İçindekiler:

15 Ekim 2024
Sayı: KB 2024/17

Köhnemiş düzene karşı mücadeleye!
Kokuşmuş düzenin "normalleşme" seremonileri
"Siyaseten" edilen sözler.
Çürümenin panzehri örgütlü mücadeledir!
Rejim Suriye ile barışmak mı istiyor?
İktidar soygun planını şimdilik "geri çekti"
Yeni anayasa tartışmaları ve gerçekler!
"Helal sertifikası" ve açlık düzeni
Barbarlığa "sol kılıkla" hizmet etmek
Filistin için eylemler
DEV TEKSTİL GMYK sonuç metni
İktidar İşsizlik Fonu'nu yağmalıyor
İşçi sınıfına karşı "Haçlı seferleri"
Barbarlığa karşı halkların direnişi
"Filistin halkı adeta küllerinden doğuyor!"
Siyonist saldırganlığın stratejik hedefi
Çete barbarlığını Beyrut'ta sergiliyor
Kapitalist barbarlık ve çıkış yolu
Suçun olağanlaştırılması
Yurtdışında merkezi geceye çağrı
"Ukrayna sevenler kulübü" çatırdıyor mu?
Gençlik kadın cinayetlerine karşı ayakta
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Krizin faturasını ödemeyi reddedelim, baskılara geçit vermeyelim!”

DEV TEKSTİL GMYK sonuç metni

 

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası 2024 yılı GMYK toplantısının ardından sonuç metnini yayınladı ve “Krizin faturasını ödemeyi reddedelim, baskılara geçit vermeyelim!” dedi.

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası olarak 2024 yılı GMYK toplantımızı gerçekleştirdik. Ülke ve dünyayı saran ekonomik, siyasal krizi değerlendirirken, yine dünyayı saran savaş ve saldırganlık politikalarına karşı da sendikamızın politikalarını tartıştık. Geçmiş dönemlerde yaptığımız pratik faaliyetlere dair deneyim aktarımlarında bulunduk. Önümüzdeki süreci örgütlemek için yeni planlamalarımızı yaptık.

Krizin faturasını en ağır şekilde ödemeye devam ediyoruz. Bir yandan çoktan açlık sınırının altında kalan ücretler, ağır, güvencesiz çalışma koşulları bir yandan yaşam koşullarının zorluğu belimizi bükmeye devam ediyor. Yeni açıklanan Orta Vadeli Program ile ekonomik saldırılar artarken çalışma koşullarında yapılması planlanan değişiklikler ile de zaten pamuk ipliğine bağlı güvenceli çalışma tamamen ortadan kalkacak. Krizin faturasını reddedecek ve birleşik kitlesel mücadele için örgütlenme çalışmalarını güçlendireceğiz.

Ekonomik saldırıların yanı sıra devam eden savaş ve saldırganlık başta Ukrayna ve Filistin olmak üzere süren kirli savaş ve bunun biz işçilere yansıması sürüyor. Ortadoğu kan gölüne dönerken, ırkçılık, şovenizm, göçmen karşıtlığı da artıyor. Savaşın kanlı bütçesinin yükü omuzlarımıza biniyor. İnsanlar katlediliyor, yerlerinden yurtlarından ediliyor. Kirli savaş ve saldırganlığa, işgale karşı halkların kardeşliğini dillendirmeye devam edeceğiz.

Filistin halkının üzerine bombalar yağarken sahte gözyaşları döken iktidar, İsrail’le askeri, ticari ilişkileri sürdürüyor. Askeri, ticari vb. tüm ilişkilerin kesilmesi ve gerçek kardeşliğin sağlanması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Gerçek düşmanımız olan sömürü düzeni ve sermaye iktidarı için ucuz işgücü bizler için ise sınıf kardeşi olan göçmen işçilerin savaşla ucuz işçilik arasında kalan yaşamları iktidarın ve sermayedarların insafına kalmış durumda. İşçilerin birlik ve kardeşliğini her alanda savunmaya devam edeceğiz.Ülkede ve dünyada yaşanan çürüme, yozlaşma, çeteleşme, gericileşme fabrikada aynı bantı, makineyi paylaştığımız sınıf kardeşlerimizle aramızdaki güvensizliği artırmaktan, dayanışmayı bozmaktan başka bir işe yaramıyor. Düzen çürüyor, çürüdükçe çürütmeye devam ediyor. Biz bir tek kavga tanıyoruz, sınıf kavgası. Biz bir tek düşman tanıyoruz bizleri iliklerimize kadar sömüren sermaye düzeni. Bu konuda sınıfa karşı sınıf tutumunu sürdürecek, sömürü düzeninin her türlü gericiliğine karşı çıkacağız.

İşçilerin sendikasız, güvencesiz çalışması, en ufak bir hak arama mücadelesinin zor yoluyla bastırılması, işsizlikle ve aslından açlık ve yoksullukla sınanma hali bu gidişata dur demediğimiz sürece artarak devam edecek. Sermayedarlar sendikal örgütlenmenin önüne geçmek için her türlü yola başvuruyor. Müftülüğünden valiliğine, polisinden jandarmasına direnen, hakkını arayan, sendikalaşan işçinin karşısından duruyorlar. Sınıfın örgütlenmesinin önündeki tüm engellere karşı çalışmalarımız sürecek. Haklarımıza, geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bugün sınıfın farklı bölüklerinde direnişler, eylemler, etkinlikler sürüyor. Bu eylem ve etkinlikleri en ileriye taşımak, dayanışmayı büyütmek bizlerin en önemli sorumlulukları arasında yer alıyor. 

