22 Nisan 2011
Sayı: SİKB 2011/16

 Kızıl Bayrak'tan
Son dönemin gelişmeleri ve görevler
YSK darbesine halk öfkesi
Hiçbir baskı ve yasak Kürt halkının mücadelesini boğmaya yetmeyecek!
Sınıf devrimcilerinin
1 Mayıs çalışmaları sürüyor
‘Beyaz grev’ Türkiye’yi sardı
Sonuçlanan Metal TİS’leri üzerine...
Metal işçileri Grup TİS sürecini değerlendirdi
Gebze, Ankara ve Kayseri’de işçiler kurultaylarda buluştu
Tunus ve Mısır:
Devrim için dersler / 2
Mısırlı emekçilerin mücadelesi gerici yönetimi zorluyor
Suriye’de mücadele sertleşiyor
Emperyalistler Libya’da kara harekatına hazırlanıyor
Avrupa’da 1 Mayıs ve devrimci sorumluluk
Ontex direnişinin sesi Avrupa’da
YGS skandalına karşı binlerce öğrenci ‘boykot’ dedi
DLB’den YGS karşıtı
imza kampanyası
Ankara’da polis operasyonu
Karadağ cinayet davasını
sahiplenme çağrısı
Çocuklarımızın yaşamları 23 Nisanlar’da değil, 1 Mayıs alanlarında savunulacaktır!
Mücadele alanlarından
1 Mayıs çağrısı!
Kırbayır gözaltında katledildi
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kırbayır gözaltında katledildi!

Gözaltında kayıplar için yürütülen mücadelenin baskısıyla, kayıplarla ilgili inceleme yapan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 1980’de Cemil Kırbayır’ın gözaltında katledildiği sonucuna vardı. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, gözaltında kaybolan Cemil Kırbayır’ın gözaltında öldürüldüğü kanaatinde olduklarını bildirdi.

Üskül, ailesinin Kırbayır’ın 13 Eylül 1980’de evinden alınıp 247. Piyade Alayı’na, orada bir hafta tutulduktan sonra da Kars Askeri Gözetimevine gönderildiğini, sorgu evi olarak kullanılan Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nde emniyet personelince sorgulandığını, işkenceye tabi tutulduğunu ve 8 Ekim 1980’de öldürüldüğünü ifade ederken, polisin ise gözaltında tutulduğu yerden kaçtığına ilişkin tutanak tuttuğunu kaydetti.

Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır’ın oğlunun mezarının olması için kemiklerini talep ettiğini hatırlatan Üskül, alt komisyonun birtakım çalışmalar yaptığını söyledi.

O dönemde görev yapan polis ve bekçiler, MİT görevlileri, Cemil Kırbayır ile birlikte gözetimevinden sorguevine götürülen üç kişi, gözetimevine Kırbayır’ın götürülüşüne tanık olanlar ve Kırbayır ile ilgili bilgi sahibi başka kişileri de dinlediklerini kaydeden Üskül, şunları söyledi:

“Bütün bunlardan şöyle bir sonuç çıkıyor: Kırbayır, 13 Eyül 1980’de yakalanmıştır. Bir hafta kadar Göle’de tutulmuştur, sonra Kars’a nakledilmiştir. Kars’ta gözetimevine alınmıştır. O sırada gözetimevinde yüzlerce insan bulunmaktadır. Bir polis ekibi sorguya alınması istenen kişileri gözetimevinden almakta sorguevine götürmekte, sorgu bittikten sonra da gözetimevine tekrar götürmektedir. Sorguevinde, emniyet görevlileri, MİT gözlemcisi ve sıkıyönetim görevlileri sorgulamada bulunmaktadır. Bu düzen içinde Kırbayır, 8 Ekim 1980’de sorguevine getirilmiştir. Birlikte getirildiği üç kişi aynı gün götürüldüğü halde Kırbayır, götürülmemiştir. Kırbayır’ın kaçtığına ilişkin bir tutanak tutulmuştur. Kaçmasından sorumlu sayılan üç polis memuruna kınama cezası verilmiştir ki kınama cezası hafif bir cezadır.’’

“İşkence yapılmış’’

Kırbayır’a işkence yapıldığını da tespit ettiklerini belirten Üskül, şöyle konuştu:

“Cemil Kırbayır’a sorguevinde işkence yapılmıştır. Bilgisine başvurduğumuz bazı kamu görevlileri o sorguevinde işkence yapıldığını ve Cemil Kırbayır’ın kaçmasının mümkün olmadığını ifade etmişlerdir. Bize göre de bir kişinin oradan kaçma ihtimali yoktur. Sorguya getirilen kişi gözleri bağlı getiriliyor, sorgulamayı beklerken hücreye konulmaktadır, sonra yine gözleri bağlı sorgu odasına alınmaktadır, sorgu sırasında da bu kişinin gözlerinin bağlı olması gerekmektedir. Gözlerinin bağlı kalması için ellerinin arkadan bağlı olması gerekir. Sorgulamadan önce ya da sonra kalorifer borusuna kelepçelenen bir kişinin kaçma ihtimali aşağı yukarı yoktur. 2. ya da 3. kattan atladığı söyleniyor. Bunu başarması da akla uygun gelmemektedir. Atlaması halinde ise koşarak oradan uzaklaşması son derece zor görünmektedir’’

 

 

 

“Devlet katletti”

Kayıpların bulunması ve faillerden hesap sorulması için her hafta Galatarasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 316. haftasında Nurettin Yedigöl’ün faillerinin bulunmasını istediler. 16 Nisan günü gerçekleştirilen eylemde Cemil Kırbayır’ın katledenlerden hesap sorulması istendi.

