09 Eylül 2011
Sayı: SİKB 2011/34

 Kızıl Bayrak'tan
Siyasal gelişmeler ve anti-emperyalist mücadelenin artan önemi...
Mazlum halkların savunucusu değil, emperyalizmin tetikçisidirler!
Emperyalizme ve siyonizme tarihi hizmet!
12 Eylül faşist darbesi 31. yılında
Kıdem tazimatı yalanları ve gerçekler!
19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi
Tek Gıda-İş direnişçisi
Uğur Doğan’la konuştuk
Liman direnişinin bayram güncesi.
Sömürü ve ihanet çemberini
mutlaka kıracağız!
TTB Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen ile konuştuk
Savaş, anti-emperyalist mücadele
ve Partimizin programı - H. Fırat
1 Eylül’de onbinler alanlardaydı!
12 Eylül: Karşı-devrim devam ediyor
- Volkan Yaraşır
6-7 Eylül olayları
‘Libya’yı paylaşım’ zirvesi
İsrail’de yüzbinler alanlarda!
Onbinlerin festival coşkusu
Mustafa Suphi önderliğinde 10 Eylül 1920’de kurulan TKP’nin 91. yılı
Yılmaz Güney partili
mücadelemizde yaşıyor!
Kadına yönelik şiddet ve “çözümler”.
“Yargı piyasanın
hizmetine sunuluyor”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalizme ve siyonizme tarihi hizmet!

Türkiye halklarını kalkan yaptılar!

AKP hükümeti “Yaptırım kararları” aldığı İsrail’e, aynı anda tarihsel bir hizmette bulunarak, büyük bir suça imza attı. NATO’nun 2010 Lizbon Zirvesi’nde prensipte kabul edilen füze kalkanı sistemini uygulamaya sokacağını taahhüt etti.

Bunun için bayram boyunca Washington-Ankara hattında yoğun müzakereler yapılırken, müzakerelerin sonucunda füze kalkanının nerelere kurulacağı konusunun da netlik kazandığı ifade ediliyor. Gelen bilgilere göre sistemin radar unsurları Diyarbakır’ın da içerisinde olduğu Kürt illerine yerleştirilecek. Füze kalkanının komuta merkezinin de Diyarbakır Pirinçlik’te bulunan NATO Üssü olacağı belirtiliyor. Bu ise aynı zamanda emperyalistlerin Kürt halkına yönelik başlatılan savaş ve saldırganlık politikasına verdiği desteğin nedenine de ışık tutuyor. Belli ki emperyalizm, ileri karakolu haline getirilecek toprakları sorunlardan ve “tehditler”den arındırmak istiyor.

Ülke topraklarını ve halklarını emperyalizme ve siyonizme kalkan yapmak anlamına gelen bu tarihsel suça imza atan AKP hükümeti, böylelikle de İsrail’e yönelik aldığı yaptırım kararlarını da bu suçun üzerini örtmek için kullandı. Tersinden de İsrail’e esip gürlerken kendisini güvenceye almak istedi.

Ülke topraklarını ileri karakol yapacaklar!

Medyaya yansıyan bilgilere göre füze kalkanı 2011 yılı sonuna kadar çalışacak biçimde Türkiye toprakları üzerinde bir yere kurulacak. “Güvenilir kaynaklar”a dayandırılan bilgilere göre füze savunma radarları için 4 ana alternatif havza üzerinde duruluyor:

- Adana-İncirlik Hava Üssü

- İskenderun-Hatay

- Muş-Malatya

- Diyarbakır-Batman

Bu havzaların hepsinin güneydoğuda yer aldığına dikkat edilirse, hedefin İran başta olmak üzere Ortadoğu olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Zaten medyada da konuyla ilgili verilen bilgiler içerisinde bu merkezlerin seçilmesinde göz önünde tutulan kıstasın, aynı anda İran başta olmak üzere Türkiye’nin doğu tarafını ve Doğu Akdeniz’i görebilmesi olduğu vurgulanıyor.

Komuta merkezinin de Diyarbakır-Pirinçlik olacağı düşünülürse ülke topraklarının nasıl bir saldırganlık politikası için kullanılacağı açığa çıkmaktadır.

Verilen bilgilere göre radarların tehdit algılamasına yanıt verebilecek füzeleri ateşleyecek savaş gemileri de Türk kara sularında beklemede olacak. Yani böylelikle ülkenin toprakları kadar denizleri de emperyalistler hizmetine sunulacak.

Diğer taraftan verilen bigilere göre Diyarbakır Pirinçlik Üssü ile Adana İncirlik Üssü de başta olmak üzere birçok Amerikan üssü füze kalkanı için kullanıma açılacak. Ayrıca sistemin kullanılması için sayıları bilinmese de çok sayıda ABD ve NATO askerinin Türkiye’ye gelmesi sözkonusu.

Suça engel olalım!

Ülke yönetenleri füze kalkanının altına imza atarak tarihsel önemde büyük bir suça imza attılar. Böylelikle Türkiye halkları emperyalizme ve siyonizme kalkan yapılacak. Böylelikle bölge halklarının emperyalist-siyonistler tarafından teslim alınması kolaylaşacak, bölge üzerindeki gerici egemenlik pekiştirilecektir.

Türkiye’nin işçi ve emekçileri ile ilerici ve devrimci güçlerinin omuzlarında bu girişime engel olmak gibi büyük bir görev bulunuyor.

Füze kalkanı nedir?

