21 Ağustos'04
Sayı: 2004/33 (25)


  Kızıl Bayrak'tan
  Saflaştıran ve ayrıştıran direniş, er ya da geç zaferi de kazanacaktır!
  Venezüellalı işçi ve emekçiler bir kez daha CİA’nın kirli planlarını bozdular
  ABD’nin ebeliğiyle doğan AKP 3 yaşında...
  CİA’nın kirli operasyonundan PWD çıktı...
  Çürüyen düzenden yine pis kokular yükseliyor...
  17 Ağustos depreminin 5. yılında yaralar kanamaya devam ediyor...
  17 Ağustos’un 5. yılında deprem ve devlet gerçeği...
  Türkiye’den günlük manzaralar...
  Sel baskını sonrası başbakan buyuruyor: “Kaçak yapıları yıkın!”
  Verimlilik yükseliyor, ücretler düşüyor!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  ÖSS yerleştirme sonuçları açıklandı… Burjuva eğitim sistemi çıkışsızdır!
  DİSK’in 12 Eylül kampanyası üzerine...
  Yaşar Okuyan’dan itiraflar... “Devletin her yeri A’dan Z’ye dökülüyor”
  Castleblair işçileri 14 Ağustos’ta bu kez Marks&Spencer Nişantaşı mağazası önündeydiler...
  Castleblair işçilerine destek...
  Almanya’da Pazartesi Gösterileri...
  Abdullah Öcalan’ın son açıklamaları üzerine...
  Hacıbektaş şenlikleri ve artan devrimci sorumluluklar
  Hacıbektaş şenliklerinden izlenimler...
  Bültenlerden...
  Sacco ve Vanzetti...
  10. yıl vesilesiyle...
  Direniş tarihimize damgasını vuran 15 Ağustos
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
10. yıl vesilesiyle...

Kampanyamız ve sorumluluklarımız

10. yıl vesilesiyle toplu satışlar
ve kitle ilişkileri

Gazetemizin Türkiye devrimci hareketi ve işçi hareketine 10 yıldır sunduğu katkı biliniyor. Bugün bu katkıyı daha da artırma sorumluluğu ile yüzyüzeyiz. Bu da onu daha fazla kişiye ulaştırmakla, sınıf tarafından aranacak bir yayın haline getirmekle mümkün. 10. yıl vesilesiyle bir dizi planlama yapmış bulunuyoruz. Bu planlamalar içinde fabrika, işyeri, iskele önlerinde, kalabalık meydanlarda toplu gazete satışları, 10. yıl etkinlikleri, ev ve okur toplantıları var.

Toplu satışlara başlamış bulunuyoruz. Gazete satışımız süresince ajitasyon konuşmaları yaparak Kızıl Bayrak’ın 10. yılını selamladık. Yaklaşık 20 kişinin katıldığı bu dağıtımlardaki bazı eksikliklere değinelim. Gazetemizi dağıtırken geniş bir alana yayıldık. Satışı ajitasyon konuşmaları yaparak gerçekleştirmeye çalıştık. Bunun yerine iki ya da üç kişi konuşabilir, diğerleri de insanlarla birebir temas kurabilirdi. Ayrıca katılımı daha da artırmak gerekiyor. 35-40 kişilik satışlar düzenlemek etkimizi arttıracaktır. Satış yaparken ajitasyon şiarlarımız da daha çeşitli olabilir. Örneğin “Kızıl Bayrak 10. yılında” söylemi tek başına bir şey ifade etmiyor. Güncel gelişme ve sorunlarla gazetemizin 10. yıl bağlantısını kurmak gerekiyor. Bunun belli ölçülerde başarıldığını söyleyebiliriz.

