21 Ağustos'04
Sayı: 2004/33 (25)


  Kızıl Bayrak'tan
  Saflaştıran ve ayrıştıran direniş, er ya da geç zaferi de kazanacaktır!
  Venezüellalı işçi ve emekçiler bir kez daha CİA’nın kirli planlarını bozdular
  ABD’nin ebeliğiyle doğan AKP 3 yaşında...
  CİA’nın kirli operasyonundan PWD çıktı...
  Çürüyen düzenden yine pis kokular yükseliyor...
  17 Ağustos depreminin 5. yılında yaralar kanamaya devam ediyor...
  17 Ağustos’un 5. yılında deprem ve devlet gerçeği...
  Türkiye’den günlük manzaralar...
  Sel baskını sonrası başbakan buyuruyor: “Kaçak yapıları yıkın!”
  Verimlilik yükseliyor, ücretler düşüyor!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  ÖSS yerleştirme sonuçları açıklandı… Burjuva eğitim sistemi çıkışsızdır!
  DİSK’in 12 Eylül kampanyası üzerine...
  Yaşar Okuyan’dan itiraflar... “Devletin her yeri A’dan Z’ye dökülüyor”
  Castleblair işçileri 14 Ağustos’ta bu kez Marks&Spencer Nişantaşı mağazası önündeydiler...
  Castleblair işçilerine destek...
  Almanya’da Pazartesi Gösterileri...
  Abdullah Öcalan’ın son açıklamaları üzerine...
  Hacıbektaş şenlikleri ve artan devrimci sorumluluklar
  Hacıbektaş şenliklerinden izlenimler...
  Bültenlerden...
  Sacco ve Vanzetti...
  10. yıl vesilesiyle...
  Direniş tarihimize damgasını vuran 15 Ağustos
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Hacıbektaş şenlikleri ve
artan devrimci sorumluluklar

Bu seneki Hacıbektaş şenlikleri önceki yıllara göre daha farklı bir temel üzerinden şekillendi. Bu farklılık üç başlık üzerinden kendini gösterdi. İlki, devletin ve özelde belediyenin tutumu. İkincisi, buna paralel olarak şekillenen Alevi-Bektaşi derneklerinin tutumu. Üçüncüsü ise devrimci siyasetlerin bu seneki Hacıbektaş gerçekliği üzerinden konumlanışı. Bu yılki şenliklerde hiçbir reformist çevrenin varlık dahi gösterememesi ayrı bir değerlendirme konusu olarak önümüzde duruyor.

Yeni başkanın yeni Hacıbektaş’ı

Bu seneki Hacıbektaş gerçekliğinin ilk ve belki de en belirleyici ayağını geçtiğimiz seçimlerde yönetime gelen belediyenin sergilediği gerici faşist tutum oluşturuyor. Şenliklerden günlerce önce yeni belediye başkanının yapacağı müdahaleler tartışma konusu olmuştu. Şenliklerin siyasal ve ideolojik boyutunu İP, BBP ve MHP ile kolkola şekillendiren sözde bağımsız belediye başkanı, bu gerici-faşist ittifak üzerinden bir dizi pratik tutum da ortaya koydu.

Bunların en başta geleni ise şenliklerin içinin boşaltılması ve kültürel-sanatsal etkinliklerin budanması şeklinde oldu. Üç gün boyunca süren şenlikler çok sınırlı ve nitelik açısından zayıf bir program üzerinden sürdürüldü. Bu durumun en belirleyici nedeni ise yeni belediye başkanının önceki yıllardan farklı olarak programın oluşturulması aşamasında hiçbir dernek ve Alevi-Bektaşi örgütlülüğüne çağrı yapmadan kendi siyasal tercihini dayatmasıydı. Yeni olan tek şey program konusunda yaşananlar değildi. Şenlikler açısından bir başka belirleyici nokta ise hemen her hizmetin paralı hale getirilmesi oldu. Bu, önceki yıllarda Hacıbektaş şenliklerine katılan binlerce emekçi için yeni bir tabloydu.

