31 Mart 2017
Sayı: KB 2017/13

Kölelik dayatmalarına da, faşist zorbalığa da geçit yok!
Kamu emekçilerinin direnişi ve akademisyenler
Metal işçisi gücüne ve birliğine inanmalı
Metal TİS’lerine doğru
Grev hakkını savunmak için mücadeleye!
AKP’nin ‘Hayır’ çalışmaları
Burjuva siyasetin referandum ekseni
Sınıf devrimcilerinden referandum faaliyetleri
Burjuvazi için söz konusu çıkar ilişkileriyse gerisi teferruattır
Kazanımları korumak ve gerici ablukayı dağıtmak için fiili-meşru mücadele çizgisi
Siyasal gericilik ve kadınlar
İEKK’dan referandum gündemli toplantılar
Yeni Greifler’in, Metal Fırtınalar’ın yolu ‘Meslek Liseliler Birliği’nden geçer!
Filistin’de tek seçenek direniştir!
Yemen’den yansıyan barbarlık tablosu
Suriye’de yeni kanlı planlar
BİR-KAR’dan Almanya’da referandum gündemli paneller
“Genç Karl Marx” filmi ve bir kritik denemesi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Akbank grevi yasaklandı. Yasağın haberini yapmak da yasaklandı...

Grev hakkını savunmak için mücadeleye!

 

Akbank çalışanlarının 20 Mart’ta çıkacağı grevin yasaklanmasının ardından, grev haberlerine de yasak geldi. Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası’nda (BANKSİS) örgütlü çalışanlar grev yasaklarının haberini dahi yapamayacaklar.

Anlaşılan sermaye ve devletine grev yasakları yetmiyor ki, yasağa ilişkin haberler de yasaklanıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sabah gazetesine 22 Mart’ta BANKSİS tarafından verilen bir ilanın ardından savcılığa bir yazı gönderdi. Yazının bir bölümünde; “Grev sürecinin yatırımcı nezdinde dikkate alındığı ve BANKSİS tarafından yapılan ve yapılabilecek kamuoyu açıklamalarının bankanın mali durumunu etkileyebilecek önemli bir olay olarak görüldüğü, söz konusu ilanın müşteriler nezdinde etkilerinin olabileceği, Bankacılık Kanunu’nun 74. maddesinde tehlike suçu unsuru olarak düzenlenen ‘itibarın zedelenmesi’ suçunun maddi unsurunun ortaya çıktığı” iddia edildi. Söz konusu açıklama ortaya koyuyor ki Akbank, yatırımcılarını ürkütmemek için grev ve yasağa dair haberlerin engellenmesini istiyor.

Sermayenin bu çağrısına yanıt veren 1. Sulh Ceza Hakimliği hızla adım atarak grev yasağının haberlerine yasak kararı aldı. Karar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu’nca gazetelere gönderilen yazıyla duyuruldu. Alınan yasaklama kararı ise şöyle: “Başkalarının şöhret ve haklarını, toplum sağlığını, milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini, toprak bütünlüğünün korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacı ile soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamı hakkında yazılı, görsel ve internet medyasında, sosyal medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzeri yayın yapılmasının yasaklanması kararlaştırılmıştır.” Bu karar bir kez daha göstermiştir ki, sermaye yargısı için binlerce çalışanın banka sahibi ve ortakları karşısında hiçbir değeri bulunmuyor.

Servet-sefalet kutuplaşmasının artması ve kriz koşullarının gün be gün derinleşmesi ile birlikte bu ve benzeri faşist uygulamalar sıradan bir hal almış bulunuyor. Zira sermaye adına krizi idare edebilmenin koşulları gün be gün tükeniyor.

Geçtiğimiz aylarda Asil Çelik ve EMİS fabrikalarının grevi yasaklanmıştı. OHAL ile birlikte yasaklar bir imzaya bakıyor. Keyfi, kural tanımaz bir şekilde uygulanıyor. EMİS fabrikalarında işçiler fabrika içinde çalışmayarak grev yasağını bir şekilde delme adımını attılar. Çünkü başka bir çıkar yol yoktu. 2015’te on binlerce metal işçisi herhangi bir yasal sürece ve tarihe bağlı olmadan fiilen greve çıkmışlardı. 1963’te Kavel işçileri greve çıktıklarında grev hakkı yasal değildi. Kavel işçilerinin şanlı direnişi ile grev hakkı kazanılmıştır. 1980 faşist darbesinin ardından gelen grev yasaklarını Netaş işçileri bir kez daha deldi ve grev hakkının yeniden kazanılması doğrultusunda önemli bir adım atıldı. Yakın tarihimizde sınıf hareketinin devrimci geleceğini temsil eden Greif işgali de, işçi sınıfını hedef alan baskı ve yasaklamalara karşı tutulması gereken yolu gösterdi.

