25 Kasım 2016
Sayı: KB 2016/44

Ekonomik-sosyal kriz derinleşiyor
Gericiliğe rıza göstermiyor, direnişi seçiyoruz!
Yeni KHK’lar: Saldırı ve baskı paketleri!
Kürt halkına yönelik saldırılar sürüyor
Grev hakkına saldırıya OHAL kılıfı
Ne diplomasi, ne yargı: Tek yol direniş!
Her açıdan zor bir yıla giriyoruz
Petro-kimya sektöründe meslek hastalıkları
Düzenin çarkı işçi kanıyla dönüyor!
Şirvan’dan yansıyan katliam düzeni
Düzenin çok yönlü bunalımı ve devrim seçeneği
TKİP’nin 18. kuruluş yıldönümü etkinliği gerçekleşti
Ekim Devrimi aynasında yayınların önemi
Kapitalist dünya ekonomisinde kriz dinamikleri büyüyor
Emperyalist saldırganlıkta yeni bir döneme doğru
Marakeş Konferansı: Çevre tekellerin insafında!
Gençlik devrime, mücadeleye!
Üniversitelerde baskılar artıyor
“Direnişi seçiyoruz!”
Cumartesi Anneleri Hayrettin Eren’in akıbetini sordu
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Üniversitelerde baskılar artıyor

 

Her yeni güne KHK’larla uyanıyoruz. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan ettiği OHAL’i fırsata çeviren AKP iktidarı, yayınladığı KHK’larla sarsılan gücünü sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu doğrultuda, öncelikle iktidar ve rant paylaşımı konusunda anlaşamadığı Gülen Cemaati’ni terörist ilan ederek devlet kademelerinden tasfiye etmeye başladı. Buna paralel olarak ilerici, sol muhalif kesimler de bu cadı avının hedefi haline geldi.

KHK’ların hedefinde elbette gençlik ve üniversiteler de yer alıyor. Darbenin hemen ardından 19 Temmuz'da YÖK tüm üniversite rektörlerine bir yazı gönderdi ve “paralel devlet yapılanması ile bağlantılı olan akademik ve idari personelle ilgili işlem yapılmasını” istedi. Ardından yüzlerce akademisyen ve 4 üniversitenin rektörü açığa alındı. Bir çok üniversite kapatıldı. Açığa alınanların büyük bir kısmını ilerici-muhalif akademisyenler oluşturuyordu. AKP iktidarı için bu henüz başlangıçtı. 29 Ekim’de çıkarılan 676 sayılı KHK ile rektörlük seçimleri kaldırıldı. Artık rektörler cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Şimdiden 9 üniversiteye bizzat T. Erdoğan tarafından rektör atandı. Boğaziçi Üniversitesi’ne ise seçimlerde aday dahi olmayan bir isim rektör yapıldı.

Rektörlüğün ipini tutan YÖK, YÖK’ü yaratan ise sermaye düzenidir. Dört duvar arasında, gerek eğitim sistemiyle, gerek akademisyen ve rektörler eliyle üniversiteler dindar ve kindar nesil yetiştirme alanlarına dönüştürülüyor. Üniversiteler özerk, demokratik yapıya sahip ve bilim üreten kurumlar olması gerekirken, sermayenin ihtiyaçlarına göre işletilen birer ticari kurum haline gelmiş bulunuyor.

Dahası dinci-faşist uygulamalarla okullarımız gericiliğin yuvası haline getiriliyor, ‘teknokent’ adı altında sanayinin arka bahçesi olarak kullanılıyor. Bunlara karşı sesini çıkaran ilerici-devrimci öğrenciler ve akademisyenler ise baskılara maruz kalıyor, OHAL ‘silahıyla’ uzaklaştırılıyor ya da tutuklanabiliyor.

Geçtiğimiz sene 1 Kasım seçimleri bahane edilerek okullarda siyaset yasağı getirilmişti. Kürt illerinde artan kirli savaşa paralel olarak okullarda sesini çıkaran gözaltına alınıyor, tutuklanıyordu. Ardından soruşturma furyası ve uzaklaştırma ‘cezaları’ devreye sokuluyordu.

