<

03 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/36

 Kızıl Bayrak'tan
Referandum sonrası yeni dönem…
Referandum aldatmacası sona erdi, sınıf mücadelesi sürüyor!
Baskı ve tehditlere rağmen Kürdistan’da boykot kazandı
HPG gerillalarının katledilmesi protesto edildi
Anadilde eğitim için
kampanya
Şerzan Kurt cinayetinde
polisten sahte tutanak
KPSS rezaletinin
faturası emekçiye kesildi!
UPS direnişinin kazanması için
UPS direnişi dayarnışma ile büyüyor...
İşçi ve emekçi hareketinden...
Tuzla’da umutları dirilten direniş: BETESAN
Zorlu mücadele süreci ve görevler
MİB’den MESS önünde
TİS eylemi!
İş kazaları ve
cinayetleri durmuyor
Kapitalizm geleceksizlik üretiyor
Filistin-İsrail temsilcileri doğrudan görüşmelere başladı
Fransa’da işçi ve emekçiler ayakta.
Foxconn patronu konuştu:İnsan öğüten fabrikalarda “insan sevgisi”!
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
Köln’de 12 Eylül sempozyumu ve
Yılmaz Güney anması
Kadın sözkonusu olunca sermaye devleti 3 maymunu oynuyor
Referandum sonuçları
üzerine…-M. Can Yüce
Tutsak BDSP’lilerden mektup.
Tekirdağ F Tipi’nde
hak ihlalleri sürüyor
Allianoi: Bir varmış, bir yokmuş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tuzla’da umutları dirilten direniş: BETESAN

11 Ağustos günü başlayan BETESAN direnişi 37. gününü geride bıraktı. Tersane işçilerinin yoğun ilgisine konu olan direniş hemen her gün onlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor. TİB-DER Başkan Yardımcısı ve direnişçi BETESAN işçisi Zeynel Kızılaslan ise direniş günlerini kaleme alıyor.

 

25. gün

Sokaklar bomboş. Henüz oldukça erken. Birazdan İçmeler, işçilerle dolacak. Günün en erken gelenleri iş bulamayan işçiler oluyor. Belki de bugün şanslılardı. Belki de iş bulacaklardı.

(...) Sabah malzemelerimizi alıp, Tuzla Gemi tersanesine doğru yola çıktık. Köle pazarını, duraklarda servis bekleyen yüzlerce işçiyi ardımızda bırakarak ilerliyoruz. Tuzlanın merkezi burası. Buradan her sabah yüzlerce işçi Gebze, Aydınlı ve Orhanlı’daki fabrikalara buradan servislere biniyorlar.

(...) Tuzla Gemi’ye varıyoruz. Artık ayakta durma dermanı olmayan çadırı binbir güçlükle kurmaya çalışıyoruz. “Bu yürek ne güne vurur...” yazılamasının halen duruyor oluşuna da ayrıca seviniyoruz. Çadır kurulumunu tamamlamadan işçiler gelmeye başladı.

(...) Güneş sinir bozucu derecede gözlerimizi rahatsız ediyor. Ama başka çare yok. Orada inadına bekleyeceğiz. Zaten nasıl 25 gün durabildiğimize birçok kişi şaşırıyor. Biz de onların şaşırmalarına şaşırıyoruz. 25 gün nedir ki? Ömrünü işçi sınıfı davasına adamış insanlar var karşılarında.

(...) Bu arada Gebze’den ÇEL-MER işçileri ve direnişte olan Mutaş işçileri uzaktan göründüler. ÇEL-MER ve Mutaş işçileri sloganlarla çadırımıza doğru ilerlediler. Biz onları çadırda bulunan diğer işçi arkadaşlarla birlikte alkışlarla karşıladık.

(...) Günlerimiz oldukça yoğun geçiyor. Çadırımız adım adım tersane işçilerinin sorunlarının çözülebileceği bir merkez halini alıyor. Bundan sonra burada bizi hiç kimse durduramaz. Zaten B. Brecht’in sözüyle “Durumunu kavramış insanı nasıl durdurabilirler ki? ...


27. gün

Karanlık sokaklar, sokak lambaları hala aydınlatıyor etrafı. Uzak yere giden birkaç işçi elinde poşetleriyle işe yetişme telaşıyla yürüyor. Dernekten çadırı alıp aşağıya doğru yürüyoruz.

(...) Tamir gemilerinde çalışanlar, arabaların arkasında üst üste gidiyorlar. Pikapların arkasında tıkış tıkış olmuşlar. Geçerken el sallıyorlar.

(...) BETESAN patronunun gözü sürekli çadırda. Çocuğuyla geçen bir tersane işçisi geldi. Tersane işçisinin ağzı fazlasıyla bozuk. (...)

İki tersane işçisi geldi. Yanlarında da mahalleden iki tane arkadaşları var. Çiçek Tersanesi’nden alacakları varmış, onun için gelmişler. (...)

Anadolu Tersanesi’nde çalışan bir işçi arkadaş geldi. “Kolay gelsin, ne yapıyorsun? Kaç gündür görüyorum seni burada. “Ben de tersanelerde yaşanan hak gasplarına karşı mücadele ettiğimi söyledim. (...)

