<

03 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/36

 Kızıl Bayrak'tan
Referandum sonrası yeni dönem…
Referandum aldatmacası sona erdi, sınıf mücadelesi sürüyor!
Baskı ve tehditlere rağmen Kürdistan’da boykot kazandı
HPG gerillalarının katledilmesi protesto edildi
Anadilde eğitim için
kampanya
Şerzan Kurt cinayetinde
polisten sahte tutanak
KPSS rezaletinin
faturası emekçiye kesildi!
UPS direnişinin kazanması için
UPS direnişi dayarnışma ile büyüyor...
İşçi ve emekçi hareketinden...
Tuzla’da umutları dirilten direniş: BETESAN
Zorlu mücadele süreci ve görevler
MİB’den MESS önünde
TİS eylemi!
İş kazaları ve
cinayetleri durmuyor
Kapitalizm geleceksizlik üretiyor
Filistin-İsrail temsilcileri doğrudan görüşmelere başladı
Fransa’da işçi ve emekçiler ayakta
Foxconn patronu konuştu: İnsan öğüten fabrikalarda “insan sevgisi”!
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
Köln’de 12 Eylül sempozyumu ve
Yılmaz Güney anması
Kadın sözkonusu olunca sermaye devleti 3 maymunu oynuyor
Referandum sonuçları
üzerine…-M. Can Yüce
Tutsak BDSP’lilerden mektup
Tekirdağ F Tipi’nde
hak ihlalleri sürüyor
Allianoi: Bir varmış, bir yokmuş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Allianoi: Bir varmış, bir yokmuş...

İzmir’in Bergama ilçesinde, Roma İmparatorluğu döneminden kalma bir sağlık tesisi olan Allianoi; antik köprüleri, mozaikli sutünları, tünelleri, çeşmesi, caddeleri, ılıcası ve tüm taşınmaz eserleriyle birlikte yerinde korunması gereken bir kültür varlığıdır. İsmini bugün varlığını tehdit eden “su”dan alan Allinoi, Roma döneminde, dünyanın dört bir yanında şifa arayanların da adresi olmuştur.

İzmir II No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 2001 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen bölge, bununla birlikte bilimsel araştırma ve kazılara da resmi olarak açılmıştır. %20’sinin kazılabildiği bildirilen antik merkezde, bugüne kadar pek çok tarihsel bilgiye rastlanırken, çok sayıda tarihi eser de gün yüzüne çıkartılmıştır. Taa ki 2006 yılına kadar...

1970’li yıllarda projelendirilen ve yapımı devam eden Bakırçay Sol Sahil Sulama Projesi kapsamındaki Yortanlı Barajı’nın, Alliaoni arkeolojik sit alanından geçeceği önkabulü ile bölge tehdit altındadır. Barajın kapaklarının kapatılmasıyla sular altında kalacak olan tarihi bölgede, henüz ortaya çıkarılamamış eserler de yok olacaktır. Barajın ortasında kalan Allianoi’de 2006 yılında bilimsel kazı ve araştırma projesi izinleri durdurulmuş, bugünlerde ise yok edilmesi planlanan bölgeye  bilimsel kazı heyetinin dahi girişi yasaklanarak katliama başlanmıştır.

Ayakoyunlarının hukuktan üstünlüğü

Başta Allianoi gönüllüleri olmak üzere, meslek odaları ve stk’ların çabalarıyla yapılan itirazlar sonucu İzmir II No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, bölgenin korunması gerektiğine dair kararlar verse de, kurulun verdiği her raporun ardından DSİ türlü oyunlarla projeyi devam ettirmiş, bu süreçte açılan davalar ve verilen yürütmeyi durdurma kararları dahi DSİ ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın geri adım atmasını sağlamamıştır.

