24 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/37

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt sorununun
düzen içi çözümündeki handikaplar
Anadilde eğitim talebi baskı ve terörle bastırılamaz!
Plazaların “iyi çocukları”,
JİTEM’ci abileriyle omuz omuza!
Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Yazı İşleri Müdürü’ne hapis cezası!
MİB’den BETESAN ve
Mutaş direnişleriyle dayanışma!
Fabrikalar, madenler, atölyeler
işçi mezarlığına döndü .
İşçi sınıfına yönelik
yeni bir saldırı hazırlığı
Türkeller’in
TEKEL işçilerine oyunu.
“Öğretmenler işsiz,
okullar öğretmensiz!”
İşçi ve emekçi hareketinden.
BETESAN’da direniş
daha yeni başlıyor
Zor dönemin bilinçli, inançlı ve soluklu devrimcileri..
Ulucanlar’da katliam ve direniş.
Mimar Özlem Aydın’la yaşadığı sürgün üzerine konuştuk.
Örgütlenme sorunu tartışıldı.
Türk devletinin Kıbrıs’ta
“kat karşılığı çözüm planı”
Emperyalist işgalin gölgesinde seçim oyunu…
Dünyadan.
Eğitim sistemi sorun yumağı
“Fatmagül’ün suçu ne?” dizisi ve
medyada tecavüz seferberliği”.
Neden Hakkâri?-M. Can Yüce
“Şiir boşuna yazılmış olmayacak!”
Hasta tutsak Şimşek için yürüyüş
Türkan Albayrak’ın kaleminden
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mimar Özlem Aydın’la yaşadığı sürgün üzerine konuştuk..

“Bu sistem içinde hepimiz
aynı elekten geçiyoruz...”

TMMŞP: Bilmeyenler için yaşadığın süreci kısaca anlatır mısın?

Özlem Aydın: Ben Beyoğlu Belediyesi’nde 2007 yılında, Şubat’tan sonra işe başladım; staj döneminden sonra ve bana sözleşmeli personel açığı olmadığı için bir yıl sonra sözleşmeli yapacaklarına dair bilgi verdiler. Yalnız o dönem geldiğinde çeşitli bahanelerle sözleşmeli yapmadılar. Birkaç ay sonra da sigortam yatsın diye sunulan teklifi kabul etmek zorunda kaldım. Bu da temizlik şirketi üzerinden sigortanın yapılması, maaşımın da elden verilmesiydi. Bana bu teklifi yapan kişi de benzer süreçleri yaşadığını, aynı temizlik firması üzerinden sigortasının yapıldığını, bundan rahatsızlık duymamam gerektiğini, bunun geçici bir süreç olduğunu ifade etti. Ama 3,5 yıllık bir çalışma sürem var; benden sonra sözleşmeli olarak alınan mimarların olduğu biliyorum ve anlıyorum ki istendiği zaman insanlar sözleşmeli yapılabiliyor. Kandırıldığımı hissettim. Üzerine bir de işyerinde ayrımcılıkla ilgili bir söze tepki gösterdiğim için beni işten çıkarmak istediler. Çıkış belgemin verilmesini istediğimde ise beni başka bir yere gönderdiklerini, bundan sonra belediye ile işimin bittiğini, artık tümüyle temizlik şirketinin bir elemanı olduğumu söylediler. Bilgisayar kasama el konuldu ve üstüne üstlük güvenlik görevlilerine talimat verilerek binaya giriş yapmam engellendi. Süreç özetle böyle...


TMMŞP: Sürecini anlatan bir mektubu emekten yana pek çok kişi ve kuruma da ulaştırmış oldun; bu süre içinde nasıl tepkiler aldın? Yalnız olduğunu düşündün mü / düşünüyor musun?

Özlem Aydın: Hayır, yalnız olduğumu düşünmüyorum. Sağolsun arkadaşlarım hep yanımda destek oluyorlar.  Bu süreç içinde, benzer sorunları yaşayan insanların olduğunun farkına vardım. Bu tekil bir örnek değil, bu ülkenin %90’ı benzer şeyler yaşıyor ama farkım buna biraz daha tepki göstermem, en azından bir şeyler yapmak için çaba gösteriyorum. Ben o işten lanetler okuyarak çıkıp başka bir iş de arayabilirdim ama ben bunu istemiyorum. İstiyorum ki bu durum başkaları için örnek olsun ve onlar da haklarını arasınlar. Biz bu yönde biraz da başarı kazanırsak diğer insanlar için de bir umut olur diye düşünüyorum. Belki böylelikle bizi bu koşullarda çalıştırmak zorlaşır diye düşünüyorum.


TMMŞP: Bundan sonrası için neler yapmayı planlıyorsun? Hukuki sürecin başlayacağı biliniyor, bunun dışında mücadeleni nasıl sürdüreceksin?

Özlem Aydın: Ben bu süreç içinde Mimarlar Odası ve İnsan Hakları Derneği ile görüşmeler yaptım. Bu durumu olabildiğince çok insana duyurmak, bir tepkinin oluşmasını sağlamak istiyorum. Dolayısıyla mücadelem devam edecek. Ne kadar çok insana ulaşırsam sonuca daha kolay ulaşabileceğimi düşünüyorum. Bu vesileyle 22 Eylül Çarşamba günü bir basın açıklaması yapacağım. Bu süreci, yaşananları, belediyenin basına da yansıyan tavrını içeren bir açıklama yapacağım. Belediyenin yaptığı açıklama bir yanıyla beni temizlikçi olarak çalıştırdığını kabul eder mahiyette.