Mutaş işçileri basın açıklaması yapacakmış. Onlara destek vermemiz lazım. Onlar da sendikaya üye oldukları için işten atılmışlar. Çadırımızı topladık. Eşylarımızı derneğe bıraktıktan sonra, Gebze – Harem dolmuşlarına binerek Mutaş işçilerinin yanına gittik.

(...)Kortej oluşturup yürüyüşe başladık. Gebze Çarşı’ya kadar yürüdük. Burada basın açıklaması yapıldı. (...)


28. gün

Gece gündüze dönüşürken yıldızlar hala gökyüzünde. Malzemeleri dernekten alıp yola koyulduk. Omuzda çadır elde çantalarla meydana indik.

(...) Bu köle kampında umutsuzca dolaşan sayısız işçinin mücadele etmekten başkaca seçeneği var mı ki? Ya mücadele ya ölüm... Mücadelenin hamurunda şu veya bu şekilde yoğrulmuş birçok işçi var. Bunların birçoğu da umutsuz. Umutsuz yaşanır mı ki? Umut kimdeydi? İNSANDAYDI....

(...) İki kamu emekçisi direnişimizi ziyarete gelmiş. Hocalarımız atıştırmalık bir şeyler almışlar. Birlikte çay içtik sohbet ettik. Direnişimizi yalnız bırakmayan Ebru hocamıza teşekkür ederim. (...)


29. gün

Direnişin 29. günü bugün. Her zamanki gibi yoldaşlarla dernekten malzemeleri aldık. Hava güzel bugün, açık bir hava var.

(...) O değil de beni en çok düşündüren işçi çocuklarının bir bayramı daha hüzünlü geçirmeleri. Ayhan usta bayram gelmiş neyime diyor. Cep harçlığı veriyorlar dalga geçer gibi diyor. Bayramı bayram yapan yine mücadele olacak.

Nurçehre arkadaş geldi. Gerçekten direnişimizi büyütmek için ellerinden geleni yapıyorlar Faik hocamla. Çok güzel kekler ve börekler de yapmış getirdi. Akrabalar geldiler. Direnişimi duymuşlar daha önce aramışlardı arabaya atlayıp gelmişler.

(...) Nurçehre arkadaş çadırın neşe kaynağı. Biz onu Maksim Gorki’nin Ana romanındaki karaktere benzetiyoruz. Oğlunun kitaplarını görmüş çok korkmuş. Sonra araştırmış aslında iyi bir şey olduğunu anlamış mücadelenin. Ordan başlayan bir serüven diyor. Uzun uzadıya bütün konularda sohbet ediyoruz. (...)

TMMŞP’den yoldaşlarımız geldiler akşama doğru. Mimar arkadaş Özlem taşeronlaştırmanın mağduru olmuş. (...)


34. gün

Yağmur yüklü bulutlar gökyüzünü kaplamış. Hafif bulutların aralanmasıyla güneş kendini gösteriyor. İşçiler bayram rehavetini üzerlerinden atamamış. Biraz da isteksizce adım adım işyerlerine gidiyorlar.

(...) BETESAN’da işten çıkarılan bir işçi geldi. Emekli olduğu için çıkarılmış. BETESAN’a verdiği emeklerden bahsetti. Direnişimizi manevi olarak desteklediğini belirtti. (...)

Enver Usta geldi. Yılların işçisi Enver Usta. 20 yıllık kaynakçı. Biraz deli dolu biridir. Yaman adamdır. Selamlaştık. (...)

RMK Tersanesi’nde çalışan Mustafa Usta geldi. Oturup sohbete başladık. Önceden çok sessiz ve sakindi. Valla görüşmeyeli dili açılmış Mustafa’nın. (...)


35. gün

(...) İnsanlar fena bir şekilde bunalımda. Onları bunalıma sürükleyen toplumsal koşulları irdeleyeceklerine alakasız bir dizi işle uğraşıyorlar. Gerçi Tuzla da daha evvel mücadele vermiş kimi işçilerin taşeron olduğu doğru. (...) Şimdi tersane işçilerinin tarihine bakıyoruz. 1872 yılında ilk grevi tersane işçileri yapmış. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasının ilk grevi tersane işçilerine ait. 89 Bahar eylemlerinde etkin bir güç olarak yine tersane işçileri sahnede. Çadıra gelen arkadaşlara bu olumlu örnekleri de veriyoruz. (...) Bunları anlatıyoruz arkadaşlara. Ne demiş Nazım Usta; Umut insanda.

(...) Bugün biraz çevre düzenlemesi yaptık. Bizim bodur ağacı budadık. Çapa yaptık. Çevre düzenlemesi yaparken bile işçiler geliyordu. Sohbet ediyorduk. (...)

BETESAN Firması hemen karşımda. Patron yalakası Turgay, arada dışarı çıkıp çadıra bakıyor. Biz ona bakınca yüzünü başka yöne çeviriyor. Çadırımızla en çok ilgilenen galiba bu yalaka. Tüm Bel–Sen 3 No'lu Şube Başkanı Hasan Güzel aradı, halimi hatırımı, bir isteğim olup olmadığını sordu. Teşekkür ederim onlara da. (...)