İlk olarak şenliklerin içeriğini boşaltmaya çalışan belediye, hiç vakit kaybetmeden bu boşluğu dini öğelerin pazarlanması ve insanların inançları üzerinden bir rant kapısı aralamakla doldurmaya girişti. Kitlelerin maddi ve manevi değerleri dahil olmak üzere herşeyin satılık hale getirildiği Hacıbektaş şenlikleri bir inanç turizmine çevrilmeye çalışıldı.

Önceki şenliklerden farklı olan bir başka gelişme ise bu yılki devlet törenine Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın gelmemesiydi. Devlet adına Kültür Bakanı Erkan Mumcu bir konuşma yaptı. Bu yıl şenliklerde siyasal açıdan üzerinde durulması gereken bir başka önemli nokta ise emekçilerin karşısına “günümüz Pir Sultanı” olarak sunulan eli kanlı tescilli faşist Rauf Denktaş’ın şenliklere konuşmacı olarak çağırılması oldu. Şenliklere katılıp katılmamasından bağımsız olarak, ideolojik bombardımanın bir parçası olması ve yeni belediye başkanının siyasal tutumunun daha iyi anlaşılması açısından, Rauf Denktaş’ın şenliklere davet edilmesi önemlidir.

Önceki yıllardan ayırt edilmesi gereken en temel nokta budur. Çünkü üç gün süresince karşımıza çıkan pratik sorunların arkasında bu gerici faşist platform duruyor. Bu yıl ilk pratiğini sergileyen ve gelecek yıllarda bu temel üzerinden şekillenecek olan yeni Hacıbektaş gerçekliğini kavramanın en önemli ayağı bu siyasal tutumu net bir şekilde tanımlamaktan geçiyor.

Yukarıda çizmeye çalıştığımız tabloyu tamamlayan başka bir gerçeklik ise Cumhuriyet gazetesinin “Hacıbektaş Gönüllüleri” adı altında yürüttüğü üç günlük hummalı çalışmadır. Bu rant gönüllüleri hazırlanan siyasal zeminin yarattığı olanağı en iyi şekilde değerlendirme çabasını gösterenlerdendi. Oluşturulan bu gerici ittifakın politik ayağını şekillendirme derdine girişen bu gönüllüler yer yer bizim çalışmalarımıza dönük müdahale çabası da gösterdiler. Özellikle bizler gazete satışı yaparken devrimcilere karşı yaptıkları olumsuz propaganda zaman zaman kısa polemiklere dönüştü. Adı geçen “gönüllülerin” tutumunun yeni belediye başkanının tutumuna paralellik göstermesi şaşırtıcı değil.

Kaldı ki bu yıl önceki yıllarla kıyaslandığında devrimciler üzerinde kurulmaya çalışılan tecrit çok daha yoğundu. Çadırkentin kurulmamasından dolayı bu yıl standlar daha ayrı bir önem taşıyordu. Belediye de bu durumun farkında olarak stand yerlerini değiştirmiş ve daha kenarda bir yer göstermişti. Bu bilinçli bir tercihti ve devrimci siyasal çalışmanın etkisini zayıflatmak için yapılmış bir tecrit uygulamasıydı.

Tüm bu tablo içerisinde anlatmaya çalıştığımız herşey bütünlüklü olarak çok önceden planlanmış, programlanmış bir gerçekliği ifade ediyor. Sonuç olarak etkinlik programının zayıflığından çadırkentin kurulmamasına, şenliklerin din turizmine çevrilmesinden siyasal rant çabalarına kadar herşey etkinliklere katılım düzeyini etkiledi. Bu yıl toplam şenliklere katılım oldukça zayıftı. Buna rağmen Hacıbektaş’a gelen binlerce emekçi bütün olarak yeni bir tabloyla karşılaştı. Önceki yıllarda şenliklere ilgi gösteren binlerce ziyaretçi bu alanda yaratılan boşluktan dolayı sadece ibadet ve ticaretle sınırlı bir üç gün geçirdi.

