22 Eylül 2017
Sayı: KB 2017/36

İşçi sınıfı emperyalist savaşa karşı mücadeleyi yükseltmelidir!
Hatun Ana ırkçılığın topraklarına değil, insanlığın yüreğine gömüldü
Erdoğan ne yaptıysa tersini söylüyor
AKP’nin Nuriye ve Semih korkusu
Ulucanlar ve hapishane katliamları üzerine…
“Zor dönemi” aşmak için Habip ve Ümit olunmalı
Gerçek birlik için devrimci ayrıştırma!
İSDEMİR’deki iş cinayetinde BALTAŞ işçiyi suçladı
MİB MYK Eylül ayı toplantısı sonuçları
DEV TEKSTİL GMYK 2017 Eylül Ayı Toplantı Sonuç Bildirgesi
Emeğin korunması ve Sovyetler Birliği deneyimi
“Bağımsız Kürdistan” gerilimi
Astana’da taraflar anlaştı
Fransa: Bu kavga sınıf kavgasıdır!
Almanya’da seçim kampanyalarından yansıyanlar
Otomobil tekelleri ekolojik dengeyi mahvediyor
Ekim Devrimi yol gösteriyor!
TEOG tek adamın emriyle kaldırıldı!
Proletaryanın uluslararası birliği: Birinci Enternasyonal
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MİB MYK Eylül ayı toplantısı sonuçları

 

Metal İşçileri Birliği Merkez Yürütme Kurulu olarak Eylül ayı toplantımızı gerçekleştirmiş bulunuyoruz. MYK’mız Eylül ayı toplantısında işçi sınıfına ve Türkiye’ye dair birçok sorunu ele alarak gelişmeler karşısında işçi sınıfının tutumuna dair kendine görevler çıkartmıştır.

- Arakan’da, Myanmar devletinin tekçi zihniyetini dayatmasından dolayı birçok insan yerlerinden ve canlarından edildi. Birçok ülke, Arakan halkı ile göstermelik dayanışmaya girdi. Dünyada milyonlarca insanın hayatına mal olan savaşları, iç karışıklıkları çıkartanların Arakan halkına yönelik tavırları rolden ötesine geçemez. Türkiye ise bu ülkeler arasında en göze çarpanı oldu. Tüm bunlar ikiyüzlücedir. Suriye’de savaşın körüklenmesinde cihatçı çetelere sınırsız destek sunup savaştan kaçan göçmenleri AB’ye karşı bir koz olarak kullananların, tıpkı Arakan’da olduğu gibi devletin tekçi dayatmasını kabul etmeyen Kürt halkını imhaya girişenlerin Arakanlılar adına diyecek sözü yoktur. İşçileri, emekçileri, halkları kendine tabi kılmaya çalışan kapitalist-emperyalist sistem sürdükçe, insanlığın acıları da katmerli şekilde büyümeye devam edecektir. MYK’mız tüm işçi sınıfını emperyalist-kapitalist sistemin yarattığı yıkımlara karşı ezilen halklarla dayanışmaya çağırmaktadır.

- Gündemdeki gelişmelerden bir diğeri Almanya ile Türkiye arasında yükselen gerilimdir. Gerilimin nedeni ise ne tek başına Erdoğan düşmanlığı ne de birbirini kıskanma masallardır. Ekonomik ilişkilerden taviz verilmezken yükselen gerilim iki ülkenin de kendi iç siyaseti ile ilintilidir. Seçimleri yaklaşan Almanya, Erdoğan üzerindeki antipatiyi kullanarak kendi ülkesinde seçmenlerden faydalanmaya çalışırken, Erdoğan ise “Batı’ya kafa tutuyor” pozlarıyla başkanlığa hazırlanmaktadır. MYK’mız işçi sınıfını bu suni gerilimin tarafı olmaktan kaçınmaya emperyalizmin çıkar savaşına karşı kendi sınıfının çıkarlarını savunmaya davet etmektedir.

