13 Eylül 2013
Sayı: KB 2013/36

Halkların birleşik-militan mücadelesi kazanacak!
Direniş ruhuyla emperyalist savaşa ve gericiliğe karşı mücadeleyi büyütelim!
Haziran ruhu sokaklarda!
Ahmet Atakan’ı
polis katletti!
Ahmet binlerle sonsuzluğa uğurlandı
Düzenden riyakarlık akıyor!
Asimilasyona militan direniş!
ODTÜ’de polis terörüne karşı direniş!
Feniş işçileri fabrikayı işgal etti!
Ergün Atalay: Bir düzen sendikacısı
İş cinayetleri
kaderimiz değil!
‘Koltuk kavgasına hayır, taban iradesi
temsiline evet!’
Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Partimizin programı/3
Obama: Saldırıyı erteledik ama vazgeçmedik!
Arap dünyasında emperyalist saldırıya karşı öfke büyüyor

Obama ve suç ortaklarının açmazı derinleşiyor

Gezi tutsaklarıyla dayanışmaya
Bir direnişin ölüm çiçeği üzerine...-T. Kor
Cami-cemevi bir asimilasyon projesidir
Forumlarda mücadele ortaklaştırılıyor
Liselilere “bilişim cezası” yönetmelikte
Doğa ve çevre talan ediliyor!
Evlerimizden sokaklara çıktık
“Burcu Koçlu’nun
katledilmesine
izin vermeyeceğiz!”
Suriye halkları emperyalizmin kıskacında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Evlerimizden sokaklara çıktık...

Geri dönmeye hiç niyetimiz yok!

 

Gezi ruhuyla direnişe devam!

Kadınlar, Gezi Direnişi’ne kitlesel bir şekilde katıldılar. “Bin yıllık” geleneklerin mirasçısı olan bu düzende baskı, sömürü ve ayrımcı politikalarla ezilen kadınlar, özgürlüğün ancak sokakta kazanılabileceği gerçeğini fark ettiler.

Kadınlar, kimi yerde barikatta dövüştüler, kimi yerde tencere-tava çaldılar ya da TOMA önlerinde suya, gaza karşı durdular. Direniş sürecinin her yerinde kadınları görmek mümkündü. Direnişe çocuklarıyla birlikte katılan kadınların sayısı da az değildi.

Sömürü, baskı ve ayrımcılık üzerine kurulu bu kokuşmuş düzen, kadınlara “güçsüz cins” rolü biçiyor. Gezi Direnişi, bunun böyle olmadığını gösterdi. Kadınlar, direnişten güç aldıkları gibi, katılımlarıyla da direnişi güçlendirdiler. Direnişin simgelerinin çoğunun kadın olması bir tesadüf değildir.

Direnişin nedenlerine bakıldığında, sorunun “üç-beş” ağacın çok ötesinde olduğu görülür. Baskıya, sömürüye, ayrımcılığa, geleceksizliğe ve güvencesizliğe karşı biriken öfkenin patlamasıydı direniş. Sömürü ve yıkım politikalarının yarattığı yıkımlara karşı birikmiş tepki, AKP iktidarının pervasız, gerici, baskıcı ve ayrımcı politikaları sayesinde patlama noktasına geldi. Sömürüyü, baskıyı, ayrımcılığı iki kat daha fazla yaşayan biz emekçi kadınların, direnişe yoğun bir katılım sağlamamız şaşırtıcı sayılmamalıdır.

Çünkü biz emekçi kadınlar, genelde kapitalist sistemden, özelde AKP’nin gerici-cinsiyetçi icraatlarının bedelini daha ağır bir şekilde ödemekteyiz. AKP iktidarı döneminde erkekler tarafından öldürülen kadın sayısının on kat artması, durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Yansıra ev işi ve çocuk bakımının -çalışan veya çalışmayan- kadının “görevi” sayılması, işsizliğin, yoksulluğun yıkıcı etkilerinin öncelikle kadınları vurması, 4+4+4 eğitim sisteminin tüm sorunlarını, kadınların çocuklarıyla birlikte yaşaması, GSS uygulamasının sağlıkta yarattığı yıkımın daha çok kadınları etkilemesi vb.. Tüm bunlar sistemin emekçi kadınları nasıl bir sorunlar yumağıyla boğmaya çalıştığını gözler önüne seriyor. Bunlar yetmiyormuş gibi, AKP şeflerinin başlattığı Kürtaj, sezaryen tartışmaları, “üç çocuk yapın” vaazları, kılık-kıyafete müdahale girişimleri ise, işin tuzu-biberi oldu. Hamile kadınların sokağa çıkmasını “terbiyesizlik” sayan bir zihniyetle karşı karşıya olmamız, bu konuda başka söze gerek bırakmıyor.