Alevi-Bektaşi örgütlerinin “boykot” tutumu

Hacıbektaş Belediyesi’nin sergilediği bu gerici ve dayatmacı tavır karşısında bir dizi Alevi örgütü ve sanatçı “boykot” gibi etkisiz bir tutum içerisine girdi. Aslında belediyenin de işine gelen bu tutum, adı geçen örgütlülüklerin bir alternatif olma iradesinden yoksun olduğunu da açıkça ortaya koydu. Yeni belediye başkanı şenlikleri bir rant kapısı olarak gördüğü için kültürel ve sanatsal etkinliklerin zayıflığı çok da sıkıntı yaratmadı. Tersine kültürel alanda yaratılan bu boşluk belediyenin kendi cephesinden amaçladığı inanç sömürüsü için bir zemin oluşturdu.

Burada yapılması gereken, etkin bir şekilde sorunun bir muhatabı olarak diğer tüm ilerici unsurlarla birleşerek güçlü bir alternatif yaratmaktı. Bilinçli olarak zayıflatılan kültürel-sanatsal alanı bu cepheden doldurmak yoluna gitmek, belediyenin yapmak istediği ibadet ve ticaretle sınırlı Hacıbektaş gerçekliğine verilmiş en anlamlı yanıt olacaktı. Fakat şunu açıkça gördük ki, sözkonusu Alevi örgütlülükleri bu bakıştan yoksun olarak geri bir tutum içerisinde, yeni belediyenin yaptırımlarını seyretmekle yetindiler.

Şenliklerin bugüne kadar ki yükünü taşıyan Alevi-Bektaşi örgütlenmelerinin bu pasif tutumu Hacıbektaş şenliklerine katılımı da belli oranda etkiledi. Boykot çağrısı ve bu küskün tutum birçok insanın şenliklere katılımında belirleyici oldu. Tutumun bir başka önemli yönü ise, belediyenin üzerindeki etkisinin zayıflığı idi. Hatta zayıflıktan öteye bir etki bile yaratmadı denilebilir. Yaratılan bu boşluk şenlik programının gerici ve zayıf bir içerikle doldurulmasının zeminini oluşturdu. İster istemez şenliklere katılan binlerce insanın belediyenin hazırladığı bu programa katılımını koşulladı. Oysa ki güçlü bir alternatif program hem belediyenin kurduğu bu gerici platforma katılımı zayıflatabilirdi, hem de bunun üzerinden belediyenin tutumu etkili bir şekilde geniş kitlelere teşhir edilebilirdi.

Ayrıca burada üzerine düşünülmesi gereken bir nokta da, Grup Yorum’un resmi şenliklere, program dışında olmasına rağmen, davet edilmesiydi. Belediye başkanı boykot kararının etkisiyle böylesi bir çağrıda bulundu, çünkü programı doldurma sıkıntısı yaşıyordu. Grup Yorum’un bu çağrıya yanıt vermesi bizim açımızdan anlaşılır değildi.

Devrimci siyasetlerin atıl konumu

Bu seneki şenliklere devrimci siyasetlerin katılımı ve müdahalesi de oldukça zayıftı. Öyle ki çoğu yapı sadece stand görevlileriyle sınırlı bir katılım gerçekleştirmişti. Genel anlamda tanıtım faaliyetini aşmayan ve standlarla sınırlı bir tablo göze çarpıyordu. Hatta kimi devrimci çevreler gazete satışı dışında standların dışına çıkmadılar. Kaldı ki stand bölgesinde de etkili bir çalışma ortaya konamadı. Böylesi bir tabloda güçlü bir eylem birliği ya da ortak tutum üzerinden şenliklere müdahale mümkün olmadı.