TMMŞP: İçinde bulunduğumuz dönem işten çıkarılmalar, sendikasızlaştırma saldırıları ve mobbingin arttığı, buna karşı emekçilerin direnişe geçtiği bir dönem aslında; UPS’de, BETESAN’da, Paşabahçe’de, TEKEL’de vb. yürütülen direnişlerle ilgili ne düşünüyorsun?

Özlem Aydın: Ben bu direnişlerle, özellikle TEKEL ile ilgili basına yansıyan şeyleri duyuyor, insanların tepkisini haklı buluyordum. Destekliyoruz ama hep “İyi yapıyolar” demekle kalıyoruz, şimdiye kadar eylemli bir desteğim söz konusu değildi. Ama aynı şey sizin başınıza gelince destek olmak gerektiğinin farkına varıyosunuz. “iyi ki haklarını arıyolar” demekle olmuyomuş bu iş. Eylem olarak da onların yanında olduğunuzu hissettirmeniz gerekiyormuş. Süreç hepimize aynı şekilde işliyor; bir mimar ya da fabrikada bir işçi farketmiyor. Bu sistem içinde hepimiz aynı elekten geçiyoruz; önemli olan örgütlenebilmek ve birbirimize desteklerimizi sunabilmek. Ben bu süreçte işçi arkadaşlardan çok destek gördüm, aynı desteği kalifiye eleman olarak bilinen bizlerin de göstermesi gerekiyor. Yazık demekle olmuyormuş!


TMMŞP: Son olarak eklemek istediğin bir şey varsa onları alalım.

Özlem Aydın: Bu sürecin bana katkısı çok fazla. Hem kendi hatalarımı görüyorum hem de örgütlenme anlamında insanların yapabileceklerini, desteklerini görmem açısından çok önemli. Bu olaylar başıma geldiğinde, özellikle bilgisayar kasamın alınıp işe girmem engellendiğinde kendimi o kadar kötü, o kadar çaresiz hissetmiştim ki, uykusuzluk, mide ağrıları, kilo verme gibi türlü problemler... Ama bunu odaya, arkadaşlarıma anlatınca ve onların desteğini yanımda hissedince kendimi çok daha iyi hissediyorum. Örgütlenme bu yönden çok önemli, kendimi yalnız hissetmiyorum bu da çok önemli.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları

(www.toplumcueksen.net)


Özlem Aydın’ın sürgün edilmesi ve işten atılması protesto edildi...

Beyoğlu Belediyesi’nde, belediyeye temizlik hizmeti veren bir taşeron temizlik şirketinde 3 yıldır mimar olarak çalışan Özlem Aydın, belediye çalışanı bir kişinin Kürtlere yönelik ırkçı söylemlerine tepki gösterdiği için sürgün edildi. Aydın, temizlik işçisi olarak belediyeye ait başka bir binaya sürgün edildikten sonra 22 Temmuz Çarşamba günü de işten atıldı.

Beyoğlu Belediyesi’ndeki ayrımcılığa ve güvencesizliğe karşı Galatasaray Lisesi önünde 23 Eylül akşamı bir protesto eylemi gerçekleştirildi. “Beyoğlu Belediyesi’nde ayrımcılık var, iş güvencesi yok!” pankartının açıldığı eyleme, TMMŞP, TİB-DER, BETESAN direnişçisi, Av. Cem Gök ve Avcılar Belediyesi’nde sürgün edilen İnşaat Mühendisi Ali Erdoğan, TMMOB’nin içerisindeki duyarlı unsurlar ve BDSP destek verdi.

Özlem Aydın, Beyoğlu Belediyesi’nde Şubat 2007 itibariyle başladığı çalışma hayatına, 22 Eylül günü itibariyle Evrensel Gazetesi’nde yayımlanan mektubunun sebep gösterilerek son verildiğini söyledi. Asıl işveren konumundaki Beyoğlu Belediyesi’nin yayımlanan mektuba istinaden bir açıklama metnini gazeteye gönderdiğini söyleyen Aydın, “Benim taşeron firma çalışanı olarak performans düşüklüğü nedeniyle belediyenin başka birimine gönderildiğimi belirtmiştir” dedi. Bu metinde Beyoğlu Belediyesi’ne temizlik ve güvenlik hizmeti veren Akdeniz Temizlik Ltd. Şirketi’nde ne vasıfla çalıştığının ve performans düşüklüğü vurgusuna neden olan durumların belirtilmediğini söyledi.

Kendisinin de dahil olduğu etnik kimliğe yönelik hakarete tepki gösterdiği için sürgün edildiğini söyleyen Aydın, Kürt açılımı yapmak amacı güden AKP yönetiminin yerel kolunun, bu olay sonrası hakaret edeni değil de kendisini cezalandırmayı uygun gördüğünü belirtti.

Basın açıklamasının ardından BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan bir konuşma yaptı. Özlem Aydın’ın yaşadıklarının Tuzla tersaneler cehenneminde tersane işçilerinin yaşadığı sorunlardan farksız olmadığına işaret etti.

Tüm Bel-Sen üyesi Ali Erdoğan da toplu sözleşme haklarını kullanmak istedikleri için sendika ve üyeleri olarak hakaretlere maruz kaldıklarını, yaptıkları basın açıklamasının ardından kendilerine soruşturma açıldığını söyledi. Erdoğan, AKP belediyelerinde de CHP belediyelerinde de aynı sorunların yaşandığına dikkat çekti.

Sendikalaşma mücadelesi verdiği için işten atılan Av. Gök ise konuşmasında, bütün işçilerin en büyük sorununun patronların en büyük silahı olduğunu belirtti.

Kızıl Bayrak / İstanbul