4 Mart 2011
Sayı: SİKB 2011/09

 Kızıl Bayrak'tan
Bahar dönemi, olanaklar,
tehlikeler ve görevler
Erbakan: ABD’nin “Yeşil Kuşak
Projesi”nin “mücahidi”!
Diktatörlüğe karşı ayaklananlar emperyalist işgale de direnecektir!
Aleviler İzmir mitinginde buluşuyor
Emekçi kadınlar
8 Mart’a yürüyor.
Deride toplu sözleşme
süreci başladı
Kapitalistler servetlerini katlıyor
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Mart Ayı
Toplantısı Sonuçları
Mehmet Beşeli: 30 yıllık bir düzen çatırdamaya başladı
D.S.C işçilerine polis terörü
“Metal işçisi kazanırsa
hepimiz kazanırız”
Yaşasın Ontex / Canbebe direnişimiz!
Ontex işçileri boykota çağırıyor
Eğitim Sen şubelerinde
genel kurullar
Tuzla’da yaygın faaliyet
Tunus ve Mısır’da emekçilerin mücadelesi devam ediyor.
“Ankara elini yakamızdan çek!”
Ortadoğu’da emekçiler ayakta!
Gazi direnişi 16. yılında.
Uluslararası yağma kurultayı
AÜ’de eylemler
Üniversitelerde soruşturma ve
ceza terörü
İsyan ruhu fabrikalara, havzalara taşınıyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalistler servetlerini katlıyor

Forbes Türkiye, “En Zengin 100 Türk” listesini açıkladı. Buna göre emekçilerin kanını emerek servetlerini katlayan bu yüz kapitalistin toplam serveti 104 milyar dolara yükseldi. Aynı rakam geçen yıl 87 milyar dolardı. Bu asalakların ortalama serveti 1 milyar dolar olarak duyurulurken, geçen yıl aynı rakam 801 milyon dolardı.

Çukurova Holding’in sahibi Mehmet Emin Karamehmet, 4 milyar dolarlık servetiyle “en zengin Türk” oldu. Karamehmet’in 2010 serveti 2,9 milyar dolar seviyesindeydi. İkinci sırayı 1,7 milyar dolarlık serveti 3 milyar dolara çıkan Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel ve geçen senenin birincisi Hüsnü Özyeğin paylaştı. Onları 1,6 milyar dolarlık serveti 2,9 milyar dolara yükselen Rahmi Koç izledi. Koç ailesi, geçen yıl 7.1 milyar dolar olan servetlerini 12.3 milyar dolara çıkararak, birinciliği Sabancı ailesinden aldı.

Peşkeş çekilen zenginliklerle büyüdüler

Bu yıl listenin yaklaşık üçte birinde dolar milyarderleri yer aldı. 11 yeni ismin eklenmesiyle dolar milyarderlerinin sayısı 39’a yükseldi.

Listenin ilk sırasında yer alan Mehmet Emin Karamehmet’in servetindeki artışta ve Genel Enerji’nin Üst Yöneticisi (CEO) ve kurucusu Mehmet Sepil’in listeye doğrudan milyarder olarak girmesinde Irak’ta altı petrol sahasına sahip olan şirketleri Genel Enerji’nin, petrol ihracatına başlamasının etkili olduğu bildirildi.

Özelleştirmelerle kâr getiren sektörlerin kapitalistlere peşkeş çekilmesi sonucu bu asalakların servetlerini nasıl katladığı ise Ali Metin Kazancı örneğiyle görüldü. Kazancı’nın, 1,4 milyar dolarlık servetinin en büyük kaynağının Aksa Enerji Üretim şirketi olduğu söyleniyor.

Burjuvazi büyürken yoksulluk da büyüyor

‘En zengin 100 Türk’ün duyurulmasına paralel olarak Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2009 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçları da açıkladı. Bu ikisi ise Türkiye’deki servet-sefalet kutuplaşmasına ışık tuttu. Kapitalistlerin, sefaletin büyümesi ile semirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

2009 yılında Türkiye’de gelir dağılımındaki eşitsizlik 0,01 puan artış gösterdi. En yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı 8,5 kata çıktı. Çeşitli göreli veriler baz alınarak yapılan hesaplamalar sonucu nüfusun yüzde 17,1’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı ortaya çıkıyor.  Bu oran, bir önceki yıl, yüzde 16,7 düzeyindeydi. Özellikle kriz döneminde ücretleri düşürerek, toplu işçi kıyımına başvurarak ve esnek çalışmayı yaygınlaştırarak servetlerini büyüten kapitalistler, bununla da yetinmiyor. Torba yasa ve Ulusal İstihdam Stratejisi vb.  ile emekçilerin kazanılmış haklarına göz diken bu asalaklar servetlerini katlamaya devam edecek.

 

 

 

Meclis önünde iş cinayeti protestosu

25 Şubat Cuma günü Ankara’da iş cinayetlerini protesto etmek için devrimci ve ilerici kurumlar meclis önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. BDP Milletvekili Hasip Kaplan'ın da katıldığı eylemde, taleplerini meclise iletmek isteyen heyet içeri alınmadı.

Basın açıklamasında Tuzla, madenler ve Davutpaşa’dan sonra işçileri kayıt dışı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan çalıştırtmanın en kanlı bedellerinden birinin de OSTİM ve İvedik'te yaşandığı söylendi.

