İçindekiler:

6 Aralık 2021
Sayı: KB 2021/Özel-43

Sokak eylemleri, saray rejimi ve muhalefet
Sermayeye kaynak, emekçilere fatura
Devrimci sınıf siyaseti ve önderlik
“Devletin bütün kurumlarıyla” çürümesi
İEKK: Kadınlar şiddete karşı alanlardaydı
Arsızlıkta ve riyakarlıkta tarihi rekorlar
Açlık ve yoksulluk üreten düzene karşı...
MİB: İşsizlik sopası ile sefalet ücreti!
Alba deneyiminin gösterdikleri
Cumhuriyetçi hurafe ve işçi sınıfı / II - H. Fırat
Soçi’de Dağlık Karabağ zirvesi
NATO’nun Riga zirvesi
“Trafik lambası koalisyonu”
Honduras’taki seçimlerden...
Kapitalist dünyanın toplu cinayet suçu
DLB saflarına, Lise Meclislerine!
Erdal Eren kavgamızda yaşıyor!
İzmir İşçi Evi açıldı...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Erdal Eren kavgamızda yaşıyor!

 

Bu topraklar devrim ve sosyalizm davası uğruna kavga vermiş, büyük yiğitlikler göstermiş nice devrimcinin mücadelesine tanık oldu. Bu topraklarda mücadele, bu yüce dava uğruna tereddütsüzce ölümü göze alanların korkusuzluklarıyla ve cüretiyle büyüdü. Yaşları 17 idi, 21 idi… Onlar gencecik yaşlarına bakmaksızın mücadelenin en ön saflarında yer aldılar. Ölüm yaşlarına çok uzaktı ama onlar en ufak bir tereddüt göstermeden ölümü kucakladılar. Ve İnsanlık tarihi, davaları uğruna ölümü göğüsleyenlerin, “onların destanını” yazdı, sınırsız bir fedakarlıkla direniş bayrağını yere düşürmeyenleri... Tarih Denizleri, Mahirleri, İboları, yazdı. Tarih Erdal Erenleri yazdı…

***

Erdal Eren 17 yaşında idam edildi. Yargılanma sürecinde, idam sehpasına çıktığında, boynunu tereddütsüzce yağlı urgana uzattığında bizim yaşlarımızdaydı. Erdal yaşamayı istiyordu, fakat mücadele vererek yaşamayı… Diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmeyi yeğledi. İdamının son anına kadar sosyalizm davasını savundu, düzeni yargıladı. “Bugün devrimcileri ve onların bir parçası olan beni aldığınız emirlere uygun olarak yargılayabilir ve ölüm cezası verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka sizin yerinizde halkımız olacak, sizi ve koruduğunuz düzen: yargılayacak ve doğru kararı verecektir.” Bu sözler onun inancının, başeğmezliğinin ve kararlılığının ifadesiydi.

Devrimci olduğu için gurur duyuyordu. Bunu ailesine yazdığı mektupta şu sözlerle dile getirdi: Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum.”

Erdal yürüdüğü yolun ne denli sarp ve uzun olduğunu da biliyordu. Ve hala kendinden sonra mücadele alanlarında olacakları, yoldaşlarını düşünüyor ve ailesine kendi gibi binlerce evladı olduğunu hatırlatarak onlara sahip çıkmalarını tembihliyordu:

Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek ama yok olmayacaklar.

Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar. Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir.”

***

12 Aralık’ı 13’e bağlayan gece, Erdal, Denizlerden aldığı bayrağı, dilinde sloganlar ile bizlere devretti. “Faşizme ölüm, halka hürriyet!” idi Erdal’ın son sözleri. Bu haykırış yankılandı faşizmin duvarlarında. Bu ses okul sıralarında, eylem alanlarında hala yankılanmaya devam ediyor…

Erdal Eren’in ardından Ercan Koca, Erdal Eren’in idamını lanetlerken yakalandı ve işkencede katledildi. Sinan’dan Erdal’a, Erdal’dan Ercan’a ve bugünlere sürüyor, sürecek mücadele.

***

Zaman devrime akıyor… Bu tartışmasız bir gerçek. Sosyalizm özlemi ve devrim ihtiyacı kendini tüm yakıcılığı ile gösteriyor. Dünyanın dört bir yanında militan mücadeleler sergileniyor. İşçiler, emekçiler ve gençler gelecekleri için tarih sahnesine çıkmaya hazırlanıyor. Milyonlar artık öfkelerini dizginlemiyor, öfke sokağa taşıyor.