Sloganlarımızı seçerken de dikkat etmeliyiz. Kafasında devrimcilere karşı binbir önyargı taşıyan birinin suratına “Çeteleşmiş devletten hesap soralım!” diye haykırdığınızda, bu o insan için itici olabiliyor. Bunun yerine “Tren kazasının sorumlusu devlettir!”, “Susurluk çetesinin başı Korkut Eken derin devletin eli kanlı katilidir!” tarzında sloganlar daha etkili olabilir. Bunun dışında güncel sorunları şiarlaştırmak da önemli. Örneğin “ÖSS paralı eğitimin sınav sistemidir!”, “Ücretli kölelik düzeni kader değil!” gibi teşhirlerin yanında güncel taleplerimizi, acil demokratik istemlerimizi sloganlaştırmak gerekiyor. Ajitasyon konuşmalarında bizim tarafımızdan bilinen bir dizi gerçeğin işçi ve emekçiler tarafından bilinmediğini de unutmamalıyız. Günlük dilde kullandığımız birçok sözcük işç ve emekçiler tarafından bilinmemektedir. Ya da “Castleblair işçileri direnişe devam ediyor!” demek tek başına bir şey anlatmıyor. Castleblair işçisinin durumunu daha özlü şiarlaştırmak gerekiyor.

10. yıl vesilesiyle yapılacak ev toplantılarında görsel malzeme kullanmak önemlidir. Okur anketleri ise anlamlı bir araçtır. Anketleri gazetemizi düzenli alan kişileri daha yakından tanıyabileceğimiz bir araç olarak kurgulamalıyız. Ev toplantılarını gerçekleştirmek ise okurlarımızla daha ileri bir ilişki kurmamızı sağlayacaktır.

Gazetenin satışına dair

Gazetemizi kitlelere ulaştırırken dikkat edilmesi gereken bazı noktaların altını çizelim.

Gazete satışına çıkan yoldaşların görüntülerine dikkat etmesi gerekiyor. Toplumda genelde, üstüne başına önem vermeyen, saç-sakalı karışmış bir devrimci profili önyargısı yaygındır. Bu yargıyı güçlendirecek bir tarzda hareket etmekten kaçınmalı, işçi ve emekçilerin karşısına komünist işçi partisinin temsilcisi olmaya yaraşır bir temizlik ve titizlikte çıkmalıyız.

Gazete satarken, insanların yaşantısına haftada bir gün giren ve sadece gazete satan kişiler olmanın ötesine geçmeyi hedeflemeliyiz. Onlarla sohbet eden, tartışan, konuşan ve sorunlarını paylaşan insanlar olmalıyız.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, satışa çıkmadan önce mutlaka gazete okunmalıdır. Bazen yoldaşlarımız gazetenin sayfasını açmadan dağıtıma çıkabiliyorlar. Örneğin, mahalledeki sorunlardan bahseden birine “şu sayfada şöyle bir yazı var” diyebilmeliyiz. Ya da bazı yazıları özellikle önerebilmeliyiz.

Kalıcı diyalog kurmanın bir diğer yolu, işçi ve emekçilerin ev davetlerini kabul etmektir. Böyle bir durumda gazete satışını kesip onlarla sohbet etmeli, gerekirse ertesi gün dağıtıma devam etmeliyiz.

Gazeteye katkı sorunu

Çalışma alanlarımızdan deneyimleri, haber-yorum yazılarını gazetemize düzenli olarak akıtmanın önemi yeterince açık. “Yapamıyorum” diyen yoldaşlarımız 10. yıl vesilesiyle bu eksikliklerini aşmalı, devrimin kürsüsü olan gazetemizi katkılarıyla daha da güçlendirme çabası içinde olmalıdırlar. Genelde “ne yazayım” sorusu öne çıkabiliyor. Oysa çürümüş düzenin, kapitalist barbarlığın o kadar yazılacak yanı var ki! Sadece fabrikasını tanıtan bir yazıyı bile kaleme alabilir bir işçi. Sınıf mücadelesinin verili durumunda en ufak bir deneyimin aktarılması bile büyük bir önem taşıyor.

Kızıl Bayrak 10 yaşında!

