Üç kentte işçi buluşmaları ve paneller
Emeğin Kurtuluşu’ndan İstanbul’da panel / forum
Emeğin Kurtuluşu “Krizin faturasına ve faşist baskıya geçit verme!” şiarı ile İstanbul‘da panel-forum gerçekleştirdi. Şişli Tiyatrosu’nda bir araya gelen birçok iş kolundan işçi-emekçi sorunları ve mücadele yollarını tartıştı.
Panelde ilk olarak söz Prof. Dr. Fuat Ercan’a bırakıldı. Sinevizyon gösterimi ile desteklediği “Ücret: karşılığı ödenen. Emek zamanı… Ya ödenmeyen” başlıklı sunumunda Ercan, Orta Vadeli Program, vergi türleri/sorunu ve artan enflasyon oranlarından bahsetti. Ercan sunumunun devamında sömürü, artı değer, emek-zaman gibi sistemi ayakta tutan temel mekanizmaları anlattı.
Ardından söz Metal İşçileri Birliği temsilcisine bırakıldı. “Vergi soygunu, soygun düzeni” konulu sunum gerçekleştiren MİB temsilcisi ilk olarak verginin ne olduğuna ve tarihsel gelişimine değindi. Asıl vergi rekortmeninin işçi sınıfı olduğunu vurgulayan MİB temsilcisi sunumunda şunları ifade etti:
“Engels vergi için ‘Vergiler, burjuvazinin proletaryanın sırtından beslenme araçlarından biridir.’ der. Marks ise vergi için ‘Köylü, şeytanı tasarladığı zaman, onu vergi tahsildarının yüzüyle düşünür!’ der. Devlet, bir sınıfın bir sınıf üzerindeki egemenlik ve baskı aracı ise, vergi de bu baskı aracının yani sömürücü sınıfların ihtiyaçlarının, sömürülen sınıfların üzerinden karşılanmasıdır.”
Sunumun devamında artan oranda servet vergisinin alınması, yoksulluk sınırına kadar gelir vergisinin emekçilerden alınmaması, ÖTV-KDV gibi dolaylı vergilerin tamamen ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı. Son olarak tüm bu vergi soygununun karşısında direnmenin ve örgütlü mücadele etmenin öneminden bahsedilerek sunum sonlandırıldı.
MİB temsilcisinin ardından söz Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu temsilcisine bırakıldı. BDSP Temsilcisi sunumuna başlamadan önce Teslim Demir’in (Sinan) ölüm yıldönümü ve Ulucanlar direnişinin 25. yıldönümü olmasına değinerek şunları dedi:
“Ölümsüzleşen yoldaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu sistemin burçlarına kızıl bayrağı dikene kadar mücadelemize kararlı bir şekilde devam edeceğiz.”
Ardından “Ne yapmalı?” konulu sunumunda BDSP Temsilcisi şunları ifade etti:
“Günümüz dünyası, kapitalist dünya birbirine bin bir bağ ile bağlı. Bugünün dünyasını, krizleri anlamak, tahlil etmek zorundayız. Ve bu mücadelenin merkezine de işçi sınıfını, emekçileri örgütlü bir sınıf olarak koyabilmek zorundayız. Bunu başarabildiğimiz ölçüde dünyada ki birçok sorunun aşılmasını ve bu kapitalist düzenin ortadan kaldırılmasını sağlamış oluruz. … Ekonomik, sosyal saldırılarla toplumun tamamen açlığa, yoksulluğa, köleliğe mahkum edilmesi gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu parçalayacak güç devrimci bir sınıf hareketini yaratmaktır. İşçi sınıfını devrimcileştirmektir. İşçi sınıfının güncel taleplerini öne çıkartarak mücadele içerisine çekme çabası içerisinde olmalıyız. Aynı zamanda iktidarın emperyalizm ile işbirliğini, ilişkisini ortaya koyan NATO karşıtı bir mücadele hattını da büyüten ve Kürt sorunu konusunda da işçi sınıfı ve emekçileri bilinçlendiren mücadele hattını örgütlemek zorundayız.”
