24 Mart 2017
Sayı: KB 2017/12

Referandumdan 1 Mayıs’a...
Referandum ve sendikaların tutumu
İşsizlik, kapitalizmin “velinimeti”
Kamu emekçileri direniyor!
Referandum ve sosyalizmin güncelliği
“Dinler savaşı”ndan medet ummak…
Newroz ateşi Türkiye’nin dört bir yanında yakıldı
Dinci-gerici iktidarın Alevi düşmanlığı
AKP’nin “Nazi” benzetmesi ve kendi kirli sicili
“Aklın, vicdanın, bilimin onaylamadığını yargı onaylamış; bizim için yok hükmünde!”
Gündemdeki referandum üzerine - H. Fırat
Emekçi kadınlar AKP’nin yalanlarına prim vermemelidir
Kürt ve kadın olmak
Hem ucuz, hem de köle bir nesil yaratmak için çalışıyorlar
Tarikat yurtlarında yaşananlar
Suriye’ye karşı savaş yedinci yılında
Hollanda seçimleri ve Avrupa’daki yankıları
Balkanlar’da büyüyen kriz ve savaş olasılığı
Bir savaş andı: Kızıldere!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Referandumdan 1 Mayıs’a...

Sınıfa karşı sınıf tutumu ile mücadeleyi büyütelim!

 

Referandum gündemi, bahar dönemi ve imkanlar

16 Nisan’a sayılı günler kala farklı sınıf ve toplumsal kesimlerin çıkarları üzerinden saflaşan siyasal özneler referanduma yönelik çalışmalarını yoğunlaştırmış bulunuyor. Özellikle ‘Evet’ çağrısı yapan dinci-faşist cephe, iktidar gücünün tüm imkanlarını etkin bir şekilde kullanarak mevcut toplumsal dayanaklarını korumaya, güçlendirmeye kilitlenmiş durumda. Zira, geniş emekçi yığınların desteğini almadan bir seçim başarısı elde edemeyeceklerini biliyorlar. Bunun için, sosyal medya platformlarından yazılı ve görsel medya organlarına, kent meydanlarından toplu taşıma araçlarına dek hemen her alanı işgal etmiş durumdalar. Önümüzdeki günlerde toplumu saran bu gerici kuşatmanın çok daha yoğunlaşacağı ise açık.

Öte yandan, ‘Hayır’ cephesinde yer alan ilerici-sol güçler ve muhalif kesimler de referanduma yönelik hazırlıklarına hız vermiş bulunuyor. Özellikle bahar döneminin yarattığı dinamizm, referandum çalışması yürüten devrimci-ilerici kesimlere anlamlı olanaklar sunuyor. Daha da önemlisi 8 Mart ve Newroz gibi gündemler ‘Hayır’ çağrısının eylemli zeminlerle buluşmasını sağlıyor, öte yandan düzen siyasetinin bir ağırlık olarak çöreklendiği toplumsal yaşam içerisinde temiz bir rüzgar esmesine vesile oluyor.

‘Hayır’ çalışması, 1 Mayıs ve sınıf ekseninin önemi

Gelinen yerde referandum sürecinin 1 Mayıs gündemi ile iç içe ilerleyeceği bir döneme adım atmış bulunuyoruz. 2017 1 Mayıs’ını hemen herkesin referanduma kilitlendiği, toplumun ‘Evet’ ve ‘Hayır’ tutumu üzerinden ayrıştığı koşullarda karşılıyoruz.

Söz konusu saflaşmanın işçi sınıfı ve emekçiler arasında da karşılık bulduğuna bizzat gündelik yaşam üzerinden tanıklık etmekteyiz. Bilinç ve örgütlenme düzeyi alabildiğine geri olan geniş emekçi kitleler, büyük oranda düzen siyasetinin etkisi altında ‘Evet’ ve ‘Hayır’ düzleminde saflaşmış durumdalar. Öyle ki, bugün gidecekleri camiyi dahi referandum tutumuna göre belirleyen sınıf kesimleri olduğunu biliyoruz.

Toplumsal yaşamdaki bu yarılmayı başta AKP iktidarı olmak üzere bütünüyle düzen siyaseti körüklerken, ilerici muhalefetin azımsanamayacak bir kesimi de ‘Hayır’ tutumunu bu aynı eksen üzerinden (dikey yarılma üzerinden) kuruyor. Yani, mevcut tablonun tersinden tamamlayıcısı olarak hareket ediyor.

Hal böyleyken işçi ve emekçileri sınıf eksenine kazanmak, referandum gündemi üzerinden devrimci sınıf çizgisini daha geniş emekçi kitlelere mal etmek çok daha büyük bir önem kazanmış bulunuyor.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Sınıf ekseni; bu düzende ezilen, sömürülen, yok sayılan farklı toplumsal kesimleri birleştirebilecek yegane zemindir. Bu nedenle, referandum ve 1 Mayıs çalışmalarını işçi sınıfını hedef alarak örmek günün en temel sorumluluğu olarak öne çıkmaktadır. Sınıfın önemli bir kesiminin AKP gericiliğinin denetimi altında olduğu gerçeği ise bu sorumluluğun önemini bir kat daha arttırmaktadır.

Sınıf devrimcileri, özellikle 1 Mayıs sürecinin yaratacağı olanakları bu açıdan en iyi şekilde değerlendirebilmelidir. Düzen siyasetinin ve ona eklemlenen muhalif kesimlerin yarattığı yarılma karşısında “sınıfın devrimci birliğini” kurma bakışı ile hareket etmelidir. Keza, sınıf devrimcilerinin yükselttiği ‘Hayır’ çağrısı en başta bu amaca hizmet etmeli, faaliyetin her adımı “sınıfa karşı sınıf” çizgisini güçlendirmelidir.

Bu açıdan referandum ve 1 Mayıs çalışmalarında işçi ve emekçilerin yaşadığı çok yönlü sorunlar sermaye düzeni ile bağı kurularak işlenebilmeli, bu kapsamda acil ve yakıcı talepler öne sürülmeli, her fırsatta işçi sınıfının sermayeye karşı birlik olmasının önemine vurgu yapılmalıdır.

Dahası, AKP iktidarının işçi ve emekçilere dayattığı yeni rejim etkin bir şekilde teşhir edilirken sorunların gerçek ve kalıcı çözümünün burjuva düzenin aşılmasıyla mümkün olacağı somut olgular üzerinden ortaya konabilmeli, gerek ‘Hayır’ çalışması üzerinden gerekse 1 Mayıs hazırlıkları bağlamında “işçilerin birliği sermayeyi yenecek!” yaklaşımı esas alınmalıdır. Zira, sermayenin diktatörüne de, diktatörlüğüne de en anlamlı ve güçlü yanıt bu zemin üzerinden verilebilir.

 
§