30 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/37

 Kızıl Bayrak'tan
Çok yönlü saldırılar ve 8 Ekim mitingine hazırlık
ABD’ye hizmette kusur etmeyenler bölge halklarına kabadayılık taslıyor
Hiçbir silah direnen bir halkı teslim alamaz!
8 Ekim’de Ankara’ya!
“Kıdem tazminatımızı vermeyeceğiz!”
Pazarlık değil mücadele!
Grev silahı Kor-Metal
işçilerinin elinde!
KMO İstanbul Şube YK üyesi Onur Gökulu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği üzerine
Karadağ cinayeti davasında
5. duruşma
Duruşmaya damgasını vuran alaycı bir tebessümdür!
Çeber davasında karar bozuldu
“Emperyalizme ve siyonizme
kalkan olmayacağız!”
Yazar ve akademisyenlerle “Füze Kalkanı” üzerine.
Filistin devleti için tek yol direniştir!
Yemen’de isyan sürüyor
Yunanistan’da grevler sürüyo
"Sadece üniformalar değişecek”
Ulucanlar’ın on kızıl karanfili anıldı!.
BDSP etkinliklerinde
mücadele sözü!
Hopa’dan 7 kişiye beraat
“Har(a)çlara da zamma
da hayır!”
Ekim Gençliği’nden
mücadele çağrısı”
Kadın emeğinin sömürüsünde sınır yok!.
Mao Zedung: Çin Halkı ayağa kalktı!.
Rize sele teslim
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Karadağ cinayeti davasında 5. duruşma

Polis ablukası altında yargı oyunu

19 Kasım 2009 tarihinde Esenyurt-Avcılar polisi tarafından sokak ortasında katledilen TKİP militanı Alaattin Karadağ ile ilgili açılan davanın 5. duruşması 26 Eylül günü görüldü.

10 devrimcinin yaşamını yitirdiği Ulucanlar katliamının 12. yılına denk gelen duruşmada, yargının nasıl bir aklama mekanizması olarak çalıştığı bir kez daha ortaya çıktı. Karadağ cinayeti davasının takipçisi olan BDSP ise yine adliye önündeydi. Karadağ cinayetinin aydınlatılmasını talep eden BDSP’liler polis terörü ve cinayetlerine karşı mücadele çağrısı yaptılar. EHP, PDD ve UİD-DER’in de destek verdiği eyleme yazar Temel Demirer de katıldı. Davanın bir sonraki duruşması 13 Ocak 2012 tarihine ertelendi.

Mahkeme salonunda polis ablukası

Duruşma hayli gergin bir atmosferde geçti. 3. duruşmada sivil polislerin silahlarıyla keyfi biçimde duruşma salonuna girmesine izin veren mahkeme heyeti aynı tutumunu bu duruşmada da sürdürdü. Duruşmaya “sanık” sıfatıyla katılan katil polislerden Oğuzhan Vural duruşma salonunda da silahlı korumaya alındı. Böylelikle aynı zamanda duruşmaya katılanlar tehdit edilmekteydi.

Müdahil avukatların arka sıralarda oturan şahısların kim oldukları ve silahları olup olmadığı yönündeki sorusu, mahkeme başkanı tarafından bir kabadayı üslubuyla bastırılmaya çalışıldı. İlk önce, salondaki sivil polislerin kendi onayıyla salona alındığını, polislerin silahlarıyla salonda bulunma hakları olduğunu iddia eden mahkeme başkanı, avukatların itirazı üzerine geri adım attı. Böylelikle salondaki sivil polislerden birinin emniyet amiri ve diğerinin de komiser olduğu ortaya çıktı. Avukatlar ise bu uygulamanın yasada yeri olmadığını, salonda silahlı polislerin bulunmasının anlaşılmaz olduğunu belirterek tepkilerini dile getirdiler. Sivil polisin yanında tabancasının olmadığının belirlenmesi üzerine tartışma sona erdi.

Mahkeme heyeti ciddiyetsiz ve pervasız

Tanık ifadeleriyle devam eden duruşmadan yansıyan bir başka önemli nokta ise mahkeme heyetinin Karadağ avukatlarının yaptığı müdahalelere gülerek ve sırıtarak yanıt vermesi oldu. Mahkemenin ciddiyetsizliğini ve pervasızlığını gösteren bu tutum, avukatların tepkisine neden oldu. Duruşmayı takip eden avukatlar, heyetin bu tutumunun keyfiliğine dikkat çektiler.

Katil polisleri ve alçakça işlenen cinayeti aklamak için davayı sürüncemede bırakan mahkeme, bu duruşmada da bu rolünü oynamaya devam etti. Önceki duruşmalarda, dinlenmesi yönünde talep edilen tanıklara tebligat yapılmadığı, atış mesafesinin tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan istenen Alaattin Karadağ’ın giysileri ile olay gününe ilişkin MOBESE görüntüleri ve güvenlik kamera kayıtlarının getirilmediği görüldü. Delillerin mahkemeye sunulmasına engel olunduğu yolunda uyarılar yapan avukatların taleplerini görmezden gelen mahkeme heyeti, yanısıra olay yerinde keşif yapılması talebini de reddetti.