BDSP temsilcisinin gerçekleştirdiği sunumunun ardından soru-cevap kısmına geçildi. Bu kısımda ücret ve bütçe üzerine tartışmalar yapıldı. Tartışmaların ardından programa ara verildi.
Kısa bir aranın ardından forum kısmında kürsü işçilere bırakıldı. Öncelikle forum kısmında etkinliğe katılamadığı için video yollayan direnişçi işçilerin videoları izlendi.
Direnişlerinin 11. gününde olan As Plastik işçileri ve Perfetti direnişçisi Ayhan Yaylalı etkinliğe selamlama videosu iletti.
Eski İBB Direnişçisi Tülay Çal, Gebze Eğitim-Sen’den bir kamu emekçisi, PTT’de çalışan bir emekçi, TOMİS üyesi Onur Kömek, DEV TEKSTİL temsilcisi Okan Karaçam, bir DGB’li, TOMİS üyesi bir emekçi, TM üyesi bir kadın emekçi, Eski Alba direnişçisi, bir kamu emekçisi söz aldı.
Forumun ardından yapılan konuşmada şunlar ifade edildi:
“Türkiye’nin dört bir yanında süren işçi direnişlerini birleştirerek mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Sendikal bürokrasiyi alaşağı edebilmek için taban örgütlülüğümüzü var edebilmemiz, çalıştığımız alanlarda örgütlüğümüzü artırabilmemiz gerekiyor. Bu mücadele hattını hayata geçirebilirsek krizin faturasına, faşist baskıya geçit verme sloganını ete kemiğe büründürebiliriz. Buraya katılan tüm dostlarımızı kampanyalarımıza destek vermeye çağırıyoruz. 4. İşçi-Emekçi Mitingi gerçekleşecek. Sarı sendikaların hava boşaltma eylemlerinin karşısında gerçekten kürsüsünde mücadele edenlerin olduğu işçi emek mitingine herkesi davet ediyoruz.”
Konuşmaların ardından etkinlik sonlandırıldı.
İzmir’de işçi buluşması
Ege İşçi Birliği ve Emeğin Kurtuluşu‘nun birlikte düzenlediği İşçi Buluşması İzmir’de 29 Eylül Pazar günü Aliağa Kültür Merkezi‘nde coşkulu bir atmosferde gerçekleşti. Haftalardır İzmir‘in sanayi havzalarında, fabrika ve işletmelerde, servin güzergahlarında ve işçi semtlerinde çalışması yürütülen etkinliğe metal, petro-kimya, tekstil, gıda, belediye, gemi söküm işkollarından işçilerin yanı sıra Lezita ve Menemen belediye işçisi direnişçiler katıldı. Verimli tartışmalar ve deneyim aktarımlarının gerçekleştiği işçi buluşmasında, önümüzdeki dönem mücadele görevleri, işçi sınıfının birliği ve birleşik mücadele vurguları öne çıktı.
İşçi buluşması kısa bir selamlama ile başladı. Teslim Demir’in ölüm ve Ulucanlar Katliamı’nın yıldönümüne denk gelen etkinlikte aynı zamanda bir demir çelik işçisi olan Habip Gül anılarak, emek ve devrim mücadelesinde yaşamını yitirenler adına saygı duruşu gerçekleştirildi. Ardından etkinliğin açılış konuşması gerçekleştirildi. Kapitalizmin krizi ve krizin tüm faturasının işçi sınıfına çıkartılmak istendiği belirtilerek, ekonomik ve sosyal saldırı dalgasının somut içeriği özetlendi, ardından etkinlik programı aktarıldı.