Son müdahale ile Alliaoni isminin doğruluğunu sorgulayan DSİ, bölgenin isminin bu olmadığına dair dava açarak bölgenin sular altında kalmasını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Yavuz hırsız misali her türlü yolu deneyen yetkililer bölgede bulunan kültür varlıklarını yok sayarak, isim tartışması üzerinden bilim dışı bir yol çizmiş, kurula bu gerekçeyle kararı değiştirmesi yönünde baskı uygulamıştır.

Geçmişte Hasankeyf ile ilgili “birtakım tahrip olmuş eserler” açıklaması yapan Çevre ve Orman Bakanının bu defa ağzından dökülen “Alliaoni diye bir yer yok” gafının aslında kişisel bir hata değil, devletin uzun süredir yürüttüğü ayak oyunlarının bir yansıması olduğu gerçeği ise açılan bu dava ile belgelenmiş bulunmaktadır.

Nihayet bakanlıktan gelen baskılar sonucu, koruma kurulu sorumluluğu bakanlığın kendi seçtiği ve bu konuda hiçbir deneyimi olmayan bilim kuruluna atarak, su altında kalması yönünde karar vermiştir. Yani Allianoi için verilen son karar “gömün” olmuştur!

Sermaye talan etmeye devam ediyor!

Allianoi’de yaşanan ne ilk, ne de son olacak. Ilısu Barajı ile sular altında kalacak olan Hasankeyf, Kaz Dağları’nda siyanürle altın arama girişimleri, Munzur Vadisi üzerine yapılması planlanan barajlar, dünyada korunmaya değer bölgelerden biri olarak gösterilen Fırtına Vadisi üzerine hidroelektrik santral kurma girişimleri, sermaye sözcülerinin türlü ayakoyunlarıyla gerçekleştirmeye çalıştığı katliamlardan sadece birkaçı.

Doğanın her parçasından rant elde etme niyetindeki sermaye devleti, çıkardığı torba yasalarla ormanları talan ederken, kent merkezlerini ve kıyıları sermayeye açıyor; insanlık tarafından oluşturulan eserleri yağmalarken, gerektiğinde de katletmekten kaçınmıyor. Allianoi’de yaşananlar bir kez daha gösteriyor ki, bu sistemin efendileri için ne insanca yaşam ne de doğa bir şey ifade etmiyor.

Sonuç olarak; pervasızlık sessizliği bastırıyor, 2000 yıllık bir kültür bütün dünyanın gözü önünde  katledilmeye devam ediyor!



Yılmaz Güney anıldı

Devrimci sanatçı Yılmaz Güney ölümünün 26. yıldönümünde Fransa’nın başkenti Paris’teki mezarı başında anıldı.

12 Eylül günü ATİK-Paris, ACTİT, BİR-KAR, Odak, Yaşanacak Dünya ve FDHF’nin çağrısıyla Güney’in Paris Pere la chaise’deki mezarı başında gerçekleştirilen anma etkinliği, Yılmaz Güney şahsında devrim ve sosyalizm şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından anmayı örgütleyen kurumların konuya ilişkin ortak açıklama metni okundu.

Açıklama metninde, “Ölümünün 26. yılında devrimci sanatçı Yılmaz Güney ve tüm devrimci ilerici sanatçıları bir kez daha anıyoruz. Yılmaz Güney, Nazım Hikmet ve Ahmet Kaya sürgünde hayata gözlerini yumdular. 12 Eylül’ün en karanlık günlerinde tedavisi faşist cuntacılar tarafından engellenen Ruhi Su gibi değerli sanatçılarımız ise ölüme terk edildi. Enver Gökçe, Hasan Hüseyin, Ahmed Arif, Kemal Tahir’ler ömürlerinin çoğunu zindanlarda geçirdiler. Türkiye’de sanatçı olmak, her türlü baskıya maruz kalmak, Sivas’ta olduğu gibi yakılmak demektir” ifadelerine yer verildi.

Okunan şiirler ve hep birlikte söylenen türkülerin ardından, araştırmacı Yazar Şehmuz Güzel, Yılmaz Güney ve 12 Eylül üzerine kısa bir konuşma yaptı.

Kızıl Bayrak / Paris