16 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/28

 Kızıl Bayrak'tan
Anayasa değişikliği referandumu tartışmaları
Referandum oyununa karşı devrimci tutum!
Sendika ağalarının referanduma ilişkin tutumları ve devrimci sorumluluk!
Kürt halkına saldırganlık sermayenin ‘ortak aklı’
ABD-Türkiye ilişkilerinde son perde
Ankara'da iki BDSP'li serbest bırakıldı
DİSK’in sermaye ile
uzlaşma arayışı...
İşçiler, burjuvaziye mezar hazırlamaktadır!
Meslek örgütlerinden’iş cinayeti’ açıklamaları
Kontra sendikaların “başarı” kaynağı sınıf sendikacılığı çizgisinin silikleşmesidir!
İşçi ve emekçi hareketinden..
Taleplerimiz, mücadele ve örgütlenme hattımız…
ÇEL-MER işçileri kazandı!
MİB’ten Yunus Dönmez’le dayanışma çağrısı!
Zafer direnen UPS işçisinin olacak!
ABD emperyalizmi her koşulda ırkçı-siyonist canilerin hamisidir!...
Katil İsrail kendi soruşturup kendi aklıyor!
Dünyada işçi ve emekçi hareketi...
İran’da kadınlar üzerindeki baskılar sürüyor…
Samandağ Geleneksel Evvel Temmuz Festivali gerçekleştirildi...
Topyekûn bastırma ve teslim alma kampanyası - M.Can Yüce.
İnternette sansür ve denetim yeni düzenlemeler ile tırmandırılıyor.
Direnişçi bir Çel-Mer işçisinden mektup…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

ÇEL-MER işçileri kazandı!

Sendikalaştıkları için işten çıkartılan ve direnişe geçen ÇELMER işçileri direnişlerini başarıyla sonuçlandırdılar.

19 Haziran tarihinde işe iade talebiyle başlattıkları direnişlerini kazanımla sonuçlandıran 12 ÇEL-MER işçisinin tamamı işe dönme haklarını kazandılar. Kendi istekleriyle işbaşı yapmayan iki işçi dışında bütün işçiler geçtiğimiz hafta işbaşı yaptılar.

ÇEL-MER işçisi örgütlendi, direndi, kazandı!

Sendikalaştıkları için işten çıkartılan 12 ÇEL-MER metal işçisinin 19 Haziran itibariyle ve “işe iade” talebi ile başlattıkları direniş, kendi isteğiyle işe dönmeyen iki işçi haricinde, çıkartılan işçilerin işlerine dönmesi sonucunda başarı ile sona erdi. 19 gün gibi kısa bir süre de sonuçlanan direnişin başarısını elbette işçilerin işlerine geri dönmesi ile sınırlandırmak eksik kalacaktır.

İlk olarak ÇEL-MER işçilerinin önemli bir kesiminin işyeri için kalifiye nitelikte olmasının ve içlerinde mücadele deneyimine sahip işçilerin de bulunmasının, sendikal örgütlenme aşamasında ve bununla bağlantılı olarak direniş sürecinde önemli bir avantaj yarattığını belirtmek gerekir. Bu avantajın ÇEL-MER direnişinde kendini gösterdiği en önemli nokta işçilerinin sendikalaşmayı salt sendikaya üyelik sınırlarında kavramayarak kendi örgütlülüklerini açık bir hak arama bilinci ile birleştirmesidir.

Onlarca işçinin katıldığı direnişlerde kazanımlar yaşanmayabiliyorken, kapı önünde direnen 11 işçinin kendilerine duydukları özgüvenin gerisinde, hak arama bilinciyle yoğrulmuş güçlü bir iç örgütlülüğe sahip olmaları vardır. Keza direnişin süresince “her türlü eyleme hazırız” diyen içerdeki işçilerin mesaiye kalmaması ve metal malzemeye vurarak gürültü çıkarmak yoluyla patrona verdikleri “grev” mesajı da bu bilincin ve örgütlülüğün ifadesidir.

Sonuçta bu mesaj yerine ulaşmış, ÇEL-MER patronu işçilerin bu örgütlü duruşu karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştır. Bu haliyle ÇEL-MER deneyimi bir fabrika sınırlarında dahi işçilerin örgütlü bir şekilde hareket ederek neleri başarabileceğini gösteren yeni bir örnek olmuştur.

ÇEL-MER işçileri, bu örgütlü duruşlarının karşılığını işten atılan işçilerin işlerini tekrar kazanması ile almıştır. Ancak bu, ÇEL-MER işçileri için mücadelenin ilk raundudur. Kendilerinin de dediği gibi, ÇEL-MER işçileri, “zafer rehavetine” kapılmadan, direnişin de pekiştirdiği iç örgütlülüklerini geliştirerek mücadelelerine devam etmelidir. Ancak gelinen yerde direniş sürecinin gösterdiği bazı önemli noktaları göz ardı etmemek gerekiyor.