Buna karşın, gök kubbe altında iyi şeyler de oluyor. Çünkü Gezi Direnişi pek çok şeyi değiştirdi! Sistemin evin dört duvarlarına hapsettiği, ev-çocuk bakımı görevleriyle boğduğu kadınlar, artık toplumsal sorunlarla ilgilenen, politika konuşan, geleceğe dair kafa yoran bireyler haline gelmiştir. Sokağın özgürleştirici gücüyle kadınlar bir adım öne çıkmış, örgütlenmenin ihtiyacını hissetmiş, önemini kavramıştır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Gezi Direnişi göstermiştir ki, kadınlar, direniş süreçlerinde, mücadele içinde değişir ve sıçramalı bir gelişim yaşar. Buna bağlı olarak mücadele içinde özgürleşen kadınlar da mücadeleye güçlü bir soluk katar, daha ileriye taşır.

Artık önemli olan, bundan sonra yapacaklarımızdır. Hak elde etmenin ve geleceği kazanmanın yolu örgütlenmek, sokağa çıkmak ve direnişe devam etmekten geçer. Bundan böyle sömürüye, baskılara, gericiliğe, ayrımcılığa, hak gasplarına karşı bulunduğumuz her alanda, komitelerde, emekçi kadın komisyonlarında örgütlenmeli, gerici iktidarın saldırılarına eylemli gücümüzle, sokaklarda yanıt vermeliyiz. Unutmayalım;

Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!”

(Emekçi Kadın Bülteni, Eylül 2013)

 

 

 

 

Adana’da emekçi kadınlar
etkinlikte buluştu!

 

Adana Emekçi Kadın Komisyonu düzenlediği etkinlikle direnişin öne çıkardığı kadınların sorunları ve mücadelesini gündemleştirdi.

Adana Emekçi Kadın Komisyonu tarafından 7 Eylül günü gerçekleştirilen etkinlikte emekçi kadınlar bir araya geldi. İki bölümden oluşan etkinliğin ilk bölümünde Emekçi Kadın Komisyonu’nun iki üyesi tarafından sunumlar yapıldı. Bu bölümde ilk olarak “Gezi Direnişi ve kadınlar” üzerine yapılan sunumda, Gezi Direnişi’nin bir analizi yapılarak, emekçi kadınların ön plana çıktığı vurgulandı. Pek çok şehirde bu protestolara farklı kuşaklardan kadınların katıldığı, direnişin sürdürülme nedenlerinin çeşitlilik kazandığı belirtildi. İktidarın kadını ikincil olarak tanımlayan, dışlayıcı söylemlerinin tersine çevrilmiş olduğu anlatıldı. Kadınların hayatın yedeğinde değil tam içinde oldukları, isyan eden yüzlerinin ortaya çıktığı vurgulandı. Sonrasında ise “kadınlar ve politika” üzerine yapılan sunuma geçildi. Burada da kadınların aslında siyasetin dışında olmadığı zaten tüm yaşamıyla içinde olduğu belirtilerek Gezi Direnişi’nde de yer aldıkları belirtildi. Sunumlarda haklarımız ve taleplerimiz için tek seçeneğin sosyalizm olduğu belirtilerek direnişe ve sosyalizm mücadelesini büyütmeye çağrı yapıldı.

Etkinliğin ikinci bölümünde “Aile ve çocuk iletişimi” başlığında uzman bir psikologun katılımıyla yapılan sunuma geçildi. Bu bölümde eğitimde ve yaşamın diğer alanlarında sistemden kaynaklı sorunların insan psikolojisine etkilerine değinilerek, esasında kapitalist sistemin hastalıklı olduğuna dikkat çekildi. Etkinliğe katılan emekçi kadınların eğitim sisteminden kaynaklı yaşadıkları sorunlarla ilgili sorulara yanıtlar verildi. Başta 4+4+4 sistemi eleştirilerek, kapitalist sistemde eğitimin amacının sermaye sınıfına köle yetiştirmek olduğuna dikkat çekildi.

Kızıl Bayrak / Adana

 

 

 

 

Mamak’ta emekçi kadın etkinliği

 

Mamak Emekçi Kadın Komisyonu 7 Eylül’de bir toplantı gerçekleştirdi.

Gezi Direnişi’nde emekçi kadınların rolünün tartışıldığı toplantı direnişe dair hazırlanan bir belgeselin gösterimiyle başladı. Kadınların %52 oranında katılım sağladığı Gezi Direnişi’nin görsellerle sunulduğu belgeselde sorunun kadınlar açısından da “üç beş ağacın” ötesinde olduğu vurgulandı.

İlgiyle izlenen belgeselin ardından, direniş üzerine tartışma bölümüne geçildi. Bu bölümde söz alan birçok kadın kendi yaşamından örneklerle düşüncelerini dile getirdi. Neredeyse tüm konuşmaların ortak vurgusu örgütlenme ihtiyacı oldu. Bu çerçevede neler yapılabileceği konuşuldu. Kadınların kendi gücünün farkına varması gerektiği, bunun bir parçası olarak ise bir adım öne çıkması gerektiği belirtildi.

Kızıl Bayrak / Ankara


 
§