13 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/18

Kölelik dayatmalarına diren, örgütlen!
Devrimci sınıf ve kitle hareketi - E. Bahri
Hırsızlık ve yolsuzluğun kaynağı kapitalizme karşı mücadeleye!
AKP’nin savaş politikaları, kirli hesapları ve sonuçları - D. Yusuf
Kilis’i fırsata çeviriyorlar! - H. Eylül
Kapitalizm israf demektir
Hedef devrimci sınıf hareketi!
Soma Katliamı, işçi sınıfına örgütlenme çağrısıdır!
Madenler yeni katliamlara gebe
Sınıf hareketi, önündeki engelleri fiili-meşru mücadele çizgisiyle aşacak!
15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinden 2013 Haziran Direnişi'ne… - Ekim Umutcan
Dün başardık, yine başarabiliriz!
Esnek üretim biçimlerini meşrulaştırma operasyonları!
İşçi ve emekçilere “destek” adı altında sömürü
Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 2
Hollande-Wals hükümetinin ‘‘yeni iş yasası” işçi sınıfının tarihsel kazanımlarına dönük kapsamlı bir saldırıdır
Gece ayakta: Çelişkili bir hareket
Ortadoğu’daki gelişmeler ve ilk sonuçları - D. Yusuf
Hapishanelerde baskılar artıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kilis’i fırsata çeviriyorlar!

H. Eylül

 

Geçtiğimiz hafta boyunca Suriye’nin IŞİD kontrolünde olan bölgelerinden hemen her gün Kilis’e yönelik füze saldırısı gerçekleştirildi. Saldırılar sonucu onlarca insan hayatını kaybederken, gerçek bilgiler devlet tarafından hep hasıraltı edilmek istendi.

IŞİD’in Kilis’i hedef almasına kadar gelen yolun başında, Türkiye’nin Suriye politikası yer alıyor. Her ne kadar saldırılar onlarca insanın ölmesine ve yaralanmasına yol açsa da tüm bunların Türk devleti tarafından nasıl değerlendirildiği sürecin başka bir boyutunu oluşturuyor. Hemen her gün Kilis’e bir bomba düşerken mümkün mertebe IŞİD canilerinin adını anmadan yaşananlar olağan bir şeymiş gibi “roket düştü” diyenler, dâhiyane bir kafayla yerçekimini tespit edenler için asıl tehlike ise Kilis halkının tepkisi oldu. Valiliğe yürümek isteyenler polisin TOMA’lı, gazlı saldırısına uğradı.

Bölge halkları için tehlikenin bir tarafını Türkiye’nin bu durumu fırsat bilerek Suriye’de sürmekte olan savaşa dahil olma politikası oluşturuyor. Sonuç olarak daha önce ses kayıtlarından öğrendiğimiz sınırın öte tarafından bu tarafına attırılacak bombalar senaryosu bir şekilde hayata geçmiş oldu. Şam’da bir Emevi camisinde namaz kılamayanların Suriye politikası, gün geçtikçe Türkiye’yi Suriye haline getiriyor. Anlaşılan o ki emellerine Suriye’de olmazsa bile Türkiye’deki bir Emevi camisinde namaz kılarak ulaşacaklar.

Emperyalistler ve işbirlikçileri için kanlı bir satranç tahtası olan Ortadoğu’da yapılan her hamle beraberinde yeni yıkımlar, yeni acılar getiriyor. Halkların çektiği acılar katlanarak büyüyor. Ne kadar arzulasa da Türk sermaye devletinin kendi amaçlarını hayata geçirmek için Suriye’ye yönelik bir adım dahi atamayacağı ortada. Kilis üzerinden ortaya çıkan durumu, Suriye topraklarında kendi hamlelerini yapmak için değerlendirmek istedikleri ise biliniyor.

Emperyalizmin çıkarlarıyla örtüştüğü ve bu çıkarlara hizmet ettiği oranda Türkiye’ye hamle yapma şansı tanınacaktır. Söz konusu hamle ne biçimde olursa olsun bedelini yine yoksul halklar ödeyecek. Zaman geçtikçe yakılıp yıkılan kent sayısı daha da artacak. Cizre, Silopi, Yüksekova, Sur, Kilis… Sürekli bu kentlere yenileri eklenecek.

İçerde ve dışarıda sürdürülen politika ile Kilis, yaşanacakların acılı bir habercisinden başka bir şey değil. Kilis’teki ölümleri engellemeyenler, dahası neden olanlar süreci fırsata çevirmek istiyor. “Yeni Türkiye”de artık sadece boşaltılan köyler yok. Yakılan, yıkılan koca kentler var.