Üniversitelerde baskılar önceden de vardı ama OHAL’le birlikte sermaye devleti baskılarını arttıracak. Peki bizler ne yapacağız? Devlet bu kadar örgütlü saldırırken, bizler bireysel kurtuluşumuzu düşünüp, bu sistemde birer birer mi katledileceğiz, yoksa düzenin karşısına daha örgütlü bir güç olarak çıkıp mücadeleyi mi büyüteceğiz?

Bizler biliyoruz ki geleceğimizi elimizden alan ve sömürü mekanizmasında şekillendiren bu kapitalist sistemi ancak birliğimizin gücü ile yıkabiliriz.

P. Sevra

 

 

 

 

İstanbul DGB Ekim Devrimi söyleşisi gerçekleştirdi

 

İstanbul Devrimci Gençlik Birliği, “Ekim Devrimi 99. Yılında Yolumuzu Aydınlatıyor” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi.

18 Kasım'da gerçekleştirilen söyleşide ilk olarak Ekim Devrimi’nin diğer devrimlerden farkı ve Ekim Devrimi’ni önceleyen süreç konuşuldu. Söyleşide 1905 Devrimi ve yenilgisi, 1912’de yeniden yükselen işçi hareketi ve komiteleşmeler, 1914’te başlayan emperyalist paylaşım savaşı anlatıldı. Bu süreçte Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nde yaşanan Bolşevik-Menşevik ayrımı konuşuldu. Lenin’in “Bana devrimcilerden oluşan bir örgüt verin, Rusya’yı yerinden oynatalım” sözü üzerinden devrimci kadro ihtiyacı üzerinde duruldu. Ardından kısa bir sinevizyon izlendi.

Sinevizyonun izlenmesinin ardından 1917 Ekim Devrimi sırasında diğer ülkelerdeki devrim süreçleri üzerine tartışıldı. Kaybedilen Alman Kasım Devrimi, Avusturya ve Macaristan deneyimleri üzerine konuşuldu. II. Enternasyonal’in ihanetçi tutumu ve Bolşeviklerin bu süreçte yükselttiği “Savaşa karşı iç savaş” şiarı anlatıldı. Özellikle Macaristan deneyimi üzerinden günümüzdeki birlik tartışmaları ve ilkesiz birliklerin sonuçları tartışıldı.

“Yeni Ekimler ve yeni Alaattinler gelecektir”

Sunumun ardından günümüzde de aynı koşulların hüküm sürdüğü, bugün de burjuvazinin işçi sınıfına açlık, yoksulluk ve savaştan başka bir şey veremediği konuşuldu. Herkesin umutsuzluğa kapıldığı şu süreçte umudu büyütmek gerektiği, her devrimin böyle süreçlerin ardından yükselmiş olduğu belirtildi. Yeni Ekimler yaratma ve yeni Alaattinler olma vurgusuyla söyleşi bitirildi.

 

 

 

 

Nuriye Gülmen’in direnişi sürüyor

 

Selçuk Üniversitesi’nden “FETÖ” bahanesiyle uzaklaştırılan, görevine iade edilmesi talebiyle 9 Kasım’dan itibaren Ankara’da oturma eylemleri yapan Nuriye Gülmen’in direnişi sürüyor. Gülmen, eylem için gittiği Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünden her seferinde gözaltına alınmaya devam ediyor.

Gözaltı sürecinde “Kabahatler Kanunu” çerçevesinde para cezası kesilen Nuriye Gülmen’e 17 Kasım günü bir DGB’li de destek verdi. Yüksel Caddesi’ne gelen Gülmen ve yanında bulunan DGB’li, anında polisin saldırısına uğradı. Yerlerde sürüklenerek, ters kelepçe ile gözaltına alınırken sivil polisler DGB’li öğrencinin yüzüne tekme attılar. Çankaya Karakolu’nda tutulan gözaltılar akşam saatlerinde serbest bırakıldı.

18 Kasım günü Gülmen, kendisine destek olan iki kişiyle birlikte polis saldırısına uğradı ve gözaltına alındı. Polis, saldırı anını görüntülemek isteyen bir kişiye de saldırarak cep telefonunu kırdı.

23 Kasım günü, işten atılan Semih Özakça ile birlikte gözaltına alınan Gülmen’e destek veren Dev-Lis’li Sıla Yalçın ise “örgün eğitimden ihraç cezası” aldı.Yalçın, Ankara İncirli Anadolu Lisesi’ne gönderilen yazıyla okuldan atıldı.


 
§