6 Nisan 2018
Sayı: KB 2018/14

Sömürüye, savaşa, baskı ve gericiliğe karşı mücadele çağrısı: 1 Mayıs!
Pazarlık, icazet, kabadayılık, işgal!
Efrîn’de ilhak süreci devam ediyor
Basını tek tipleştirme saldırısı emekçilere karşıdır
Erdoğan’ın Gezi sendromu sürüyor
Gericilik sağlığa zararlıdır!
Sendikalar cephesinden 1 Mayıs hazırlıkları
İşsiz kalan taşeron işçilerinden eylemli tepkiler
Artık yeter, ölmek istemiyoruz!
Tekstil sektöründe çocuk işçilik ve sermayenin ikiyüzlülüğü
Ortadoğu, Türkiye ve Kürt sorunu - IV - H. Fırat
“Diplomasi savaşı”ndan yeni bir emperyalist paylaşım savaşına
“Ajan zehirleme” krizi ve sermaye devleti
Dünyada en fazla silah üreten ve satan Almanya’da silahlanmaya karşı Paskalya yürüyüşleri
Gestapo’nun hortlayan ruhu ve bir hukuk rezaleti
Dinsel gericilik toplumsal yaşamın her alanını kuşatıyor…
“Bu böyle gitmez, sömürü devam etmez! Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde…”
Sermayenin “sanatçı”ları
Engelli pazarı
Umut işçide
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Basını tek tipleştirme saldırısı emekçilere karşıdır

 

Sermayenin demir yumruğu olmaya soyunan Erdoğan, kendisine muhalif olan her sesi susturmaya çalışıyor. Bunun en çarpıcı örnekleri ise ilerici, muhalif basını hedef alan saldırılar üzerinden kendisini ortaya koyuyor.

Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (ÖGİ) Mart ayını kapsayan ihlaller raporuna göre 41 gazeteci gözaltına alındı, 2 gazeteci tutuklandı, 3 gazeteci hakkında dava açıldı, 83 gazeteci yargılandı, 30 gazeteciye toplam 178 yıl 4 ay hapis cezası verildi, 1 gazete ve 1 matbaaya kayyım atandı, 1 gazetecinin bazı köşe yazıları sansürlendi, 1 dizi yayınlanmadan sansürlendi, internet RTÜK’ün denetimine girdi, 1 gazete 12 kez BTK tarafından engellendi.

Son olarak 27 Mart gecesi Özgürlükçü Demokrasi gazetesine ve gazetenin basıldığı Gün Matbaası’na kayyım atandı. Matbaaya kayyım atanması ve çalışanlarının gözaltına alınmasının ardından burada basılan ve Türkiye’nin tek Kürtçe günlük gazetesi olan Welat da basılamaz duruma getirildi. Başka matbaalar da tehdit edilerek Welat’ın basılması engellendi. Özgürlükçü Demokrasi çalışanlarının açıkladığına göre, dağıtımcılarının gözaltına alınıp tutuklanması, gazetelerinin dağıtımının engellenmesiyle birlikte gazetenin tirajı zaten 2-3 bin civarına düşürülmüştü. Görünen o ki, sermaye devleti buna da tahammül edemedi. Tüm bunlar Dicle Haber Ajansı (DİHA), Dicle Medya Haber Ajansı (Dihaber), Özgür Gündem gibi Kürt basın organlarının kısa bir süre içinde kapatılmasının ardından yaşandı. Gelinen yerde gazetelerin, haber ajanslarının hiçbir gerekçe sunulmadan, hiçbir tebligat yapılmadan kapatılması sıradan bir durum oldu.

Amaç kendi suçlarını örtbas etmek

Özgürlükçü Demokrasi’ye dönük kapatma saldırısı aynı zamanda ilerici, devrimci basına yönelik yeni saldırıların da habercisi. Bilindiği gibi gazetemizin internet sitesi de içinde olmak üzere, devrimci-ilerici yayınlar devletin sürekli erişim engeli saldırılarına maruz kalıyor. Sermaye devleti bu yayınların kitlelere ulaşmasını engellemeye çalışıyor ve tümüyle susturmayı hedefliyor. Zira, AKP iktidarı bir yandan kendisini güvencelemeye çalışıyor, öte yandan ortaya saçılan hırsızlık, yolsuzluk, çocuk istismarı, polis cinayetleri ve daha birçok pisliğini örtbas etmek istiyor. İşçi sınıfının haklarına dönük çok yönlü saldırılar yönelttiği şu dönemde, gerici ideolojisini kitlelere zerk etmek için elinden geleni yapmaktadır. Basın yayın alanını ise bu amaç doğrultusunda etkin bir şekilde kullanmakta, farklı sesleri baskı ile susturmaya çalışmaktadır. Bunun için RTÜK’e internet yayınlarına denetim hakkı veriliyor, eylem ve etkinliklerde ilerici basına polis tacizleri, türlü dayatmalar devreye sokuluyor.