Dünya bugün yangın yeri. Bir yandan emperyalist kapitalist sistemin yarattığı savaşlar, krizler ve azgın sömürü… Bir yandan kapitalistlerin politikaları sonucu hızla yayılan ve milyonlarca insanın yaşamına mal olan Covid-19 pandemisi…

Kapitalist sistem çürüyor. Çürürken geleceğimizi karartıyor, haklarımızı gasp ediyor, özgürlüğümüzün önünde engel olarak duruyor. Kapitalizm milyonlarca işçi ve emekçinin, gencin, kadının, çocuğun, ezilen halkların yaşamlarını çekilmez hale getiriyor. En temel hakkımız olan yaşam hakkımızı, eğitim hakkımızı gasp etmekten geri durmuyor. Kapitalist barbarlık sisteminin sömürü saati her gün aleyhimize çalışıyor.

Arkadaş, eğme başını, “durma öyle mahzun!”

Deniz’in, Mahir’in, İbo’nun çağrısına kulak ver! Erdal’a bak. Lise sırasında, hemen yanı başında hala duruyor genç bir komünist olarak...

Sana sesleniyor Erdal Eren: “Zaman devrime akıyor!” Kulak ver bu çağrıya.

“Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...”

Bizim gücümüz birliğimizden gelir! Birlik olalım, örgütlenelim. Erdal’ın lise sıralarındaki yoldaşları olarak mücadeleyi yükseltelim! Tüm liselileri Erdal Eren’in bizlere devrettiği mücadele bayrağını taşımaya davet ediyoruz.

Erdal Eren yaşıyor, liseli genç komünistler savaşıyor!

Devrimci Liseliler Birliği

 

 

 

 

 

“Üniversiteye özgürlük!”

 

Boğaziçi Öğrenci Meclisi, Boğaziçi Direnişi, Kaldıraç Üniversite, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu, Koç Üniversiteliler Dayanışması ve Yıldız Dayanışması bir araya gelerek “Berke’ye, Perit’e, Üniversiteye Özgürlük” kampanyasını deklare etti. İstanbul İnsan Hakları Derneği’nde basın toplantısı gerçekleştiren bileşenler özgürlük mücadelesini büyütme çağrısı yaptı.

Berke’ye Perit’e Üniversiteye Özgürlük Kampanya Grubu adına okunan basın açıklamasında Boğaziçi Direnişi’nin başlangıcı aktarılarak sürecin devam ettiği vurgulandı Açıklama şu şekilde devam etti:

“Direnişin ilk üç ayında, ülkenin dört bir yanından 1000’e yakın öğrenciyi gözaltına alanlar 11 öğrenciyi ise tutuklamışlardı. Bu tutuklamalara ise cevabımız arkadaşlarımızı alacağız, Melih seni göndereceğiz olmuştu. Nitekim, tutuklu tüm arkadaşlarımızı aldık, kayyum Melih’i gönderdik. Fakat üniversiteleri özgürleştirme mücadelesi bitmedi, aksine yan yana gelince kazanabileceklerimizi görerek özgür bir üniversite için adımlarımızı büyüttük. Mücadele umuttur diyerek direnişi büyüten iki sıra arkadaşımız, Berke ve Perit ise 6 Ekim 2021 gününden beri tutuklu…”

Üniversitelerde yeni dönemin baskıyla başladığı belirtilen açıklamada “Kayyumlar, öğrencilerin korkusundan kayyumluk binalarına ve sarayın gölgesine sığınırken birçok kampüste biz öğrenciler; barınma haklarımız için, eğitim haklarımız için, özgür üniversiteler için eyleme geçtik, kayyumluk önlerinde taleplerimizi haykırdık” denildi.

Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: “Biliyoruz ki iki arkadaşımızı tutukluyor, bizi korkuyla sindirmeye çalışıyorlarsa birbirimizden öğrenmeyelim, bir adım daha öteye geçmeyelim diyedir. Ama biz öğrenciler, biz direnenler, başka bir dünya mümkün diyenler; o ilk adımı çoktan attık. Şimdi adımlarımızı yan yana getiriyor, arkadaşımızın kayyumun arabasının üstüne attığı adımı bir adım daha büyütüyoruz ve diyoruz ki: Berke’yi, Perit’i, üniversitelerimizi özgürleştireceğiz. Herkesi ‘Berke’ye, Perit’e, üniversitelere özgürlük!’ demeye, mücadeleyi ve umudumuzu büyütmeye çağırıyoruz. Arkadaşlarımızı alacağız!”