Krizin faturasını en ağır şekilde ödeyen işçi kadınların yaşadıkları sorunlarda artıyor. Son dönem çalışan kadınların sayısında yaşanan azalmada gösteriyor ki kriz dönemi ilk kadınlar işten atılıyor ya da güvencesiz çalışmaya itiliyor. İşçi kadınlar hem cinsel hem de sınıfsal olarak yaşadıkları sorunları dillendirmeye ve örgütlenme çalışmalarına devam edeceğiz.

Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, çocuk emeği sömürüsü dizginsiz sürüyor. Cezasızlık politikası, aileyi koruma adı altında kadın ve çocukların baskı altında tutulması gibi gerici politikalara karşı mücadelemiz ve bilgilendirme çalışmalarımız sürecek.  

Önümüzdeki dönemde sınıfı bekleyen tüm saldırılara karşı tabandan birliği oluşturacak, üretimden gelen gücü kullanacak bir sınıf hareketi yaratma çabasıyla süreci öreceğiz. Kampanya ve çalışmalarımızı krizin faturasını reddederken, uygulanan baskılara da geçit vermeden örgütlenme çalışmalarını sürdüreceğiz.

DEV TEKSTİL

 

“Fernas işçisi köle değildir!”

 

Fernas Madencilik’te çalışırken Bağımsız Maden-İş’e üye oldukları için işten çıkarılan madenciler direnişlerinin 53. gününde Fernas kapitalisti ile görüştü. İşçileri temsilen 5 kişilik heyet ile AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu›nun kardeşi Muzaffer Nasıroğlu’nun da yer aldığı şirket yetkilileriyle 18 Ekim’de bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası yapılan açıklamada 19 Ekim’de bir görüşme daha yapılacağı duyuruldu.

Müzakere yolunun açılması üzerine Ankara’daki eylemlerine ara vererek Soma’ya giden Fernas madencileri görüşme sözü alana kadar şunları yaşadı:

-Fernas işçileri direnişlerinin 52., açlık grevlerinin üçüncü gününde (17 Ekim) görüşme için söz aldı ve müzakere yolunun açıldığını duyurdu. 

Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan madende işten atıldıktan sonra direnişe başlayan işçiler polis saldırısına, jandarma baskısına rağmen mücadeleyi sürdürdü. Ankara’ya çıplak ayaklarla yürüyen madenciler açlık grevine başladı ve bir gece yarısı Kurtuluş Parkı’nda gözaltına alındı. İşçiler 17 Ekim günü Sırrı Süreyya Önder’in araya girmesi Abdullah Güler’in ve Ferhat Nasıroğlu’nun katılımıyla gerçekleşen görüşme sonucunda Soma’da Nasıroğlu ile görüşme yapacaklarını açıkladı.

Bu süre boyunca Ankara’da Fernas İşçileri ile Dayanışma Platformu kuruldu ve platform direnişe destek oldu. Bunun yanı sıra, işçiler gözaltına alındığında İstanbul Topkapı, Kadıköy ve Maltepe’de, İzmir’de, Bursa’da, Antakya’da, Antep’te Mersin’de, Manisa’ya bağlı Akhisar ve Soma’da, Eskişehir’de, Bursa’da, Muğla’ya bağlı Bodrum’da, Aydın’da, Datça ve Milas’ta, İzmir’e bağlı Bergama ve Dikili’de, Çerkezköy’de, Trabzon’da, Hopa’da, Konya’da, Ordu’da, Çanakkale’de, madencilerle dayanışma eylemleri yapıldı. Gebze’de Emekliler Dayanışma Sendikası ve Umut-Sen dayanışma çadırı açtı. ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan dayanışma eylemlerinin yanı sıra gençlik örgütleri Kadıköy’de eylem yaptı. 196 akademisyen Fernas işçilerinin taleplerinin karşılanması için imza metni yayınladı. Fernas işçileri gözaltına alındığında Emeğin Kurtuluşu 16 Ekim’de şu açıklamayı yaptı:

“Fernas işçileri serbest bırakılsın, talepleri karşılansın!

52 gündür direnen 3 gündür açlık grevinde olan işçiler dün (15 Ekim) gece yarısı göz altına alındılar. Soma ve diğer yerlerde, madenlerde, fabrikalarda işletmelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri almayan devlet söz konusu olan sermayenin, 3-5 haramzadenin çıkarları olduğunda pek hassas. Kadınları çocukları korumayan devlet ‘işçilerin yol açtığı güvenlik tehlikeleri’ konusunda pek mahir.

Biliyoruz, ülkeyi baştan aşağıya bir yangın yerine çevirdiğiniz, milyonlarca emekçiyi kölece çalışma ve yaşam koşullarına mahkûm ettiğiniz için yükselen her itiraz, ortaya çıkan her direniş uykularınızı kaçırıyor. Polenez’de, Fernas’ta yada ülkenin herhangi bir yerinde, direnen, mücadele eden her işçi bölüğü size bir gün mutlak biçimde karşı karşıya kalacağınız kaçınılmaz akıbetinizi çağrıştırıyor.

Fernas işçileri serbest bırakılsın. Talepleri kabul edilsin. Atılan işçiler geri alınsın. Madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınsın. İşçilere insanca çalışma koşulları sağlansın.

Krizin faturasına ve faşist baskıya geçit vermeyeceğiz.

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni.”