<

03 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/36

 Kızıl Bayrak'tan
Referandum sonrası yeni dönem…
Referandum aldatmacası sona erdi, sınıf mücadelesi sürüyor!
Baskı ve tehditlere rağmen Kürdistan’da boykot kazandı
HPG gerillalarının katledilmesi protesto edildi
Anadilde eğitim için
kampanya
Şerzan Kurt cinayetinde
polisten sahte tutanak
KPSS rezaletinin
faturası emekçiye kesildi!
UPS direnişinin kazanması için
UPS direnişi dayarnışma ile büyüyor...
İşçi ve emekçi hareketinden...
Tuzla’da umutları dirilten direniş: BETESAN
Zorlu mücadele süreci ve görevler
MİB’den MESS önünde
TİS eylemi!
İş kazaları ve
cinayetleri durmuyor
Kapitalizm geleceksizlik üretiyor
Filistin-İsrail temsilcileri doğrudan görüşmelere başladı
Fransa’da işçi ve emekçiler ayakta
Foxconn patronu konuştu: İnsan öğüten fabrikalarda “insan sevgisi”!
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
Köln’de 12 Eylül sempozyumu ve
Yılmaz Güney anması
Kadın sözkonusu olunca sermaye devleti 3 maymunu oynuyor
Referandum sonuçları
üzerine…-M. Can Yüce
Tutsak BDSP’lilerden mektup
Tekirdağ F Tipi’nde
hak ihlalleri sürüyor
Allianoi: Bir varmış, bir yokmuş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadele postası

Yüreği umut dolu küçük dostumuz Dilan’a… 

Küçük bir dostumuzu kaybettik. Geçirdiği kalp krizi sonrası gerçekleştirilen ameliyatı bünyesi kaldırmadığı için Dilan Bulut adlı kardeşimizi 7 Eylül akşamı kaybettik. 13 yaşında yaşamın tüm kirliliğinin dışında, küçük yaşam penceresinden dünyaya umutla bakan Dilan’ı kaybettik.

Dilan, çocukluğundan bu yana sahip olduğu hastalığından dolayı kalbinde sorun yaşamaya başlamıştı. 1 Eylül günü ağırlaşan durumu nedeniyle Kadıköy Siyami Ersek Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hastanede tutulmaya devam edildi. 7 Eylül günü ameliyata alındı. Yaklaşık 6 saat süren operasyon sonrası yoğun bakıma alındı. İçimizi bir nebze de olsa rahatlatan bu durum çok sürmedi. Annesi ve babasıyla bir süre görüştükten sonra fenalaşan Dilan, yaşamını yitirdi. 

Dilan bir işçi ailemizin iki çocuğundan biriydi. Dilan’la ilk tanıştığımız andan itibaren devrimcilere büyük bir saygı ve sevgiyle yaklaştı. Söylediklerimizin kendi hayatındaki gerçeklerle örtüştüğünü gördükçe bize daha da yakınlaştı. Mütevazi, paylaşımcı kişiliğiyle, o sevimli gülüşüyle hep bizden biri oldu. Evinde misafir olduğumuzda da, Kültür Evi’ne geldiğinde de o, bir şeyler yapmak için koşturandı.

Evde yazdığı öykülerde, hep küçük bir kızın mücadeleye atılışını anlattı. Tüm dünyayı değiştirmeye çalışan zayıf kalpli kızın hikâyesini yazdı. Yazmayı sürdürdükçe umutlanıyor, yapabileceğine olan inancı artıyordu. Geleceğe umutla bakan, bu dünyayı değiştirebileceğine inanan biri vardı karşımızda. Bizimle büyüdü, büyüdükçe daha da yakınlaştı. Artık, İşçi Kültür Evi’nin şiir ekibinde yer alan ilk isim Dilan’dı. Umudun, kavganın, insanlığın şiirlerini okuyordu. Şiir topluluğunun en sevilen ismiydi. Hastaneye son gittiğimizde yapacağımız etkinlikleri ve okuyacağı şiirleri konuşmuştuk. Evinde, odasının duvarına Ümit’ten bir alıntı yazmıştık. “Yaratıcılığın sınırı, isyanın sonu yoktur!” bu onun yaşamının özetiydi. Umudu güzel bir dünya içindi. Fakat kalbi bu büyük düşü kaldıramayacak kadar zayıftı. Yazdığı öykülerin gerçekleştiğini görecek kadar zamanı olmadı. Belki bunun hep farkındaydı. Ama tek başına o öykülerin okunduğundaki gözlerindeki ışıltı bile ona yeterdi.  

Ama ona bir sözümüz var! Adını yarınlara umut dolu günlerin çocuklarına taşıyacağız. Şiir topluluğumuzun adını ona atfediyoruz. Dilan aramızdan ayrılsa da adını, yapmak istediklerini, düşlerini yaşatacağız. Dilan Şiir Topluluğu’yla geleceğe umutla bakan çocukların güzel günler göreceğini söylemeye devam edeceğiz. Dilan kardeşimizin adını kardeşleriyle, şiirlerle söyleyeceğiz. Seni asla unutmayacağız! 

Kartal İşçi Kültür Evi çalışanları




Çorum’da dayanışma faaliyeti!