Düşen bombaların sadece düştüğü yeri yaktığı bir coğrafyada, bu yangınların büyümesi, acıların daha da artması için elverişli bir zemin var. Ve sessizlik rüzgârıyla üflenen alevler daha da büyüyecek, daha çok can yakacaktır.

 

 

 

 

Dünder ve Gül’e saldırı ve hapis cezası

 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün MİT TIR’larıyla ilgili haberleri nedeniyle yargılandıkları davanın karar duruşması 6 Mayıs’ta görüldü.

Toplam 10 yıl 10 ay hapis cezası

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın sonucunda “devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” gerekçesiyle Can Dündar’a 5 yıl 10 ay, Erdem Gül’e ise 5 yıl hapis cezası verildi.

Mahkeme, “darbeye teşebbüs” iddiasına ilişkin ise beraat kararı verdi. Dündar ve Gül’ün yurtdışına çıkış yasakları kaldırılırken tutuksuzlukları devam edecek.

Dündar’a silahlı saldırı

Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görülen duruşmaya ara verildiği sırada adliye bahçesinde bulunan Can Dündar, bir saldırganın silahlı saldırısına uğradı. Saldırganın açtığı iki el ateşte kurşunlar Can Dündar'a isabet etmezken, NTV muhabiri yaralandı.

Dündar’ın avukatı ve eşi tarafından yakalanan Murat Şahin adlı saldırgan polis tarafından gözaltına alındı. Saldırıyı izleyen günlerde Şahin’le birlikte çalışan 4 kişi daha gözaltına alındı. Saldırıyı düzenleyenlerden 4’ü 10 Mayıs’ta savcılık ve mahkemede serbest bırakılırken, tetikçi Murat Şahin tutuklandı.

 

 

 

 

Devlet Kilislilerle resmen alay ediyor

 

Son dönemde neredeyse her gün IŞİD’in roketatar mermisi attığı, 20’den fazla insanın öldüğü, evlerin yıkıldığı, esnafın kepenk kapattığı, yaşamın durma noktasında geldiği Kilis’te yaşananları sermaye devleti izlemekle yetiniyor.

AKP gericiliği tarafından beslenen Suriye’deki dinci çetelerin saldırılarını izleyen devlet, önlem adı altında yaptığı “uyarılarda” Kilislilerle adeta alay ediyor.

“Kuzey cephesinde oturun”

İncelemelerde bulunmak üzere Kilis’e giden CHP heyetinde yer alan Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, İMC TV’de yayınlanan Banu Güven’le Artı Haber’e konuk olarak kentteki izlenimlerini aktardı. Kilislilerin can güvenliği endişesiyle tedirgin yaşadığını aktaran Yılmaz, “Halk çaresiz, hükümetin kendilerini unuttuğunu, ilgilenmediğini düşünüyor. Halk siyasi iktidardan şikayetçi, ciddi manada öfkeliler” dedi.

Yetkililerin güvenlik konusunda Kilislilere tek önerisinin, “Evlerinizin güney cephesinde oturmayın, kuzeyine geçin” şeklinde olduğunu aktaran Yılmaz, bu önerinin kentte alay konusu olduğunu da sözlerine ekledi.

 

 

 

 

Göçmenlere baskılar artıyor

 

Kirli savaşlara yaptığı yatırımlarla emekçi halkların kanını emen, diğer yandan da “insani yardım”larla övünen Türk sermaye devleti göçmenlere yönelik baskılarını arttırıyor.

Kampları, burjuva medya eliyle göçmenler için “cennet” olarak göstermeye çalışan devlet, medyasında “yasa dışı” ve “sağlıksız” olarak yansıttığı göçmen evlerine ise 10 Mayıs'ta İstanbul’da baskınlar düzenledi.

Operasyonlar, göçmenler üzerindeki baskı ve kölelik uygulamalarını pekiştirmeyi hedeflerken, burjuva basın aracılığıyla da göçmenler hakkında “kamplarında güzelce kalsınlar” algısı yaratılmaya çalışılıyor.

11 Mayıs’ta sabah saatlerinde, zabıta ve polis tarafından yapılan operasyonlar Beyoğlu’ndaki evlerde gerçekleşti. Suriyeli oldukları ileri sürülen göçmenler gözaltına alınarak Pendik’teki kamplara götürüldü.

Göçmenlerin buradaki işlemlerin ardından Osmaniye’deki kamplara gönderileceği bildirildi.

 
§