Füze kalkanı ilk kez ABD tarafından gündeme getirildi. Emperyalist haydut kalkanın füze saldırılarına karşı bir savunma sistemi olduğunu iddia etti. Ancak bu sistemin hedefi rakip emperyalist güçlere askeri ve siyasi üstünlük sağlamak, İran ve tehdit olarak görülen hedeflere yönelik saldırganlıkta onları silahsızlandırmaktı.

Sistem, herhangi bir saldırı füzesini tespit edecek radarlarla, tespit edilen füzeyi imha etmek üzere ateşlenecek füzelerin bataryalarından oluşuyor. ABD planına göre sistemin teknik altyapısı Çekoslavakya ve Romanya’ya yerleştirilecekti. Ancak bu ülkelerdeki kamuoyunun tepkisi nedeniyle plan uygulanamadı.

Bunun üzerine ise kalkan bir NATO projesi olarak bu örgütün 2010 yılında yapılan Lizbon Zirvesi’ne getirildi. Zirvede sistemin teknik altyapısının kurulacağı ülke olarak Türkiye seçildi. Böylelikle sistemin hedef devletlerin, en başta da İran’ın yanıbaşına kurulması sağlanmış olacaktı. Zirve sırasında Türk devleti, hazırlanacak mutabakat metninde İran’ın adının geçmemesi ve sistemin işletileceği karargahta temsil edilmek gibi biçimsel şartlar öne sürdü. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy “Bizde kediye kedi denir” biçimindeki sözleriyle Türk devletinin bu sefil tutumuyla dalga geçmişti.

Zirve sonunda füze kalkanının Türkiye’de kurulması yönünde prensip kararı alınırken ayrıntıların daha sonra netleştirileceği açıklanmıştı. Ancak bunun için bir başka NATO Zirvesi toplamaya gerek kalmadan ABD ile AKP şefleri arasında yapılan görüşmelerin sonucunda füze kalkanının kurulması somut bir plana bağlandı.

 

 

NATO AKP’yi kutladı

NATO Genel Sekreteri Anders Rasmussen füze kalkanıyla ilgili kararından dolayı Türk devletini kutlarken, bu hamleyi tehdit olarak algılayanlara da aba altından sopa gösterdi. Rasmussen, NATO’nun kurmayı planladığı füze savunma sisteminin bütünüyle savunma amaçlı olduğunu iddia ederken, NATO ülkelerine saldırı niyeti taşımayanların bundan tedirginlik duymalarına gerek olmadığını söyledi.

Rasmussen, aylık olağan basın toplantısında, Türkiye’nin NATO füze savunma sistemi için radar konumlandırma kararını kutlayarak, sistemin geliştirilmesinde bunun büyük önem taşıdığını belirtti.

Genel Sekreter Rasmussen, Türkiye’nin bazı komşularının bu karardan rahatsızlık duyduğu iddialarıyla ilgili “NATO’nun füze savunma sisteminin bütünüyle savunma amaçlı olduğunu vurgulamak isterim. NATO topraklarına saldırı niyeti taşıyanlar hariç kimseyi hedef almıyor” dedi.

NATO Libya’da kalıcı

Rasmussen konuşmasının devamında da NATO’nun Libya’da kalıcı olacağını açıkladı. Libya’daki NATO misyonunun sona ermesinde Muammer Kaddafi’nin yakalanmasının “belirleyici faktör olmadığını” söyleyen Rasmussen. “Libya’da sivilleri koruma operasyonumuz başarıya önemli ölçüde yaklaştı, ama henüz o noktada değiliz” ifadesini kullandı.

Rasmussen Libya’nın NATO eliyle yağmalanması demek olan bu kararı gerekçelendirirken de lafı eveleyip geveledi. Kararın üye ülkeler ile ya da BM’de alınacağını söyledi.


 

Hedef İran!

ABD hükümetinin politikaları ekseninde faaliyet yürüten Füze Savunma İttifakı’nın (MDAA) Başkanı Riki Ellison, Türkiye’de kurulacak füze kalkanının İran’dan Avrupa ve ABD’ye yönelebilecek füzelerin erken tanımlanması amacıyla tasarlandığını belirtti.

Tamamen savunma amaçlı olduğu yalanlarıyla pazarlanan Füze Kalkanı projesinin hedefinin İran olduğunu itiraf eden Ellison, radar sisteminin İran’a en yakın yere kurulacağı bilgisini verdi. Sistemin İran’ın uzun menzilli füzeye sahip olma tehdidi sürdüğü müddetçe bölgede kalacağını söyledi.

Elison Türkiye’ye yerleştirilecek olan AN/TPY-2 tipi radar sistemi içinse şunları söyledi: “Bu sistem çok yüksek standartlara sahip olacak, dolayısıyla da Türk hava sahasına herhangi bir yerden gelebilecek herhangi birşeyi tanımlayabilecek. Örneğin Pakistan’dan bu yöne bir füze atılması durumunda bu sistem tarafından hemen tanımlanacak”

Sistemin Türkiye dışında Akdeniz’deki Amerikan gemilerinde bulunan ileri teknoloji füze savunma sistemiyle ve 2015’te Romanya’da kurulacak olan yeni bir füze savunma sistemiyle entegre olacağını da belirten Ellison, radar sisteminde çoğunlukla sivil Amerikalı yetkililerin görev yapacağını, bölgenin ise Türk askerleri tarafından korunacağını da açıkladı.