23 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/08

AKP emperyalist efendilerle anlaşma telaşında
Almanya ile kirli pazarlıklar
AKP’nin gerici kürsüsü: Diyanet
“TTE saldırısına karşı birleşik mücadelenin örgütlenmesini önemsiyoruz”
AKP meslek örgütlerini teslim almak istiyor
Savaş medyasının Efrîn yalanları gerçeğin karşısında tuz buz olmaya mahkumdur
Sınıfı siyasallaştırmanın imkanları ve görevler
Şeker fabrikaları sermayeye peşkeş çekilecek
AKP ve patronlar, işsizlikte görüntüyü kurtarmak istiyor
Yazaki’de işçilerin birliği kazanacak!
Komünist Manifesto’nun 170. yılı
Efrîn denklemi üzerinden Suriye’de gelişmeler
Kapitalist emperyalizmin Ortadoğu’daki görünümü
Kürt halkı Rojava’da sokaklara döküldü: “Efrîn’de de kazanacağız!”
Ekim Devrimi’nin 100. Yılında Kollontay’ı okurken… / V
“8 Mart’ta mücadeleye!”
Devrimci Gençlik Birliği 3. Genel Kurulu toplanıyor
İstanbul Üniversitesi işgali 22. yılında!
“Tepeden tırnağa arı bir ozan”: Hasan Hüseyin Korkmazgil
“Bu savaş diktatörlerin iktidarda kalma savaşıdır!”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şeker fabrikaları sermayeye peşkeş çekilecek

 

Sermayeye sınırsız hizmet sunan AKP iktidarı, kamu kaynaklarını sermayeye peşkeş çekmeye de tam gaz devam ediyor. Milyarlarca dolarlık özelleştirmeyle sermayeyi ihya eden AKP, KHK ile şeker kurumunu kapattıktan sonra şeker fabrikalarının özelleştirilmesi için ihale kararını yayımladı.

AKP için Amerikan gıda tekelinin çıkarları esas

Amerikan merkezli gıda tekeli Cargill sermayedarlarıyla AKP şefleri arasındaki görüşmeler doğrultusunda alınan özelleştirme kararı 21 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi için ihale açıldığı duyuruldu. Türkiye Şeker Fabrikası AŞ’ye ait fabrikaların sermayeye satışı için Nisan ayına kadar teklif verilebileceği açıklandı.

Gazetedeki ilana göre, Bor, Çorum, Kırşehir ve Yozgat fabrikalarının ihalesi için 3 Nisan; Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal fabrikaları için 11 Nisan; Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları için 18 Nisan teklif son tarihi olarak belirlendi.

Fabrikaların geçici teminat tutarları da şu şekilde: Erzincan, Erzurum, Kastamonu, Alpullu, Elbistan ve Muş fabrikaları 3 milyon lira; Bor, Kırşehir, Yozgat ve Burdur fabrikaları 4 milyon lira, Çorum, Ilgın, Turhal ve Afyon fabrikaları 5 milyon lira.

İşçiler tepkili

Özelleştirme kararının ardından söz konusu işletmelerde çalışan işçilerden tepki yükselmeye başladı. Yozgat’taki fabrikada çalışan ve Şeker-İş üyesi işçilerin bir bölümü, AKP Sorgun İlçe Başkanlığı’nda tepkilerini dile getirirken Tokat’ta ise özelleştirmeye karşı imza kampanyası başlatıldı. Turhal ilçesindeki fabrikada örgütlü bulunan Şeker-İş Turhal Şubesi, tüm Tokat’ta bir haftalık imza kampanyası yürüteceklerini belirtti.

KHK ile Şeker Kurumu’nun kapatılmasına Cargill desteği

2018 başında OHAL kapsamında çıkarılan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu kapatılarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na devredildikten sonra nişasta bazlı şeker üretimi yapan Cargill’in Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ediz Aksoy, kararı olumlu bulduklarını açıklamış ve kararın arkasında olduklarını gözler önüne sermişti.

Öte yandan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, kurumun 17 aydır görevini yapamadığına, pancar bazlı şeker üretiminde 2017 yılında önceki yıla kıyasla üretimde büyük düşüş olduğuna değinerek “Bu aşamada pancar şekerine karşı başka şekerler ikame ediliyor. Bu durum pancar ekim alanlarının azalmasına neden oluyor. Bahsettiğim dönemde 250 bin ton üzerinde şeker ithal edilmiş. Böylelikle piyasayı, milli üretim sektörümüzü öldürüyorlar” diye yorumlamıştı.

 

 

 

 

Kıdem tazminatının gaspı patronların hâlâ gündeminde

 

Sermayeye hizmette sınır tanımayan AKP iktidarının hedef aldığı kıdem tazminatının gaspı, patronların gündemindeki yerini koruyor.