Bu süreçte yeni Hacıbektaş gerçekliğinin önemli oranda etkisi olduğu söylenilebilir. Birincisi çadırkentin olmayışı devrimci çevrelerin katılımını da büyük oranda sınırladı ve her yıl çadırlarda gerçekleşen alternatif etkinlikleri boşa düşürdü. Bu durum standların önemini daha fazla arttırdı. Çadırkent bölgesinde yaşanan boşlukla birlikte devrimci siyasetler açısından standlar önemli bir merkezi ifade ediyordu. Bir diğer etken ise stand bölgesi üzerinden uygulanan tecrit politikası oldu. Bir önceki yıla oranla daha kenarda bir alan stand bölgesi olarak verilmişti. Yukarıda belirttiğimiz üzere devrimciler açısından standların önemi bu yıl daha da artmıştı ve uygulanan tecrit doğrudan standları hedefliyordu. Yapılması gereken şey hem stand bölgesini canlı tutmak, hem de bu sınırlılığı aşarak daha geniş bir çalışmyı örgütlemekti. Devrimci gruplar bu noktada atıl kaldı. Sınıf devrimcileri ve nispeten TAYAD dışında, bunu zorlayan herhangi bir çıkış görülemedi.

Tüm bu olumsuz koşullar yine de aşılamaz değildi. Fakat devrimci grupların gerek buna dönük bir ön hazırlığının olmayışı, gerekse yeni koşulların yeterince kavranamaması bu sonucu ortaya çıkardı. Komünistlerin Hacıbektaş şenliklerine dönük müdahalesini bir kenara koyarsak, ikinci gün TAYAD tecrit gündemli bir eylem gerçekleştirdi. Yapılan çağrının içeriği üzerinden sınıf devrimcileri olarak bu eyleme katıldık.

Sonuç olarak, standların açılması dışında devrimci siyasetlerin birçoğu şenlikler boyunca etkili bir varlık gösteremediler. Bir bakıma nesnel zorluklar kabullenilmiş ve buna boyun eğilmişti.

Sınıf devrimcilerinin pratiği

İlk olarak önceki yıllara nazaran hem katılım açısından hem de alana dönük müdahalemiz şahsında belli sınırlılıklar yaşandığını söylemek gerekir. Bu tablonun ortaya çıkmasında bir takım nesnel gelişmelerin yanısıra öznel olarak yaşanan sorunların da etkisi oldu. Fakat sınıf devrimcileri olarak bu yılki şenlikler üzerinden tespit ettiğimiz nesnel zorlukların etkisini en aza indirerek, bugüne kadar yarattığımız birikim üzerinden bir pratik ortaya koymaya çalıştık. Herşeyden önce yukarıda çizdiğimiz Hacıbektaş tablosu bizim için de yeni zorluk alanları yarattı. Tabii toplam çalışmayı sadece nesnel zorlukların yarattığı etki üzerinden değil, bir takım öznel gerçeklikler açısından da ortaya koymak gerekiyor.

Bizim irademiz dışında gelişen sorunların faaliyetimizin üzerinde yarattığı olumsuz etkilerle başlarsak, ilk olarak çadır kent meselesine değinmek gerekiyor. Özellikle önceki yıllar gözönüne alındığında çadır kent gerçeği bizim faaliyetimizin içe dönük kısmının önemli bir ayağını oluşturuyordu. Orada yaratılan devrimci atmosfer ve iç yaşam şenliklere yapılacak müdahalede doğrudan bir etki yaratıyordu. Bu yıl çadır kent sorunu hem katılım düzeyimizi hem de içe dönük etkinliklerimizi olumsuz yönde etkiledi.

Bu sorunun bir başka yönü ise çadırların bulunduğu alanın bizim doğrudan müdahale ettiğimiz bir faaliyetin konusu olmasıydı. Gerek alternatif etkinliklerle, gerekse pratik bir takım müdahalelerle burada binlerce emekçiye ulaşma olanağına sahiptik. Fakat çalışmanın bu ayağı bizim irademiz dışında fiili olarak ortadan kaldırılmıştı. Bizim açımızdan bir başka yeni durum ise konaklama sorununun doğrudan bir sonucu olarak karşımıza çıkan sayısal zayıflıktı. Önceki yıllarda 80-100 kişilik katılım örgütlediğimiz şenliklere bu yıl çok daha az insan taşımak zorunda kaldık. Bu durum çalışmayı bizim açımızdan etkileyen farklı bir zorluk alanıydı.