- Emperyalistlerin nüfuz mücadeleleri kızışmaktadır. Nükleer çalışmaları ile gündeme gelen Kuzey Kore üzerinden ABD’nin başını çektiği savaş tamtamcılığı artmaktadır. Kendi çıkarları uğruna silah tekellerini büyütenler, nükleer silahlarla birbirlerine ayar vermeye çalışmaktadırlar. ABD’nin başını çektiği kesim ise Kuzey Kore’yi tek başına günah keçisi ilan ederek Rusya ve Çin’i sıkıştırmaya çalışmakta, işi komünizmi karalamaya kadar götürmektedirler. Hepsi kendi kirli çıkarları adına emekçilerin yaşamlarını köleleştirerek dünyayı mahvedecek silahlara bütçeler ayırmaktadır. Dünyayı tehdit eden bu yaklaşımın kendisi emperyalizmin bencil çıkarları gereğidir. Dünyanın karşısındaki bu tehlike ne BM’nin yalancı toplantıları ne de barış adına yapılan emperyalist savaşlar ile yok edilebilir, tam aksine geliştirilir. Dünyanın umudu ise işçi sınıfıdır. Onun toplumsal çıkarları esas alan dünya görüşüdür.

- Suriye üzerinden yürütülen savaşın ardından gelen birçok Suriyeli, Türkiye’de kalarak yaşamını yeniden kurmanın derdindedir. Ülkede mülteci olmanın zorluklarının yanı sıra, angarya işlerde ucuz işgücü olarak çalıştırılmaktadırlar. Fakat Suriyeli göçmenlere dönük milliyetçi bir histeri dalgası yaratılıyor. Türkiye’deki işçilerin birçok sorununun kaynağı Suriyeli göçmenler olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bunun üzerinden çirkin kampanyalar ve linçler örgütleniyor. Suriye’deki emperyalist müdahalenin ve savaşın tarafı olan Türkiye ve sermayenin ‘demir yumruğu’ AKP iktidarı bu sorunların yaratıcısıdır aynı zamanda. MİB MYK olarak; savaştan kaçan, evleri yağmalanan, eşleri-çocukları tecavüzlere maruz kalan Suriyeli emekçileri dışlamak yerine sınıfımızın birliğine, halkların kardeşliğine hizmet etmeye çağırıyoruz.

- Eğitim yılının başlaması ile birlikte işçilerin cebi asgari ücrete varan boyutta harcamalarla boşaltılıyor. Eğitimin ücretsiz bir hak olmaktan çıkması ve sermayeye açılan bir sektör olması yeni değildir. Eğitim sermayeye kalifiye ucuz işgücü ve düşünmeyen, sorgulamayan bir toplum yetiştirmek için kullanılmaktadır. Şimdi ise yeniden TEOG üzerinden yürütülen tartışmalar bunu en iyi şekilde göstermektedir. Değişen müfredatlar ile gericilik eğitim temeli haline getirilmektedir. Tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizi eğitimin müfredatının niteliksiz-gerici hale getirilmesine, liselerin sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesine karşı eşit, parasız, bilimsel ve anadilde bir eğitim için mücadeleye çağırıyoruz.

- Toplu işten atmalar, sınıfa yönelik hak gaspları ve metal sektöründeki toplu sözleşme süreci temel gündemlerimizdendir. 2017 TİS sürecinde yetkilerin alınmasının ardından işyerlerinde toplu kıyımlar artarak devam etmektedir. MESS, metal işçisine karşı sözleşme masasında sergileyeceği tutumunu bu hamlelerle göstermiş oldu. Ki işten atmalar sadece toplu sözleşme kapsamında değil, işçi sınıfının genelini kapsamaktadır. Açıklanan işsizlik rakamları işten atmalardaki artışın resmi belgesidir. Çıkartılan yasalarla patronlara sınırsız işten atma yetkileri sunulmuştur. Patronlar da bu yetkiyi her fırsatta kullanmaktan geri durmamaktadır. En küçük bir hak arayan, sendikalaşan veya yasal grev hakkını kullanan işçiler, işten atma saldırısı ile karşılaşmaktadır. Metal işçisi bu saldırıdan en büyük payı alan kesimdir. İşten atmaların süreceği ise tahmin değil, MESS ve uşağı Türk Metal’in emridir.

