19 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/24

Düzenin çözümsüzlüğü ve yeni mücadele dönemi
Sınır çetecilere açık, emekçi halka kapalı!
Türkiye damgalı işbirliği
Eski mürettebat yeniden sahnede!
Lale devrinden fetret devrine doğru...
Sermayenin Demir(eli)
Son genel seçimler solda tasfiyeciliği güçlendirdi H. Yağmur
Ermenek'te işçi katillerine büyük öfke
Çan işçileri: İşçi sınıfı uyanıyor!
Polimer işçileri grevde!
"15-16 Haziran Direnişi ve Metal Fırtınası"
"Ölmek var, dönmek yok!"
Metal işçisi birliğini güçlendiriyor
MİB’i susturamadınız, susturamayacaksınız!
Sendikalar ve sınıf mücadelesi
Metal işçileri ve MİB engelleri aşa aşa ilerledi! - 1
Metal direnişi yedi düvele karşı verilmiş bir savaştır!
Kirli ve kanlı bir suç çetesinin Bilderberg toplantısı
Kadına yönelik şiddeti düzen siyaseti körüklemektedir!
Kadına yönelik şiddet ve 'iyi hal' indirimi üzerine
Devrimci gençlik kampına çağrı
"Türkiye siyasi tarihinde Filistin" paneli yapıldı
Sınıf savaşına yüreği yetmeyenler işine baksın!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kirli ve kanlı bir suç çetesinin Bilderberg toplantısı

Batı Avrupa ve Kuzey Amerika arasında diyalog ve işbirliğini teşvik etme amacıyla kurulduğu iddia edilen Bilderberg Toplantıları’nın 63.’sü 10-14 Haziran tarihlerinde Avusturya‘nın Tirol eyaletinde yapıldı. İstihbarat, siber güvenlik, kimyasal silah ve terör tehdidi, Avrupa stratejisi, küreselleşme, Yunanistan, İran, Ortadoğu ve Rusya gibi konular bu yılki toplantının gündemleriydi.

Aralarında cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, finans bakanları, diplomatlar, medya patronları, sermaye ve teknoloji devleri, bankacılar, istihbarat servislerinin müdürleri, stratejistler, NATO genel sekreteri ve adına "düşünce kuruluşları ve vakıflar" denilen ama aslında birer suç çetesi olan kurumlardan önemli isimlerin bulunduğu 22 ülkeden 140 kişi katıldı. Toplantıya Türkiye‘den ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, CHP‘den milletvekili seçilen İlhan Kesici, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü Ahmet Üzümcü katıldı.

Küresel sermaye örgütlerinin Avrupa ayağı olan bu örgütün kurucuları arasında eski Naziler, Avrupa kraliyet aileleri mensupları, büyük sermaye sahipleri ve istihbarat örgütleri var. Küresel sermayenin farklı isimlerle kurduğu ve birer suç çetesi olarak dünyayı örümcek ağı gibi saran kurumların etkin temsilcilerinin katıldığı bu toplantı "Küresel beyin fırtınası" olarak da tanımlanıyor. CIA tarafından 1954’te Hollanda’da Oosterbeek şehrinde Bilderberg Oteli’nde kurulan ve "Küresel beyin fırtınası"nın estiği bu toplantılar son derece gizli koşullarda ve özel ortamlarda yapılmaktadır. Katılanların hiçbir bilgi vermemesi temel bir kuraldır. Yine toplantı kuralları gereği yapılan hiçbir konuşma kayıt altında tutulmaz ve konuşmalarda hiçbir kaynak belirtilmez. Toplantı sonunda hiçbir şekilde sonuç raporu yayımlanmaz vs. Tam da bu özelliğinden dolayı ona aynı zamanda "sır toplantı" da denmektedir.

Bunlar doğallığında da anlaşılacağı gibi nedensiz değildir. Ezilen halkların, emekçilerin ve dünya işçi sınıfının kaderini, yaşamını ve geleceğini doğrudan ve derinden etkileyecek kirli kararların, bölgelerde ve ülkelerde tezgahlanan her türlü kirli ve kanlı icraatların bilinmemesi özel bir önem taşımaktadır. Bilderberg toplantılarının mimarlarından olan ABD‘li patron David Rockefeller, 1991‘de bu gizliliğin önemini ve anlamını şu sözlerle özetlemişti: "Toplantılarımıza katılan New York Times, Washington Post gibi önemli yayın kuruluşlarında görevli yöneticilere‚ ne yapmak istediğimize dair bilgileri 40 yıl boyunca halka açıklamayacaklarına dair verdikleri sözleri tuttukları için teşekkür ediyorum. Eğer onlar gizli görüşmelerimizi deşifre etseydi, ışıklar üzerimize yanacaktı, dünyaya dair planımızı uygulamaya koymamız imkansız olurdu. Ama artık dünya kurmak istediğimiz dünya hükümetine çok daha hazır."
Uzun yıllar boyunca hakkında çok az şey bilinen bu örgütle ilgili detaylı bilginin İspanyol İstihbarat Örgütü'nün üst düzey yöneticisi Luis Gonzales Mata'nın yazdığı kitapta yer aldığı iddia edilmektedir. "Dünyanın Gerçek Efendileri" isimli bu kitap 1975 yılında Paris‘te Bernard Grassed Yayınevi tarafından yayınlanmış fakat piyasadan toptan satın alınmış ve okuyucuya ulaşması engellenmiştir.