İşçi sınıfının devrimci silahı 10. yılında. Bayrağımız 10 yıldır grevlerde, direnişlerde, eylemlerde, işçi ve emekçi semtlerinde ısrarla dalgalanıyor. Kızıl Bayrak liberalizme ve legalizme karşı devrimciliğin, küçük-burjuva devrimciliğine karşı proleter sınıf devrimciliğinin, teslimiyete karşı direnişin kürsüsüdür. Devrimcilere sayfalarını on yıldır samimiyetle açan Kızıl Bayrak 10. yılına Denizler’den, İbolar’dan, Mahirler’den, Kemal Pirler’den aldığı devrimci mirasa sahip çıkarak giriyor.

10. yılında yaşasın devrimin Kızıl Bayrağı!
Yaşasın parti ve sosyalizm davası!

B. Çoruh



“Kızıl Bayrak 10. yılında” etkinlikleri sürüyor...

İşçi ve emekçilerin kızıl bayrağı
alanlarda dalgalanıyor!

Kızıl Bayrak’ın 10. yılında devrim ve sosyalizme olan inancımızla gazetemizi emekçi kitlelerle buluşturmayı sürdürüyoruz. Üç haftadır İstanbul’un belli merkezi noktalarında propaganda ve ajitasyon eşliğinde gazetemizi işçi ve emekçilere ulaştırıyoruz.

14 Ağustos günü emekçilerin yoğun olarak kullandıkları bir geçiş noktası olan Şirinevler’in merkezindeydik. Faaliyetimize ajitasyon konuşmaları eşliğinde başladık. Şirinevler Meydanı’nda gündeme dair yaptığımız konuşmalar bir anda herkesin ilgisini çekti. Tabii ki bu faaliyetimiz düzenin işkenceci polislerinin de ilgisini çekti. Düzenin bekçileri akbabalar gibi üşüştüler başımıza. Satışımızı engellemek için birçok bahane ileri sürdüler. Biz gazete satışımızın meşru olduğunu ve herhangi bir toplatmasının olmadığını söyleyerek satışımıza devam edeceğimizi belirttik. Bunun üzerine polis şefi, kimliklerimizi almak zorunda olduğunu ve GBT araştırması yapması gerektiğini söyleydi. Biz ise bunun bir gözaltı uygulaması olduğunu belirterek kimliklerimizi vermeyeceğimizi söyledik. Bu arada satışımıza devam ettikve devletin bu engelleme girişimine rağmen Kızıl Bayrak’ımızın kızıllığına yaraşır bir soğukkanlılıkla işçi ve emekçilere yaşadığımız baskıların teşhirini yaptık.

Düzenin kolluk güçleri kimliklerimizi vermeme tutumunun ardından bizleri çembere aldılar. Tekrar kimlik dayatmasında bulunarak “eğer kimliklerinizi vermezseniz gözaltına alacağız” tehtidi savurdular. Bizler hiçbir şekilde kimliklerimizi vermeyeceğimizi söyleyerek proletaryanın devrimci partisine yaraşır bir toklukla kararlılığımızı belirttik. Bu sefer “zor kullanacağız” tehditi savurdular. Biz de “eğer siz zor kullanırsanız biz de zor kullanırız” yanıtını verdik.

Düzenin bekçileri kararlılığımız karşısında aciz kalmışlardı. Polis çemberine rağmen gazetimizin satış faaliyetine devam ederek işçilerle diyaloğ kurmayı başardık. Bu sırada sürekli olarak yaşadığımız baskının teşhirini yaptık. Kararlı tutumumuz karşısında polis çemberi kaldırmak durumunda kaldı. Polisin ablukası ve engelleme girişimine rağmen emekçiler gazetemize ilgi gösterdi, 30’u aşkın gazete sattık.

Kızıl Bayrak’ımız Şirinevler’de devrimci iddiasına ve 10. yılına yakışır bir toklukla göklere çekildi. 10. yılımızda on kat daha güçlü ve düşmana karşı on kat daha bilenmiş kinimizle, proletarya partisinin önderliğinde devrime ve sosyalizme yürüyoruz.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!
İşçiler partiye, devrime, sosyalizme!

Kızıl Bayrak/İstanbul