20 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/03

Her şey dinci-faşist iktidarın bekası için!
“Dindar nesil” projesi işlemeye devam ediyor
Dinci faşizme anayasal kılıf: AKP tipi başkanlık sistemi
Sermayeye kaynak aktarmaya devam!
MİB MYK Ocak ayı toplantısı sonuçları
Kazanmanın parolası: “İşgal, grev, direniş!”
Gebze’de yapılan MİB toplantısı sonuçları
Patronlar krizi fırsata çevirmeye çalışıyor
BES’ten “cayma hakkını” kullanarak mücadeleden “cay!”
Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-2
Sermaye düzeninin zor dönemeci ve devrimci sınıf çizgisi
“Küreselleşme” efsanesinin çöküşü - II
Emperyalist savaş hazırlıkları yoğunlaşırken…
Davos zirvesi ve küresel risk raporu
Nükleer enerji ne kadar güvenli?-2
Metal sektöründe kadın işçilerin durumu ve sorunları-I
Devrim Okulları başlıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Petro-kimya işçilerinin mücadele
tarihi - 2

 

7 Aralık 1964 tarihinde başlayan ve 41 gün süren Bereç grevi petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi açısından önemli bir yer tutmaktadır. Petrol-İş’in gerçekleştirdiği ilk grev olma özelliğini taşıyan Bereç grevi toplu sözleşme ve grev hakkının* yeni kazanıldığı bir döneme denk gelmiştir. Bu açıdan grevin ön süreci ve grev dönemi incelendiğinde sendikanın yasal prosedürlere uyma konusundaki ısrarı ve her gelişmenin bu çerçevede yaşanması dikkat çekmektedir.

Fabrikanın genel özellikleri

Eski adıyla Taşlıtarla, şimdiki adıyla Gaziosmanpaşa’da bulunan ve 1954 yılında kurulan Bereç Pil Fabrikası İngiliz sermayesi ortaklı bir fabrikaydı. Bereç patronları o dönemde yabancı sermayeye tanınan bir dizi imtiyaz ve verimli bir yatırım alanı olan pil sanayisinde bulunmaları sayesinde kısa sürede büyümüş ve zenginliğine zenginlik katmışlardı. Kuşkusuz ki bu giderek büyüyen zenginlikte işçilerin üzerinden gerçekleşen sömürünün önemli bir payı vardı.

Bereç Fabrikası’nda çevre mahallelerden gelen çoğu göçmen 1100 işçi çalışmaktaydı ve yarıya yakını genç kadınlardı. Pil sektörü sağlığa zararlı bir sektördü ve gerekli önlemler alınmadığı için sıkça meslek hastalıkları görülüyordu. En büyük sorun ise düşük ücretlerdi. İşçilerin aldıkları ücretler arasında farklılıklar bulunmaktaydı, ancak en yüksek ücret dahi işçilerin açlık sınırında yaşamasının önüne geçemiyordu. Sendikanın tahminlerine göre 1964 yılına ait brüt kâr yaklaşık 46 milyon liraydı. Bu tutar içerisinde işçi ücretleri oranı ise ancak %8 civarındaydı.

Petrol-İş’te örgütlenme ve greve giden süreç

Bereç’te daha önce de sendikalaşma çalışması olmuş, dönemin yetkili sendikası Maden-İş 250 kadar üye yapmış ancak fabrikada yetki alamamıştı. Aralık 1963’e gelindiğinde ise Petrol-İş, Bereç Fabrikası’nı hedef fabrika olarak belirlemiş ve örgütlenme çalışmalarına başlamıştı. Sendika ilk olarak fabrika temsilcilerine ulaşmıştı (Bereç Fabrikası’nda 1963’te yürürlüğe giren Sendikalar Kanunu ile kaldırılan fabrika temsilciliği halen devam etmekteydi.)

Sendikanın dağıttığı bildiri ve broşürler, gerçekleştirdiği ev, kahvehane toplantılarıyla örgütlenme çalışmaları hızlıca ilerledi. Mart 1964’e gelindiğinde ise sendika toplu sözleşme görüşmelerine başlamak için yeterli sayıya ulaşmıştı. Toplu sözleşme görüşmeleri 10 Nisan 1964’te başladı ve başlar başlamaz da tıkandı. Fabrika yönetimi toplu sözleşme maddelerini kabul etmeme konusunda ısrarcıydı. Bu süreç bürokratik engellerin aşılamaması sonucu tam altı ay sürdü. Bu zaman zarfında fabrika yönetimi işçileri sendikadan vazgeçirmek için baskı yaptı, sendikayı kötüleyen söylentiler çıkarttı, bununla da yetinmeyip karalamalara karşı sendikayı savunan iki işçiyi işten attı. İşçiler tüm bu baskılara rağmen sendikadan vazgeçmezken atılan iki işçi de sendikada işe alındılar.