Tüm bu deneyimler gösteriyor ki, grev hakkı sermayenin bir lütfu değildir. Grev sermayenin icazeti ile elde edilmiş bir hak değildir. Grev hakkı bedel ödenerek, mücadele edilerek kazanılmıştır. Ancak bedel ödenerek ve mücadele edilerek korunabilir.

 

 

 

 

İhraç edilen emekçiler direnişi sürdürüyor

 

KHK saldırılarıyla ihraç edilen kamu emekçileri farklı kentlerde direnişlerini sürdürüyor.

22 Mart Çarşamba akşamı Kadıköy’deki Eğitim Sen 2 Nolu Şube’de KESK Anadolu Yakası Şube Yöneticileri ile gerçekleştirdikleri toplantı ile direnişlerini değerlendiren kamu emekçileri mücadelelerine devam ediyor.

23 Mart’ta İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması ve oturma eylemi yapmak isteyen kamu emekçileri polisin engelleme girişimine rağmen eylemlerini gerçekleştirdiler. Bir saat süren eylemde haksız-hukuksuz ihraçlar teşhir edildi.

24 Mart Cuma günü ise Kartal Meydanı’nda oturma eylemlerine devam eden kamu emekçileri öğrencilerle birlikte resim, satranç dersi gerçekleştirirken Sokak sanatçısı Deniz tarafından seslendirilen ezgiler eşliğinde halaylar çektiler.

Akşam ise Eğitim Sen İstanbul 5 No’lu Şube’de toplanan emekçiler direniş alanına yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe BDSP’nin yanı sıra ESP, Alınteri ve Kartal Hayır Platformu katılırken Domane Dersim’in seslendirdiği türküler eşliğinde halaylar çekildi.

Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy Altıyol’daki direnişler de Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi günleri devam etti. Direniş alanında oturma eylemlerini devam ettiren kamu emekçileri yaptıkları konuşmalarla ihraç saldırılarını teşhir etmeye devam ettiler. Ayrıca direnişlerine destek için başlattıkları imza kampanyasını da direniş alanında devam ettirdiler.

Ankara’da Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde direnişlerini sürdüren Nuriye Gülmen, Semih Özakça, Acun Karadağ, Veli Saçılık ve Esra Özakça’nın direnişleri beş ayını doldurmak üzere. Gülmen ve Özakça’nın süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde ise üç hafta geride bırakılırken polis saldırısına ve gözaltı baskılarına rağmen direniş 24 saat boyunca kesintisiz olarak devam ediyor.

13 Mart’ta işine geri dönme talebiyle direnişe başlayan Cemal Yıldırım’ın eylemi devam ediyor. Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü önünde direniş önlüğü ile devam eden eyleme 27 Mart’ta Grev işçi bülteni ve İşçi Kültür Evi ziyaret gerçekleştirdi.

Çankaya Toplum Sağlığı Merkezi önünde her Pazartesi direnişini sürdüren Mahmut Konuk ile dayanışma yükseltilirken 27 Mart’ta direnişe pek çok kişi ziyarette bulundu. Ankara Tabip Odası, ODTÜ emekçileri, Baskın Oran ve Yüksel direnişçisi Acun Karadağ’ın da ziyaret gerçekleştirdiği eylemde ihraç saldırıları teşhir edildi ve mücadelenin devam edeceği belirtildi.

Konuşmaların ardından Bayram Kaya ve İşçi Kültür Evi tarafından şiir-müzik dinletisi yapıldı. Eylem halay ve sloganlarla bitirildi.

Aydın’da bir ayı aşkın bir süredir direnişte olan emekçiler 30’dan fazla gözaltı saldırısına rağmen eylemlerine devam ediyorlar. Çeşitli kurumların referandum standlarına dokunmayan polis aynı alanda işlerini geri isteyen kamu emekçilerinin direnişine ise tahammülsüzce saldırıyor.

Malatya’da da iki ayı aşkın bir süredir polisin gözaltı saldırısına rağmen kararlılıkla direnişlerini devam ettiren emekçiler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sesini Malatya’ya taşıdı. Kamu emekçileri 29 Mart’ta da polisin “OHAL yasağı” dayatmasıyla karşılaşarak 67. kez gözaltına alındı.

 
§