Yoksulluğun ve yozlaşmanın had safhada olduğu Çorum’dan merhaba!

Ankara’da İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Buse Metal’de çalışırken meslek hastalığına yakalanan ve kapının önüne konularak ölüme terk edilen Yunus Dönmez’in yalnız olmadığını ve yalnız kalmayacağını haykırmak istedik.

Bu amaçla bir çalışma başlattık. Metal İşçileri Birliği’nin başlattığı kampanyaya destek olmak istedik.

Tanıdığımız işçi ve emekçilerle yüz yüze sohbetler ederek Yunus Dönmez’in yaşadıklarını anlatıyoruz. Şu an sağlık durumu kötü olan, solunum makinesi yardımıyla nefes alabilen, gündelik yaşamını hiçbir geliri olmadığı için sürdüremeyen Yunus Dönmez’le dayanışmanın önemini vurguluyoruz. Yunus Dönmez’in yalnız olmadığını, nice yunusların olduğunu, çünkü asalak sermaye sınıfının işçi kanıyla çarklarını çevirdiğini anlatıyoruz. İnsanca yaşamak için sosyalizmin gerekliliğini anlatıyoruz. Bunun için işçi sınıfının kızıl bayrağı altında örgütlenmek gerektiğini anlatıyoruz.

Sohbetlerimiz çok anlamlı geçmekte ve geri çevrilmemekteyiz. Karşılaştığımız emekçiler onurlu işçiyle dayanışmanın kendilerine mutluluk verdiğini anlatıyorlar.

Ayrıca devrimci mirasımızın tek savunucusu ve ileriye taşıyıcısı olan tutuklu sınıf devrimcileriyle de dayanışma çalışması başlattık. Bu çalışmayı Yunus Dönmez çalışmasıyla birlikte yürütmekteyiz.

Çalışmada, işçi sınıfının kızıl bayrağını taşıyan o onurlu insanları yalnız bırakmamak ve yanlarında olamasak da desteklerimizi ulaştırmak gerektiğini vurguluyoruz. Sermaye devletinin devrimci faaliyeti engelleyemeyeceğini anlatıyoruz.

İşçi ve emekçiler bizleri sarılarak karşılıyorlar. Görülüyor ki işçilerin emekçilerin yüreğinde yer edinmişiz.

Toplanan desteği çalışmalarımız bittiğinde ulaştıracağız. Çorum’dan Kızıl Bayrak okurları olarak böyle bir çalışmanın bir sorumluluk olduğunun bilincindeyiz. Çalışmalarımıza durmadan devam edeceğiz. Hiçbir korku bizi bundan alıkoyamaz.

Çorum’dan Kızıl Bayrak okurları



Tutuklamalar İzmir’de protesto edildi

10 Eylül günü İstanbul’da gerçekleştirilen ev baskınlarıyla gözaltına alınan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyelerinden 7’sinin tutuklanması İzmir’de protesto edildi.

14 Eylül günü Kemeraltı girişinde gerçekleştirilen eyleme BDSP, BDP, Ege 78’liler, DSİP, DHF, Partizan, Halk Cephesi, EHP, İHD ve DİP-G destek verdi.

“Söz, eylem, örgütlenme hakkımız engellenemez / ESP” pankartının açıldığı eylemde basın metnini okuyan Kamil Ağaoğlu, anayasada yapılan değişikliğe rağmen 12 Eylül’ün sürdüğünü söyledi. Tutuklananların serbest bırakılmasının talep edildiği açıklama şu sözlerle sona erdi:

“Burjuva partilerin sahte demokratlıklarından emekçilere ve ezilenlere yeni haklar ve özgürlükler gelemez. Halkların adalet ve özgürlükler talebi ancak ezilenlerin mücadelesiyle gelecektir. ”

Kızıl Bayrak / İzmir




Tek Gıda-İş önünde zincirli eylem

Devrimci İşçi Hareketi, 14 Eylül Salı günü Tek Gıda-İş Sendikası’nın genel merkez binası önünde gerçekleştirdiği eylemle Tek Gıda-İş ağalarını teşhir etti.

“4 C’yi onaylamak köleliği onaylamaktır 4 C’yi dayatan emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele edelim” pankartının açıldığı eylemde, kendilerini sendikanın kapısındaki demire zincirleyen DİH’liler polis müdahalesiyle karşılaştı. 2 DİH’li yerlerde sürüklenip, darp edildi.

“Tek Gıda-İş cevap vermelidir; TEKEL direnişini bitirirken açıkladığınız eylem takvimine neden uymadınız? Kim veya kimler engel oldu? Ne karşılığında vazgeçildi bu eylemlerden?..” ifadelerine yer verilen açıklamanın ardından söz alan Cevizli TEKEL işçisi Metin Arslan da “Bir sürü şey yapacağız dediler. Sonra bu işçilerin bizle alakası yok diyorlar. Aidat aldıklarında iyiyiz ama almadıklarında tanımıyorlar. Eylem sürecinde gelen yardımlar ne oldu? Trilyona yakın para ne oldu? En büyük yolsuzluk Tek Gıda-İş’te” diye konuştu.