Açılış konuşmasının ardından ilk bölümde söz Kapitalizmin krizi başlığı altında sunumunu yapmak üzere Haluk Yurtsever‘e bırakıldı. Haluk Yurtsever “kapitalizmin krizi” başlığı altında sunum gerçekleştirdi. Dünyada ve ülkemizde kapitalizmin içinden geçtiği süreçleri, devlet ve sermaye arasındaki ilişkide yaşanan değişimi çeşitli güncel örneklerle özetleyen Haluk Yurtsever ayrıca teknoloji, bilim, ekoloji alanına yansımalarını anlattı. Sendikal bürokrasinin güncel durumuna da değinilen konuşmada dayanışma, ara örgütlenmelerin öneminden bahsedildi. Emperyalist müdahaleler ve varabileceği noktaları ise Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden değindi. Haluk Yurtsever‘in ardından Ege İşçi Birliği sözcüsü konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi.
Ege İşçi Birliği sözcüsü kapitalist krizin yansımalarını sıralayarak, örgütlenmenin önündeki engellere dair bir konuşma yaptı. Sınıf hareketinin parçalı, dağınık, sınıf bilinci ve mücadele düzeyi geri tablosu belirtildi. İdeolojik, siyasal engeller tanımlama ve örnekleri ile aktarılırken, sendikal bürokrasinin rolü ifade edildi. Her şeyden önemlisinin mücadele kararlılığı olduğu vurgulanan konuşma, krizin faturasının işçi sınıfı ve emekçilere kesildiği saldırılara karşı talepler sıralanarak mücadeleyi yükseltme çağrısıyla konuşma sonlandı.
Verilen aranın ardından etkinliğin forum bölümüne geçildi. İlk sözü aylardır sendikal hakları için direnen Lezita grevcileri aldı. Fabrikada çalışırken yaşadıkları sorunları, örgütlenme deneyimlerini aktaran işçiler, mücadelenin kendilerine kazandırdıklarının altını çizdiler ve artık bir aile gibi olduklarını ifade ettiler. Alkışlarla karşılanan konuşma mücadele kararlılığı vurgularıyla bitirildi.
Ardından Ege Çelik işçisi söz alarak demir çelik havzasında yaşadığı deneyimleri aktararak, ekonomik mücadelenin önemli olduğunu ancak bu mücadelenin başka dinamiklerle birleşmediğinde sonuçsuz kaldığından bahsetti.
Bir belediye işçisi işçi sınıfının etnik, dinsel, mezhepsel bölünmelerinin sınıf mücadelesini olumsuz etkilediğini vurgulayarak işçi sınıfının birliğini sağlama ihtiyacı üzerinde durdu.
Birleşik Emekliler Sendikası adına gerçekleştirilen konuşmada işçi sınıfının mücadele deneyimleri ve sendikal örgütlenmenin ihtiyacı üzerinde duruldu. Sendikal mücadelenin sınıf sendikacılığı ilkelerine göre verilmesinin önemi belirtildi.
Forum‘da BDSP adına gerçekleştirilen konuşmada işçi sınıfının ekonomik sosyal taleplerini kazanabilmesi için dişe diş bir mücadele vermesi gerektiği ifade edildi. İşçi sınıfı ve emekçilere dayatılan ekonomik-sosyal yıkım saldırılarına eşlik eden baskı ve zor politikaları özetlenerek, demokratik hak ve özgürlüklere dönük saldırıların altı çizildi. „Söz söylemenin yasak olduğu bir ülkede açlık kaçınılmazdır“ vurgusu ile ekonomik/sosyal haklara olduğu kadar baskı ve yasaklara karşı işçi sınıfının mücadelesinin güçlendirilmesinin ertelenemez bir görev oldu ifade edildi.
Ardından İzmir‘de ilerici-devrimci kurumların, sendikaların bir süredir yürüttüğü tartışmalar üzerinden Kasım ayı ortalarında, ekonomik krizin faturasına karşı gerçekleştirilmesi düşünülen kitlesel eylemin duyurusu ve eylemi güçlendirme çağrısı yapıldı.