“Uzun soluklu mücadele”

Oturma eylemi Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır’ın yaptığı konuşma ile başladı. Kırbayır, kayıp yakınlarının ve insan hakları savunucularının gerçekleştirdiği Cumartesi eylemlerini selamlayarak konuşmasına başladı. Verdikleri hak arama mücadelesinin uzun soluklu olduğunu vurgulayan Mikail Kırbayır, mücadelelerinin yavaş yavaş da olsa semeresini verdiğini belirtti.

Cemil Kırbayır’ın katledilmesinin ardından 31 yıl boyunca bütün yetkili mercilerle konuştuklarını kendilerine Celim Kırbayır’ın firar ettiğinin söylendiğini dile getirdi. Devletin Kırbayır’ın işkencede öldürüldüğünü kabul ettiğini belirterek kayıpların faillerinin açığa çıkartılması için mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.

Tanıklar konuştu

Mikail Kırbayır’ın konuşmasının ardından 1981 yılında Gayrettepe 1 Şube’de öldürülen Nurettin Yedigöl’ün, işkencede katledildiğini ifade eden tanık konuşmalar yapıldı. İlk konuşmayı İHD yöneticisi Ümit Efe gerçekleştirdi.

Yedigöl’ün İdealtepe’de yapılan ev baskını sonucu gözaltına alındığında kendisinin de yanında olduğunu belirten Efe, Yedigöl’ün Gayrettepe 1. Şube’ye götürüldüğünü ve burada büyük işkencelere maruz kaldığını belirtti.

Ardından Gayrettepe’deki yapılan işkencelerin tanığı olan Battal konuştu. Polislerin kendilerine Yedigöl’ün son halini göstererek tehdit ettiklerini belirterek sorumluların cezalandırılmasını istedi.

Son konuşmayı Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl gerçekleştirdi.  İki kaybın üstüne gittiklerini fakat kayıpların sayısının yüzleri bulduğunu söyleyerek sorumluların yargılanmasını istedi. Konuşmaların ardından basın açıklamasını yine bir kayıp yakını olan Maside Ocak gerçekleştirdi.

Ocak, Cemil Kırbayır için “firar etti “diyen devletin, Cemil’in gözaltında işkence edilerek öldürüldüğünü kabul etmek zorunda kaldığını belirtti. Yedigöl’ün gördüğü deri soyma, kafasına çivi çakılarak elektrik verme gibi yöntemlerle yapılan ağır işkencelere değinen Maside Ocak, dönemin yetkililerini Yedigöl’ün ölümünden sorumlu tuttuklarını belirtti. Hayatta kalanların yargılanmasını isterken, hayatta olmayanları ise “insanlık suçlusu” ilan ettiklerini ifade etti. Basın açıklamasının ardından eylem sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

Ardıçlı halkı tapularını istiyor

İstanbul’da Esenyurt ilçesi Ardıçlı Mahallesi’nde Amasyalılar Caddesi üzerinde ikamet eden binlerce kişi soygun ve rant planına karşı eyleme geçti. Bölge halkının, yaklaşık 20 yıl önce alınterlerini biriktirerek noter tasdiğiyle aldıkları evleri bugün bir rant çetesine tapulanmış durumda. Yerlerin asıl sahibi olan emekçilere tapuları yıllardır verilmezken AKP’li Esenyurt Belediyesi’nin de desteğiyle bu evler rant çetelerine tahsis edilmiş durumda.

Yıllardır tapularının oyalamalarla verilmediğini ifade eden mahalle halkı evlerinin satıldığını öğrenince mücadele yolunu seçtiler. İlk elden biraraya gelen mahalle halkı, aralarında komite oluşturarak en kısa zamanda eylem kararı almıştı. Bir günlük kısa bir ön hazırlığın ardından biraraya gelen kitle 17 Nisan günü Amasyalılar Caddesi’nden Esenyurt Meydanı’na kadar pankart açarak sloganlarla yürüyüşe geçti. Çocuklar, kadınlar, gençler ve yaşlıların da aralarında bulunduğu 300’ü aşkın kişi alkış, ıslık ve sloganlarla yürüyerek Esenyurt Belediyesi’ni hesap vermeye çağırdı. Esenyurt Meydanı’nda bir mahalleli basın açıklamasını okudu.

Yapılan basın açıklamasının ardından 5 dakikalık oturma eylemine geçildi. Oturma eyleminde de sloganlar devam etti. Oturma eyleminin ardından mahalleye doğru yüründü.

Kızıl Bayrak / Esenyurt