1 Temmuz 2016
Sayı: KB 2016/25

Katil sermaye devleti ve dinci-gerici AKP iktidarıdır!
Gericiliğe karşı devrimci direnişin toplumsal dayanağı işçi sınıfıdır!
Türkiye-İsrail anlaşması; dinci gericilikle ırkçı-Siyonizm aynı safta!
AB kapısı, Türkiye ve sahte umutlar
Atatürk Havalimanı’nda bombalı saldırı
Sermaye baronları teftişte!
“Birlik olursak kazanırız, bölünürsek yok oluruz!”
Soma AŞ ile sendika işçilerin tazminatlarını geciktiriyor
MİB MYK Haziran Ayı Toplantısı Sonuç Bildirgesi
İSDEMİR’de neler oluyor?
Emperyalistler arası hegemonya kavgasında yeni bir dönemeç
Fransa’daki sınıf ve kitle hareketinin anlamı, etkileri ve geleceği
Brexit: ‘AB hülyası’na ağır darbe
Metal Fırtına ve Çerkezköy B/S/H/ deneyimi
Derby Lastik Fabrikası işgali deneyimi ışığında...
Georgi Dimitrov sosyalizm mücadelesinde yaşıyor!
Gençlik mücadelesinde üniversiteler
Eğitimde dinci gericiliğin geldiği nokta
Sivas Katliamı’nın 23. yıldönümü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sivas Katliamı’nın 23. yıldönümü...

Asanlardan, yakanlardan hesap soralım!

 

Yürü bre Hızır Paşa
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir

Pir Sultan Abdal, kendisinden feyz alan, sonrasında ise Sivas valisi olunca “dönen” Hızır Paşa’ya yukarıdaki dizelerle sesleniyordu. Pir Sultan zalime boyun eğmediği için asılarak katledildi...

Pir Sultan’ı anmak için 1989’dan itibaren her sene Sivas’ın Banaz Köyü’nde kültürel etkinlikler düzenleniyordu. 1993’te ise Kültür Bakanlığı’nın desteği ile etkinliklerin Sivas merkezde bir kültür merkezinde yapılmasına karar verildi.

Pek çok aydın, sanatçı ve yazar etkinliklere katılmak için Sivas’a geldi. Etkinlik hazırlıklarının başlaması ile birlikte Sivas’ta katliam hazırlıkları da başladı. Başta Aziz Nesin olmak üzere etkinliğe katılanları hedef tahtasına çakan, Pir Sultan’ı anma etkinliklerinde Müslümanların kutsal değerlerine hakaret edildiğini söyleyen bildiriler dağıtıldı. Yerel gazetelerde sürekli olarak katliama davetiye çıkartan yazılar yayınlandı. Refah Partili Belediye Başkanı aynı tarihe “hicret koşusu” koydu ve çevre illerden “katiller” Sivas’a toplandı. Etkinliğe katılmak için gelenlerin kaldığı Madımak Oteli’nin önüne yol bakım çalışması bahanesi ile bir kamyon taş boşaltıldı. Bir yandan da kolluk güçleri başka ilçelere gönderildi. Kısacası katliam için her türlü hazırlık tamamlandı.

Katliamın sorumlusu sermaye devleti

2 Temmuz günü ise Cuma namazı çıkışında Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “gazanız mübarek olsun” diyerek açıktan destek verdiği katiller sürüsü katliam için etkinliğe gelenlerin üzerine salındı. Böylece geçmişte devşirdiği “Hızır Paşa”yı devreye sokan devlet 2 Temmuz 1993’te ise gerici çetelerini devreye sokarak katletti. Madımak otelini ateşe veren gerici güçler 35 canı diri diri yaktı.

Katliamın ardından düzen temsilcilerinden ise şu açıklamalar geldi:

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: “Halkla polisi karşı karşıya getirmeyin.”

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller: “Otelin etrafını saran vatandaşlarımıza hiçbir şey olmamıştır.”

Koalisyon ortağı SHP’nin Genel Başkanı Erdal İnönü: “Güvenlik güçlerimizin özverisiyle vatandaşlarımızın daha fazla zarar görmesi engellenmiştir.”

ANAP lideri Mesut Yılmaz: “Bu, bir futbol maçında bile çıkabilecek bir olaydır.”

Kısacası yapılan açıklamalar sermaye devletinin katliamdaki sorumluluğunu adeta gözler önüne serer nitelikteydi. Bu açıklamaları burjuva medyanın anma etkinliğine katılanları “suçlu”, “tahrikçi” ilan eden yayınları takip etti. Katliam karşısında duyulan öfke ise “laik/anti-laik” tartışmalarına kanalize edildi. Açılan davalarda sermaye devleti üzerindeki sorumluluğu atarak katliamı gerçekleştiren birkaç kişiye sorumluluğu yıktı, onları da yurtdışına kaçırdı. Ardından da sanıkların avukatlığını yapanları milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi görevlere getirerek ödüllendirdi, davayı da zaman aşımına uğrattı. Yakın zamanda ise Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınan dava ile ilgili bir skandal daha yaşandı. AYM üyesi hakim Celal Mümtaz Akıncı’nın dava sanıklarının avukatı olduğu ortaya çıktı.

Sermaye devleti katletmeye devam ediyor!

Sivas Katliamı tam da Kürt halkının mücadelesinin yükseldiği, hem işçilerin hem de kamu emekçilerinin gelecekleri ve hakları için eylemde olduğu günlerde gerçekleşmişti. Sermaye devleti, tıpkı Çorum’da, Maraş’ta olduğu gibi toplumsal muhalefetin yükseldiği bir zamanda Sivas Katliamı’nı devreye sokarak işçi ve emekçileri bölmeyi, sindirmeyi amaçlamıştı. Dün kendi gerici beslemelerini devreye sokan sermaye devleti bugün de hem gerici-faşist beslemelerini hem de cihatçı IŞİD gibi çeteleri devreye sokarak katletmeye devam ediyor. Son olarak Sivas Katliamı şehitlerini anarak sözü şaire bırakalım:

Kucaklıyor beni Metin Altıok
Aldırma diyor gülerek
Yaşamak görevdir yangın yerinde
Yaşamak insan kalarak.”

(Ataol Behramoğlu, Yangın Yeri)

 
§