Hatırlanırsa, Efrîn işgali öncesi medya patronları bir buluşmada toplanarak kendilerine 15 maddelik “tavsiye” (gerçekte talimat) listesi verilerek yalnızca iktidarın belirlediği şekilde haber yapmaları istenmişti. Sermaye devletinin, işine gelmeyen ve deyim yerindeyse suç üstü yakalandığı her durumda yayın yasaklarına başvurması, medyanın tek ses haline getirilerek tek tipleştirilmek istendiğini ortaya koyuyor. İstenen magazinin, ırkçılığın, gericiliğin ve çağ dışı düşüncelerin kitlelere pompalanarak haklarının elinden alınmasına ses çıkarmayan, biat eden bir toplum yaratmaktır.

Emekçiler ne yapmalı?

Bu bakımdan basına dönük saldırılara karşı durmak, devrimci yayınları sahiplenmek işçi ve emekçiler için önemli bir yerde duruyor. Emekçiler kendi sesi soluğu, çıkar ve özlemlerinin temsilcisi olan devrimci yayınları sahiplenmeli, söz ve basın özgürlüğü için mücadele etmelidir.

 

 

 

 

Muhalif basına baskılar devam ediyor

 

Sermaye devleti kendisine muhalif olan tüm kesimleri susturma hedefi doğrultusunda ilerici basına dönük saldırılarını sürdürüyor.

23 Mart günü Mücadele Birliği ve Önsöz’e yönelik yapılan baskınlarda gözaltına alınan 6 kişi 30 Mart günü tutuklandı.

Önsöz dergisi Genel Yayın Yönetmeni Songül Yücel, Mücadele Birliği Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Acar, muhabiri Serpil Ünal ile okurları Nurten Karahancı, Tuğba Acar ve İnci Şahin çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar.

Çağlayan’da savcılığa çıkarılan gözaltılar Efrîn’de şehit düşenlerin fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmak, Emekçi Kadınlar (EKA) tarafından yapılan basın açıklamalarına katılmak gerekçesiyle sevk edildikleri mahkemede “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.

Süleyman Acar geçici olarak Metris Hapishanesi’ne gönderilirken, Songül Yücel, Nurten Karahancı, Tuğba Acar ve İnci Şahin Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’ne gönderildiler.

Kürtçe Welat gazetesinin basımı yapılamıyor

Gün Matbaası ve Özgürlükçü Demokrasi gazetesine kayyım atanmasının ardından Türkiye’deki tek günlük Kürtçe gazete olan Welat’ın da basımı başka matbaaların tehdit edilmesi nedeniyle gerçekleştirilemedi.

Welat çalışanları konuya ilişkin Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilciliği’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Basına saldırıların, iktidarın toplumu şekillendirme hedefleri doğrultusunda yaşandığına dikkat çeken TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral “Türkiye’nin ana akım medyasını oluşturan Doğan Grubu bünyesindeki tüm gazeteler, televizyonlar ve diğer mecralar, Demirören Grubu’na satıldı. Bu satış işlemi, iktidardan bağımsız olması mümkün olmayan bir el değiştirme operasyonudur” dedi.

Baskılara rağmen gazeteciliğin devam edeceğini söyleyen Mahmut, gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istedi.

Welat gazetesinin imtiyaz sahibi Zeynel Bulut ise, gazetelerine yönelik baskıların Kürt diline ve kültürüne yönelik olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Hukuki bir engel olmamasına rağmen gazetemizi korkudan basamıyor. Kime gittiysek ‘Bu bizi aşıyor’ dediler. Matbaanın sahibi tehditle karşı karşıya olduğunu belirterek gazetemizi basamadı. Yayın hayatımıza son vermeyeceğiz. Bundan sonra dijital ortamda yayınımızı sürdüreceğiz.”

Özgürlükçü Demokrasi çalışanlarının evleri basıldı

Geçtiğimiz hafta gazete bürosu ve basıldığı matbaaya polis tarafından baskın yapılan, ardından da kayyım atanan Özgürlükçü Demokrasi gazetesine dönük saldırılar sürüyor.

Geçen haftaki saldırılarda gözaltına alınan 24 gazete çalışanı gözaltında iken, 3 Nisan gecesi 7 gazeteci daha gözaltına alındı.

Saat 00.30 sıralarında gazete çalışanlarının evlerini basan polis çok sayıda kitap, fotoğraf, mektup ve Özgürlükçü Demokrasi gazetesine el koydu.

Ev baskınlarında gazetenin editörleri Mehmet Ali Çelebi, Reyhan Hacıoğlu ve Hicran Urun ile çalışanlar Pınar Tarlak, Ramazan Sola ve Nedim Demirkıran ile gazetenin eski çalışanlarından Mehmet Beyazıt gözaltına alındı. Ayrıca 7 kişi hakkında daha gözaltı kararı olduğu kaydedildi.


 
§