Katliamların sorumlusunun madenlerde, fabrikalarda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri almadan, merdiven altı işletmelerde işçileri gece gündüz sefalet ücretine çalıştıran sömürü sistemi olduğu belirtildi. “İş cinayetlerinin sorumlusu işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik hiçbir önlem almayan patronlardır, gerekli denetimleri yapmayan devletin kendisidir” denildi.

Açıklamanın ardından BDP Milletvekili Hasip Kaplan bir konuşma gerçekleştirerek iş cinayetlerinin durması için mücadele çağrısı yaptı.

Basın açıklamasının ardından eylemi örgütleyen kurumlar taleplerini meclise götürmek için bir heyet oluşturdu. İçerisinde Hasip Kaplan'ın da yer aldığı heyet “yapılan eylem yasa dışıdır” denilerek içeri alınmadı. Heyetin içeriye alınmaması ıslık, alkış ve sloganlarla protesto edildi.

Bekleyiş sürerken OSTİM’de çalışan bir işçi konuşma yaptı. Hasip Kaplan ve Meclis Başkanı'nın görüşmeleri sonucunda heyet içeri girdi ve talepler meclise verildi. Heyetin tekrar kitlenin olduğu yere gelmesiyle mücadelenin sürdürüleceği ifade edildi.

Eylemi BDSP, BDP, DHF, DDSB, Devrimci Proletarya, EHP, ESP, Kaldıraç, SDP, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi, Sosyalist Parti, TÖP, 78’liler Girişimi örgütledi.

Kızıl Bayrak / Ankara

 

 

 

Silikozise 49. Kurban

İşçilerin etiyle, kanıyla çarklarını döndüren kapitalizmin kurbanlarından olan kot kumlama işçilerinden biri daha hayatını kaybetti. 25 Şubat günü aramızdan ayrılan Mehmet Şah Yalçın ile birlikte silikozisten ölenlerin sayısı 49’a yükseldi.

Mehmet Şah 31 yaşındaydı. Silikozise Güngören’de 3 yıl boyunca çalıştığı kot kumlama atölyesinde yakalandı. Sigortasız çalıştırılan Mehmet Şah, hastalığa yakalandığında tüberküloz tanısı konularak tedavi edilmeye çalışılmış. Silikozise yakalandığı anlaşıldığında ise artık hastalık ilerlemiş bulunuyordu. 2008 yılından bu yana oksijen tüpüne bağlı olarak yaşamını sürdürürken Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi yoğun bakım ünitesinde hayatını kaybetti.

Hala silikozis hastalığıyla pençeleşen yüzlerce işçi bulunuyor ve hastalığın tedavi imkanı olmadığı için ölümü bekliyorlar.

 

 

 

İşsizlik geriliyor mu?

2010 yılı için başta umutsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olan umudu kesik işsizlerin de hesaba katıldığı, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 18.29 oldu. 1 saat bile çalışsa işsiz sayılmayan, yetersiz ve eksik zamanlı istihdam edilen gizli işsizler ilave edildiğinde bu oran yüzde 22.51 düzeylerine ulaşıyor. İşsiz sayısı ise resmi 3 milyon 46 bin rakamına karşın, umutsuz işsizlerle 5 milyon 59 bin, gizli işsizlerle 6 milyon 225 bin düzeyinde.

Türkiye’de kriz dönemi ile birlikte tarım sektöründe istihdam edilenlerin sayısında bir patlama yaşandı. 2007 yılı ile karşılaştırıldığında yaratılan istihdamın yaklaşık yarısı tarım kesiminde gerçekleşti. Türkiye’de yoksulluğun en yoğun olarak yaşandığı tarım kesiminde yaşanan bu artış, krizde halkın çaresizliğinin bir göstergesi oldu. Krizin yıkıcı etkisi nedeni ile çaresizliğine sığınan yüzbinlerce kişi, işsizlik girdabına kapılmamak için tarımsal alana yöneldi.

Son 3 yıllık dönemde yaratılan 1 milyon 856 bin kişilik istihdamın, 816 bini tarım kesiminde gerçekleşti. Tarımın istihdam içindeki payı yüzde 23’ten yüzde 25’e fırladı. Tarımda istihdam edilenlerin yarısından çoğunu kadınlar oluştururken, bunların yüzde 85’i ücretsiz aile işçisi olarak istihdama katılmış sayıldı. Az gelişmişlik göstergesi olarak kabul edilen tarımsal istihdamda bu artış yaşanmasa idi, işsizlik oranları için olumsuz tablo iyice kendini gösterecekti.

Toplamda ise yeni istihdama dâhil olanların yaklaşık dörtte biri ücretsiz aile işçisi olarak en kötü koşullarda çalışma yaşamına dâhil oldu.

Yine son 3 yıllık dönemde umudu olmayan işsizlerin sayısı diğer nedenlerle birlikte işsiz sayılmayanlarla birlikte 271 bin kişi arttı. Bu kişiler işsiz sayılmadıkları için işsizlik verilerine dâhil olmadılar. Kayıtdışı çalışanların sayısı 349 bin kişilik artış gösterdi. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerin sayısı ise kriz öncesinin 477 bin üzerinde.

Bu sonuçlara göre işsizlik oranları korkutucu düzeylerde seyretmeye devam ediyor, iş bulanların ise güvencesiz, esnek ve kuralsız kötü çalışma koşullarına razı hale geliyor. Hükümetin olumlu bulduğu tablo bu.

DİSK Araştırma Dairesi Müdürü

Serkan Öngel