ÇEL-MER işçilerinin de yakından tanık olduğu üzere, metal patronları bir fabrikada gerçekleşen bir direniş olduğunda dahi örgütlü bir şekilde hareket ediyorlar. Bu noktada çalınan haklarımızı geri alma kararlılığını taşıyorsak eğer, bizlerin de -başta bölge temelinde olmak üzere- birleşik bir mücadelenin adımlarını atmamız gerekmektedir. Bu açıdan anlamlı bir örnek, yaklaşan MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri üzerinden verilebilir.

MESS’de örgütlenen metal patronları bu sözleşme döneminde yine metal işçilerine kölelik ve sefalet dayatacaklar. Bizler tek tek fabrikalarda örgütlenip, MESS patronlarının karşısına birleşik bir mücadele ile çıkamazsak, bu amaçlarına ulaşacaklar da. Sadece bu örnekler bile bizlere hak arama mücadelelerini tek bir fabrika ile sınırlı düşünmemek gerektiğini, bunu da kapsayacak bir biçimde, ortak ve birleşik bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini göstermektedir

ÇEL-MER işçileri güçlü örgütlülükleri, direnişlerinin başarısı ve “hak alma” bilinci ile bunları ifade etmemize vesile olmuştur. Keza yukarıda ifade ettiklerimiz sadece ÇEL-MER işçileri için değil diğer tüm fabrikalardaki işçi kardeşlerimiz açısından da geçerlidir. Bunlar uzun yıllara dayalı deneyimlerle ortaya çıkmış gerçeklerdir. Tabanda oluşturulmuş güçlü örgütlülüklerle birleşir, fiili-meşru bir mücadele anlayışı ile donanır ve sermayeye karşı cepheyi genişletebilirsek, saldırıları püskürtebilir ve yeni haklar kazanabiliriz.

Gebze Metal İşçileri Birliği
14 Temmuz 2010


 

 

MİB’den SAMKA işçilerine dayanışma ziyareti...

Metal İşçileri Birliği, Samka Metal fabrikasında BMİS’te örgütlendikleri için işten atılan işçilere, fabrika önündeki direnişlerinin 64. günü olan 12 Temmuz günü ziyaret gerçekleştirdi.

MİB üyeleri, fabrikaya yakın bir noktada “Samka Metal’de direniş kazanacak / MİB” şiarlı pankart açarak direniş alanına doğru sloganlarla yürüyüşe geçtiler. Direniş alanına varıldığında MİB adına kısa bir konuşma gerçekleştirildi. MİB’in kuruluş amacına değinilen konuşmada, kapitalizmin krizinin işçi sınıfı üzerindeki yıkıcı etkilerine karşı birlikte mücadele vurgusu yapıldı. Konuşma, sendikal hakları için direnişte olan Samka Metal işçileriyle her alanda dayanışma içerisinde olunacağı belirtilerek sonlandırıldı.

Sık sık “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Samka işçisi yalnız değildir!” ve “Samka’da direniş kazanacak!” sloganlarının atıldığı ziyaret, işçilerle örgütlenme ve direniş süreci üzerine gerçekleştirilen sohbetlerin ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak / Kartal



 

Rant kavgasında jammer hamlesi

Sendikal ihanet çeteleri, emek mücadelesi söz konusu olduğunda göstermedikleri yaratıcılığı kendi çıkarları mevzu bahis olunca sınırları zorlayarak kullanıyorlar.

Çelik-İş ve Türk Metal çetesinin Kardemir’de yetki mücadelesi adı altında sürdürdüğü it dalaşında Çelik-İş bir adım öne çıktı. Türk Metal çetesinde örgütlenen işçilerin iletişim kurmasını engellemek için casusluk filmlerini aratmayan yöntemler kullanan Çelik-İş, işçilerin Türk-Metal yetkileriyle iş çıkış saatlerinde organize olmasını önlemek için cep telefonuyla her türlü iletişimi engelleyen “jammer” kullanmaya başladı. İşçilerin vardiya değişimlerinde gerçekleştirdiği eylemlerin önüne geçmek için kurulan sistem sonrasında işçilerin hiçbiriyle telefon irtibatı sağlanamıyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Metal Sendikası Başkanı ve Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, jammerlar nedeniyle işçilerle cep telefonuyla irtibat kuramadıklarını söyledi. Durumu polise şikayet ettiklerini ancak “İşletmenin içine müdahale edemeyiz” yanıtını aldıklarını belirtti.

Bununla beraber Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Kardemir’de araştırma yapması için iki akademisyeni görevlendirdi.

Kardemir işçileri sermayenin saldırıları karşısında arayış içerisine girerken Türk Metal çetesi bu olanağı kullanarak işçilerin Çelik-İş’e karşı gösterdiği haklı tepkiyi kendi çıkarları için kullanıyor. Bugüne kadar emek mücadelesi için taş üstüne taş koymayan bu iki ihanet çetesi, Kardemir işçilerinin mücadele dinamiklerini gerici çıkar çatışmasına heba ediyorlar.