ZF‘de çalışan bir işçi, Hugo Boss direnişçisi tekstil işçisi Fatih Uyda, DEV TEKSTİL, ALOSBİ (Aliağa Organize Sanayi)’den bir metal işçisi, Bir gemi söküm işçisi de söz aldı. İşçi buluşması önümüzdeki dönem gerçekleştirilmesi düşünülen mitingin sahiplenilmesi, fabrikalarda örgütlenme ve mücadele süreçlerinin güçlendirilmesi ve Emeğin Kurtuluşu gazetesini sahiplenme çağrısıyla noktalandı.
Etkinlikten notlar:
-Salonun girişine açılan stantta Emeğin Kurtuluşu Gazetesi ve İşçi Okulu broşürleri katılımcılara ulaştırıldı.
-Etkinlik salonunda sahneye „Gücümüz birliğimizden gelir!“ şiarlı Ege İşçi Birliği pankartı asıldı. Salonun duvarlarına ise, „Krizin faturasın karşı genel grev genel direniş-Ege İşçi Birliği“ ve „Emeğin kurtuluşu insanlığın kurtuluşudur-Emeğin Kurtuluşu“ pankartları asıldı.
Kayseri’de işçilerden panel-forum
Kayseri’de işçiler günlerdir hazırlıkları süren panel-forumda etkinliğinde buluştu. Panel-forum DİSK Dev Yapı-İş Kayseri Bölge Temsilciği’nde yapıldı ve metal, tekstil, petro kimya, gıda sektöründen ileri işçiler katıldılar.
Yapılan açılış konuşmasının ardından işçi-emekçi kadınların kriz nedeniyle yaşadıkları sorunlara dair sunum yapıldı. Sunumda şunlar ifade edildi:
“İşçi ve emekçi kadınlarız. Emeğimiz sömürülüyor. İşyerlerinde emeğimizle yarattığımız onca değere rağmen ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Yetmiyor, Narinlerimizi koruyamadığımız düzenin altında çocuklarımızı yaşatamıyoruz. Ekonomik kriz büyüyor. Krizin faturası emekçilere kesilmek isteniyor. İşçi-emekçi kadınlar evde, işte, sokakta, toplumsal hayatın her alanında krizin ağır yükü altında eziliyorlar. Kadın cinayetleri, taciz, baskı ve mobbing artarak devam ediyor. Kölece çalışma koşullarına eşlik eden toplumsal eşitsizlik, hakları budayan faşist baskılar en fazla biz işçi ve emekçi kadınları vuruyor.”
Sunumda direnen kadın işçilere vurgu yapılarak “Kölece çalışma koşullarına, faşist baskıya geçit vermemek için işçi-emekçi kadınlar olarak mücadeleyi büyüteceğiz. Birliğimizin gücüyle kazanacağız!” denildi.
Forumun devamında bir öncü işçi kriz ve işçi sınıfı konulu sunum yaptı ve sunumda krizin geldiği boyut, göçmen emeği, sendikalaşma alanında yaşanan sorunlar ifade edildi.
Forumda söz alan bir metal işçisi ise krizin faturasını patronların ödemesi gerektiğini ifade etti.
Etkinlikte konuşan bir petro kimya işçisi hayat pahalılığının arttığını, asgari ücretin eridiğini, ucuz işçiliğin, göçmen işçiliğin arttığını ifade etti.
Etkinliğim devamında bir inşaat işçisi söz alarak çalışma saatlerinin uzunluğundan ve ağır çalışma koşullarından bahsetti ve Polonez işçilerinin direnişini anlattı.
Forumda söz alan BDSP’li bir işçi ise şunları söyledi:
“Krizin yarattığı öfke ve hoşnutsuzluk birleşik, kitlesel ve örgütlü bir çıkışa dönüşmediği oranda bir yandan toplum yaşamında çürümenin zeminleri güçlenmekte öte yandan acı fatura sistematik olarak emekçilere ödetilmektedir. Faturayı kapitalistlere ödetmek için fabrika örgütlülüklerimiz büyütmeli, sert ve çetin mücadeleye hazırlanmalıyız.”
Verimli geçen işçi forumu saat 17.00’de sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul-İzmir-Kayseri
|