İşten çıkartmalar yeni çıkartılan yasalarla artık daha kolay hale getirilmektedir. Kiralık işçilik ve istihdam kampanyası ile patronlar ihya edilirken haklarımız gasp edilmeye devam ediyor. Hafta tatilinin gasp edilmesinin ardından işçiler için mesaiye kalmak bir zorunluluğa dönüştürüldü. Sağlık, özel güvenlik ve turizm sektörlerinde gece 12 saat çalışma yasalaşarak diğer sektörler için de kapısı açıldı. Kıdem tazminatı ve birçok hakkımız üzerindeki gasplar düşünüldüğünde işçi sınıfının elinde kalan kuş kadar hakları tamamen bitirilmek istenmektedir. Patronlar ise ihya olmaya devam etmektedir.

MYK olarak işten atmalar ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı gereken yanıtları vermek ve işçi sınıfını uyarmak adına belli planlamalar yapılmıştır. Saldırılar karşısında geri adım attırmak ve haklarımızı geliştirmek için başta metal işçisi olmak üzere tüm işçi sınıfının topyekûn direnişi gereklidir. Topyekûn direnişi örgütlemeye çağırıyoruz!

- Bilindiği üzere 2017 toplu sözleşme görüşmeleri için taslaklar yetkili olan sendikalar tarafından açıklandı. Metal işçisi taslakları yetersiz bulmakta ve sendikaların bu taslaklardaki talepleri bile alabilecek bir hazırlığının olmadığını bilmektedir. Açıklanan taslaklar sergilenen oyunun sadece bir bölümüdür. MESS ve uşağı, metal işçisinin öfkesini dindirmek, sesini kesmek için onu oyalamakta, aldatmakta ve kendine zaman kazanmaktadır. Çelik-İş ise hiçbir şey söylememeyi tercih ederek niyetini belli etmektedir. Birleşik Metal-İş taslağında bir fark yaratamazken, ruhu da bir o kadar farksızdır. Metal işçisinin taleplerini görmezden gelmekte, Metal Fırtına’yı hatırlamak istememektedir. Kendi dilleri kendilerini ele vermektedir. Sözleşme sürecine dair bir iddiası yoktur.

Metal işçisinin daha fazla zaman kaybetmeye ve yeni bir satış sözleşmesine tahammülü yoktur. Lakin bu gidişatı değiştirecek güç metal işçisinin birliğinde, bağımsız komitelerindedir. Metal işçisi toplu sözleşme sürecinde ilgiyi kaybetmeden, sendikalarını denetim altında tutmalı görüşmeleri doğrudan takip ederek sürecin dışında kalmamalıdır. Sürecin dışına itilmeye, geçiştirilmeye yönelik tüm davranışları mahkum ederek enerjisini bürokratlara teslim etmemelidir. MYK’mız metal işçisini bu süreçte omuz omuza olmaya ve satışa izin vermemeye çağırmaktadır.

- MYK’mız son olarak işçi sınıfının ilk kez bir işçi devleti kurarak iktidarda yer alıp, sömürünün olmadığı “söz, yetki ve karar” hakkını yaşamın her alanında elinde tuttuğu Ekim Devrimi’nin 100. yılına ilişkin tartışmalar yürütmüştür. Bir işçi iktidarı olan Ekim Devrimi’nin işçi sınıfına etkileri ve devrimin işçiler adına kazanımlarını 100. yılında işçi sınıfına aktarmanın yol ve yöntemleri MYK’mız tarafından saptanmıştır.

Metal İşçileri Birliği (MİB)


 
§