Bu duruşmada ise sadece bir tanık dinlendi. Karadağ’ın katledildiği bölgede bir işyeri sahibi olan Abdülkadir Şen, 19 Kasım akşamı bir kişinin yanından geçerek koştuğunu ve daha sonra onu biraz ileride vurularak yerde yattığını gördüğünü ifade etti.

Müdahil avukatları ayrıca, olay yerine ait MOBESE ve kamera kayıtlarının Terörle Mücadele Şubesi’nde bulunduğunun tespit edilmesine rağmen taleplerine herhangi bir yanıt alamadıklarını belirttiler. Olay yeri keşfinin önemine yeniden dikkat çeken avukatlar, olay yeri keşfinin, havanın durumu, gece karanlığının aynı olması açısından Karadağ’ın katledildiği tarih olan 19 Kasım akşamı yapılmasını talep ettiler.

Mahkeme “Katil polis” sözünü üstüne alındı

Karadağ Ailesi adına konuşan Abdullah Karadağ, Roman Açılımı’nda Tayyip Erdoğan’ı protesto ettikleri için gözaltına alınan ve 1,5 yıldır tutuklu bulunan Gençlik Federasyonu üyelerini hatırlattı. Demokratik haklarını kullananların tutuklandığını söyleyen Karadağ, katil polislerin ise hala ortalıkta dolaştığını ifade etti. Konuşmasını kesmeye çalışan mahkeme başkanına “taraf tutuyorsunuz” diyen Karadağ, bu kez mahkeme başkanının tehditlerine maruz kaldı. Hakkında dava açılmakla tehdit edilen Abdullah Karadağ ise, sanık polis Oğuzhan Vural’ın tutuklanması talebini yineledi.

Polis ağzıyla konuşan mahkeme başkanı Karadağ’ı “sana bağırmamı mı istiyorsun” diyerek azarlamaya da çalıştı. Karadağ’ın, sanık polis Oğuzhan Vural için “katil” kelimesini kullanmasına da karşı çıkan mahkeme heyetiyle müdahil avuktaları arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Sanık polis Oğuzhan Vural’ın da katıldığı duruşmada avukatlar, bir kişiyi öldüren birisine katil demenin doğru olduğunu ifade ettiler.

Tutuklama talebi reddedildi

Avukatların tüm taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmaya gelmeyen tanıkların zorla getirilmesi konusunda müzekkere yazılmasına, atış mesafesinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan Karadağ’ın üst giyisilerinin mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmasına, MOBESE görüntülerinin yeniden istenmesi ve gelmemesi halinde ilgililer hakkında yasal işlem yapılmasına, keşif konusunda ilgili raporların beklenmesine, sanığın tutuklanma talebinin reddine ve duruşma günü duruşma salonu ve çevresinin polis tarafından korunmasına yönelik müzekkere yazılmasına karar vererek duruşmayı 13 Ocak 2012 tarihine erteledi.

“Sizin adaletiniz devrimcileri
öldürme adaletidir”

Duruşmanın ardından, avukatlar ve Yazar Temel Demirer’in katılımıyla basın açıklaması gerçekleştiren BDSP’liler Karadağ cinayetinin hesabını sorma kararlılıklarını ifade ettiler. Eylemde konuşan Yazar Temel Demirer, duruşma salonundaki gözlemlerini paylaştı. Davanın artık sona erdiğini belirten Demirer, polise tetiği çektirenen kapitalist devlet olduğunu söyledi. Mahkemenin, ÇHD’li avukatların uyarılarına gülerek yanıt vermesinin, “ne yapayım bağırayım mı?” demesinin mahkemenin tarafsız olmadığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Demirer, mahkemeye Emniyet, İçişleri Bakanlığı tarafından ayar çekildiğini sözlerine ekledi. Mahkemeden adalet beklentilerinin olmadığını dile getiren Demirer, “Devrimcilerin kanı yere dökülmüştür. Sizin adaletiniz devrimcileri öldürme adaletidir” dedi.

Karadağ’ın avukatlarından Zeycan Balcı Şimşek ise, yargısız infaz dosyalarında artık sivil polislerin duruşmalara girmeye başladığını söyledi. Bunun ilk olduğunu belirterek, talep ettikleri MOBESE kayıtları ve delillerin ellerine ulaşmadığına dikkat çekti. Şimşek, mücadelelerine devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Alaattin Karadağ’ın kardeşi Abdullah Karadağ ise yaşananın açık bir katliam olmasına rağmen mahkemenin taraflı olmasını eleştirdi.

Son olarak BDSP adına yapılan konuşmada ise mahkemenin polisi aklamaya hizmet ettiği bir kez daha belirtilerek, katil polisten ve devletinden mutlaka hesap sorulacağı vurgulandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul