Kızıl Bayrak'tan...
Sermaye devletinin Kürt hareketine yönelik “birçok enstrümanı” bir arada kullanarak gerçekleştirmeyi hedeflediği tasfiye operasyonu devam ediyor. Geçtiğimiz hafta yaşanan gelişmeler sürecin bir dizi cephede ve çeşitli yöntemler kullanılarak işletildiğini gösteriyor.
Bir taraftan “Ada görüşmeleri” ön plana çıkarılıp gündemleştirilirken, öte taraftan sermaye devletinin içeride ve dışarıda Kürt hareketini hedef alan imha saldırıları hız kesmiyor. Paris'te yaşanan suikast, Güney Kürdistan'a yönelik sınır ötesi operasyonlar, PKK kadrolarını ve yöneticilerini hedef alan imha operasyonları, “barış” söylemi arkasına gizlenen hesapları ve sermaye devletinin ikiyüzlülüğünü çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Özellikle Paris'te 3 Kürt kadın siyasetçinin katledilmesi olayı, sermaye devletinin “müzakere” aldatmacasını çok yönlü ve bir dizi kanlı provokasyonla bir arada yürüteceğini açıkça göstermektedir. Esas amacın tasfiye olduğu yerde sermaye devleti açısından kullanılacak enstrümanların çeşitlenmesi de olağan sayılmalıdır.
Öte yandan tüm bu gelişmelerle birlikte Kürt halkının mücadele dinamikleri de her geçen gün güçlenmektedir. Zira Kürt halkı bölgesel ölçekte ciddi kazanımlar elde ettiği bir dönemden geçmektedir. Ne masa başında yapılan pazarlıklar ne de kanlı provokasyonlar Kürt halkının mücadele dinamiklerini ve özgürlük özlemini dizginleyemeyecektir. Kürt halkının, katledilen 3 Kürt kadın siyasetçinin cenazelerini İstanbul'da ve Diyarbakır'da onbinlerle karşılayarak kanlı provokasyona karşı verdiği yanıt bu gerçeği bir kez daha gözler sermektedir.
***
Dönemin öne çıkan bir başka gelişmesi Türk sermaye devletinin Suriye'ye “sömürge valisi” ataması oldu. Böylece ABD emperyalizminin icazetinde “bölgesel güç olma” hesabı yapan Türk sermaye devleti, Suriye'ye sömürge valisi atayarak emperyalistler hesabına yürüttüğü savaş kışkırtıcılığına yeni bir halka eklemiş bulunuyor.
Sermaye devletinin işi bu noktaya vardırmasını, emperyalistlerin hizmetine koşmakta sınır tanımayacağının ve bu konudaki pervasızlığının güncel bir örneği saymak gerekiyor. AKP gericiliğinin ve sermaye devletinin bu saldırgan politikalarının önüne geçmek güncel bir görev olarak önümüzde duruyor.
***
Metal sektöründe gündeme gelen kitlesel işten atmalar sınıf gündemleri arasında giderek öne çıkıyor. Sektörün temel fabrikalarında yaşanan ve binlerle ifade edilen işçi kıyımı karşısında etkili bir mücadele örmek, halihazırda devam eden Grup Metal TİS'lerine müdahale etmek açısından da önem taşıyor. Bu açıdan sınıf devrimcileri önümüzdeki günlerde “İşten atılmalar son! İşten atmalar yasaklansın!” şiarı ile metal fabrikalarına yönelik müdahalelerine hız vermelidirler. |