İşçilerin büyük çoğunluğu kıdem tazminatı alamıyor” aldatmacasıyla gündeme getirildikten sonra işçi sınıfından yükselen tepkilerle ertelenen saldırı patronların “fon” ihtiyacı doğrultusunda hayata geçirilmek isteniyor.

Son olarak da İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “işçiler ve patronlar için fırsat” yalanıyla kıdem tazminatının gaspı saldırısını gündeme taşıdı. Tazminatlarını alamayan işçilerin uğradığı haksızlığa dair hiçbir adım atılmazken, patronlar kıdem tazminatı hakkını “fon” adı altında gasp etme amaçlarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Patronlar “kıdem tazminatı BES’leşsin” istiyor

Kıdem tazminatı fonu” düzenlemesini, “işçiler tazminat alamama riski altında” demagojisiyle dile getiren Erdal Bahçıvan, bunun “Türkiye için bir fırsat” olduğunu iddia etti. Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile getirilen fon uygulamasını öven Bahçıvan şunları söyledi:

Kıdem tazminatının şu andakinin riski o kadar büyük ki… Burada BES gibi her ay bir kesinti yapılabilir.

Devletin de desteğiyle BES’te neredeyse 80 milyar liralık bir fon birikti. Buna yakın bir fonun kıdem tazminatından da doğması mümkün. Sermaye piyasaları için de muazzam bir havuz. Kıdem tazminatının BES’leşmesi, Türkiye için muhteşem bir fırsat.”

 

 

 

 

3. havalimanında iş yetiştirme baskısı

 

3. havalimanı şantiyesindeki iş cinayetleriyle ilgili konuşan işçiler, iş yetiştirme baskılarının ölümlere yol açtığının altını çizerek, özellikle gece vardiyalarında iş güvenliği önlemlerinin ihmal edildiğine dikkat çekti.

Geçtiğimiz günlerde açıklama yaparak havalimanında 27 işçi öldüğünü iddia eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sunduğu listede bulunmayan iş cinayetlerini de aktaran işçiler, iş cinayetlerinin örtbas edilmesiyle ilgili yaşadıklarını anlattı.

Cumhuriyet’ten Mehmet Kızmaz’a konuşan, inşaatta çalışan iş güvenliği uzmanları, birçok işçi ölümünün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ve İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) kayıtlarında yer almadığını belirterek bir taşeron işçisinin de “24 Ocak 2016’da bizim usta kazada öldü. Listede yok” dediğini aktardı.

İş yetiştirme baskısıyla gece daha fazla kaza oluyordu”

Nisan 2016’da havalimanında işe başlayıp, dış hatlar terminal binasının kaba inşaatında bir yıl çalışan O.K (33) adlı inşaat mühendisi, VMK İnşaat’a bağlı dört işçinin yüksekten düşerek öldüklerine tanık olduğunu belirtti. İnşaatta en çok ölümün hafriyat işçiliği sırasında yaşandığını, şantiyede ise yüksekten düşme sonucu ölümlerin meydana geldiğini söyleyen O.K. “Güvenlik de az olunca gece vardiyalarında daha fazla kaza yaşandığı haberi geliyordu. Amirler iş güvenliğini sıkı tutmaya çalışsalar da patron ve üst amirlerin işin yetiştirilmesi baskısı vardı. Bir keresinde öğle yemeğine giderken yol güzergâhımızda kaza sonucu bir işçi öldü. Ölen işçiye bizi hiçbir şekilde yaklaştırmadılar” dedi.

Ölümlerin nedeninin işçilere yeterli eğitim verilmemesi ve iş güvenliğinin sağlanmaması olduğunu vurgulayan O.K., şöyle devam etti: “Dünyadan izole edilmiş bir yer. Milletvekili bile içeri giremezdi. İçeri sadece hükümet çalışanları girebilir. Yetkililer, burada yaşananların duyulmaması için çok büyük çaba harcıyor.”

Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, inşaatta çalışan üye ve sendika yetkileriyle en son Kasım 2017’de yaptıkları iç rapor çalışmasına dikkat çekerek, “Orada 2013 yılından bu yana 375 işçi öldü. Bu sayı bugün 400’den fazla olabilir. Birçok işçinin ölümü değil dışarıya, orada çalışan diğer işçiler tarafından bile bilinmiyor” dedi. Hafriyat alanında yaşanan ölümlerin kayıtlara trafik kazası olarak geçtiğini belirten Karabulut, kazanın büyüklüğüne göre işçilerin Arnavutköy Devlet Hastanesi ya da Halkalı’daki hastanelere götürüldüklerini söyledi.


 
§