25 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/21

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sermaye, AKP ve tek adam rejimi
Seçim geçecek, sömürü devam edecek!
Çöküşe sürüklenen Türkiye ekonomisi ve seçimler
Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar
İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi
Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyüteceğiz, sömürüsüz bir dünyayı biz dokuyacağız!
İKMİB seçimleri üzerine...
Sınıf mücadelesi ve sendikalar üzerine değinmeler
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Irak seçimleri üzerine
ABD ile AB arasında çıkar çatışması
Filistin Davası’nın riyakâr dostları
El Nakba’nın 70. yılında emperyalist/siyonist cephe saldırıyor!
Kadınlar mücadele ile özgürleşecek!
Nurhak şehitleri mücadelemizde yaşıyor!
Marx, Marksizm ve Marksizm’in güncelliği
Bizim adayımız...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi

 

AKP şeflerinin, İsrail’in Filistin’e yönelik katliamı üzerinden kendi şovlarını yapma hevesleri bir kez daha su yüzüne çıktı. İşbirlikçisi oldukları ABD ve İsrail’e karşı elle tutulur hiçbir adım atamayan AKP iktidarının demagojik söylemleri son olarak da İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) “Kudüs Zirvesi”nde ayyuka çıktı.

ABD ve İsrail’i ‘sert’ sözlerle kınayan Erdoğan, İsrail’in işgalini tanıyan “iki devletli çözüm” politikasına dair ABD ile yaptığı “olumlu” görüşmelere şu ifadelerle atıfta bulundu: “Benim anlamadığım bir şey var. Trump cumhuriyetçidir değil mi? Önceki Bush? O da cumhuriyetçiydi. Fakat önceki Bush, özellikle de bana şu ifadeyi kullanmıştır; ‘İki devletli çözüme ne diyorsunuz?’. ‘Evet’ diyoruz ve Colin Powell’e benim yanımda talimat verdi, ‘bu işi bizzat sen takip edeceksin.’ O gün bugündür bakın, o cumhuriyetçi böyle söyledi ama şimdiki cumhuriyetçi maalesef işgalden yana oynuyor.”

ABD’ye her gittiğinde, siyonizmin dayandığı maddi gücün arkasındaki para babalarının, sermaye lobilerinin ve “düşünce kuruluşları”nın kapısını çalan ve destek dilenen Erdoğan “haysiyet sahibi Musevilere” de ikiyüzlüce şöyle seslendi:

Siz siyonist değilsiniz. Dolayısıyla siyonistlerden sizi ayırt etmek istiyorum. Bunlara karşı tavrınızı yükseltin. ‘Yalnız kendim içinsem ben neyim, şimdi değilse ne zaman?’ 8 aylık bebeklerin tekerlekli sandalyedeki insanların katledilmesine şimdi karşı çıkmayacaksanız ne zaman karşı çıkacaksınız? İsrail’in devlet terörünü daha ne kadar uzaktan izleyeceksiniz? Sizi temsil iddiasındaki yöneticilerin katliamlarını örtmek için tüm dünyaya yalan söylemesine daha ne kadar sabredeceksiniz?”

İİT zirvesinin iftar menüsünde Coca Cola

Dinci-gericiliğin İsrail karşıtlığının sırf söylemde olduğu, İİT zirvesinde de bir kez daha gözler önüne serildi. Kuruluşundan bu yana, ABD emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşı hiçbir işlevi olmayan İİT’nin 18 Mayıs günündeki zirvesinde, ‘iftar menüsü’nde Coca Cola ikram edildiği öne sürüldü.

Zirvede görevli bazı basın çalışanları, Coca Cola bulunan menüden fotoğrafları sosyal medyada paylaştı.

Geçtiğimiz yıl yaz aylarında Isparta’da Anadolu Grubu bünyesinde Coca Cola fabrikasının açılışına katılması da Erdoğan’ın “İsrail karşıtlığını” gözler önüne sermişti.

 

 

 

 

Yenikapı mitingi sonrası Ceyhan’dan İsrail’e petrol sevki

 

AKP iktidarının Filistin ikiyüzlülüğü, İsrail’le kurduğu işbirliği ve yaptığı anlaşmalara dair hiçbir adım atmamasıyla ortaya serilmiş bulunuyor. AKP şefleri, son katliamın ardından sert sözlerle ABD ve İsrail karşıtlığını dile getirse de, bu iki efendisine karşı somut hiçbir adım atmadan, mitingler düzenleyerek işçi ve emekçilerin Filistin sorunu konusundaki duyarlılığını istismar ediyor.