11 Eylül’de sendika, fabrika yönetiminin oyalama ve yıldırma politikalarına karşı fabrika önünde özel grev oylaması gerçekleştirmişti. Oylamaya katılan 823 işçiden 813’ü greve evet oyu vermiş ve bu sonuç basında da yer almıştı. Grev oylamasının da yarattığı basınç ve fabrika yönetiminin artık süreci uzatmak için başvurabileceği başka bir yol kalmamasından kaynaklı uyuşmazlık zaptı patron adına görüşmelere katılan Türkiye Kimya Sanayi İşverenleri Sendikası ve Petrol-İş arasında 16 Eylül’de imzalanabildi. Uyuşmazlık zaptının imzalanmasının ardından 17 Ekim’de Türk-İş Birinci Bölge Temsilciliği bünyesinde “Grev Koordinasyon Komitesi” kuruldu.

Grev kararı alınmasına rağmen grev başlangıcı bir süre de uzlaştırma kurulunda uzadı ve burada da bir anlaşma sağlanamamasının ardından sendika 17 Kasım’da grev kararı aldı.

Grev kararıyla birlikte fabrika yönetimi de son kozlarını oynamaya başladı. 19 Kasım’da lokavt kararı aldı. Bundan bir sonuç alamayınca da 23 Kasım’da grev karşıtı imza toplamaya çalıştılar. Ancak sendikanın itiraz etmesiyle imza toplama hamlesi boşa düşürüldü.

Grev kararının alınmasının ardından sendika görevlilerinden oluşan üç kişilik grev komitesinin belirlenmesi, grev çadırının hazırlanması, grev fonunun oluşturulması gibi grev hazırlıkları tamamlanırken Grev Koordinasyon Komitesi de grevin başlangıcının 7 Aralık’ta olacağını duyurdu. Bir yandan da sendika yönetimi tarafından yapılan basın toplantıları ile grev kamuoyuna duyuruluyor, ayrıca Bereç pillerini boykot çağrısı yapılıyordu.

Bereç işçileri grevde

Bereç işçileri 7 Aralık’ta greve başladılar. Sabah işe giriş saatinden önce sendika grev çadırını hazırlamış ve fabrika kapısına “Bereç Pil Fabrikası'nda grev var” pankartı ve bahçe duvarlarına da Bereç işçilerinin taleplerini yazan dövizler asılmıştı. Grev, sendika başkanı Ziya Hepbir ve diğer sendika yöneticilerinin katılımı ile başlarken, Bereç grevi tam 41 gün sürdü.

Grev süresince fabrika yönetimi jandarma desteğiyle işçilere saldırmaktan, beyaz yakalı işçileri üretimde çalıştırmaya kadar pek çok saldırıda bulundu. Hatta grevciler tarafından dövüldüğünü iddia eden birisi yüzünden üç grevci işçi tutuklandı. Ancak tüm bu saldırılara rağmen işçiler geri adım atmadılar ve grevi kazanana kadar sürdürdüler. 16 Ocak 1965’te, Bereç yönetiminin işçilerin taleplerini kabul etmesinin ardından grev 41. gününde sonlandırıldı.

Bereç grevinin öne çıkan özellikleri ise şöyle sıralanabilir:

- Türkiye işçi sınıfına grev hakkının yasalaşmasını armağan eden Kavel işçilerinin grev çadırı Maden-İş Sendikası'nın Bereç grevine yaptıkları ziyarette Bereç işçilerine hediye edildi. Bereç grevinde kullanılan araç ve imkanlar da Paşabahçe grevinde kullanıldı.

- Bereç grevi, Türkiye’de o döneme kadar kadın işçilerin en yüksek katılım sağladığı grevdi. Kadın işçiler grev nöbetlerine düzenli kalıyor, grev kapsamında gerçekleşen her türlü eylem ve etkinliğe katılıyorlardı.

- Bereç grevi, uluslararası düzeyde iş kolu federasyonu aracılığıyla Türkiye’de maddi olarak desteklenen ilk grev olma özelliğini taşımaktadır.

- Bereç grevi, grevin başından sonuna kadar hem sendikaların hem de duyarlı kamuoyunun büyük desteğini aldı.

- Grev boyunca, sendika işçilere düzenli olarak maddi yardımda ve erzak yardımında bulundu.

* İşçi sınıfı adına önemli bir kazanım olan toplu sözleşme ve grev hakkı 1963 yılında gerçekleşen Kavel Kablo direnişinde ortaya konan fiili meşru mücadele pratiğinin ardından kazanılmıştı. 1963 yılında yürürlüğe giren 274 sayılı Sendikalar Kanunu’nda, sendikaların kurulmasında ve üyelikte serbestlik ve ihtiyarilik ilkeleri güvence altına alınmış; 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nda ise; toplu iş sözleşmesi, grev hakkı ve toplu iş uyuşmazlıklarının çözüm yolları ilk kez düzenlenmişti.

Kaynak: Özkal Yici, Kırk Bir Uzun Gün BEREÇ GREVİ “Nedenleri, Sosyal Kanunlar Yönünden Yüzeye Çıkardıkları” (7 Aralık 1964-16 Ocak 1965), TÜSTAV Yayınları


 
§