13 Eylül 2013
Sayı: KB 2013/36

Halkların birleşik-militan mücadelesi kazanacak!
Direniş ruhuyla emperyalist savaşa ve gericiliğe karşı mücadeleyi büyütelim!
Haziran ruhu sokaklarda!
Ahmet Atakan’ı
polis katletti!
Ahmet binlerle sonsuzluğa uğurlandı
Düzenden riyakarlık akıyor!
Asimilasyona militan direniş!
ODTÜ’de polis terörüne karşı direniş!
Feniş işçileri fabrikayı işgal etti!
Ergün Atalay: Bir düzen sendikacısı
İş cinayetleri
kaderimiz değil!
‘Koltuk kavgasına hayır, taban iradesi
temsiline evet!’
Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Partimizin programı/3
Obama: Saldırıyı erteledik ama vazgeçmedik!
Arap dünyasında emperyalist saldırıya karşı öfke büyüyor

Obama ve suç ortaklarının açmazı derinleşiyor

Gezi tutsaklarıyla dayanışmaya
Bir direnişin ölüm çiçeği üzerine...-T. Kor
Cami-cemevi bir asimilasyon projesidir
Forumlarda mücadele ortaklaştırılıyor
Liselilere “bilişim cezası” yönetmelikte
Doğa ve çevre talan ediliyor!
Evlerimizden sokaklara çıktık
“Burcu Koçlu’nun
katledilmesine
izin vermeyeceğiz!”
Suriye halkları emperyalizmin kıskacında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İş cinayetleri kaderimiz değil!

 

Güvencesiz çalışmanın hakim olduğu Türkiye’de sadece resmi kayıtlar incelenerek yapılan araştırmalar dahi Türkiye’nin iş cinayetleri ve kazalarında dünya sıralamasının ilk başlarında yer aldığını gösteriyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu iş kazaları ve işçi ölümlerinde belirgin bir düşüşün yaşandığını ifade etse de gerçeğin hiç de böyle olmadığı ortada. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin yazlı-görsel-dijital basın ve emek-meslek örgütlerinden edinilen bilgiler üzerinden derlediği aylık iş kazaları raporundan yansıyan gerçekler işçi ölümlerindeki artışa işaret ediyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Ağustos ayına dair hazırlamış olduğu iş kazaları raporunda 16’sı çiftçi 34’ü mevsimlik olmak üzere toplam 50 tarım işçisi, inşaat sektöründe 26, taşımacılıkta 14 işçi hayatını kaybetti. Gıdadan madene, metale kadar çeşitli sektörlerde çalışan 21 çocuk işçi de iş cinayetlerine kurban gitti. Sadece Ağustos ayında ölen işçi sayısı 147 olarak kaydediliyor ki sınırlı imkânlarla tespit edilen bu sayının gerçekte yaşanan iş cinayetlerinin çok çok altında olduğu da bir gerçeklik!

Yaz ayı olması sebebiyle en çok ölümün tarım sektöründe olduğu kaydediliyor. Mevsimlik işçi olarak evlerinden uzak şehirlere giden tarım işçilerinin çalıştırıldığı süre boyunca su, tuvalet, banyo gibi en temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyor. Bunlar yetmezmiş gibi iş bitimi evlerine dönüşte sıkış tıkış bindirildiği araçlarda can veriyorlar. Mevsimlik tarım işçileri içerisinde ülkelerindeki çatışmalardan kurtulmak için Türkiye’ye sığınan fakat burada da kapitalizmin vahşi kar hırsı yüzünden yaşamını yitiren Suriyeli emekçiler de bulunmakta.

Son dönemde yaşanan iş cinayetlerinin örneklerinden biri de Şırnak’ta yaşandı. 2 Eylül günü Şırnak Balveren Beldesi’ndeki Ara Köyü yakınlarında meydana gelen göçükte 3 işçi yaşamını yitirdi.

İş cinayetleri kaderimiz değil!

Madenlerde çalışıp yakacak kömür bulamayan maden işçilerinin, binbir çeşit binalar yaparken kirada yaşayan ya da evsiz kalan inşaat işçilerinin, fabrikaları, üretim için kullanılan makineleri yapmasına rağmen fabrikanın hiçbir şeyinde hak sahibi olmayan metal işçilerinin, yani çeşitli sektörlerde çalışıp ama yaptığı hiçbir değere ulaşamayan tüm işçilerin payına sadece iş kazaları, iş cinayetleri düşüyor.

Kâra dayalı vahşi kapitalist sistemde işçilerin payına iş kazalarında sakatlanmak ve ölmek düşüyor! İşçi ve emekçilerin emek gücünün sömürüsüne dayalı kapitalist sistemde işçi sağlığını baz alan önlemler gereksiz görülüyor. Çünkü işçi sağlığına, iş kazalarına yönelik alınan tüm tedbirler patronların karını azaltıyor. Patronların daha fazla kâr yapması için de işçilerin canı hiçe sayılıyor.