Dünya kamuoyu bu suç şebekesinin kendisi ve  yöneticilerinden birinin kendi ifadesiyle "ne yapmak istedikleri" hakkında pek bir bilgi sahibi olmadığı için bu kirli ve karanlık örgüt uzun yıllar pek deşifre olmamıştı. Ama son yıllarda kamuoyunda "Bilderberg mafyadır, sessizliğe son verin, konuştuklarınızı açıklayın" seslerinin yaygınlaşıp yükselmesine ve bunun protestocular şahsında "Kapitalizmin egemenliğine son!", "Sermaye faşizmine son!" biçiminde net ifadeler kazanmasına bağlı olarak bu suç şebekesi ve yapmak istedikleri deşifre olmuş, ilerici insanlık nezdinde kirli ve kanlı küresel bir suç örgütü olarak kodlanmıştır.

 

Dünya mafyası olarak Bilderbergçiler

Bilderberg toplantısı olarak bilinen küresel çete, yapısı, amaçları ve icraatları üzerinde yerinde bir tanımla küresel mafya olarak ta anılıyor. Bunun nedenlerini anlamak için öteki şeylerin yanı sıra katılımcıların profiline bakmak mafya tanımına ışık tutacaktır. Katılımcılar arasında uluslarüstü dev şirketlerin patronları, Avrupa ülkelerinin başbakanları, dışişleri ve maliye bakanları, merkez bankası başkanları, önemli stratejistler, uluslararası medya kuruluşlarının etkili isimleri ve Kraliyet aileleri mensupları var. Dünya Bankası Başkanı, IMF Başkanı, CIA ve öteki İstihbarat  şefleri, NATO Genel Sekreteri gibi kişiler bu toplantıların değişmez simalarıdır. 

CIA ve öteki ülke istihbaratlarının ve NATO'nun hemen tüm ülkelerdeki gladyo-kontrgerilla gibi yapılanmaların yaratıcıları olduğu, bu yapılanmaların ise kirli, karanlık birer cinayet-mafya şebekesi olarak çalıştığı düşünüldüğünde Bilderbergler’in dünya mafyası olarak tanımlanması anlaşılır olmaktadır. Bilderbergler’in katılımcıları dünyanın çeşitli bölgelerinde emperyalist gerici savaşları çıkaranlardır. Dünyada akmakta olan kara paralar ve mafyalaşmış çeteler bunların denetimindedir. Hükümetleri onlar kontrol eder, gerektiğinde onlar yıkar ve yenisini onlar kurarlar. Ülke ekonomilerini onlar batırır, cinayet şebekelerini onlar harekete geçirir vs.

Konuyu uzatmadan sözü İsviçre bankalarında üst düzey yöneticilik yapmış ismi gizli tutulan bir bankacıyla yıllar önce yapılan röportajdaki şu ifadelere bırakalım: “ Yıllarca İsviçre bankalarında üst düzey yöneticilik yaptım. Bir ülke liderini öldüren katile bizzat elimle ödeme yaptım. Ödeme talimatını gizli servisler veriyordu. Bütün İsviçreli bankalar bu tür kirli işlere alet olmuşlardır. Ödemeler bankanın merkezinde, kayıtdışı, denetlenmeyen hesaplardan yapılırdı. Birçok suikast, saldırı ve devrim için ödemeler yaptık. Bazı ödeme emirleri Bilderbergci kişilerden gelirdi. Öldürülen kişiler arasında IMF, Dünya Bankası ve Bilderberg’in emirlerini uygulamayanlar vardı. İsviçre bankalarını artık İsviçreliler yönetmiyor. Yöneticilerin çoğu Anglo-Saxon kökenli Amerikalı ve İngilizler. Bunlar İsviçre bankalarını illegal işlerini gerçekleştirmek için kullanıyorlar. Çok büyük meblağda para ülkeleri yok etmek için kullanılıyor. Bilderberg toplantısı 2009’da Yunanistan’da yapıldı, Yunanistan battı. 2010’da İspanya’da yapıldı, İspanya da battı." İsmi gizli tutulan bankacı bu sözlerinin devamında "İsviçre’yi de batıracaklar" diyerek korkusunu dile getiriyor. Üst düzey banka yöneticisinin dilinden dökülen bu sade ifadeler Bilderberg'çilerin bir mafya şebekesi olduğunun çarpıcı özetini sunmaktadır.