Belediyenin tecrit çabaları, toplam katılan kitlenin zayıflığı, şenliklerin sönük geçmesi vb. gerçeklikler toplamında süreci etkileyen nesnel gelişmeler oldu. Yanısıra devrimci siyasetlerin hazırlıksız ve dar bir bakışla şenliklere katılımı, ortak ve alternatif etkinliklerin önünü baştan kesmişti.

Tüm bu nesnel gerçekliklerin yanısıra özellikle ilk gün yaşanan ve yeni koşulların doğrudan etkilediği (özellikle ön hazırlıklar aşamasında) bir organizasyon sorunu ile karşı karşıya kaldık. Hacıbektaş’ta yaşanan olumsuz tablo karşısında, kısa süreli de olsa, bizim açımızdan da bir hazırlık sorunu yaşandı denilebilir. Ve ilk olarak bu alanda yaşadığımız sorunu süreç içerisinde çözerek çalışmalarımızı başlattık. Bu yeni durum karşısında daha önceden ve genel bir organizasyona gidilebilseydi çok daha kapsamlı ve etkili bir politik faaliyet örgütleyebilirdik. Fakat tüm bu nesnel ve öznel sorunlara rağmen, ilk günün akşamından itibaren, tanımlanan yeni koşullar üzerinden sınırlı sayıda güçle tempolu bir çalışmayı örgütleyebildik.

İlk olarak afişlerimizle tüm Hacıbektaş’ı donattık. Buna müdahale edemeyen devlet sabahın ilk saatlerinden itibaren tek tek afişlerimizi kazımıştı. Materyal sıkıntısından dolayı ikinci bir kez afişe çıkamadık. Daha sonra, yaşanan yeni sorunları aşmak ve süreci daha iyi kavrayabilmek için bir akşam söyleşisi örgütledik. Özellikle yeni Hacıbektaş gerçekliği üzerinden yapılan bu söyleşi sonrasında yaptığımız somut planlamalar, gerek organizasyon alanında yaşanan boşluğu ve gerekse nesnel sıkıntıları aşma noktasında etkili oldu. İlk günün akşamından itibaren yoğun bir şekilde kitlelere dönük pratik faaliyet içerisine girdik.

Birinci gün akşamı binlerce bildiri dağıttık. Özellikle Grup Yorum konseri öncesi ve konser sırasında sözlü ajitasyonla birlikte gazete satışları gerçekleştirdik. Bu militan gazete satışı sonrası konser alanına emperyalist savaşı ve katliamları teşhir eden sloganlarımızla müdahale ettik. Birçok insan bize eşlik etti. Yine birebir ilişki kurma olanağı yarattık. Hemen her pratik sonrasında olduğu gibi standlara dönerken stand bölgesinde yaşanan tecrit koşullarını kırmak ve kitlenin ilgisini bu bölgeye çekmek için toplu bir şekilde sloganlarla yürüdük. Bu tutumumuz üç gün boyunca sürdü.

İkinci günün sabahından itibaren ilk olarak üç işçi figürlü BDSP imzalı pankartımızı birçok yerden görülecek şekilde standların girişine astık. Yine bir önceki gün olduğu gibi militan gazete satışı ve bildiri dağıtımı gerçekleştirdik. Öğleden sonra özellikle müze önünde yoğunluğun yaşandığı bir saatte müzik grubumuzla bir dinleti gerçekleştirdik. Burada onlarca insanla doğrudan temas kurma olanağını yakaladık. Türkü aralarında konuşmalar yapıldı ve sloganlar atıldı.