Fakat sermaye düzeninin alınlarımıza yazmak istediği bu “kaderi” değiştirmek biz işçilerin elinde! İş kazalarında sakatlanmak, iş cinayetlerinde ölmek ve ağır çalışma koşullarında sefalet ücretiyle kölece yaşamak istemiyorsak bulunduğumuz her alanda, tersanelerde, madenlerde, fabrikalarda yan yana gelip örgütlenmekten başka çaremiz bulunmuyor!

 

 

 

 

İş kazası değil cinayet!”

 

Yakınları iş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden adalet arayan işçi aileleri “Vicdan ve Adalet Nöbeti” adı altında aylık eylemlerinin 21.’sini 8 Eylül’de gerçekleştirdiler.

Kaybettikleri yakınlarının hesabını sormak istediklerini ve bundan sonra hiçbir işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesini istemediklerini belirten aileler adına basın açıklamasını Selin Erdem’in kardeşi Sema Erdem okudu.

Basın metninde şu sözlere yer verildi: “İşçiler için geçtiğimiz Temmuz-Ağustos ayıda hem yargılamalarda hem iş kazalarında tablo aynı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporlarına göre, Temmuz ayında 120, Ağustos ayında 147 işçi ‘iş cinayetlerinde’ hayatını kaybetti. İşte bu nedenledir ki; ısrarla iş kazası değil ‘cinayet’ demeye ve adalet mücadelemize devam ediyoruz.”

Ailelerin bu ayki eylemine bağımsız gazeteci Mehmet Efe katılarak konuşma yaptı. Efe, Türkiye Cumhuriyeti’nde geçen sene 745 işçinin çeşitli iş kazalarından dolayı öldüğünü belirtti.

Efe’nin konuşmasının ardından Dilek Gürer’in kardeşi Nihat Gürer bir konuşma gerçekleştirdi. Gürer konuşmasında bu cinayetlerden sorumlu olan herkesin hesap vermesini istediklerini belirtti.

Van Depremi’nde Bayram Otel’de hayatını kaybeden Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir devletin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin ve diğer partilerin ilgisizliğini vurgulayarak, yargılanmanın sürdüğünün, sadece otel sahibinin tutuklu yargılandığının, valinin, dönemin sorumlu bakanının ve önlemenin almayan sorumlu herkesin yargılanması gerektiğini ve bunun için mücadele ettiklerini belirtti.

Bir işçi yakını şu anki iktidarı vampir çetesi olarak gördüğünü, çünkü işçi kanlarıyla beslendiğini, bu zihniyeti yıkmadıkça daha çok işçi cinayetlerinin yaşanacağını ifade etti.

Ailelere gönüllü olarak hukuki destek veren avukatlardan Erbay Yucak da OSTİM, BEDAŞ, Bodrum’da inşaatta ölen bir işçinin, Davutpaşa, Van Depremi, Selin Erdem ve Milas’taki arıtma tesisinde ölen işçilerin davalarından ve süreçlerinden bahsederek hukuksuzluklarla savaştıklarını belirtti.

Konuşmaların ardından sonlandırılan eylemde 6 Ekim’de yapılacak olan 22. eyleme çağrı yapıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

BEDAŞ’ta ‘iş kazası’

 

6 Eylül günü Seyrantepe Can Sokak’ta BEDAŞ’a ait arıza kontrol aracı yokuş aşağı duramayarak binaya çarptı. Aracı kullanan BEDAŞ işçisi yaralandı. Yaralanan işçi Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

Enerji-Sen’in aktardığına göre kaza yapan BEDAŞ aracının muayenesi geçmiş olmasına karşın kullanımına devam ediliyordu ve aracın muayenesi yenilenmiyordu.

BEDAŞ’ta Limak, Cengiz ve Kolin ‘farkı’ ortaya çıkmaya devam ediyor! Özelleştirmeyle BEDAŞ bu üçlü şirkete aktarılmıştı.

Limak, Cengiz ve Kolin şirketleri iş cinayetlerinde sabıkalı sermaye grupları. İşçi sağlığı ve işçi güvenliği önlemlerini en aza indirgedikleri için üç şirketin de bir çok iş cinayetinde rolü var. BEDAŞ’ı devralan bu üçlü şimdi de BEDAŞ’ta kölelik ve sefalet dayatmasıyla işçilerin canına kast ediyor. İşçilerin haklarını gasp ettiği, işten çıkarmalara gittiği için BEDAŞ’ta bir işçi geçtiğimiz ay ilaçlarını alamayarak hayatını kaybetmişti.

 
§