 

Arzuladıkları dünya düzeni kabusları olacak

Bilderberg‘çiler uzun yıllardır‚ "dünya devleti" ve "küresel hükümet"in savunucuları oldular. Bu amaçla tüm ülkelerde gizli ve kirli gündemlerini uygulamak için bir örümcek gibi ağlar örgütlediler. Ünlü finansçı olan Paul Warburg’un "Hoş olsun ya da olmasın, bir dünya hükümetine sahip olacağız. Tek sorun bunun fetih yoluyla mı, yoksa mutabak yoluyla mı kurulacağını bilmek" ifadesi amaca ulaşmaktaki "kararlılığın" yanı sıra caniliği de dile getirmektedir.

Fetihlerle de olsa "dünya hükümeti" kurma arzusunun dünya halklarına ve emekçilerine, dahası gezegenimize faturası onları ilgilendirmemektedir. Çetenin şeflerinden biri "Dünya üzerinde tek bir hükümet kurulması fikri karşısında hepimizin yanıp tutuştuğumuzu söylemek, abartılı olabilir" dedikten sonra "dünya üzerinde tek bir topluluğun oluşması fikrinin iyi olabileceğini de hissetmeye başladık" diye sözlerini tamamlıyor. Bu açıklamalara ABD‘li patron David Rockefeller "dünya kurmak istediğimiz dünya hükümetine çok daha hazır" sözlerini de eklersek Bilderbergçiler’in planladıkları bir dünya kurmaya hayli inandıkları anlaşılıyor.

David Rockefeller şunları şöylemişti: "Eğer onlar gizli görüşmelerimizi deşifre etseydi, ışıklar üzerimize yanacaktı, dünyaya dair planımızı uygulamaya koymamız imkansız olurdu." Ama, artık "hakikatın ışıkları", onların dünya planlarının üzerine düşmüş bulunmaktadır. Dünya halkları ve emekçileri onların planlarını reddetmeye hazırlanıyor. Bilderbergçiler’in rüyası, halkların ve emekçilerin kabusu olan bu planlar daha şimdiden önemli darbeler almış bulunuyor. Öteki başka gerçeklerin yanı sıra daha şimdiden bir ilk silkiniş olarak dünyanın dört bir tarafında milyonları kapsayan ve güçlenerek devam edecek olan büyük çaplı kitle hareketleri ve halk ayaklanmaları/isyanları bunun dolaysız habercisidir. Artık bütün sosyal sorunların ve hertürlü toplumsal belanın kaynağı olarak kapitalizm sorgulanıyor. Bu sorgulama beraberinde kaçınılmaz olarak kapitalizme karşı alternatif arayışlarını hızlandıracaktır. Dolayısıyla onların planlarını uygulamaya koymak sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Zira sonucu onlar değil, dünya işçi sınıfı ve halkların arayışı ve bu doğrultuda ortaya koyacakları tarihsel inisiyatif belirleyecektir.

 

 

NATO Rusya ile tüm ilişkilerini kesti

ABD’nin Baltık ülkelerine yığınak yapma kararının ardından Rus emperyalizminin şefi Vladimir Putin, gelişmiş 40 nükleer füzenin askeri envanterlerine ekleneceğini söyledi. NATO da bir açıklama yaparak Rusya ile tüm ilişkilerini kestiklerini duyurdu.
Ukrayna’daki krizin ardından Rusya ve Batılı emperyalistler arasındaki gerilim gün geçtikçe büyüyor. ABD emperyalizminin Polonya, Litvanya, Letonya ve Estonya’ya ağır silah ve asker konuşlandırarak Rusya’yı tehdit etmesine yanıt gecikmedi. Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin hamlesinin Rusya-NATO anlaşmasının baltalanmasına sebep olacağını kaydetti.

 

Rusya’dan nükleer hamlesi

Askeri tehdide karşılık yeni hamlesini oynayan Rus emperyalizminin şefi Vladimir Putin ise nükleer başlık taşıyan 40 kıtalararası füzenin envantere ekleneceğini söyledi. Putin, füzeler ve gelecekteki askeri hedefleri ilgili şu konuşmayı yaptı:

“Bu füzelerin tamamı Batı’nın geliştirmekte olduğu füze kalkanını yüzde 100 delme özelliğine sahip olacak. Rusya silahlanma yarışına girmek niyetinde değil. Ancak elimizdeki silahları 2020 yılında yüzde 70 oranında yenilemeyi amaçlıyoruz. Belirlediğimiz bu hedef ülkemizin güvenliği için yerine getirilecek.”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise kendilerinin füze kalkanları ve askeri yığınaklarla Rusya’yı tehdit etmelerine karşın Rusya’yı askeri harcamalarını arttırmakla suçladı. “Rusya’nın bu nükleer tehdidi, gayri meşru, istikrar bozucu ve tehlikeli” diyen Stoltenberg, şöyle konuştu: “Bu üzerine eğildiğimiz bir şey ve güçlerimizin çevikliğini ve hazırlığını arttırmamızın da nedenlerinden biri.”