Resmi programda yaşanan zayıflık insanların kültürel ve sanatsal etkinliğe olan ihtiyacını arttırmıştı. Etkinliğe gösterilen ilgi bunun göstergesiydi. Bu etkinlik sonrasında yine sloganlarımızla standlara döndük. Akşam üzeri elimizde kalan son materyallerimizle tekrar kitle içerisine yöneldik. Materyallerimizin tamamını kullandıktan sonra yine sloganlarla standlara kısa bir yürüyüş gerçekleştirdik. Hemen her pratiğimiz küçük birer eyleme dönüşüyordu. Pratik çalışmanın sonrasında toplam çalışmayı kapsayan bir değerlendirme sohbeti gerçekleştirdik. Yaklaşık üç saat süren sohbet sonrası ortak düşünce, mevcut zorluk alanlarımıza rağmen etkili bir çalışmanın örgütlenebildiği oldu.

Hacıbektaş şenliklerinin politik çalışmanın yanısıra bizim açımızdan değerlendirilmesi gereken ayrı bir yönü ise kolektivizme dayalı devrimci bir iç yaşamın örgütlenmesi noktasıdır. Bu açıdan yılları bulan bir deneyime ve birikime sahibiz. İşte bu birikimin üzerinden bu yıl karşılaşılan tüm olumsuzluklara rağmen güçlü bir iç yaşam örgütleyebildik. Çoğu gücümüzün ilk defa katıldığı yeni ve genç yoldaşlardan oluşan bir tablomuz olmasına rağmen bu alanın örgütlenmesinde bir sıkıntı yaşamadık. Ne sayısal darlık ne de deneyimsiz yoldaşların çok olması, politik-pratik çalışmada ya da iç yaşamımızın örgütlenmesi noktasında olumsuz bir etki yarattı. Tersine, genç yoldaşların hem çalışmalara katılımında, hem de kolektivizme dayalı bir iç yaşam örgütlenmesi noktasında anlamlı sonuçla aldık.

Bu açıdan önceki yıllarda gerçekleşen seminer vb. iç etkilikleri iki gün içerisinde yaptığımız söyleşi ve sohbetlerle telafi etmeye çalıştık. Hem şenlikler üzerinden hem de genel siyasal süreçler üzerinden yapılan bu sohbet toplantıları bizim için doğal bir refleks olarak örgütlendi. Ayrıca pratik çalışmaların dışında kalan zaman içerisinde yapılan iş bölümleri üzerinden gündelik yaşamı örgütleyebildik. Ki bu zamanın çoğu stand bölgesinde geçiyordu ve bu alanın canlı tutulması üzerinden net bir bakışa sahiptik. Bu doğrultuda gerek müzik dinletileri ve çekilen halaylarla gerekse atılan sloganlarla olsun bunu başarabildik. Tüm yoldaşları hiçbir şekilde boşa düşürmeden süreçlere dahil edebildik. Özellikle ilk defa gelen yoldaşların çalışmalardaki istekli ve ısrarcı tutumu iccedil; yaşamın örgütlenmesinde ve motivasyonun yükselmesinde etkili oldu. Pratik çalışmalarda karşımıza çıkan nesnel zorlukları iç yaşam üzerinden yaşamadık.

Yeni sürecin yeni sorumlulukları

Bu yılki şenliklerin ortaya koyduğu tablo üzerinden Hacıbektaş şenlikleri daha kapsamlı bir değerlendirmenin konusu edilmelidir. Gerek belediye üzerinden yaşanan sıkıntılar, gerekse öznel açıdan ortaya çıkan eksikliklerle birlikte, Hacıbektaş şenlikleri açısından yeni bir sürece girildiği açıktır. Yeni süreçler yeni planlamaları ve organizasyonları gerektirir. Bizim dışımızda gelişen sorunları aşmak ve daha güçlü bir müdahale gerçekleştirebilmek için bu seneki şenliklerin kavranması önemli bir yerde duruyor. Özelde sınıf devrimcileri genelde tüm devrimci yapılar yeni Hacıbektaş gerçekliği üzerinden bir sonraki yıla hazırlanmalıdır.

BDSP