Dinci-gerici iktidarın ikiyüzlülüğünün son örneği İsrail’e devam eden petrol sevkiyatıyla ortaya serildi. Son sevkiyatın ise Yenikapı’da sözde “İsrail karşıtı” mitingin düzenlendiği 18 Mayıs’ta yapılması, AKP iktidarının ve Türk sermaye devletinin riyakarlıkta sınır tanımadığının göstergesi oldu.

TankerTrackers.com’un sosyal medyada paylaştığına göre, 18 Mayıs günü akşam saatlerinde POLIEGOS isimli petrol tankeri, sevkiyat için Ceyhan limanından yola çıktı. Geçmiş sevkiyatlarını, rotasının son durağını Mısır’ın Port Said limanı göstererek İsrail’in Ashkelon limanına yapan tanker, yola çıktıktan bir gün sonra yine Port Said’e değil Ashkelon’a doğru yöneldi. 1 milyon varil petrol taşıdığı belirtilen tankerin bekleyişi sürüyor.

Türk sermaye devleti geçtiğimiz ay da Ceyhan’dan İsrail’e 1 buçuk milyon varil petrol sevkiyatı gerçekleştirmişti.


 




Hakkari Valiliği’nin seçim oyunları başladı

 

1 Kasım 2015’te olduğu gibi bu seçimde de Kürdistan’da seçim bölgeleri ve sandıkları üzerine hile ve yaptırımlar bekleniyordu. Sandık birleştirme ve taşıma üzerine yapılan düzenleme ile hile ve yaptırımlara “yasal” bir nitelik kazandırıldı.

Bu “yasal” hileye göre ilk hamleyi yaklaşık 150 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu Hakkari Valiliği yaptı.

Hakkari Valiliği, baskın seçimlerde 134 köy ve mahalledeki sandıkların 38 ayrı yere taşınması ve birleştirilmesi için YSK’ya başvuru yaptı.

 

 

 

 

 

 

Demirtaş davasının “gizli tanığı” sahte çıktı

 

HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı dava dosyasında yer alan “MERCEK” kod adlı gizli tanığın gerçekte olmadığı, sahte olduğu, savcılığın mahkemeye yazdığı yazıyla ortaya çıktı.

Savcılığın yazdığı belgeyle birlikte 6-8 Ekim eylemleri üzerinden yapılan kara propagandayla ilgili düşünceleri Demirtaş’ın sosyal medya hesabında yayınlandı.

Demirtaş mesajında şu ifadeleri kullandı:

Tutukluluğuma gerekçe yapılan sözde delillerin tamamının sahte olduğu, hepsinin FETÖ savcıları tarafından uydurulduğu ortaya çıktı. Ama herkes halen üç maymunu oynuyor. 

Örneğin, 2012’de Cemaat savcılarınca uydurulan (ki bunlar şu anda tutuklu) MERCEK adlı sözde gizli tanığın beyanlarını, sırf ben tutuklanayım diye bu dönemin savcıları da dosyama koydular.

Ama yargılandığım mahkeme, MERCEK denen gizli tanığın tüm beyanlarını Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan isteyince gerçek ortaya çıktı. Beni tutuklatmak için bu sahte FETÖ delilini dosyama koyan aynı savcılık, bu defa da ‘böyle bir gizli tanık beyanı yok’ diye cevap yazdı.

Hani uydurma FETÖ delilleriyle mağdur olanların davaları düşürülüyordu?”

Sahte tanık üzerine bu açıklamaları yapan Demirtaş devamında 6-8 Ekim olayları üzerine yapılan kara propagandaya karşı şunları söyledi:

Ayrıca, 6-8 Ekim nedeniyle hakkımda şiddeti tahrik veya suç işlemeye azmettirmekten açılmış ne bir soruşturma ne de bir dava vardır.

Çünkü yapılan savcılık soruşturmasında 6-8 Ekim’e dair tek bir çağrım veya açıklamam bulunamamıştır. Bulunamamıştır, çünkü yoktur. Bu konuda bana atılan iftiralar siyaseten beni karalama amaçlıdır. Ben 6-8 Ekim nedeniyle yargılanmıyorum, öyle bir suçlamadan tutuklu da değilim.”

Demirtaş’ın tahliye talebine ret

Öte yandan Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olmasının ardından tahliyesi için yapılan başvuru reddedildi. Avukatlarının yaptığı talep 21 Mayıs günü “adli kontrol şartlarının yetersiz kalacağı” gerekçesiyle reddedildi.

Demirtaş’ın avukatları henüz resmi sonuç kendilerine ulaşmadan Anadolu Ajansı’nın (AA) “talep reddedildi” diye haber vermesini teşhir ederken AA’nın karar mekanizması gibi çalıştığını ifade etti.

 
§