 

Özel telefonlar söküldü

NATO daha sonra da Rusya ile tüm ilişkileri kestiklerini kaydetti. NATO ile Rusya arasında iplerin tamamen koptuğunu belirten Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksey Meşkov, şunları söyledi:

“Şu anda Rusya ile NATO askeri ittifakı arasında hiçbir bağlantı noktası kalmadı. Bugün NATO karargâhıyla Rusya arasında kurulu özel telefonlar sökülerek teslim edildi. Zaten özel telefonlar bize geri teslim edilmeden önce son aylarda batı askeri ittifakıyla Rusya arasında tüm ortak programlar durdurulmuştu.”

 

“Silah yarışına girmeyeceğiz”

Putin’in dış politika danışmanı Yuriy Uşakov ise şu açıklamayı yaptı:
“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün söyledikleri bizim yeni silahlanma yarışına gireceğimiz anlamına gelmiyor. Rusya, ekonomisini baltalayacak böyle bir adım atmak niyetinde değil. Oluşan şartlar karşısında sadece bize yöneltilen askeri tehditlere yeterli düzeyde yanıt vermekle yetineceğiz. Kendimizi savunmanın ötesine giden bir niyetimiz yok.”

Diğer yandan Rusya Savunma Bakanlığı’ndan Korgeneral Alexander Golovko da Rusya hava-uzay askeri birliklerini oluşturmak için çalışmalara başladıklarını açıkladı.

 

 

400 milyon kişi sağlığa ulaşamıyor

Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası Grubu’nun hazırladığı rapor, kapitalizmin sağlık alanında iflasını belgeler nitelikte oldu. İki örgütün hazırladığı raporda 2013 yılı itibariyle anne ve çocuk sağlığı, doğum öncesi ve sonrası sağlık yardımı, bulaşıcı hastalıkların tedavisi, çocukların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gibi temel sağlık hizmetlerine erişim imkanları incelendi.

Raporda dünya genelinde temel sağlık hizmetine ulaşamayanların sayısının 400 milyon olduğuna dikkat çekilirken emperyalizmin talan ettiği ülkeler olan ‘gelişmemiş’ ülkelerde nüfusun yüzde 6’sının da sağlık harcamalarını kendi cebinden karşılamak zorunda olması nedeniyle aşırı yoksulluğa maruz kaldığı belirtildi.
Dünya Bankası Grubu’ndan Dr. Tim Evans, rapora ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Söz konusu bulgular bir uyarı. Tüm dünya nüfusunun sağlık kapsamı içinde olması hedefinden çok uzağız. Yoksulların sağlık hizmetlerine ulaşmasını sağlamalı ve sağlık harcamaları nedeniyle fakirlerin aşırı yoksulluğa düşmesini engellemeliyiz.”
Raporda dünya genelindeki ülkelere seslenerek nüfuslarının en az yüzde 80’ini temel sağlık hizmetleri kapsamına almaları tavsiyesi de yer aldı.

IMF’nin yıktığı sağlık sistemi

Diğer yandan, Afrika’da 11 bin kişinin ölümüne neden olan ve neo-liberal yıkım politikaların nedeniyle yayılmaya devam eden Ebola virüsü gerekçesiyle Sierra Leone’nin kuzeyinde yer alan iki bölgeye giriş-çıkışlar yasaklandı. Sierra Leone Devlet Başkanı Ernest Bai Koroma dün yaptığı açıklamada ülkenin kuzeyindeki Kambia ve Port Loko bölgelerine giriş çıkışların yasaklandığını belirtti.

Yetkililer virüsün yayılmaya devam ettiğini bildirdi. Virüsle mücadelede yeteriz kaldığı eleştirileri yöneltilen DSÖ, son yaptığı açıklamada, Sierra Leone’de 15 yeni vakanın saptandığı bilgisini vermişti. Örgütün verdiği bilgilere göre Batı Afrika ülkeleri Liberya, Gine ve Sierra Leone’de ölenlerin sayısı 11 bini aştı.

Cambridge Üniversitesi’nden uzmanlar IMF’nin Sierra Leone, Liberya ve Gine’de dayattığı kamu harcamaları kesintilerinin sağlık sistemlerini zayıflattığı, yeterince kaynak alamayan hastanelerin gerekli personel ve teçhizattan yoksun olarak hizmet vermek zorunda kaldığını belirtmişti

 

 

 
§