtarak halkları birbirine düşüren ve bu toprakları kan gölüne çeviren emperyalistler yeri geldiğinde doğrudan müdahalelerde bulunarak yüz binlerce insanı katlediyor, milyonlarcasını göçe sürüklüyor. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, 2017 yılında 68.5 milyon insan emperyalistlerin yarattığı savaş ve yıkım nedeniyle topraklarından göçmek zorunda kaldı. Kirli savaşın yaşanmaz hale getirdiği coğrafyalarından, daha iyi bir yaşam umuduyla yollara düşen göçmenler ise ya Akdeniz’in sularında, ya da Ortadoğu’nun çöllerinde yaşamını yitiriyor. Sadece 2017 yılında yaklaşık 3 bin göçmen Akdeniz’de boğularak hayatını kaybetti. Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışan göçmenlerin yolları üzerinde bulunan Sahra Çölü de bir mülteci mezarlığına dönmüş durumda. Her yıl yüzlerce göçmen Sahra Çölü’nde susuzluktan can veriyor.

Göçmen sorununu yaratan batılı emperyalistler ise yarattıkları bu yıkımı ülkelerinde ırkçılığı güçlendirmek için kullanıyor. Artık emperyalist merkezleri de tehdit eden kriz olgusunu, kışkırttıkları yabancı düşmanlığı ile örtbas etmeye çalışıyorlar. Yaşanan sorunun kaynağı kendileri değilmiş gibi Avrupa’daki ve ABD’deki her siyasi parti, seçim süreçlerinde adeta göçmen düşmanı politikalarını yarıştırıyorlar. Dış politika ve göçmen sorunu noktasında oldukça saldırgan olan Donald Trump da, bu konudaki vaatlerini hayata geçirmeye başladı. 2017 yılı başında 7 müslüman ülkenin vatandaşlarının ABD’ye girmesini yasaklama çabası tartışmalara neden olurken, 2018 yılı başında yasadışı yollardan ülkeye giren mültecilerin el ve ayaklarının zincirlenerek sınırdışı edilmesi tepkilere neden oldu. Şimdi de “Sıfır Tolerans” adını verdikleri uygulama ile yasadışı yollardan ülkeye giren göçmenlerin çocuklarına el koyuyorlar. Bu kapsamda Mart-Nisan aylarında 6 hafta boyunca devam eden uygulama ile toplam 2 bin 500 çocuğun ailelerinden alınarak Teksas eyaletinde McAllen bölgesindeki tesislere yerleştirildiği belirtiliyor. Bu uygulama da tepki ve eylemliliklerle karşılandı; Kadın Yürüyüşü adlı sivil inisiyatif grubundan yaklaşık bin kadın ABD Kongre binasında sivil itaatsizlik eylemi yaparken, on binlerce kişi ise ABD’nin çeşitli eyaletlerinde bu saldırgan politikaya karşı sokağa çıktı.

Trump şahsında ABD emperyalizmi mültecilere dönük onur kırıcı politikalarını hayata geçirirken Avrupa Birliği de mimarı oldukları mülteci krizine dair ortaya koydukları “çözüm”lerle soruna bakışlarını ortaya koyuyorlar. Son olarak toplanan Avrupa Birliği Zirvesi’nde “çözüm”ün çerçevesini AB sınırlarının korunması, göçmenlere yönelik baskıların arttırılması ve göçmenlerin AB dışında tutulması oluşturdu. AB’ye göçün azaltılması için Afrika ülkelerine ve Türkiye’ye mali desteklerin hayata geçirilmesinde ortaklaşılırken, önceden imzalanan mülteci anlaşmasına göre Türkiye’ye verilecek 3 milyar avroluk desteğin ikinci diliminin aktarılmasına karar verildi. Afrika’ya ise 500 milyon avro mali destek verilmesi bekleniyor. Bu “çözüm” kapsamında mültecilerin AB içindeki seyahatlerinin de kısıtlanması konusunda mutabık kalındığı açıklandı.

Tüm bu uygulamalar kapitalizmin insanlık dışı yüzünü daha fazla açığa vuruyor. Savaşlar, yıkımlar ve göçler arasında “ya barbarlık ya sosyalizm” ikilemi kendini daha fazla dayatıyor.

 

 

 

 

Trump’ın göçmen politikasına kitlesel tepki

 

ABD Başkanı Donald Trump’ın göçmenlere karşı düşmanca yaklaşımı ve bu yaklaşımın bir ürünü olan, çocukları sınırda ailelerinden ayırma politikasına karşı ABD’de, yüzlerce kadın 28 Haziran’da bir senato binasını işgal etti.

Kadın hakları örgütlerinin çağrısıyla senato binalarından birinde toplanan kadınlar, yere oturup, “Yüksek sesle söyle, açıkça söyle, göçmenler burada hoş karşılanır” sloganı attılar. Ritüel olarak da, üstlerine, sınırda ailelerinden koparılan çocuklara verilen metal rengi battaniyeleri andıran örtüleri örttüler.

ABD polisi, senatoyu işgal eden kadınlara gözaltı tehdidi savururken, bir dizi Demokrat Parti’li senatör de eyleme son verme çağrıları yaptı. Bunlara karşın işgal eylemini 90 dakika sürdürebilen 630 kadın gözaltına alındı. Kısa bir süre sonra da serbest bırakıldılar.

ABD’de 600’ü aşkın noktada eylem gerçekleştirilirken New York’ta binlerce protestocu Brooklyn Köprüsü’nde yürüdü. Eylemciler, ‘Donald Trump gitmeli’, ‘Aileleri ayırmayın’,  ‘Nefrete ve korkuya yer yok, mülteciler hoş geldiniz’ yazılı dövizler taşıdı.

Trump karşıtı sloganlar atan göstericilere sürücüler de korna çalarak destek verdi.

Washington’da da protestocular, Trump Otel’in önünden yürüyerek, ‘Utan’, ‘Benim başkanım değil’ sloganları attı.

Aileler eyleme çocuklarıyla katılırken küçük çocuklar da ‘Çocuklar kafese konulmamalı’ yazılı dövizler taşıdı.

Trump, ülke genelinden ve uluslararası kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ABD’ye yasa dışı yollardan giren göçmenlerin çocuklarının ebeveynlerinden ayrılmasına son veren başkanlık kararnamesine imza attı ancak 2 binden fazla çocuk hâlâ ailelerinden ayrı tutuluyor.

 

 

 

 

Akdeniz’de göçmen ölümleri katliam boyutunda

 

Emperyalist kapitalizmin yarattığı kriz ve savaşlardan kaçarak Avrupa’ya sığınmak isteyen göçmenler, denizlerde boğulmaya devam ederken özellikle İtalya göçmenlerin ölümüne göz yumuyor. İtalya’nın limanlarını özel kurtarma gemilerine kapattığı Haziran ayında, Akdeniz’de boğulan göçmenlerin sayısı katliam boyutuna vardı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yapılan açıklamaya göre, 2018 yılında Akdeniz üzerinden Avrupa’ya gitmek isterken yaşamını yitiren göçmenlerin sayısı 1.405 oldu. Sadece 19 ve 20 Haziran günü 215 kişi yaşamını yitirdi. Bu sayının, “tahmin edilenin” yüzde 40 üzerinde olduğu ifade ediliyor. Limanlar kurtarma gemilerine kapatılırken geçtiğimiz günlerde Alman gemileri Seefuchs ve Sea Watch 3’ün mültecileri kurtarmak için limandan ayrılmasına izin verilmedi.